Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/435 E. 2021/866 K. 18.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/435 Esas
KARAR NO : 2021/866
DAVA : Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan), Sigorta (Hayat Sigortası Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 04/09/2020
KARAR TARİHİ : 18/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan), Sigorta (Hayat Sigortası Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile, Muris … ile davalı arasında, murisin … A.Ş.’ den kullandığı kredi için hayat sigortası akdedildiğini, …’ ın vefat ettiğini, vefat sebebinin “doğal ölüm” olup, kalp hastalığının vefatın gerçekleşmesinde etkisinin olmadığını, sigorta poliçesi düzenlenirken usule uygun davranılmadığından sigortacının beyan yükümlülüğünün ihlal edildiğini iddia ederek sorumluluktan kurtulamayacağını, rizikonun bildirilmemiş olmasının tek başına poliçenin iptalini ya da tazminatın ödenmemesi için yeterli olmadığını, sigortalının önceden var olduğu iddia olunan kalp hastalığı ile vefatı arasında illiyet bağı bulunmadığını, poliçenin usulüne uygun olarak tanzim edilmediğini ve yukarıda belirtilen diğer hususlar değerlendirildiğinde, poliçede belirlenen vefat tazminatının kredi kullanılan bankaya ve/veya mirasçılara ödenmesi gerektiğini, sigorta poliçesinde vefat teminatı olarak belirlenen 111.111-TL’nin vefat (rizikonun gerçekleşme) tarihi olan 29.02.2020 itibariyle işleyecek avans faizi ile birlikte; Dain-i mürtehin olması halinde müteveffa …’ın kredi barcuna mahsuben … Bankası A.Ş’ye, artan miktarın miras hisseleri oranında davacılara ödenmesini, poliçede dain-i mürtehin olmaması halinde, kanuni lehtar olarak miras hisseleri oranında davacılara ödenmesini, tüm masraf ve vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile, Davacın poliçe gereği bildirim yükümlülüğünü süresi içerisinde yerine getirmediğini, 6102 sayılı TTK 1420 maddesine göre sigorta alacaklarında zamanaşımı süresinin 2 yıl olduğunu, … Sigortası Genel Şartlarının zamanaşımını düzenleyen C.13 maddesine göre sigorta sözleşmelerinden doğan tüm taleplerin 2 yılda zamanaşımına uğrayacağının hüküm altına alındığını, kabul anlamına gelmemekle birlikte dava konusu alacağın zamanaşımına uğradığından zamanaşımı nedeniyle davanın reddinin gerektiğini, sigortalı muris …’ın vefatından sonra mirasçılarının şirketlerine başvurduğunu ve rizikonun gerçekleşmesi sebebiyle sigorta tazminatı için talepte bulunduklarını, mirasçılardan riziko değerlendirme için gerekli evraklar talep edilmiş olup, evrakların incelenmesi akabinde sigortalı …’ın sözleşmelerinin başlangıç tarihinden önce gelen, mevcut bulunan kalp hastalığını … nolu poliçesinin başlangıç tarihi olan 27.06.2019 tarihinden önceki sağlık beyan formunda beyan etmemesi nedeniyle tazminat talebinin reddedildiğini, sigortalıya ait sağlık kuruluşlarından alınan sağlık raporları dosya kapsamında incelenmiş olup sigorta başlangıcından evvel sigortalının kalp hastalığının mevcut olduğunun görüldüğünün, Türk Ticaret Kanunu (TTK) Madde … sigorta sözleşmelerinin yapılması aşamasındaki beyan yükümlülüğünü düzenlemiş olup “Sigorta ettiren sözleşmenin yapılması sırasında bildiği veya bilmesi gereken tüm önemli hususları sigortacıya bildirmekle yükümlüdür” hükmünün olduğunu, buna göre sigorta sözleşmesi yapılırken sigortalının, bildiği ve bilmesi gereken tüm önemli bilgileri sigortacıya bildirmekle yükümlü olduğunu, bu hükmün hem sözleşmenin kurulmasından evvel koşullarının incelenerek sigortacının sözleşmeyi akdetmemesi veya daha ağır veya farklı koşullarla akdetmesine sebep olacak bilgileri de öğrenmesi amacıyla oldukça önemli bir yükümlülük olduğunu, sigortacının riski üstlenip üstelenmeyeceğine ve hangi koşullarda üstleneceğine bu bilgiler neticesinde karar vereceğini, müteveffa sigortalı …’ın ise bu yükümlülüğe aykırı davrandığını, ne sözleşme yapılırken ne de sonraki süreçte şirketimize mevcut kalp hastalığı ile ilgili bilgi verilmediğini, müteveffa sigortalı …’ın sigortanın başlangıcından önce mevcut olan ve uzunca bir süre de tedavi gördüğü kalp hastalığını beyan etmeyerek gizlemek suretiyle şirketlerini yanılttığını, bu nedenle davacılara herhangi bir ödeme yapılmasının hukuken de mümkün olmadığından başvurunun reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava; hayat sigortası nedeni ile sigorta tazminatının ödenmesi istemine ilişkindir.
Taraf delillerinin toplanmasına geçilmiş, … A.Ş.’ye müzekkere yazılarak … (T.C.: …) ‘a ait … referans numaralı poliçe ile ilgili düzenlenen hasar dosyanın tamamı celp edilerek dosyamız arasına alınmıştır.
Davalı her ne kadar zaman aşımı itirazında bulunmuş ise de davacıların murisi sigortalının 29.02.2020 tarihinde vefat ettiği ve davacıların zaman aşımı süresi içinde talepte bulunduğu anlaşıldığından davalı yanan bu itirazının reddine karar vermek gerekmiştir.
… şubesi’ne müzekkere yazılarak … (T.C.: …) ‘a ait kredi sözleşmesi celp edilmiştir.
… Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak … (T.C.: …) ‘a ait tedavi işlemlerine dair kayıtların tamamı getirilmiştir.
Doç. Dr. … Hastanesi, … Eğitim ve Araştırma Hastanesi, … Eğitim ve Araştırma Hastanesi, … Eğitim ve Araştırma Hastanesi, … Hastanesi, … Hastanesi ve … Eğitim ve Araştırma Hastanelerine müzekkere yazılarak dava konusu 29/02/2020 tarihli doğal ölüm nedeniyle müteveffa … (TC:…) adına yapılan kalp ve damar (kardiyoloji) bölümünde gördüğü tedavilere ilişkin evrakları, hasta dosyasındaki film ve grafiği CD ortamında celp edilerek dosyamız arasına alınmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın halli için Adli Tıp Kurumu’ ndan davacıların murisi ile ilgili davalı iddiası gibi davacıların murisinin ölümünden önce kalp rahatsızlığı bulunup bulunmadığı, davacının buna yönelik tedavi görüp görmediği, davacının murisinin ölümü ile var ise daha önceki kalp rahatsızlığı arasında uygun illiyet bağı bulunup bulunmadığı hususlarında rapor alınmasına karar verilmiş, … Adli Tıp Kurumu … Adli Tıp İhtisas Kurulu’ nun 30/04/2021 tarihli raporu ile; “… Tıbbi belgelerinde zehirlenme bulgusu tanımlanmadığına göre; kişinin zehirlenerek öldüğünün tıbbi delillerinin bulunmadığı, tıbbi belgelerinde travmatik değişim tanımlanmadığına göre; kişinin travmatik bir tesirle öldüğünün tıbbi delillerinin bulunmadığı, adli dosyada kayıtlı tıbbi belgelerde; kişinin 2010 yılından itibaren kalp damar hastalığı, periferik ve serebral damar hastalıkları, kronik böbrek yetmezliği, yüksek tansiyon, diyabet tanılarıyla takip ve tedavisinin yapıldığı, 27/02/2020 tarihinde fenalaşması üzerine götürüldüğü hastanelerde yapılan muayenesi ve tetkikleri sonrasında böbrek yetmezliği, kalp yetmezliği, kanda ve çok sayıda organda enfeksiyon tanılarıyla hastaneye yatırıldığı, tedaviye rağmen 29/02/2020 tarihinde hastanede öldüğü dikkate alındığında; kişinin ölümünün kronik hastalıkları (diyabet, kalp yetmezliği, böbrek yetmezliği) ve gelişen komplikasyonları sonucu meydana gelmiş olduğu, kişinin ölümüne neden olan kronik hastalıkların tanısının sözleşme tarihi öncesinde konulmuş olduğu…” mütalaa edilmiştir.
Davacı itirazları ile mahkememiz lüzumü üzerine Adli Tıp Kurumu’ ndan ek rapor alınmasına karar verilmiş, … Adli Tıp Kurumu …. Adli Tıp İhtisas Kurulu 28/07/2021 tarihli ek raporu ile özetli; “…daha önceki görüşleri tekrar etmek ile birlikte kişinin ölümünün kronik hastalıkları (diyabet, kalp yetmezliği, böbrek yetmezliği) ve gelişen komplikasyonları (kanda ve çok sayıda organda enfeksiyon, çoklu organ yetmezliği) sonucu meydana gelmiş olduğu, kişinin ölümüne neden olan kronik hastalıkların tanısının sözleşme tarihi öncesinde konulmuş olduğu, mevcut olan kronik hastalıklarıyla ölümü arasında doğrudan illiyet bağı bulunduğu…” yönünde görüş bildirilmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacıların murisinin … A.Ş. ile akdedilen kredi sözleşmesi için davalı sigorta şirketinden hayat sigorta poliçesi akdettiği hususunda bir ihtilaf bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık davacıların murisinin sigorta poliçesi bağıtlanırken sağlık durumu ile ilgili bilgileri davalıya bildirip bildirmediği buna göre ölümden sonra davalının sigorta teminatını ödemekle yükümlü olup olmadığı hususlarındadır. Dosyaya sunulan evrakın incelenmesinden davalının Hayat Sigortası Bilgilendirme Formunu davalıya sunduğu, Hayat Sigortası Genel Şartlar’ ın C2-2.2. Bendinde sigortalının bildirim yükümlülüğünü ihlal etmesi halinde sigortacının cayma hakkının bulunduğunun düzenlendiği, “Kobi’ lere Hayat Başvuru Formunu” davacıların murisinin kendi el yazısı ile doldurduğu, formun 2. Sağlık Sorusu kısmında “Kalp hastalığı, Kanser, Kronik Böbrek Yetmezliği, Siroz ve Aids hastalıkları ile ilgili ameliyat ve tedavi oldunuz mu? sorusunun bulunduğu, davacıların murisinin ise bu soruya “Hayır” yanıtını verdiği, tüm bunlara göre davalı sigortanın bilgilendirme yükümlülüğünü yerine getirdiği görülmüştür. Dosyaya gelen hastane evraklarının incelenmesinden davacıların murisinin tanı ve tedavilerinin davalı ile sözleşme imzalanmasından önceki döneme tekabül ettiği belirlenmiştir. Tüm bunlara göre davacıların murisinin/sigortalının ise davalıya karşı bilgilendirme yükümlülüğünü yerine getirmediği açıktır. Gerçekleşen ölüm olayı ile davacıların murislerinin sağlık sorunları arasında illiyet bağı bulunup bulunmadığının tespiti için Adli Tıp Kurumu’ndan alınan kök ve ek raporda da ölüm olayının kronik rahatsızlıklar sonucu vuku bulduğu ve doğrudan illiyet bağı bulunduğu raporlanmıştır. Sigortalının TTK 1290 maddesine göre bildirim yükümlülüğünü yerine getirmediği, 05.05.2020 tarihli yazı ile davacılar talebinin reddedildiği, bunun sigortalı tarafından beyan yükümlülüğü yerine getirilmemesi nedeniyle kanuna uygun olduğu anlaşılmıştır. Nitekim Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’ nin 28/09/2020 tarih 2019/5290 Esas, 2020/3619 Karar sayılı kararı da aynı yöndedir. Açıklanan nedenlerle davacıların davasının reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacıların davasının REDDİNE,
2-Harçlar Yasasına göre alınması gereken 59,30-TL red karar harcının, davacı tarafça peşin yatırılan 1.897,50 TL harçtan mahsubu ile 1.838,20 TL fazla harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafından sarfedilen yargılama giderinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ne göre 4.080,00-TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
5-Arabuluculuk ücreti olan 1.320,00TL nin davacılardan alınarak Hazineye irat kaydına,
6-Kullanılmayan gider avansının hükmün kesinleşmesi halinde ödeyen tarafa iadesine,
İlişkin, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine verilecek bir dilekçe ile … Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.18/11/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır