Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/382 E. 2021/960 K. 21.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/382 Esas
KARAR NO : 2021/960
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 12/08/2020
KARAR TARİHİ : 21/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Tarafların Talepleri
Davacı vekilinin 12/08/2020 tarihli dava dilekçesinde özetle: 11/11/2017 günü saat 10.50 sıralarında 54-26 İl Yolu üzerinde Karapürçek istikametinden Erenler istikametine seyir halinde olan sürücü … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı otobüsün aynı istikamette önünde seyreden ve kendisinin selektör yapması nedeniyle duraklayan sürücü … … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı otobüse arkadan çarpması sonucu … plaka sayılı otobüste yolcu olarak bulunan müvekkili …’in yaralanmasıyla neticelenen dava konusu trafik kazasının meydana geldiğini, davacı müvekkilinin kazada ağır yaralandığını, hastanede tedavisinin yapıldığını, iş göremezlik tazminatının emsal ücret üzerinden hesaplanmasını, zararın karşılanması talebi ile müvekkilinin gerekli belgeler ile birlikte sigorta şirketine başvuru yaptığını, başvuru üzerinden on beş gün geçmiş olmasına rağmen davalı … tarafından ödeme yapılmadığını belirterek davanın kabulünü, 1.000,00-TL maddi tazminatın temerrüt tarihinden itibaren hesaplanacak avans faizi ile davalı … şirketinden tahsilini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı yana tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin 24/09/2020 tarihli cevap dilekçesinde özetle: dosya içeriğinden Irak vatandaşı olan davacının davayı açarken teminat gösterme yükümlülüğünü yerine getirmediğini, davacı tarafın gerekli tüm belgelerle birlikte müvekkili şirkete başvuru yaptığı iddiasının gerçeği yansıtmadığını, davanın belirsiz alacak davası mı kısmi dava mı olduğuna ilişkin net bir ifadeye yer verilmediğini, 11.11.2017 tarihli trafik kazası tespit tutanağı hatalı olarak düzenlendiğini, davaya konu maddi tazminat alacağına avans faizi işletilemeyeceğini, davacı tarafın tahsilini talep ettiği geçici iş göremezlik süresi boyunca bakıcı giderine ilişkin zararın sigorta poliçesi kapsamında olmadığını belirterek davacı tarafa teminat göstermesi için 2 haftalık kesin süre verilmesini, kesin süre içinde teminat gösterilmediği takdirde davanın usulden reddini, davanın esastan reddini ve yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
B.Uyuşmazlık, Deliller, Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe
Dava cismani zarar nedeni ile tazminat davasıdır. Uyuşmazlığın davalı … şirketi nezdinde ZMSS kapsamında sigortalanan araçta yolcu olan davacının bulunduğu aracın karıştığı trafik kazası nedeni ile malul kalıp kalmadığı, malul kalmış ise oranının ne olduğu, davacının sürekli iş göremezlik tazminatına hak kazanıp kazanmadığı eğer kazanmış ise bunun hesabına, sigortalının kusurlu olup olmadığı hususlarında toplandığı anlaşılmaktadır.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla mahkememizin ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiştir. Dava şartlarına ilişkin eksik ve incelenmesi gereken ilk itiraz bulunmadığı anlaşıldıktan sonra tarafların sulh olma imkanı bulunmadığından uyuşmazlık noktaları belirlenip tahkikat aşamasına geçilmiş, hasar dosyası, soruşturma dosyası, SGK yazısı, İl Göç İdaresi yazısı, davacının tedavisine dair kayıtlardan oluşan deliller toplanıp Adli Tıp Kurumundan hem kusura hem de maluliyete dair rapor alınmak suretiyle sonuca gidilmiştir.
Ancak davalı tarafça davacının teminat yatırması gerekiğine dair itiraz edilmesi üzerine teminat şartı incelenmiş ve 19 Eylül 1989 tarihli Türkiye Cumhuriyeti ile Irak Cumhuriyeti arasında Hukuki ve Adli İş Birliği Sözleşmesi’nin 1.maddesinde düzenlendiği üzere teminattan muafiyeti bulunduğu anlaşılmakla davalı vekilinin teminata ilişkin itirazının reddine karar verilmiştir.
Trafik kazalarından kaynaklanan sorumluluk davalarında, davalı işleten ile davalı sigortacının sorumluluğu paralel olup 2918 sayılı KTK’nın 85 v.d. maddelerinde düzenlenen tehlike sorumluluğu, davalı sürücünün sorumluluğu ise 6098 sayılı TBK’nun 49 v.d. maddelerinde düzenlenen haksız fiilden kaynaklı kusur sorumluluğu olup, işleten, sürücünün kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur. 2918 sayılı yasanın 86. maddesi kapsamında işleten ve sigortacı, zarara sebep kazanın ”mücbir sebepten veya zarar görenin veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri gelmiş” olduğunu ispat etmediği sürece meydana gelen zarardan sorumludurlar. Bu nedenle zarara sebep kazanın mücbir sebepten veya zarar görenin veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan meydana geldiğini ispat yükü davalı işleten ve sigortacıda olmasına karşılık TBK m.50 kapsamında meydana gelen zararın miktarını ispat külfeti zarar görenin kendisindedir.
Kanunun açık metni karşısında sigorta şirketinin sigortalısının tabii olduğu hukuki rejime tabi olacağının kabulü gerekir. Ancak öncelikle sigorta şartlarının oluşup oluşmadığının araştırılması ve davalının pasif dava ehliyetinin bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Dosyada yapılan inceleme sonucunda davalı ile dava dışı … arasında ZMSS Sözleşmesi bulunduğu, bu sözleşmeye istinaden … numaralı poliçenin tanzim edildiği, poliçenin 16/11/2016-16/11/2017 tarihleri arasında cari olduğu ve310.000,00 TL’lik şahıs başına sakatlık ve ölüm limiti içerdiği anlaşılmaktadır. Dava konusu hasarın 11/11/2017 tarihinde meydana geldiği anlaşılmaktadır. Böylece dava konusu hasarın poliçe kapsamında kaldığı anlaşılmıştır.
Hasarın poliçe kapsamında kaldığı anlaşıldıktan sonra tarafların kusur oranlarının belirlenmesi amacıyla dosya ATK’ya tevdi edilmiştir. Adli tıp Kurumunun 01/02/2021 tarihli raporuna göre, sürücü … ‘nin %100 (yüzde yüz) oranında kusurlu olduğunu, sürücü … …’in kusursuz olduğu tespit edilmiştir. Davalı vekili tarafından kusur raporuna itiraz edilmiş ise de itirazda isabet görülmemiştir.
Adli tıp Kurumunun 23/06/2021 tarihli raporuna göre, Samı Mohammad kızı, 25/05/1975 doğumlu …’in 11/11/2017 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazasına bağlı gelişen yaralanmasının, 03/08/2013 tarih, 28727 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği ile bu yönetmelik kapsamında yer almayan bölüm, cetvel ve listeler için, 11/10/2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri kapsamında fonksiyonel araz bırakmadan iyileşmiş olduğunu, sürekli maluliyet tayinine mahal olmadığını, iyileşme (iş göremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren 1 (bir) aya kadar uzayabileceğini mütalaa etmiştir.
Bu rapor alındıktan sonra Anayasa Mahkemesi^nin iptal kararı doğrultusunda oluşan belirsizlik Yargıtay içtihatlarıyla giderilmiştir. Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin iptal kararı sonrası yerleşik uygulamasına göre haksız fiil sonucu çalışma gücünde kayıp olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde,zararın kapsamının tespiti açısından maluliyetin varlığı ve oranının doğru bir şekilde belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlarının çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikâyetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden kaza tarihi 11.10.2008 tarihinden önce ise Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11.10.2008 tarihi ile 01.09.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01.09.2013-01.06.2015 tarihleri arası Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01.06.2015-20.02.2019 tarihleri arası Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik, 20.02.2019 tarihinden sonra Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.
Bu nedenle mahkememizce doğru yönetmeliğe göre rapor hazırlanması amacıyla dosya yeniden Adli Tıp Kurumu’na tevdi edilmiştir. Adli tıp Kurumunun 19/10/2021 tarihli raporuna göre, … kızı, 25/05/1975 doğumlu, …’in 11/11/2017 tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağlı gelişen yaralanmasının, 30/03/2013 tarih ve 28603 sayılı resmi gazetede yayımlanan Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik Hükümleri kapsamında fonksiyonel araz bırakmadan iyileşmiş olduğu dolayısıyla; kişinin tüm vücut engellilik oranının %0 (yüzdesıfır) olduğunu, iyileşme (iş göremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren 1 (bir) aya kadar uzayabileceğini mütalaa etmiştir.
Davacı vekili tarafından kusur raporuna itiraz edilmiş ise de itirazda isabet görülmemiştir.
Yukarıda belirtildiği üzere zarara sebep kazanın mücbir sebepten veya zarar görenin veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan meydana geldiğini ispat yükü davalı işleten ve sigortacıda olmasına karşılık TBK m.50 kapsamında meydana gelen zararın miktarını ispat külfeti zarar görenin kendisindedir. Davacı dava dilekçesinde yalnızca sürekli (daimi iş göremezlik niteliğinde zarara uğradığını belirterek zararın giderilmesini talep etmiş ise de aldırılan her iki Adli Tıp Kurumu ihtisas dairesi raporunda da davacının dava konusu kaza nedeniyle meydana gelen yaralanmasının iyileştiği böylece herhangi bir sürekli sakatlık durumu söz konusu olmadığı ifade edilmiştir. Böylece davacının TBK 50. Madde kapsamında üzerine düşen sürekli iş göremezlik niteliğindeki zararı ispat edemediği, davacının tazminatı gerektirir nitelikte zararının bulunmadığı anlaşılmakla ispat edilemeyen davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir
HÜKÜM
1-Davanın REDDİNE,
2- Yeteri kadar harç alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-Yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ne göre 1.000,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Kullanılmayan gider avansının hükmün kesinleşmesi halinde ödeyen tarafa iadesine,
6-Arabulucu ücreti olan 1.320,00 TL’nin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
Dair; malvarlığına ilişkin davalarda 6763 sayılı kanunun 41. Maddesi ile değişik 6100 sayılı HMK md. 341/2. Maddesi gereğince dava miktarı veya değerei 5.880,00 TL’ lik kesinlik sınırında kaldığından KESİN olamak üzere verilen karar, açıkça okunup usulüne anlatıldı.21/12/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır