Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/44 E. 2020/480 K. 13.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/44 Esas
KARAR NO : 2020/480

DAVA : İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/01/2020
KARAR TARİHİ : 13/10/2020

Mahkememizde görülmekte olan İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
A. Tarafların Talepleri
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin henüz tespit edilen 185 çekinin çalışanı muhasebe elemanın çaldığını, savcılıktan soruşturma dosyasının başlatıldığını, bankalara çeklerin tahsiline yönelik bildirim yazıldığını, söz konusu çekin başkaları tarafından tahsil edilme tehlikesine karşı ödeme yasağı kararı verildiğini, alınan bu tedbir kararı çekleri ilgili bankalarca ödenmemesi bakımından verildiğinden üçüncü kişileri bağlayıcı nitelikte olmadığını, çeklerin üçüncü kişiler tarafından icraya konmaması ile ilgili bir hüküm olmadığını dava konusu çeki davalı icraya konduğunu, cebri icra tehdidi altında ki keşidecinin işlemleri durdurmak amacı ile parayı icra dairesine yatırdığını, bu durumun müvekkilinin mağdur ettiğini, dava şartı olan arabuluculuğa başvurulduğunu anlaşma sağlanamadığını bu nedenlerle müvekkilinin davalılara borçlu olmadığının tespitini, cebri icra tehdidi altında ödenen çek bedelinin istirdadına ve kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı …Ş vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafın sunduğu arabuluculuk tutanağının dava konusu çekle ve icra takibiyle ilgili olmadığını, dava konusu icra takibinin borcu dava dışı borçlulardan olan çekin keşidecisi üçüncü şahıs … A.Ş. Tarafından ödendiğini davacı firma tarafından ödeme yapılmadığını, çekin çalıntı olması ile ilgili çelişkili ifadelerin kullanıldığını, çekler için imza itirazında bulunmadıklarını bu imzaların firma yetkililerine ait olduğunu, davacının çeklerin ciro edildiği diğer davalı ile arasında ticari bir ilişki olmadığını iddia ettiğini ancak firma yetkilisi şahsın ise emniyette verdiği ifadede ticari ilişki olduğunu belirttiğini, çeklerin faturalı olduğunu faturası olmayan çekle faktoring işlemi yapılmasının söz konusu olamayacağını, bu nedenlerle dava şartınını yokluğu nedeniyle husumet yokluğu nedeniyle ve esas yönüyle davanın reddine karar verilmesini ve davacının alacağın %20 sinden aşağı olamamak üzere tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Usulüne uygun tebligat yapılmasına rağmen davalı … tarafından cevap dilekçesi sunulmamıştır.
B.Uyuşmazlık, Deliller, Değerlendirme ve Gerekçe
Dava ve cevap dilekçelerinden davanın menfi tespit ve kambiyo borçlusu 3. kişi tarafından davalılara yapılan ödemenin davacıya iadesi talebini içerir alacak davası olduğu anlaşılmaktadır. Uyuşmazlık davacının davalı … şirketine kambiyo senedi nedeni ile borçlu olup olmadığı, dava konusu çekin davacının elinden rızası hilafına çıkmış olup olmadığı, faktoring sözleşmesinin geçerli olup olmadığı, faktoring şirketinin kanuna ve yönetmeliğe aykırı hareket edip etmediği, diğer davalı şirket ile aralarında bir ticari ilişki bulunup bulunmadığı, bu hususun faktoring sözleşmesinin geçerliliğini etkileyip etkilemediği, arabuluculuk görüşmesi gerçekleştirilip gerçekleştirilmediği, tarafların basiretli tacir gibi davranıp davranmadıkları, davacının aktif husumetinin bulunup bulunmadığı hususlarında toplanmaktadır.
Davanın esasına konu ödemenin gerçekleştiği icra dosyası mahkememiz dosyası arasına alınmış, yapılan incelemede … 7. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile mahkememiz dosyasının taraflarının benzer olduğu, icra dosyasında borçlulardan birinin dosyamızda davalı konumunda olduğu, dosyamız davalısı faktoring şirketinin alacaklı olduğu, dosyamız davalısının davalılardan birisi olduğu ve dava değerlerinin aynı olduğu görülmüştür.
Mahkememizce resen görevlendirilen mali müşavir bilirkişi … marifetiyle hazırlanan 06.07.2020 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “dava konusu çekin dava dışı … A.Ş. Tarafından … A.Ş. Adına keşide edildiğini, davalı … ile diğer davalı arasında akdedilen faktoring sözleşmesi kapsamında davalı şirkete temlik edilen faturalar borçlusunun davacı olduğunu, faturalar karşılığında davalı şirkete teslim edilen dava konusu çekin arka yüzünde fatura borçlusu davacı şirket cirosu ile diğer davalı firmasına verildiği ve bu şirket tarafından davalı …Ş. Ne teslim edildiğini buna göre dava konusu çekin faktoring işlemine konu edildiğini , böylece faktoring sözleşmesi çerçevesinde dava konusu çekin düzgün ciro silsilesi ile davalı … şirketine ulaştığını, davalı şirketin ticari defterlerin de 02.05.2019 tarihinde dava konusu çek kayının mevcut olduğunun bu çek bedeline ilişkin diğer davalı … şirkete ödeme yapıldığını, icra dosyasına 96.808,02 TL keşideci tarafından yapıldığını,” mütalaa etmiştir.
Mahkememizce bilirkişi raporu taraflara tebliğe edilmiş usulüne uygun tebligata rağmen davacı tarafça rapora karşı herhangi bir itiraz ve beyan sunulmamıştır. Davalı … vekili sunduğu beyan dilekçesinde bilirkişi raporunda da davanın haksız olduğunun anlaşıldığını, bu nedenle davanın rapor doğrultusunda reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Somut uyuşmazlığın, TTK’nın kambiyo senetlerine ilişkin genel hükümlerine nazaran faktoring işlemleri bakımından özel bir hüküm niteliğinde olan ve uyuşmazlığın çözümünde öncelikle uygulanması gereken 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu ve buna ilişkin Yönetmelik ile BDDK Genelgeleri çerçevesinde değerlendirilip, çözüme kavuşturulması gerekmektedir. 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu’nun 9/2. maddesine göre, faktoring şirketi Kurulca belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde kambiyo senetlerine dayalı olsa bile, bir mal veya hizmet satışından doğmuş fatura ile tevsik edilemeyen alacaklar ile kurulca belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde tevsik edilemeyen mal veya hizmet satışına bağlı doğacak alacakları devir alamaz veya tahsilini üstlenemez. Aynı faturaya dayalı birden çok faktoring şirketine yapılan kısmi temliklerin toplam tutarı fatura tutarını aşamaz.
Aynı Kanun’un 9/2. maddesinin yollamasıyla somut olaya uygulanması gereken 29257 sayılı Faktoring İşlemlerinde Uygulanacak Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 5/1. maddesi ise; “Kuruluş tarafından müşteriyi yeteri kadar tanıyacak şekilde istihbarat çalışmalarının yapılması, sadece müşterilerin beyanı veya sözlü teyidi ile işlem yapılmaması gerekir. İstihbarat çalışması;a) Öncelikle ilgili mevzuatta yer alan faturanın tarifi, şekli ve nizamına ilişkin düzenlemeler de dikkate alınarak faturadaki bilgilerin kontrol edilmesi, b) İç kontrol sisteminin devralınan faturalara ilişkin gerekli istihbarat ve araştırma yapılmasını sağlayacak ve Merkezi Fatura Kaydı Sisteminde bu faturaların mükerrer olmadığının kontrolü tamamlanmaksızın kullandırım yapılamayacak şekilde oluşturulması, c) Müşterilerin mali durumlarının değerlendirilerek bunların itibarı ve işlem geçmişleri de dikkate alınmak suretiyle gerektiğinde fatura borçlusu ve kambiyo senedi veya diğer senedin keşidecisine de başvurularak borcun teyit edilmesini sağlayacak yöntemler geliştirilmesi ve ulaşılabilmesi mümkün olan ilgili veritabanlarından yararlanılması yoluna gidilmesi hususları dâhil olmak üzere asgari olarak yukarıda belirtilen usul ve esasları içerecek şekilde yapılır ve bunların yetersiz kalması durumunda ilave yöntemlere başvurulur.” hükmünü haizdir.
Faktoring şirketleri finans kuruluşları olsalar da kendilerine kanunen yüklenen araştırma yükümlülüğünün hakkaniyet ve nesafet kurallarına uygun bir sınırı bulunmaktadır. Aksi halde faktoring şirketleri sınırsız ihtimalin bulunduğu ticari hayatta, sınırlı kaynağa rağmen sınırsız bir yükümlülük altına girmiş olacaktır. Bu sınırın tarafların TTK’nın 18. Maddesi ile yakından ilişkilidir. Nitekim faktoring kuruluşuna araştırma yükümlülüğü yüklenmesi, bu kuruluş ile hukuki işleme giren tacirin TTK’dan kaynaklanan basiretli tacir gibi hareket etme yükümlülüğünü ortadan kaldırmayacaktır. Bu durum aynı zmaanda medeni kanunumuzun 2. Maddesinin de bir gereğidir.
Kendisine özgü veri tabanı olmayan faktoring şirketleri ancak kendi ulaşabildikleri ölçüde ve açık kaynaklardan bilgi toplayabilmekte, sınırlı kaynaklara ulaşabilmektedir. Nitekim Yargıtay da faktoring şirketinin istihbarat yükümlülüğünün açık kaynaklarla sınırlı olduğunu içtihat etmektedir.
Öncelikle belirtmek gerekir ki davacının kendisi meşru hamili olduğunu iddia ettiği çekte ciranta konumundadır. Çekin keşidecisi … İnş. AŞ isimli dava dışı bir şirket olup çek bedeli icra veznesine bu şirket tarafından yatırılmıştır. … A.Ş. tarafından çeke ilişkin herhangi bir itiraz bulunmamaktadır. Öte yandan faktoring sözleşmesi ve işlem dosyası içeriğine bakıldığında teslim alınan çekin diğer davalı tarafça faktoring şirketine verildiği, diğer davalı … adlı şirketin davacı ile aralarında ticari ilişki bulunduğunu fatura ile tevsik ettiği, bu durumda davalı … şirketinin araştırması gerektiği verilerin işlem dosyasında bulunduğu, ve faktoring şirketinin objektif araştırma yükümlülüğünü yerine getirdiği anlaşılmaktadır.
Öte yandan dosyaya sunulan faturalardan her ne kadar davacı taraf inkar etse de davalı … ile davacı aralarında ticari ilişki bulunduğu görülmekte ne var ki faturalara karşın davacı tarafça herhangi bir ispat vasıtası sunulmamış, iddiaları beyandan ileriye gitmemiştir. Bu nedenle davalı … şirketi yönünden de davanın reddi cihetine gidilmiştir. Ancak davacının davalıları zarara uğratmaya yönelik olarak hareket ettiği ve iş bu davayı kötüniyetle ikame ettiği de sabit olmadığından kötüniyet tazminatına hükmedilmesine gerek görülmemiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Kötüniyet tazminatı talebinin reddine,
2-Harçlar Yasasına göre alınması gereken 54,40-TL red karar harcının, davacı tarafça peşin yatırılan 1.653,24 TL harçtan mahsubu ile 1.598,84TL fazla harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacı tarafa iadesine,
3-Yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ne göre 13.146,76-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından sarfedilen yargılama giderinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
5-Kullanılmayan gider avansının hükmün kesinleşmesi halinde ödeyen tarafa iadesine,
İlişkin, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup, usulen anlatıldı.

Katip … Hakim …
e-imzalıdır. e-imzalıdır.