Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/311 E. 2021/676 K. 06.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/311 Esas
KARAR NO : 2021/676
DAVA : Menfi Tespit (Taşınır Kira Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/07/2020
KARAR TARİHİ : 06/10/2021

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Taşınır Kira Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; Davacı … Ltd. Şti. ile davalı şirket arasında 13.11.2015 tarihli “Finansal Kiralama Sözleşmesi” düzenlendiğini, bu sözleşme kapsamındaki makinelerin 60 ay boyunca müvekkili firmanın kiralama/satın alma yolu ile kullanımına tahsis edildiğini, diğer davacıların ise sözleşmeye kefil olarak imza attığını, davacı şirket ve davalı arasındaki sözleşme kapsamında, döviz kurlarındaki aşırı oynaklık ve piyasa koşullarındaki olumsuz durum nedeniyle, taksit ödemelerinde aksamalar olmuş ise de, müvekkilinin sözü geçen makinelerin yarıya yakın oranında borç ödemesini gerçekleştirdiğini, piyasalardaki bozulmalar neticesinde sıkıntısını davalıya bildirdiğini ve yeniden yapılandırma talebinde bulunduğunu, ancak davalının buna yanaşmadığını ve makinelerin rızaen kendilerine verilmesini talep ettiğini, yapılan görüşmeler neticesinde, davalı şirketin makinelerin ekspertiz değerini yaptırdığını, bu değerin müvekkiline 650.000 USD olarak bildirildiğini, bu miktarı ödeme durumu olmayan müvekkilinin alternatif ödeme planı kabul edilmediğini ve yapılan görüşmeler makinelerin ekspertiz değeri üzerinden davalı şirkete iadesi mutabakatı ile sonuçlandığını, müvekkili şirket yetkilisi … ile davalı şirketin bu konuda yetkilendirdiği müşteri temsilcisi … arasında makinelerin teslim edildiği tarihlerde yapılan ve kayda alınan telefon görüşmesinde davalı şirket yetkilisi …; Makinelerin teslim tarihi itibariyle ekspertizlerini yaptırdıklarını ve 650.000 USD + KDV olarak ekspertiz raporu verildiğini, kendilerinin 740.000 USD üzerinden satışa çıkardıklarını, ancak müşteri çıkmadığını, fiyatı 650.000 USD + KDV olarak revize edip, bu değer üzerinden satacaklarını bizzat ifade ettiğini, adı geçen kişinin isticvabını veya tanık olarak dinlenmesini talep ettiğini, bu kapsamda; makinelerin ekspertiz değerinin altında satılmaması kaydı ile satışa çıkarılacağı, satış öncesinde müvekkiline gelen tekliflerin yazılı bildiriminin yapılacağı, bu süreçte ve tüm makinelerin satışı yapılana kadar da, müvekkilleri hakkında hiçbir adli ve icrai takipte bulunmayacakları, müvekkilinin kira yükümlülüklerinin teslim tarihi itibariyle sona ereceği hususlarının bizzat davalı şirket temsilcisi ve müdiresi tarafından taahhüt edildiğini, davalı şirket yetkilillerinin isteği ve verdikleri taahhütler üzerine, sözleşmeye konu makinelerin tamamı 03.06.2018 tarihli mutabakat kapsamında ve 06.06.2018 tarihli teslim tutanağı ile davalı şirkete eksiksiz ve çalışır vaziyette teslim edildiğini, iade ile birlikte müvekkilin şirket elindeki tüm müşterilerini kaybettiğini, işçilerin işine son verdiğini, üretim yapamadığı için de iş, gelir, piyasa güveni ve ihracat geliri kaybına uğradığını, ekspertiz tarihi itibariyle müvekkilinin muaccel hale gelmiş kira borcunun ise 23.000 USD olduğunu, toplam borcun yaklaşık %40’ına tekabül eden geçmişe dönük 2 yıldır taksitleri ödenen bu makineler davalıya iade edilmese ve ödemeler düzenli yapılmış olsaydı, müvekkilice 5 yıllık sürecin sonunda ve kullanılması kaydıyla, toplam borcun 673.000 USD’ye tekabül edecekğigni, bu miktarın ödenmesiyle birlikte de, sözleşme gereğince makinelerin mülkiyeti müvekkil şirkete geçmiş olacağını, bu husus taraflar arasındaki görüşmelerde mutabakat şartları arasında yer aldığından, ekspertiz değeri sonrası bakiye kira borcunun 23.000 USD üzerinde anlaşma sağlandığını, her ne kadar davalı şirketin, müvekkillerine 28.08.2018 tarih … yevmiye sayılı ihtarnameyi keşide ederek, fesih bildiriminde bulunmuş ayrıca kira alacağı talep etmiş ise de, davacı müvekkilleri tarafından davalı şirkete gönderilen 04.09.2018 tarih … yevmiye sayılı ihtarname ile haksız taleplerin reddedildiğini, makinelerin davalıya teslim edildiği tarih itibariyle borcun 23.000 USD’sinin kabul edildiğini, hal böyle olmasına karşın davalı şirketin, makineleri teslim almadan önce müvekkiline verdiği taahhütleri tutmayarak, … İcra Müdürlüğünün 2019- … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatmak suretiyle, sözleşmenin teminatı olarak verilen ipoteklerin paraya çevrilmesi yoluna gittiğini, söz konusu takipte 534.447,91 USD kira alacağı ve bu alacağın 219.245,34 USD yıllık %25 döviz faizi ve ayrıca 9.221,81 TL sigorta prim alacağı ve bu alacağa %40 yıllık faiz talebinde bulunulduğunu, söz konusu icra takibi haksız ve hukuka aykırı olduğundan, iş bu davayı açtığını, davalı şirket, makineleri teslim aldığı halde ileriye dönük ve müvekkilinin kullanmadığı döneme ait kira bedelini tahsil etmek istediğini, hukuk sistemimizde sözlü veyahut yazılı olmasına bakılmaksızın yapılan anlaşmalarda, her daim tarafların karşılıklı ve birbirine uygun iradesinin esas alındığını, davalı şirketle 03.06.2018 tarihinde varılan karşılıklı mutabakat neticesinde ve kendilerine verilen taahhütlere de güvenilerek makineleri 06.06.2018 tarihinde iade ettiği ve bu tarih itibariyle de herhangi bir kira sorumluluğu kalmadığını, kiralama sözleşmesi genel işlem koşulu niteliğinde hükümler içerdiğinden bağlayıcı olmadığını, faiz istenmesinin de haksız olduğunu, davacı asillerin sözleşmedeki kefaletlerinin geçersiz olduğunu, zira bilgilendirme yapılmadığı gibi kendi eli ile yazılmadığını, eş rızasının da alınmadığını, … eşinin okuma yazması olmadığını, eşinin kefaletinden haberi olmadığını beyanla, sözleşme ve icra takibi sebebiyle davacı şirket ve kefillerin davalı şirkete borçlu olmadıklarının tespitine, icra takibinin iptaline, yargılama esnasında ipoteklerin paraya çevrilmesi ihtimalinde, tahsil ettiği ipotek bedelinin davalıdan ticari faizi ile birlikte istirdadına, icra takibinde haksız ve kötüniyetli olduğundan, karşı tarafın talep ettiği alacak aslının %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevabında; davacı gerçek kişilerin hem kefil hem de aval veren olduğunu, aynı zamanda ipotek verildiğini, davacıların süresinde kira borçlarını ödememesi nedeniyle sözleşmenin feshedildiğini, malların da iade alındığını, bu konuda davacılardan beyan ve ibraname alındığını, 6 adet kiranın geciktirildiğini, kiralanan makinelerin 13 tane olup sadece dördünün satıldığını ve borca mahsup edildiğini, takipten sonra diğerlerinin de satıldığını, tüm satış bedellerinin borca mahsup edildiğini, icra müdürlüğüne de bildirilip harçlarının ödendiğini, davalı şirket çalışanı ile davacıların konuşmasının davalıyı bağlamadığını, ipoteğin paraya çevrilmesine ilişkin takibin iptali için … İcra Hukuk Mahkemesinin 2019/… Esas dosyasında açıldığını, kefil olan davacıların şirket ortağı olduğunu ve kefaletin geçerli olduğunu, kefalet tarihinde evli olmanın şart olduğunu beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Tarafların sunduğu belgeler ve icra dosyası celbedilip incelenmiştir.
İpotek senetlerinin incelenmesinde, 1.000.000,00TL bedelli ipotek için %40 oranında, 1.000.000USD bedelli ipotek için %25 oranında yıllık faiz belirlendiği görülmüştür.
İcra takibinin, 534.477,91 USD asıl alacak, 219.425,34TL işlemiş faiz olmak üzere 753.873,25 USD ve sigorta primi olarak 9.221,81TL üzerinden takip yapıldığı anlaşılmıştır.
Takipten sonra yapılan satışlar nedeniyle 258.150,50USD asıl ve 89.281USD işlemiş faiz mahsubu yapıldığı görülmüştür.
Davalıya malların 06/06/2018 tarihinde iade edildiği, sözleşmenin 28/08/2018 tarihinde fesih edildiği ihtilafsızdır.
Bilirkişiden rapor alınmış, raporun yetersiz görülmesi üzerine ve itirazlar da dikkate alınarak ek rapor alınmıştır.
Bilirkişi ek raporunda, davacının kira alacaklarının miktarının yerinde olduğu, işlemiş faizin ise 3095 sayılı yasanın 4/a maddesine göre hesaplandığında takip tarihi itibarıyla 35.322,74USD olduğu belirlenmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, finansal kiralama sözleşmesinden kaynaklı menfi tespit davasıdır.
Taraflar arasında yapılan sözleşme sonrası davacıların kira borçların ödemede temerrüde düştüğü ve yapılan görüşmeler sonucu makinelerin rızaen 06/06/2018 tarihinde davalıya teslim edildiği, bakiye döneme ilişkin kiraların ödenmediği, sözleşmenin 28/08/2018 tarihinde feshedildiği anlaşılmıştır.
6361 sayılı yasanın 32 ve 33. Maddesine göre; Sözleşme sona erdiğinde, sözleşmeden doğan satın alma hakkını kullanmayan veya bu hakkı bulunmayan kiracı finansal kiralama konusu malı derhâl geri vermekle mükelleftir.
Sözleşmenin kiralayan tarafından feshi ile 30 uncu maddenin ikinci fıkrası uyarınca kiracı tarafından feshi hâllerinde, kiracı malı iade ile yükümlüdür. İade edilen malın üçüncü kişilere satılması hâlinde sözleşmede aksi bir değer kararlaştırılmadıkça satış bedelinin, vadesi gelmemiş finansal kiralama bedelleri ile varsa kiralayanın bunu aşan zararı toplamından düşük olması durumunda aradaki fark kiracı tarafından kiralayana ödenir. Sözleşmede aksi bir değer kararlaştırılmadıkça iade edilen malın satış bedelinin, vadesi gelmemiş finansal kiralama bedelleri ile varsa kiralayanın bunu aşan zararı toplamından yüksek olması durumunda aradaki fark kiralayan tarafından kiracıya ödenir. İade alınan malın üçüncü kişilere finansal kiralama yöntemiyle kiralanması hâlinde de aynı esaslar uygulanır. Sözleşme kiracı tarafından feshedilirse kiracı malı geri vermekle beraber uğradığı zararın tazminini, kiralayandan talep edebilir. Sözleşmeden kaynaklanan borçlara karşılık teminat olarak alınan ipoteklerin paraya çevrilmesinde 2004 sayılı Kanunun 150/ı maddesi hükümleri uygulanır. Kiracının bu Kanunda belirtilen süreler içinde borcunu ödememesinden dolayı kiralayan tarafından noter aracılığıyla kiracıya gönderilen fesih ihtarnameleri hakkında 2004 sayılı Kanunun 68/b maddesi hükümleri uygulanır.
Gelişen durum ve kanun hükmü nazara alındığında, iade edilen malın üçüncü kişilere satılması hâlinde sözleşmede aksi bir değer kararlaştırılmadıkça satış bedelinin, vadesi gelmemiş finansal kiralama bedelleri ile varsa kiralayanın bunu aşan zararı toplamından düşük olması durumunda aradaki fark kiracı tarafından kiralayana ödenmesi gerekir.
Davacı taraf şirket çalışanı ile yaptığı anlaşmada ekspertiz bedeli olan 650.000USD üstünde kalan 23.000USD kadar borç kaldığına dair mutabakat sağlandığını iddia etmiş ise de, taraflar arasındaki sözleşme ve kanun hükmü nazara alındığında bu iddiaya itibar edilemeyeceği, bu konuda davalı şirket yetkililerinin verdiği bir delil de olmadığı, bu nedenle iddianın dikkate alınamayacağı değerlendirilmiştir.
Davacı Ramazan’ın kefalet tarihinde bekar olduğu, diğer kefil davacıların ise asıl borçlu şirketin ortak ve yetkilileri olduğu anlaşılmış ve davacıların kefalete ilişkin itirazların yerinde görülmemiştir.
Davacıların genel işlem koşulu içerdiği yönünde sözleşmenin geçersizliğine ilişkin iddiaları da, sözleşmenin içeriği, üzerinden geçen süre, tarafların tacir olması ve basiretli bir iş adama gibi davranma yükümlülüğü olması nazara alınarak, bu iddiası da yerinde görülmemiştir.
Bu haliyle, bilirkişi raporuyla da tespit edildiği üzere, davacıların asıl ve kefili olduğu finansal kiralamaya konu malların kira bedelinin ödenmesinde gecikme yaşandığı, yapılan görüşmeler üzerine davacıların makineleri rızaen davalıya teslim ettiği ancak bakiye dönem ve geçmiş ödenmemiş kiraları ödemediği, bu durumda 6361 sayılı yasanın 33. Maddesi uyarınca, iade edilen malın üçüncü kişilere satılması hâlinde sözleşmede aksi bir değer kararlaştırılmadıkça satış bedelinin, vadesi gelmemiş finansal kiralama bedelleri ile varsa kiralayanın bunu aşan zararı toplamından düşük olması durumunda aradaki farkın kiracı tarafından kiralayana ödenmesi gerektiği, davalının da bu nedenle makineleri sattığı, satış bedellerini borca mahsup ettiği, takip tarihi itibarıyla 534.447,91 USD asıl alacağının olduğu anlaşılmaktadır.
Taraflar arasındaki sözleşme feshedildiği ve tasfiyeye gidildiği için, artık ipotek senedindeki faiz oranı üzerinden faiz işletilemeyeceği, fesih ile birlikte oluşan alacağa 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi uyarınca faiz işletilmesi gerektiği, bunun da bilirkişi tarafından 35.322,74 USD olarak tespit edildiği, bu miktarın yerinde olduğu anlaşılmıştır.
Bilirkişi tarafından KDV hesabı da yapılmış ise de, icra takip talebinde KDV istenmediği için bu husus değerlendirmeye alınmamıştır.
Davalı tarafça yapılan satış gelirlerinin takipten sonra da borca mahsup edildiği, bu durumda yapılan işlemin kanuna uygun olduğu, sadece takip talebinde işlemiş faiz yönünden davanın haklı olduğu anlaşılmakla, davanın asıl alacak yönünden reddine, işlemiş faiz yönünden kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Her ne kadar davalı taraf sigorta primleri yönünden de bakiye alacak için takip talebinde bulunmuş ise de, makinelerin tesliminden sonraki sigorta primlerinden davacıların sorumlu olmayacağı, sözleşmenin feshi tarihi itibarıyla davacıların bu yükümlülüğünün sona erdiği, fesih tarihinde prim borcu bakiyesi 15.727,61 TL iken davacıların daha fazlasını ödediği ve bu borcun sona erdiği anlaşılmıştır.
Tüm bu bilgi ve değerlendirme sonucunda davanın kısmen kabulüne karar vermek gerektiği vicdani kanaat hasıl olmakla, aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :
1-Davacının davasının KISMEN KABUL ve KISMEN REDDİ ile, … İcra Müdürlüğünün 2019/… Esas sayılı takip dosyasına konu alacağın takip tarihi itibariyle asıl alacak 534.447,91USD olduğundan, bu kısma ilişkin menfi tespit talebinin REDDİNE, ancak takip sonrası yapılan tahsilatların mahsubu ile bakiye asıl alacağın 258.150,50USD kaldığının TESPİTİNE,
2-Davanın işlemiş faiz yönünden KISMEN KABULÜ ile, takip tarihi itibariyle hesaplanan 35.332,74USD işlemiş faiz bulunduğunun ve takipten sonra yapılan ödemeler sonrası bakiye faizin 11.587,00USD olduğunun TESPİTİNE, geri kalan işlemiş faize yönelik davanın KABULÜ ile, kabul edilen kısım yönünden davacının davalıya borçlu olmadığının TESPİTİNE ve takibin bu kısım yönünden İPTALİNE,
3-Takibe konu sigorta primi olan 9.221,81TL yönünden davanın KABULÜNE ve davacının bu miktar yönünden davalıya borçlu olmadığının tespitine, bu kısma ilişkin takibin İPTALİNE,
4-Davalının takibinde kötü niyeti sabit olmadığından ve davacı tarafça da herhangi bir tedbir uygulanmadığından, icra tazminatına hükmedilmesine yer olmadığına,
5-Kabul edilen dava değeri üzerinden hesaplanan ‭87.074,26TL harçtan, peşin alınan 74.950,56TL’nin mahsubu ile bakiye 12.123,70‭TL harcın davalıdan alınarak hazineye ödenmesine,
6-Zorunlu arabuluculuk ücreti olan 1.320,00TL’nin takdiren yarı oranında paylaştırılarak, yarısının davacılardan müteselsilen, yarısının davalıdan alınarak hazineye ödenmesine,
7-Kabul edilen dava değeri ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap ve takdir edilen 77.414,25TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
8-Reddedilen dava değeri ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap ve takdir edilen 119.858,78TL vekalet ücretinin davacılardan müteselsilen alınarak davalıya verilmesine,
9-Davacı tarafından tebligat, müzekkere, bilirkişi ücreti ve sair giderler için sarfedilen toplam 5.086,00TL yargılama giderinin kabul/red oranına göre 1.477,17TL’sinin ve davacı tarafça peşin ödenen 74.950,56TL harcın davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
10-Dosyada artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
İlişkin gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 06/10/2021

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır