Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/237 E. 2021/44 K. 20.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/237 Esas
KARAR NO : 2021/44

DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ : 10/06/2020
KARAR TARİHİ : 20/01/2021

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; Davacı …’ın hisse sahibi olduğu davalı şirketin yıllık olağan Genel Kurul Toplantısının, Kaptanpaşa Mah. Zincirlikuyu Cad. No:.. Beyoğlu İstanbul adresindeki şirket merkezinde 31.03.2020 Salı günü saat 13:00’da yapılacağının davacıya gönderilen davet mektubu ile bildirildiğini, davet mektubundan başka hiçbir bilgi ve belge tebliğ edilmediğini, şirketin genel kurul kararını Bakanlık görüşüne göre ertelemediğini ve çeşitli kararların alındığını öğrendiklerini, TTK m. 447 kapsamında alınan kararların butlanla sakat olup alınan tüm kararların yok hükmünde olduğnu, zira TTK madde 447′ de batıl olan genel kurul kararları sınırlı sayıda olmadığını, sayılan haller dışında da genel kurul kararlarının batıl olması durumu ortaya çıkabileceğini, Ülkemizi ve tüm dünyayı etkisi altına alan COVID-19, Türkiye dahil olmak üzere dünya çapında yüzden fazla ülkede pandemiye yol açan viral solunum yolu hastalığı olarak tanımlandığını, Corona Virüs yönünden küresel risk seviyesinin yüksekten çok yüksek seviyeye çıkartılması, Dünya Sağlık Örgütünün Covid-19’u pandemi olarak nitelendirmesi, hastalığın ilerleme, yayılma süreci, yüksek bulaşıcılığı, insan sağlığına yönelik önemli bir tehdit olması sebepleriyle dünyada olduğu gibi ülkemizde de pek çok önlem alındığını, bu önlemler kapsamında, 21.03.2020 tarihli 65 Yaş ve Üstü ile Kronik Rahatsızlığı Olanlara Sokağa Çıkma Yasağı Genelgesi ile, 65 yaş ve üzeri ile bağışıklık sistemi düşük, ve kronik akciğer hastalığı, astım, KOAH, kalp/damar hastalığı, böbrek, hipertansiyon ve karaciğer hastalığı olanlar ile bağışıklık sistemini bozan ilaçları kullanan vatandaşların 21/03/2020 saat 24.00’ten sonra ikametlerinden dışarı çıkmaları, açık alanlarda, parklarda dolaşmaları ve toplu ulaşım araçları ile seyahat etmeleri sınırlandırılarak sokağa çıkmalarının yasaklandığını, davacı …’ın 01.07.1937 doğumlu olup 83 yaşında ve sokağa çıkması yasaklanmış olduğunu, Genel Kurul üyeleri ve diğer üyelerin de davacının bu durumunu bilebilecek konumda olduğunu, davalı şirketin merkezinde 31.03.2020 günü gerçekleştirmiş olduğu toplantıya davacının katılma durumu olmamasına rağmen; genelgeye aykırı bir şekilde şirket genel kurul toplantısının yapılmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, halbuki, Ticaret Bakanı …’ın, 20.03.2020 tarihinde, söz konusu toplantılar için tedbirlerin alınmakta olduğunu, bu kapsamda genel kurul toplantılarının ileri bir tarihte yapılmak üzere iptal edilmesi imkanının tanındığını açıkladığını, Ticaret Bakanlığı’nın resmi internet sitesinde Ticaret Bakanı’nın sözlü açıklamasını detaylandıran bir Duyuru da yayınlandığını, Ülkemizin topyekun salgın hastalık ile mücadele ederken, üyelerin katılamayacağı belli olan bir genel kurula davet edilerek toplantı yapılmaya çalışılmasının açıkça kötü niyetli bir tutum olduğunu, Genel kurul tarihi önceden belirlenmiş ve buna yönelik toplantı çağrısı yapılmış olsa bile, pay sahiplerinin veya temsilcilerinin toplantıya katılamadığı ve yeterli çoğunluğun sağlanamadığı durumlarda genel kurul toplantısının teknik olarak ertelenmesinin TTK uyarınca zaten mümkün olduğunu, 16.03.2020 tarihli İçişleri Bakanlığı Genelgesi ile Sivil Toplum Kuruluşlarının tüm genel kurul toplantılarının ertelenmesine ilişkin yayınlanan ek genelgenin kıyasen ticaret şirketlerine de uygulanabilecek nitelikte olduğunu, pek çok genelge yayınlanmışken, daha da önemlisi belirli yaş grubunun üstündekilere sokağa çıkma yasağı ilan edilmişken genel kurul toplantısı yapılmasının dürüstlük kuralına, usul ve esaslara aykırı olduğunu, Genel Kurul toplantısı öncesinde, müvekkiline, şirketin finansal durumunu anlayabilmesi adına finansal durumla ilgili açıklama yapılmadığı gibi müvekkilinin salgın hastalığın yayılma süreci, yaşı, sokağa çıkma yasağı gibi durumlar dikkate alındığında finansal tabloları inceleme imkanı da tanınmadığını, sokağa çıkma yasağı mevcutken müvekkilinin şirket merkezine gitme durumunun olmadığını, davalının, davet mektubunun ekinde hiçbir şekilde faaliyet dönemine ilişkin şirketle ilgili genel bilgiler, Yönetim organı üyeleri ile üst düzey yöneticilere sağlanan mali haklar, Şirketin araştırma ve geliştirme çabaları, Şirket faaliyetleri ve faaliyetlere ilişkin önemli gelişmeler, Şirketin finansal durumu, bilançosu, gelir tablosu gibi verilerin bildirmediğini, yalnızca toplantı gün ve saatini bildirir davet mektubunun tebliğ edildiğini, Müvekkilinin inceleme ve bilgi alma hakkının ihlal edildiğini, söz konusu durumun TTK m.447 hükmü kapsamında açıkla mutlak butlan sebebi olduğunu, genel kurulun iptali gerektiğini, ayrıca şirketten genel kurul kararlarının gönderilmesi istenmiş ise de kendilerine genel kurul kararlarının gönderilmediğini, iptali talep edilen Genel Kurul Kararlarının davacı aleyhine kısa zamanda telafisi güç zararlara sebebiyet verebilecek nitelikte olduğunu beyanla, öncelikle davalı şirketin 31.03.2020 tarihli Genel Kurul toplantısında alınan kararlarının uygulanmasının yol açacağı telafisi güç zararlar dikkate alınarak TTK 449. md gereğince yürütmesinin geri bırakılmasına, Genel Kurul toplantısında alınan kararların yokluğunun tespitine aksi halde iptaline, yargılama giderlerinin davalı şirket üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevabında; Türk Ticaret Kanunu’nun 414. maddesi uyarınca davalı Şirketin 31.03.2020 tarihli genel kurul toplantısının yapılabilmesi ile ilgili ilan yükümlülüklerini yerine getirdiğini, pay defterinde kayıtlı olan …’a toplantı günü ile gündeminin iadeli taahhütle mektupla bildirildiğini, davalı şirketin, Anonim Şirketlerin Genel Kurul Toplantılarının Usul ve Esasları ile Bu Toplantılarda Bulunacak Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Temsilcileri Hakkında Yönetmelik’de belirtilen çağrı ilanında belirtilmesi gereken tüm hususlara da çağrı ilanında yer verdiğini, ayrıca pay sahiplerinden kendisini vekil vasıtasıyla temsil ettirecekler için vekaletname örneklerini de çağrı metninin içerisine eklediğini, davacının pay sahipliğinden doğan haklarının ihlal edilmiş olduğu iddiasının açıkça dayanaktan yoksun olduğunu, davacı …’ın, genel kurulun iptalini isteyebilecek konumda olmadığını, TTK madde 445 ve 446 ile genel kurul kararlarının iptaline ilişkin hükümleri düzenlendiğini ve davacının bu şartları sağlamadığını, davacının, iptalini istediği genel kurul toplantısına katılmadığı için, genel kurul toplantı çağrısının usulüne göre yapılmadığı, gündemin gereği gibi ilan edilmediği hususlarını ileri sürebilecek durumda olmadığını, TTK’nın 437. Maddesi uyarınca şirketin, davacının istemiş olduğu bilgileri, yalnızca şirket merkez ve şubelerinde hazır bulundurmakla yükümlü olup bu yükümlülüğü yerine getirdiğini, davacıya gönderilen davet mektubunda da açıkça “2019 yılı hesap dönemine ilişkin finansal tablolar, bağımsız denetim raporu, yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporu toplantı tarihinin on beş gün öncesinden itibaren ortaklarımızın tetkikine hazır bulundurulacaktır.” denildiğini, davacının talepte bulunması halinde kanunen inceleme ve bilgi alma hakkını kullanması adına TTK m. 437/f.1’de gideri şirkete ait olmak üzere gelir tablosuyla bilançonun bir suretini gönderme yükümlülükleri bulunduğunu ancak bilgi alma ve inceleme hakkının ihlal edildiğini iddia eden davacının genel kurul öncesinde Şirket’ten böyle bir talepte bulunmadığını, davacının herhangi bir isteminin red edilmediğini pay sahipliğinden doğan herhangi bir hakkının kısıtlamadığını, bilgi alma hakkının esas olarak genel kurulda kullanılması gereken bir hak olup, TTK madde 437 uyarınca Yönetim Kurulu’nun kendiliğinden pay sahibine bu bilgileri açıklama yükümlülüğü bulunmadığını, Ticaret Bakanı … tarafından 20.03.2020 tarihinde şirketlere, halihazırda çağrısını yapmış bulundukları genel kurul toplantılarını ileri bir tarihte yaparak, ilgili genel kurulları iptal etme imkanının tanındığını açıkladığı ve şirketlere genel kurullarını erteleme veya elektronik ortamda yapma hususunda takdirlerini kullanmalarının tavsiye edildiğini, hiçbir şekilde şirketlerin olağan genel kurul toplantılarını yapmalarının yasaklanmadığını yahut ertelenmediğini, şirketlerin kendi inisiyatiflerine bırakıldığını, bakanlık temsilcisinin de bu çerçevede görevlendirildiğini, TTK m. 425 uyarınca; Pay sahibinin bir kişiyi temsilcisi olarak genel kurula yollayabilecekken yapmadığını, bir anonim şirkette pay sahibi olmak için yatırım yapan bir ortağın en önemli mali hakkı, şirket tasfiye edilmek zorunda olmadığı sürece kâr payı hakkı olduğunu, Şirket’in çok sayıda ortağı bulunmakta olup, 31.03.2020 tarihli genel kurul toplantısında pay sahipleri lehine, kanuni sınırlamalara uygun olarak kar dağıtımı yapılmasına karar verildiğini, bu kararın davacı pay sahibinin aleyhine olmadığını, Şirket’in genel kurul kararının yokluğu, butlanı veya iptalinin istenmesinin için hiçbir kanuni dayanağının olmadığını, Yargıtay ve öğreti tarafından yaygın olarak kabul edilen yokluk sebepleri; yetkili olmayan kişiler tarafından genel kurul çağrısının yapılması ve karar alınması, çağrıda toplantı yer ve/veya saatinin yazılmamış olması hali, pay sahibi olmayan kişiler tarafından karar alınması, TTK’da öngörülen asgari toplantı ve karar yeter sayılarına aykırı karar alınması halleri olduğunu, dava dilekçesinde hiçbir yokluk sebebinin varlığınının ileri süremediğini, TTK madde 447 uyarınca genel kurul kararlarının butlanının istenmesi için, Genel kurulun, özellikle; a) Pay sahibinin, genel kurula katılma, asgari oy, dava ve kanundan kaynaklanan vazgeçilemez nitelikteki haklarını sınırlandıran veya ortadan kaldıran, b) Pay sahibinin bilgi alma, inceleme ve denetleme haklarını, kanunen izin verilen ölçü dışında sınırlandıran, c) Anonim şirketin temel yapısını bozan veya sermayenin korunması hükümlerine aykır kararlar alması gerektiğini, oysa bu konularda bir karar olmadığını, TTK m. 445 uyarınca, kanuna, esas sözleşmeye ve dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararları iptal edilebilir nitelikte olduğunu, iptal davası açabilecek kişilerin de tahdidi olarak sayıldığını, davacı …’ın iptal davası açabilecek kişiler arasında olmadığını, davacının iptal davasını açabileceği kabul edilse dahi, TTK m. 445 uyarınca sayılan iptal sebeplerinin dava konusu olay bakımından mevcut olmadığını beyanla, davalı Şirket’in 31.03.2020 tarihli genel kurulun kararının icrasının geri bırakılması talebinin ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı tarafın tedbir talebi mahkememizce kabul edilmemiştir.
Davalı taraftan ilgili toplantıya ilişkin belge örnekleri ve tarafların delilleri dosyamız arasına celbedilip incelenmiştir.
… Valiliğine, … müdürlüğüne ve ticaret odasına yazılan müzekkere cevapları dosyamız arasına alınıp incelenmiştir.
Davacı vekili duruşmada, “Dilekçemizi tekrar ederiz, gelen müzekkere cevaplarındaki izinler davaya konu toplantı tarihinden sonraki tarihlere ilişkindir, zaten Valilik cevabında da 29.05.2020 tarihli İçişleri Bakanlığı genelgesinden bahsedilmiş ve bu genelge kapsamında verilmiş izin kağıtları gönderilmiştir, oysa davaya konu toplantı sokağa çıkma kısıtlamasının başlangıcından bir hafta sonra yapılmış ve o zaman henüz bu konuda bir düzenleme ve netlik bulunmamaktadır, müvekkil bizzat kendisi genel kurula katılıp oy hakkını kullanmak istemiştir, toplantı ertelenebilirdi, zaten müvekkilin bilgi alma ve inceleme hakkı da kullandırılmamıştır, sokağa çıkma kısıtlaması olduğu için müvekkilin şirkete gidip kayıtları inceleme imkanı bulunmamaktaydı, bu nedenle davamızın kabulüne karar verilmesini talep ederiz,” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davalı vekili duruşmada, “Yazılı beyanlarımızı sunduk, tekrar ederiz, müzekkere cevapları açıktır ve lehimizedir, davacı izinle veya vekaleten katılabilirdi, bunu yapmamıştır, davanın reddini istiyoruz,” şeklinde beyanda bulunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Davanın, Anonim şirket olan davalının 31/03/2020 tarihli genel kurul kararının butlanın tespitine ilişkindir.
Davacının 1937 doğumlu olduğu ve sokağa çıkma kısıtlamasına tabi kişilerden olduğu anlaşılmıştır.
Davacı tarafın butlan iddiasının dayanağı olarak, davacının kısıtlamaya tabi olması ve toplantıya katılamaması olduğu, toplantıda alınmış kararların iptalini gerektirir başka bir neden bildirmediği, ancak bilgi alma ve inceleme hakkının ihlal edildiğinin ileri sürüldüğü anlaşılmaktadır.
Davaya konu toplantının tarihinin sokağa çıkma kısıtlaması olmadan ilan edildiği ve davacıya da tebliğ edildiği anlaşmazlık konusu değildir. Aynı şekilde, toplantının iptal edileceğine dair bir bilgi verildiği yönünde de taraflarca bir iddiada bulunulmamıştır.
İstanbul Valiliğinden dosyamıza verilen cevapta, şirket pay sahipliği, sigortalılık gibi durumları belgeleyenlerin kısıtlamadan muaf tutulduğu bildirilmiştir.
Davalı şirketin davaya konu genel kurul toplantısına katılanlara ilişkin hazirun cetvelinde, bir kısım ortakların asaleten, bir kısmının ise vekaleten katıldığı görülmektedir.
Davalı şirketin davacıya gönderdiği çağrı kağıdının ekine de vekaletname örneği eklediği ve davacının dilerse vekaleten toplantıya katılabileceği anlaşılmıştır.
Ticaret bakanlığının şirket genel kurullarının ertelenebileceğine ilişkin yazısının bağlayıcı olmadığı, tavsiye niteliğinde olduğu, takdire bırakıldığı anlaşılmaktadır.
Davaya konu toplantının 31/02/2020 tarihli Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edildiği, davacıya da ayrıca 16/03/2020 tarihinde tebliğ edildiği, sokağa çıkma kısıtlamasına ilişkin kısıtlamanın 21/03/2020 tarihinde duyurulduğu, davalı şirketin bu süreçte gerekli hazırlığı yaptığı ve bu nedenle toplantıyı iptal etmediği, ortaklarca da toplantının ertelenmesinin genel kuruldan talep edilmediği, davacının isterse bir vekille kendisini genel kurulda temsil ettirip gerekli taleplerini ileri sürmesi mümkün iken bunun yapılmadığı, toplantıya bakanlık temsilcisinin de katıldığı, davacının şahsen toplantıya katılamaması nedeniyle toplantının iptalinin talep edilmesinin hakkaniyete aykırı olduğu, toplantıya izinle veya vekaleten katılması mümkün olan davacının bunu yapmayıp yapılmış toplantının iptalini talep etmesinin Türk Medeni Kanunu’nun iyiniyet ilkesine de aykırı olduğu, davacı toplantıya katılsa bile, ortaklık payının verdiği oy hakkının toplantıda alınan kararların sonucunu değiştirmeyeceği, kararların katılanların oybirliğiyle alındığı ve payların çoğunun temsil edildiği, kaldı ki butlanla malul olması için, alınan kararların TTK’nın 447. Maddesinde belirtilen yasak nitelikte bir karar olması gerektiği, oysa bu maddede anılan nitelikte bir karar olmadığı, toplantının ertelenmemesinin alınan kararları TTK’nın 447. Maddesi kapsamında batıl olmasına sebebiyet vermeyeceği, davacı toplantıya katılıp muhalif kalmadığı için TTK’nın 445 ve 446. Maddelerinde belirtilen iptal davası açma hakkının da bulunmadığı, yargıtay içtihatlarının da bu doğrultuda olduğu, bu nedenle davanın haksız olduğu ve reddi gerektiği vicdani kanaat hasıl olmuş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :
1-Davacının davasının, anılan 31.03.2020 tarihli Genel Kurul kararının iptalini gerektirir bir husus bulunmadığından REDDİNE,
2-Yeteri kadar harç alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-Yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Dosyada artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
5-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden AAÜT gereğince hesaplanan 4.080,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
İlişkin gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 20/01/2021

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır