Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/379 E. 2022/829 K. 07.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/379 Esas
KARAR NO : 2022/829
DAVA : Alacak (Tüzel Kişilik Perdesinin Kaldırılması)
DAVA TARİHİ : 12/08/2020
KARAR TARİHİ : 07/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacının, … bünyesinde çalıştığını, işçilik hak ve alacaklarının tahsili amacıyla borçlu şirkete karşı … İş Mahkemesinde 2015/… esas sayılı dosyası ile görülen davayı açtıklarını, dava sonucunda yerel mahkemece hüküm kurulduğunu, icra takibi ile takip başlatıldığını, takip bedelinin 156.750,00 TL olduğunu, davalı şirket yolcu taşımacılığı sektöründe hizmet veren şirket olduğunu, müvekkilinin davalı şirkette bilet satış görevlisi olarak çalıştığını, davalı şirketin, müvekkili dahil tüm personeli mağdur ettiğini, müvekkilinin davalıya açtığı takip dosyasından hacze gittiklerini ancak borçlu şirketin adresinde binanın yıkıldığını ve davalı şirketin ticaret sicilinden kayıtlı adresinde faaliyet göstermediğini tespit ettiklerini, borçlu şirketin taşımacılık sektöründe yaklaşık olarak 40 yıldan bu yana faaliyet göstermekte olduğunu, bu şirketin zarara uğramasının mümkün olmadığını, ancak zarara uğratılabileceğini, birden iflasa gittiklerini, bu durumun hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, diğer davalıların kendi kusur ve davranışları ile şirketi pasif hale getirdiklerini, şirketi zarara uğrattığıklarını, basiretli bir tacir gibi davranmayarak şirketi zarara uğrattıklarını, müvekkilinin yıllarca emek verdiği şirketten hak etmiş olduğu kıdem ve ihbar tazminatı ve diğer işçilik alacaklarını tahsil edemediğini, bu nedenlerle davalı şirket yöneticilerinin basiretli tacir gibi davranmamasının ve şirket malvarlığını azaltmaları sonucunda doğmuş olan 10.000 TL maddi zararın, şirket tüzel kişilik perdesinin aralanması yolu ile şirket ortaklarının ve yöneticilerin sorumluluğuna gidilerek belirsiz alacağın, zararın dava tarihinden işleceyecek en yüksek banka mevduat faizi ile tazminini ve davalıların mal varlıkları üzerine ihtiyati tedbir konulmasını talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; Açılan davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, davanın konusunun belli olduğunu, müvekkili şirketin şehirler arası yolcu taşımacılığı konusunda faaliyet gösterdiğini, ticari faaliyetini ekonomik sebeplerle sürdüremediğini, basiretli tacir ilkesine aykırı herhangi bir tutumunun olmadığını, şehirler arası taşımacılık yapan bütün seyahat şirketlerinin havayolu şirketlerinin piyasada yarattığı müşteri azlığından dolayı güçlük yaşadıklarını, müvekkili …’ın 84 yaşında olduğunu ve sağlık sorunları nedeniyle uzun zamandır şirketin fiili yönetiminde bulunmadığını, şirketin mal varlığını eksiltecek kasıtlı hiçbir tasarrufunun olmadığını, ekonomik olarak zarar etmesinden kaynakklı şahsi kaynakları ile şirketi uzun süre fonlamak zorunda kaldıklarını, …’ nın tasfiye halindeki … ‘taki tüm paylarını 31/12/2012 tarihi itibari ile devrettiğini, … ‘in hiçbir zaman şirketin kaynaklarını şahsi çıkarları için kullanmadığını, ancak çok büyük şirketlerin dahi rekabet etmekte yaşadıkları güçlüklerin, tasfiye halinde bulunan şirket tarafından aşılamadığını, bu nedenlerle davanın … yönüden husumet yokluğu sebebiyle, Tasfiye halinde … yönünden derdetlik sebebiyle, … ve … yönünden esastan reddini talep etmiştir.
Tarafların sunduğu belgeler ve dosya içine alınmıştır.
Davayı şirketin ticaret sicil kaydı getirtilip incelenmiş, incelenmesinde; davalı şirketin aile şirketi olduğu, davalı …’ın diğer davalılar … ve …’nın babası olduğu, ilk dönemde şirketin yönetim kurulunun … ve Ziya, sonrasında ise … ve … olduğu görülmüştür.
Asıl borçlu davalı şirketin merkezi olan … Mahkemesine yazılan talimatla alınan Mali müşavir bilirkişi un özetle; “Davalının ticari defterlerini sunmadığı, vergi beyannameleri ve dava dosyası kapsamındaki bilgi ve belgelere (2010 -2011- 2012-2013-2014-2015 yılları bilanço gelir tabloları ve mizan ) göre , şirket söz konusu yılları sürekli zarar ederek kapandığını, mali tablolarındaki verilere göre zarar nedeni genel olarak taşımacılık gelirinden daha fazla taşımacılık ile ilgili giderlerinin olması ve otobüs satışlarından doğan zararlardan oluduğunu, söz konusu yıllarda şirketin ortaklarına borç vermesi sadece 2015 yılında olup tutarı 3.610,66 TL oluduğunu, bu tutar 2015 yılında ortaklardan alacaklar hesabında gözüktüğünü, ancak hangi ortaktan alacaklı olduğuna dair detay bilgi olmadığını, hesapta ortaklardan alacak olarak kaydedildiğini, 2010 – 2015 yılları arasında şirket, ortaklardan borçlandırılmış olup en son 2015 yılındaki ortaklara borç tutarı 1.223.055,3 TL olduğunu, şirketin ortaklardan aldığı bu borç tutarlarının hangi ortaklardan alındığına dair detay bilgilerin olmadığını, dosya kapsamındaki mevcut bilgi ve belgelere göre davalı şirketin davalı yöneticileri tarafından zarara uğratılıp uğratılmadığına dair kesin bir görüş belirtmek imkanın olmadığını, ayrıca şirket hesaplarında belgesiz ve fiktif işlem yapılarak bir zarar verilip verilmediği şirketin ortakları yöneticileri veya ilişkili kişiler lehine şirket zararına bir işlem yapılıp yapılmadığı hususları geniş kapsamlı bir vergi incelemesi veya bağımsız denetim raporu incelemesi ile tespit edilebileceği, davalılardan şirket ortağı … şirketteki mevcut hisselerinin tamamını ( 27.100 pay karşılığı 677.500,00TL ) 31.12.2012 tarih ve 16223 sayılı hisse devir senedi ile …’e devrettiğini, ” bildirmiştir.
Mahkememizce ayrıca atanan Mali müşavir bilirkişi tarafından sunulan rapora göre; “davalı şirketin sadece 2015 ve 2016 yıllarına ait defterlerinin ve 2010 ila 219 yıllarının finansal tablolarının sunulduğunu, finansal tablolara göre, davalı Yöneticiler tarafından, şirket hesaplarında belgesiz ve fiktif işlem yapılarak bir zarar verilmediği, zararın ticari faaliyetin sonucu olduğunu, şirket ortakları veya yöneticileri veya ilişkili kişiler lehine şirket zararına bir işlem yapmadığını, şirketin ortak ve yöneticilerinin cari hesaplarının şahıs bazında defterlerde olmadığını, ortakların işletme sermayesini karşılamalarından dolayı şirketten alacaklı olduğunu, şirket mal varlığı ile davalıların mal varlığının karıştırılıp karıştırılmadığı yönünde bulguya rastlanılmadığını, sermaye aktarımı olup olmadığı, var ise hangi davalı döneminde bir zarar olduğu yönünde de bulguya rastlanılmadığını, şirketin davalı gerçek kişilerden bir alacağı olmadığını, ortaklara borçlu olduğunu, TTK 376 kapsamında 2012 yılından başlayarak tedbirler alması geretiği, 2014 yılında sermaye ve kar yedeğinin 3/2 sini kaybettiğini, ancak toplantı çağrısı olmadığını, davalı gerçek kişilerin TTK 553. Maddesi uyarınca sorumluluğu hususu mahkeminin takdirinde olduğunu,” bildirmiştir.
Davaya dayanak alacağa ilişkin …. İş Mahkemesinde 2015/… esas sayılı dosyası kesinleşmiş ve … Mahkemesi kararı üzerine icra müdürlüğünce yeni kapak hesabı yapılarak dosyamız arasına alınmıştır.
Davacının, davalı şirkette 2002 ila 2015 yılları arasında bilet satış görevlisi olarak çalıştığını kesinleşmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, tazminat davasıdır. Uyuşmazlık davalı gerçek kişilerin usule aykırı işlemler ile şirket malvarlıklarını azaltıp azaltmadıkları, şirketin mal varlığının kişisel mal varlığına karıştırılıp karıştırılmadığı, böylece davacının alacağının tahsilinin önünde engel oluşup oluşmadığı, davacının zararı oluşmuş ise, tüzel kişilik perdesi aralandığında davalıların a bu zarardan TTK ve BK kapsamında sorumlu olup olmadıkları hususlarına ilişkindir.
Davalıların üzerine kayıtlı çok sayıda taşınmaz mal tespiti yapılmış ancak bunun kaynağı davalılarca tatmin edici bir şekilde ortaya konulamamıştır.
Davacının, aile şirketi olan davalıda çalışıp alacaklı olduğu, kesinleşen mahkeme kararına rağmen alacağın tahsil edilemediği, davalıların şirketin tüm ticari defterlerini sunmadığı, en azından saklama süresi 10 yıl nazara alınarak son on yılın defterlerinin sunulması gerekirken bundan kaçınıldığı ve sağlıklı bir inceleme yapılmasının önüne geçildiği anlaşılmıştır.
Davalı şirketin borca batarken davalı yönetici ve ortakların bu kadar taşınmaz mal alınmasının, şirketten örtülü sermaye aktarımı olarak mahkememizce kabul edilmiş, aile şirketi olması da nazara alındığında tüzel kişilik perdesinin kaldırılması ve işçi olan davalının alacağına kavuşması için davalı gerçek kişilerin sorumlu tutulması gerektiği kanaati mahkememizde oluşmuştur.
Davacı taraf, 10.000,00TL üzerinden talepte bulunmuş, tahkikatın bittirileceğinin tefhimine rağmen ıslah dilekçesi sunulmamış ve bu konuda süre de istenmemiştir.
Dava, kısmi dava olup, alacak miktarı mahkeme kararı ile sabit olduğundan, davacıya HMK’nın 107/2. Maddesi gereğince süre de verilmemiştir.
Kesinleşen kapak hesabına göre, davacının davalı şirketten alacağı takip tarihi itibarıyla 97.577,67TL olduğu, taleple bağlı kalınarak davanın 10.000,00TL yönünden kabulüne karar vermek gerektiği vicdani kanaat hasıl olmuş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :
1-Davacının davasının kabulü ile, davalılar …, … ve …’ in …. İcra Müdürlüğünün 2018/… esas sayılı dosyasında borçlu görünen diğer davalı şirket ile birlikte tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile talep ile bağlı kalınarak 10.000,00 TL ile sorumlu tutulmasına ve dava tarihinden itibaren kamu bankalarının uyguladığı en yüksek faizin uygulanmasına, davacının geri kalan kısma yönelik karar hakkının saklı tutulmasına,
2-Kabul edilen dava değeri üzerinden hesaplanan 683,10 TL harçtan, peşin harcı olarak alınan toplam 170,78 TL’nin mahsubu ile bakiye 512,32 ‬TL harcın davalıdan alınarak hazineye ödenmesine,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap ve takdir edilen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından tebligat, müzekkere, bilirkişi ücreti ve sair giderler için sarfedilen toplam 3.273,10 TL yargılama giderinin ve davacı tarafça peşin harç olarak ödenen 170,78 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Dava açılmadan evvel sonradan haksız çıkan taraftan alınmak üzere suç üstü ödeneğinden ödenen 1.320,00TL arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
7-Dosyada artan gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
İlişkin, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine verilecek bir dilekçe ile … Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 07/12/2022

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır