Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/304 E. 2023/229 K. 28.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/304 Esas
KARAR NO : 2023/229
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/07/2019
KARAR TARİHİ : 28/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Tarafların Talepleri
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket davalı şirketin sipariş ettiği nitelikte, kalitede, miktarda kumaşı davalı şirket için ürettiğini ve teslim ettiğini, buna ilişkin faturanın davalıya gönderildiğini, faturaların bir kısmının ödendiğini, davalı tarafından geri kalan kısım için iade faturası kesildiğini, en son davaya konu faturanın davalıya gönderildiğini ve davalı aleyhine … İcra Müdürlüğünün 2018/… Esas sayılı dosyası ile icra takibine başlandığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu, itirazın kötü niyetli olduğundan bahisle itirazın iptali ile takibin devamına, %20’sinden az olmamak üzer borçlunun icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçeside özetle; davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, alacağın zamanaşımına uğradığını, kumaşların sözleşmede kararlaştırılan tarihte davacının kusurundan kaynaklı sebeplerle teslim edilmediğini, davacı tarafından termin tarihindeki dolar kuru yerine teslim tarihindeki kur üzerinden fatura kesildiğini, müvekkili tarafından anlaşma yolları denenmişse de dvacı taraf anlaşmaya yanaşmadığını, davacının geç ifada bulunduğundan bahisle müvekkilinin büyük zarara uğradığını belirterek davanın reddi ile, davacı hakkında %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
B.Uyuşmazlık, Deliller, Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe
Dava taraflar arasındaki ticari ilişkiden kaynaklı icra takibine itirazın iptali davasıdır.
Davanın itirazın iptali davası olması sebebi ile öncelikle itirazın yapıldığı icra dosyası mahkememiz dosyası arasına alınmış, yapılan incelemede … İcra Müdürlüğü’nün 2018/… Esas sayılı dosyası ile mahkememiz dosyasının taraflarının aynı olduğu, icra dosyasında borçlu olarak yer alanın dosyamızda davalı konumunda olduğu, dosyamız davacısının alacaklı, olduğu, davalı tarafından süresinde ve geçerli bir şekilde borca dair itiraz dilekçesi sunulduğu görülmüştür.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla mahkememizin ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiştir. Dava şartlarına ilişkin eksik ve incelenmesi gereken ilk itiraz bulunmadığı anlaşıldıktan sonra tarafların sulh olma imkanı bulunmadığından uyuşmazlık noktaları belirlenip tahkikat aşamasına geçilmiş, deliller toplanıp bilirkişi raporu alınmak suretiyle sonuca gidilmiştir.
Mahkememizce görevlendirilen mali müşavir bilirkişi … ve tekstil mühendisi bilirkişi … 18/11/2020 tarihli bilirkişi raporunda özetle; 30 eylül 2018 tarihi itibariyle borç miktarının alacak yönüyle son durumunun tespit edildiğini, davacı alacağının takip tarihi olan 07/12/2018 tarihi itibarıyla 124.277,60TL miktarında muaccel olduğunu,
İtirazlar üzerine bilirkişiler 01/03/2021 tarihli ek raporda; kumaşların 30/07/2018 tarihinde sevk edilmesi gerekirken teslim tarihinin 4-5 eylül 2018 olarak gerçekleştiğini, 35 gün gecikmeye karşın bu süre zarfında yapılan bir ihtarat olmadığını, davalı tarafın bu gecikmeyi kabul ederek malı teslim aldığını, ardından 10 eylül 2018 tarihinde bir mail atarak kurun 5 TL olarak alınması yönünde taleplerini bildirdiklerinin anlaşıldığı,ı 06/12/2018 tarih, 2018/17860 yevmiye nolu ihtarnamede ise 30/11/2018 tarih ve 124.277,60TL bedelli fatura ve konusuna itiraz edilmekte olduğunu, gecikme ya da ayıp konusunda ihtar bulunmadığını mütala etmişlerdir.
Mahkememizce görevlendirilen tekstil mühendisi bilirkişi …, Mali müşavir bilirkişi … ile nitelikli hesap uzmanı bilirkişi … hazırladığı 18/10/2021 tarihli raporda özetle; davacı tarafın 2017-2018 yılı ait yasal defterlerini usulüne uygun tuttuğunu ve sahibi lehine delil niteliği taşıdığını, davalı tarafın 2017-2018 yılı ait yasal defterlerini usulüne uygun tuttuğunu ve sahibi lehine delil niteliği taşıdığını, tarafların Ticari Defter Ve Kayıtları Karşılaştırıldığında dacvacı tarafın ticari defter ve kayıtlarında 07.12.2018 tarihi itibariyle davalı taraftan 124.277,66 TL alacaklı olduğunu, davalı tarafın ticari defter ve kayıtlarında 07.12.2018 tarihinde davalı tarafın davacı tarafa 124.277,60 TL borçlu olduğunu, 12.12.2018 tarihinde 124.277,60 TL tutarlı … açıklamalı kayıt işlemi ile bakiyenin sıfırlandığını, taraflar arasında 124.277,66 TL cari hesap farkının bulunduğunu, iş bu farkın; ilk olarak davalı tarafın davacı tarafa düzenlediği 2 adet toplam KDV dâhil 124.277,60 TL (120.254,60 TL + 4.023,00 TL) tutarlı faturadan kaynaklandığını, 120.254,60 TL tutarlı faturanın 30.09.2018 tarihli ve … numaralı olduğunu, faturaya açıklama olarak 2 kere % 08 kdv fiyat farkı – yurt içi ticari hammadde alımları diye yazıldığını, 4.023,00 TL tutarlı faturanın 30.09.2018 tarihli ve … numaralı olduğunu, faturaya açıklama olarak 1 kere % 08 kdv diğer olağan gelirleri diye yazıldığını, iş bu faturaların tarafların ticari defter ve kayıtlara işlendiğini, sonrasında davacı tarafın davalı tarafa KDV dâhil 124.277,60 TL tutarlı 6 adet iade faturası düzenlediği ve tarafların ticari defter ve kayıtlarına işlendiğini, davalı tarafında davacı tarafa KDV dahil 124.277,60 TL tutarlı 6 adet iade faturası düzenlediğini, 6 adet iade faturasının davalı ticari defter ve kayıtlarına işlendiğini, 5 adet iade faturasının davacı ticari defter ve kayıtlarına işlendiğini, son olarak davalı tarafın davacı tarafa düzenlediği 1 adet 12.12.2018 tarihli KDV dahil 124.277,60 TL tutarlı … numaralı faturanın açıklama kısmına % 08 kdv diğer olağan gelirler diye yazdığını, 1 adet faturanın davacı tarafın ticari defter ve kayıtlarına işlenmediği, davacı tarafından ba formu ile beyan edilmediğini, dosya muhteviyatında bulunan davalı tarafa ait BS FORM bilgilerinde, davalı tarafın davacı tarafa ait 9 adet faturayı KDV hariç 812.828,00 TL üzerinden beyan ettiğini, dosya muhteviyatında bulunan davacı tarafa ait BA FORM bilgilerinde davacı tarafın davalı tarafa ait 8 adet faturayı KDV hariç 697.758,00 TL üzerinden beyan ettiğini, aradaki farkın 1 adet fatura ve KDV hariç 115.070,00 TL tutar olduğu, bu tutarın taraflar arasındaki uyuşmazlığa neden olan 1 adet fatura tutarına denk geldiği ve davacı tarafından davalı tarafa göre 1 adet fatura eksik beyan edildiğini, davacı tarafın iş bu faturaya … Noterliğinin 14.12.2018 tarihli … numaralı ihtarnamesi ile itiraz ettiğini, “Türk Ticaret Kanununun MADDE 21– (2) Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır.” İfadesinin yer aldığını, davalı tarafın iş bu faturanın içeriğini veya düzenlenmesine konu olan durumu ispat etmesi gerektiğini, davacı tarafın takip tarihi itibariyle 124.277,66 TL alacaklı olduğu, davalı tarafın takip tarihinden önce temerrüde düştüğüne/düşürüldüğüne dair dosya muhteviyatında tevsik edici belge rastlanılmadığını, davaya konu kumaş sipariş sözleşmelerine ait; … art. Sipariş no … tarihi 21.05.2018 sipariş sözleşmesine ait Termin tarihi 30.07.2018 olan siparişin 05.09.2018 tarihinde sevk edildiğini, siparişin 6 gün geç teslim edildiğini, … art. Sipariş no 815 tarihi 21.05.2018 sipariş sözleşmesine ait Termin tarihi 20.07.2018 olan siparişin 04.09.2018 tarihinde sevk edildiği, siparişin 47 gün geç teslim edildiğini, yazışma içeriklerinde beyan olunan kalite ile ilgili kritiklerin işin olağan akış sürecinde imalat aşamasında yaşanan/yaşanabilen hususlar olduğunu, beyan olunan hususların maldan beklenilen kalite kriterleri olduğunu, davacı vekili tarafınca tarafıma sunulan kartela kumaş örneği (şahit numune) ile teslim edildiğinin beyan olunan kumaş örneği karşılaştırılması neticesinde; teslim edilen kumaşların şahit numuneye uygun olduğunu, dosya kapsamı belge/bilgi/yazışma içeriklerinde mallarda ayıp olduğu yönünde her hangi bir bilginin mevcut olmadığını, yazışma içeriklerinde davalı tarafça mal sevkiyat adres bildirimin 3 Kasım 2018 tarihinde yapıldığını, temrin tarihi 30.07.2018 itibarıyla malların sevkiyata hazır olup/olmadığı yönünde belge/bilgi mevcut olmadığını, sipariş formlarında teslim tarihi olarak 20/07/2018 ve 30/07/2018 yazılı ve satış tutarı dolar üzerinden kararlaştırıldığı göz önüne alındığında, davacı satışının sipariş formlarında öngörülen teslim tarihleri 20/07/2018 ve 30/07/2018’de malları teslim etmeyerek 04/09/2018 ve 05/09/2018 tarihlerinde teslim ettiği ve teslimde gecikerek temerrüde düştüğünü; davacı satıcının sipariş formlarında belirtilen 20/07/2018 ve 30/07/2018 tarihlerinde teslimat yaparak ve bu tarihteki dolar kurunu esas alarak Türk Lirası üzerinden fatura düzenlemesi gerektiğini; temerrüde düşerek geç teslim tarihleri olan 04/09/2018 ve 05/09/2018 tarihlerindeki dolar kurunu esas alarak Türk Lirası üzerinden fatura düzenlemesinin ve aradaki kur farkını da davalı satıcıya yansıtmasının yerinde olmadığını (TBK m. 90, 117); davalının teslim / vade tarihi ile fiili geç teslim tarihleri arasındaki kur farkı alacağı için iade faturası keserek aradaki kur farkı olan 124.277,66 TL’yi ödemekten kaçınabileceğini mütalaa etmiştir.
İtirazlar üzerine bilirkişiler 21/02/2022 tarihli ek raporda özetle; kök raporumuzdaki görüş ve kanaatlerimizi koruduklarını, dava konusu ürünlerden; … art. Sipariş no 814 tarihi 21.05.2018 sipariş sözleşmesine ait Termin tarihi 30.07.2018 olan siparişin 05.09.2018 tarihinde sevk edildiğini, siparişin 37 gün geç teslim edildiğini, … art. Sipariş no … tarihi 21.05.2018 sipariş sözleşmesine ait Termin tarihi 20.07.2018 olan siparişin 04.09.2018 tarihinde sevk edildiği, siparişin 45 gün geç teslim edildiğini, teslimdeki gecikmenin – e-mail yazışmaları ve dosya kapsamından anlaşıldığı kadarıyla- ürün üretimi öncesinde ürünün sözleşmede öngörülen ve/veya davalı alıcının istediği nitelik ve kalitede olup olmadığında ilişkin deneme / numune üretimi yaptırılmasından kaynaklandığının söylenebileceğini, dosyadaki 27 Temmuz 2018 tarihli e-mail yazışmasından tarafların teslim / vade tarihini değiştirdiklerinin ve ileride belirsiz bir tarihe dönüştüğünün söylenemeyeceğini, ürün davalı alıcı tarafından geç teslim alınması sırasında, Kumaş Sipariş Formu Genel Şartlar m. i’de “Bu sipariş formunda belirtilen teslim tarihinde … Tekstil’e teslim edilmemesi durumunda Kumaş Satın Alma Ana Sözleşmesinde yer alan yaptırımlar uygulanacaktır. Termin olarak 25 günü geçen gecikmelerde … ‘ın gelen malı, indirimli kabul etme, indirimli kısmı kabul etme ya da kabul etmeme yetkisi bulunmaktadır.” belirtilen hakların kullanılmadığı ve teslim alınan ürünlerin ayıplı olmasından kaynaklı bir itiraz / çekincenin de bulunmadığını, taraflar arasındaki uyuşmazlığın yabancı para / dolar üzerinden kararlaştırılan ürün bedellerinin, sipariş formlarından kararlaştırılan vade / teslim tarihideki kur mu, yoksa fiili gecikmiş teslim tarihindeki kur mu esas alınarak Türk Parasına çevrilip fatura edileceğinden kaynaklandığı; bu noktada TBK m. 99/3 hükmünden yaralanılabileceği, nihai takdir Sayın Mahkemenizde olmak üzere davalı alıcı / borçlu şirketinin – davacı satıcı / alacaklı şirketin ürün tesliminde gecikmesi sebebiyle fiili gecikmiş teslim tarihindeki kur yerine sipariş formlarında öngörülen vade / teslim tarihindeki dolar kurunun esas alınmasını istemesi ve fiili teslim tarihindeki kurdan kaynaklanan farkı iade etmesinin hakkaniyete uygun düştüğünün söylenebileceğini, Mahkeme aksi kanaatte olması halinde davacı alacaklı/satıcı şirketin davalı borçlu/alıcı şirketten 124.277,60TL alacaklı olduğunu mütalaa etmişlerdir.
Mahkememizce seçilen tekstil mühendisi fatma …, nitelikli hesap uzmanı … ve mali müşavir bilirkişi … 14.09.2022 tarihli raporunda özetle; dava konusunun, davacının davalı ile olan ticari ilişki dolayısıyla oluşan faturaya bağlı cari hesap alacağının tahsili amacıyla yürüttüğü takibe yapılan itirazın iptali talebinden ibaret olduğunu, davacı tarafından sunulan 2017 ve 2018 yılı ticari defterlerin T.T.K. ve V.U.K. hükümleri doğrultusunda sahibi lehine delil niteliğine haiz olduğu, takibe ve davaya konu edilen faturaların ve ödeme belgelerinin kayıtlı olduğunu, davacının ticari defterlerine göre davacının davalıdan takip tarihi itibariyle 124.277,66 TL alacaklı göründüğünü, ancak 76.839,53 TL kur farkı tenzil edildiğinde 47.438,13 TL alacağının bulunduğunu, davalı tarafından sunulan 2017 ve 2018 yılı ticari defterlerin T.T.K. ve V.U.K. hükümleri doğrultusunda sahibi lehine delil niteliğine haiz olduğu, takibe ve davaya konu edilen faturaların ve ödeme belgelerinin kayıtlı olduğunu, davacının davasında haklı görülmesi ve takibin devamına takdir edilmesi halinde, davacının takip tarihi itibariyle davalıdan olan asıl alacağına faiz talep edebileceğini, taaraflar arasındaki uyuşmazlığın sipariş konusu malların üretim öncesinde sözleşmede öngörülen ve davalı alıcının istediği nitelik ve kaliteye ilişkin dene üretimi yaptırılmasından kaynaklandığını, deneme üretimi tamamlanmadan somut siparişten bahsedilemeyeceğini; davacı ve davalı arasındaki nihai alacak borcun sözleşmelerde yer alan “döviz bazlı satışlarda döviz çeki alınacaktır. Türk lirası verilmesi durumunda çekin vadesindeki TC merkez bankası satış kurundan dövize çevrilip kur farkı kesilecektir” hükme göre belirlenmesi gerektiğini, bu bağlamda, sipariş konusu malların teslim tarihi, çek tutarı, 6 ay sonraki tarihte Merkez Bankası USD kuru dikkate alınarak belirlenmesi gerektiği kanaatine ulaşıldığını, sözleşmenin açık hükmüne göre, ne davalının ileri sürdüğü ilk teslim tarihi ne de davacının ileri sürdüğü fiili teslim tarihi esas alınmayacak, her ne kadar, fiili teslim tarihi itibariyle döviz kuru esas alınarak 6 aylık çek verilmiş ise de nihai olarak çeklerin ödeme günündeki Merkez Bankası Satış kuru esas alınarak alacak ve borç miktarının belirleneceğini, bu durumda, davalı tarafın, 20.07.2018 tarihinde kurun 4.80 TL; 30.07.2018 tarihinde 4.88 TL ve 05.09.2018 tarihinde 6.68 TL olduğunu belirtmesine rağmen; yukarıda yaptığımız açıklamalarla da görüleceği üzere, 05.09.2018 teslim tarihinden 6 ay sonraki 05.03.2019 tarihindeki (çeklerin ödenme tarihi) tarihinin esas alınarak davacı alacağı belirlendiğinde, söz konusu tarihteki Merkez Bankası satış kurunun da 5.3848 TL olduğu dikkate alındığında, 47.438,13 TL davacı alacağının bulunduğunu,
Dosyada mevcut, bilirkişiler … ve … tarafından hazırlanan bilirkişi raporunun sonuç kısmında özetle, ayıp ihbarının bulunmadığını, ve takip konusu miktar kadar davacının alacaklı olduğu sonuç ve kanaatine varıldığını, blirkişi ek raporunda 35 günlük gecikmeye karşın davalı tarafın 10 Eylül 2018 tarihindeki maili ile kurun 5 TL olarak sabitlenmesi talepleri olduğunu, bunun dışında geç teslimat ve ayıp ile ilgili başka bir ihtar olmadığı belirtilerek önceki kanaatlerini değiştirmediklerini, dosyada mevcut, bilirkişiler … , … ve … tarafından hazırlanan 18.10.2021 tarihli kök ve 21.02.2022 tarihli bilirkişi ek raporunun sonuç kısmında özetle, dava konusu ürünlerden, … sipariş no’lu ürünü 30.07.2018 olan termin tarihinde 37 gün sonra 05.09.2018 tarihinde teslim edildiğini, … sipariş no’lu ürünü 20.07.2018 olan termin tarihinde 45 gün sonra 04.09.2018 tarihinde teslim edildiğini, teslimdeki gecikmenin, ürün üretim öncesinde sözleşmede öngörülen ve davalı alıcının istediği nitelik ve kalitede lopu olmadığına ilişkin deneme numune üretimi yaptırılmasından kaynaklandığının söylenebileceğini, 27 Temmuz 2018 tarihli e- mail yazışmasında tarafların teslim tarihini değiştirdiklerinin ve ileride belirsiz tarihe dönüştüğünün söylenemeyeceğini, sipariş formu genel şartlarının i maddesinde belirtilen termin tarihinin 25 günü geçen gecikmelerde alıcının gelen malı indirimli kabul etme, indirimli kısmi kabul etme ya da kabul etmeme yetkisi bulunmaktadır hükmünün teslim alınan ürünler bakımından davalı alıcı tarafından kullanılmadığı, ürünlerin ayıplı olmasından kaynaklı bir itiraz ve çekincenin bulunmadığı, taraflar arasındaki uyuşmazlığın dolar üzerinden kararlaştırılan bedelin TL bazında ödenmek istenmesinden kaynaklandığını, gecikme sebebi ile teslim tarihindeki kur yerine sipariş formlarında belirlenen kurların esas alınmasını hakkaniyete uygun düştüğü kanaatine ortaya koyduklarını, ilk bilirkişi heyetinden farklı, ancak ikinci bilirkişi heyeti ile aynı yönde olarak, taraflar arasındaki sorunun ve özellikle mal teslimindeki gecikmenin davalının kusurundan kaynaklanmadığı tespitini yapıldığını, her iki bilirkişi heyet raporundan farklı olarak da taraflar arasındaki esas ikinci sorunun, birim fiyatı döviz olarak bedelin TL karşılığının nasıl ödeneceği ve hesaplanacağına ilişkin sözleşme hükümlerinin dikkate alınması ile çözümlenebileceğini mütalaa etmişlerdir.
Uyuşmazlık taraflar arasında akdolunan kumaş tedarik anlaşması sebebiyle davacının kestiği faturalara kur farkını yansıtıp yansıtamayacağı hususunda toplanmaktadır.
Tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde, dava konusu edilen faturaya konu ürünlerin sipariş formlarında teslim tarihinin 20/07/2018 ve 30/07/2018 tarihi olarak belirlendiği ve satış tutarının dolar üzerinden kararlaştırıldığı sabit görülmüştür. Dosya kapsamında alınan heyet raporları ile, davacının ürünleri 04/09/2018 ve 05/09/2018 tarihinde telim ettiği, geç teslimde davalının kusuru bulunmadığı, davacının teslimde gecikerek temerrüde düştüğü anlaşılmaktadır.
Hukukun temel ilkeleri gereğince, kimse kendi kusurundan fayda sağlayamaz. Somut olayda davacı ürünlerin tesliminde temerrüde düşmüş, teslim tarihindeki kuru esas alarak fatura düzenlemiştir. Ancak geç teslim davalının değil davacının kusurundan kaynaklanmıştır. Bu nedenle edimini ifada temerrüde düşen davacının kendi kusurundan fayda sağlaması ve sözleşmede kararlaştırılan teslim tarihi kurunu değil fiili teslim tarihindeki kuru esas alarak fatura düzenlemesi yerinde değildir. Davalı yan kur farkından kaynaklanan 124.277,66 TL’yi ödemekten kaçınabilir. Bu nedenle davalının itirazları yerinde olduğundan davanın reddi gerekmiştir. Davalı yan kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmişse de davacının takip başlatmakta kötü niyetli olduğu ispatlanamadığından talebin reddi gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davanın REDDİNE;
2-Davalı yanın kötüniyet tazminat talebinin reddine,
3-Alınması gerekli 179,90TL karar harcının davacının peşin yatırdığı 2.129,16 TL harçtan mahsubu ile ‬ 1.949,26‬TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Kallanılmayan gider avansının hükmün kesinleşmesi halinde ödeyen tarafa iadesine,
6-Dava açılmadan evvel sonradan haksız çıkan taraftan alınmak üzere suç üstü ödeneğinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
7-Yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ne göre 19.701,40TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair; gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde, … Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 28/03/2023

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır