Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/314 E. 2020/342 K. 16.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/314 Esas
KARAR NO : 2020/342

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/07/2020
KARAR TARİHİ : 16/07/2020
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davaya konu site arasında 28/01/2018 tarihinde site yöneticiliği sözleşmesi imzalandığını, davacı … Tic. Ltd. Şti, söz konusu apartman yönetiminde site yöneticiliği hizmeti verdiğini ve fatura kestiğini, faturanın ödenmediğini, davalı site yönetimi ve yöneticisi … aleyhine 13/11/2019 tarihinde 31.764.59 TL bedelli, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında ilamsız takip başlatıldığını, borçluların başlatılan ilamsız takibe itiraz ettiklerini, bu nedenle vaki itirazın iptali ile davalı borçluların %20’den aşağı olmamak üzer icra inkar tazminatına mahkum edilmelerini, talep ve dava etmiştir.

DELİLLER VE GEREKÇE;
6102 sayılı TTK’nın 4. maddesinde her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili hukuk davaları ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın TTK’da düzenleme konusu yapılmış hususlardan doğan hukuk davalarının ticari dava sayılacağı düzenleme konusu yapılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık Hizmet Sözleşmesi’nden kaynaklanmakta olup, TTK’nun 4/c maddesinde düzenlenmiş olan mutlak ticari davalardan değildir. Mutlak ticari dava olmadığı tespit edilmesinden sonra taraflardan her ikisinin ticari işletmesini ilgilendiren bir dava olup olmadığına bakmak gerekir. İş bu davanın davacının ticari işletmesini ilgilendirdiğine dair şüphe bulunmakta ise de davalının tacir olduğunun kabulüne imkan bulunmamaktadır. Dava dilekçesinden anlaşıldığı üzere davalı gerçek kişi apartman yöneticisi olup yönetim işi dolayısıyla tacir olduğuna dair herhangi bir iddia yoktur. Apartman yönetiminin tacir olmadığı ve bir ticari işletme işletmediği de açıktır.
4077 sayılı Kanunun 3. maddesinde tüketici, bir mal veya hizmeti, “Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla” edinen, kullanan veya yararlanan gerçek ya da tüzel kişi; tüketici işlemi ise, “Mal veya hizmet piyasalarında tüketici ile satıcı-sağlayıcı arasında yapılan her türlü hukukî işlem” olarak tarif edilmiştir.
Bu nedenlerle, mal veya hizmet alımına dair bir ilişkinin Tüketici Kanunu kapsamında kabul edilebilmesi için, satıcı/sağlayıcı kişinin “Ticari veya mesleki amaçla hareket eden” bir kişi, mal veya hizmet alan kişinin ise ticari veya mesleki amaçla hareket “Etmeyen” bir kişi olması ve taraflar arasında sözleşme veya hukukî işlem bulunması gerekmektedir.
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanununun 2. maddesi uyarınca, bu Kanunun 1. maddesinde belirtilen amaçlarla “Mal ve hizmet piyasalarında tüketicinin taraflardan birini oluşturduğu her türlü tüketici işlemi” kanun kapsamındadır. Kanunun 23/1. maddesi uyarınca, bu kanun kapsamından doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemeleri görevlidir.
Nitekim Yargıtay Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2016/11013 2016/11371 sayılı kararında “Taraflar arasında, yöneticilik hizmeti alım sözleşmesi bulunmakta olup ihtilaf bu sözleşmeden kaynaklanmaktadır. Davacı, yukarıda yazılı tanımlara uygun olarak “Hizmet sağlayan” kişi; davalı ise hizmet satın alan ve hizmetten yararlanan kişi olması nedeniyle tüketicidir. Bu nedenle uyuşmazlığın 4077 sayılı Kanunun 23/1. maddesi uyarınca tüketici mahkemesince çözümlenmesi gerekmektedir.” şeklinde içtihat etmiştir.
Aynı daire başka bir kararında “Somut olayda davacı site yönetimi ile davalı şirket arasında site yönetim hizmeti sözleşmesi bulunduğu, site yönetiminin “hizmet satın alan ve hizmetten yararlanan” kişi olması nedeniyle tüketici sıfatına haiz bulunduğu ve taraflar arasındaki ilişkinin 4077 sayılı Kanun kapsamında kaldığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir.” diyerek aynı hususu vurgulamaktadır.
6335 Sayılı Kanunun 2.maddesi ile değişik 6102 sayılı TTK’nun 5/4 maddesinde; asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemeleri ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu, bu durumda göreve ilişkin usul hükümlerinin uygulanacağı düzenleme konusu yapılmıştır. Görev kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece yargılamanın her aşamasında resen dikkate alınacağından HMK’nın 114/c ve 138 maddeleri uyarınca mahkememizin görevsizliğine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davanın 6100 Sayılı H.M.K’nun 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİ ile Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2- Görevli Mahkemenin İstanbul TÜKETİCİ MAHKEMESİ olduğuna,
3- 6100 sayılı HMK’nun 20. Maddesi gereğince taraflardan birinin, bu karar süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren Mahkemeye başvurarak, dava dosyasının görevli Mahkemeye gönderilmesini talep etmesi halinde dosyanın İstanbul Nöbetçi TÜKETİCİ MAHKEMESİ’ne gönderilmesine,
4-Bu süre içerisinde başvuru yapılmadığı takdirde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine,
5-HMK’nun 331/2 maddesi gereğince yargılama giderlerinin yetkili ve görevli Mahkemece hüküm altına alınmasına, açılmamış sayılmasına karar verildiği takdirde bu kararda değerlendirilmesine,
Dair, davacı vekili ve davalı vekilininç yokluğunda kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere TENSİBEN verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 23/07/2020

Katip … Hakim …
¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır
5070 Sayılı Kanun gereğince e-imza ile imzalanmıştır.