Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/194 E. 2021/211 K. 10.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/194 Esas
KARAR NO:2021/211

DAVA:Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ:19/03/2020
KARAR TARİHİ :10/03/2021

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; davacı … …, … A.Ş.’de ve holdinge ilaveten holdinge bağlı davalı bağlı ortaklıklarda ve diğer bazı ortaklıklarda hissedar olup aynı zamanda ilgili şirketlerde yönetim kurulu üyesi olarak görev yapmakta olduğunu, yönetim kurulu üyesi ve aynı zamanda hissedar sıfatıyla işbu açtıklarını, davanın yıllarca kardeşlik hukuku çerçevesinde kardeşi olan Yönetim Kurulu Başkanı ve hissedar …’ye güvenerek ve söylediklerine inanarak, tüm firmaların yönetimini, sevk ve idaresini kardeşine teslim ettiğini, ancak kardeşlik hukuku kötüye kullanılarak ve müvekkili yanıltılarak tüm firmaların mahvına ve bu köklü ailenin finansal açıdan yok oluşuna zemin hazırlandığını, … tarafından münferit imza yetkisi kanuna, esas sözleşmeye ve ticari teamüllere aykırı kullanılarak tüm grubun mahvına sebebiyet verecek şekilde hareket edildiğini, davacının TTK md. 392 uyarınca bilgi alma ve inceleme hakkı kullanılmak istenmiş ise de davalı tarafın süreci uzunca bir süredir manipüle ederek ve zamana yayarak henüz bilgi alma ve inceleme hakkını dahi kullandırtmadığını, şifahen öğrenildiği kadarı ile gruptaki tüm firmaların borca batık hale geldiğini ve yaklaşık 700.000 USD tutarında ödenmesi imkansız olan ve ne şekilde ortaya çıktığı, nerelere harcandığı belli olmayan kredilerden kaynaklanan borç bulunduğunu, davalı şirketlerin başkanı … tarafından gönderilen 09.03.2020 tarihli e-maille davalı firmaların “12.03.2020 Perşembe günü 14:00’de yapılması planlanan ve konusu 2019 yılı Olağan Genel Kurul gündemini belirlemek olan Yönetim Kurulu toplantısına” çağrıldığını, davacının, 2009 yılından beri ilk defa Yönetim Kurulunun fiziken toplantıya çağrılmasına sevinerek bu toplantının firmaların içerisinde bulunduğu duruma bir çare olabileceği, fikir teatisi yapılabileceği düşüncesi ile toplantıya, gerek toplantı öncesi gerekse de toplantı sırasında talep ettiği bilgi- belge inceleme taleplerinin karşılanmadığı halde iştirak ettiğini, 12.03.2020 tarihli toplantıda, başkan tarafından daha toplantı başlar başlamaz, herhangi bir müzakere, konuşma olanağı sağlanmadan içeriği önceden oluşturulmuş ve dolayısıyla neye göre hazırlandığı, hangi amaca hizmet ettiği bilinmeyen, müzakere sonucu hazırlanmamış, anonim şirketler hukukunun, teamüllerin ve ticari teamüllerin tamamına aykırı bir karar metnini imzalamasını davacıdan talep edildiğini, tutanağı muhalefet şerhi düşerek imzalamak isteyen davacıya bu imkan dahi tanınmadığını ve davacıya sözlü müdahalede bulunulduğunu, ya tutanağı imzalaması ya toplantıyı terk etmesi gerektiği, tutanağa imza dışında herhangi bir şekilde muhalefet şerhi düşemeyeceğinin ifade edildiğini, davacı tarafından hiçbir tutanak imzalanmadan toplantının terk edilmek zorunda kalındığını, sorumluluğu olan davacının inceleme hakkının bu şekilde engellendiğini, Türk Ticaret Kanunu’nun 391. ve 447. Maddeleri uyarınca batıl olduğunu beyanla, davaya konu yönetim kurulu kararlarının yürütülmesi ve bunun sonucunda genel kurul gündeminin bu doğrultuda oluşturulması oldukça büyük ve telafisi imkansız zararlar ortaya çıkaracağından bu kararın yürütülmesinin durdurulmasına, bunların hukuki herhangi bir sonuç doğurmasının engellenmesi için ihtiyati tedbir kararı verilerek davalı firmalara müzekkere yazılmasına, davacının toplantıyı terke zorlanması sebebiyle mezkur kararların öncelikle yokluğunun tespitine, aksi takdirde TTK’nın 391’de belirtilen şartlar gerçekleştiğinden bunların batıl olduğunun tespitine, vekalet ücreti ve yargılama giderinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı şirketlerin yönetim kurulu başkanı … vekili tarafından sunulan beyan dilekçesinde; Davalı Şirketlerin 2019 yılı olağan genel kurul gündemlerinin belirlemesi için 12.03.2020 tarihinde YK toplantılarının tüm YK üyelerinin fiziki katılımı ile gerçekleştirildiğini, davacı tarafından iptali istenen 12.03.2020 tarihli YK kararlarının, şirketlerin olağan genel kurullarının 15.04.2020 tarihinde yapılması ve gündemin belirlenmesine ilişkin olduğunu, ancak davalı şirketlerin yönetim kurulları 14.04.2020 tarihinde tekrar toplanarak; 12.03.2020 tarihli YK kararları doğrultusunda 15.04.2020 tarihinde gerçekleştirilecek olağan genel kurulların, Ticaret Bakanlığı İç Ticaret Genel Müdürlüğü’nün 20.03.2020 tarihli ve … sayılı yazısı kapsamında iptal edilmesine oy çokluğuyla karar verildiğini, bu doğrultuda genel kurul toplantı çağrısının iptali duyurusunun Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayınlandığını, sonuç olarak, bizzat Yönetim kurulları tarafından, yeni YK kararları alınmak suretiyle hükümsüz hale getirilen YK kararlarının iptal edilmesinin söz konusu olamayacağını, iptali istenen 12.03.2020 tarihli YK kararlarının hali hazırda iptal edilmiş olduğundan, huzurdaki davanın konusuz kaldığını, davalı olarak gösterilen … … A.Ş.’NİN 12.03.2020 tarihinde alınmış bir yk kararı olmadığını, iddiaların tamamen gerçek dışı olduğunu, davacının, kendisinin de kardeşi … ile birlikte YK üyesi ve pay sahibi olduğu şirketlerin yönetimi hususunda kardeşi ve yönetim ile fikir ayrılığı yaşadığını, ilgili mevzuat hükümlerine uygun olarak toplanan ve karar alınan YK toplantılarında kararların kendi talepleri doğrultusunda alınmaması neticesinde, hiçbir haklı gerekçesi ve delili olmamasına rağmen, kötü niyetle hareket ederek, asılsız iddialar ileri sürerek “sözde” hakkını mahkemeler aracılığıyla aramakta olduğunu, davacının şirket çoğunluğunun kararlarını kabul etmeyerek, asılsız iddialarla ilgili kararları iptal ettirmeye çalıştığını, iptali istenen kararların alındığı yönetim kurullarının mevzuata uygun şekilde toplanıp karar aldığını, davacının da toplantıdan haberdar edildiğini, toplantıya katıldığını fakat kararların kendi isteği doğrultusunda alınmayacağını anladığı anda toplantıyı terk ettiğini ve ardından bir senaryo uygulamaya koyduğunu, muhalefet şerhi düşmesine izin verilmediği iddiasının hiçbir şekilde gerçeği yansıtmadığını, sonraki 14.04.2020 tarihli YK kararlarında, davacının muhalefet şerhini tutanağa geçirdiğini açıkça görülmekte olduğunu, davacının bilgi alma ve inceleme hakkını kullanamadığı yönündeki iddialarının gerçeği yansıtmadığını, davacının bilgi alma ve inceleme talebiyle İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesine dava açtığını ve mahkeme tarafından … E. … K. sayılı dosyası kapsamında 21.02.2020 tarihinde, davalı şirketlere usulüne uygun bir başvurunun yapılmamış olması ve bilgi alma ve inceleme hakkının kullandırılmasının engellendiğini gösterir şekilde olumsuz yanıtlandığı veya cevapsız bırakılmak suretiyle karşılanmadığı hususu sabit olmadığı gerekçesiyle reddedildiğini, davanın reddi sonrasında davacının, …. Noterliğinin 04.03.2020 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile şirkete bilgi ve belgelerini uzman kişiler eşliğinde incelemek istediğini ilettiğini, kendisinin bu talebine, …. Noterliğinin 06.03.2020 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile cevap verildiğini, inceleme talep edilen belge ve defterlerin şirketlerin gizli bilgileri kapsamında olduğu ve Türk Ticaret Kanunu’nuın 527. maddesi kapsamında kendisinin ve inceleme esnasında hazır bulanacak uzman üçüncü kişilerin gizlilik taahhüdü imzalamaları gerektiği belirtilerek inceleme günü ve saati için kendisinden bilgi talep edildiğini ancak …, kendisine birçok defa yazılı ve sözlü hatırlatılmasına rağmen inceleme günü hakkında hiçbir dönüş yapmadığını, davacının bunlardan hiç bahsetmediğini, salt bu durumun dahi davacının kötü niyetinin açık ispatı olduğunu, yönetimin başkana bırakıldığı iddiasının altının boş olduğunu, davacının, şirketle ilgili pek çok belgede, kredi sözleşmelerinde vs imzası bulunduğunu, kaldı ki, hiçbir şartla kabul anlamına gelmemekle birlikte, “kardeşlik hukuku”na güvenerek, şirket yönetimine katılmamanın, Türk Ticaret Kanunu’nun ilgili hükümleri uyarınca YK üyelerinin görevlerini tedbirli bir yöneticinin özeniyle yerine getirmesi gerektiği kuralına ters düşmekte olduğunu, aksi davranışın sorumluluğun doğmasına sebebiyet vereceğini önemle hatırlatmak istediklerini beyanla, davanın esası hakkında karar vermeye yer olmadığına ve karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi mümkün değilse davanın reddine karar verilmesini, her türlü yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili cevabında; Davanın, iptali istenen yönetim kurulu kararlarının, devam eden süreçte hükümsüz kalmış olması sebebiyle konusuz kaldığını, davalı Şirketlerin 2019 yılı olağan genel kurul gündemlerinin belirlemesi için 12.03.2020 tarihinde Yönetim Kurulu (YK) toplantılarının, tüm YK üyelerinin fiziki katılımı ile gerçekleştirildiğini, iptali istenen 12.03.2020 tarihli YK kararlarının, şirketler olağan genel kurullarının 15.04.2020 tarihinde yapılması ve gündemin belirlenmesine ilişkin olduğunu, ancak, davalı şirketler yönetim kurullarının 14.04.2020 tarihinde tekrar toplanarak; 12.03.2020 tarihli YK kararları doğrultusunda 15.04.2020 tarihinde gerçekleştirilecek olağan genel kurulların, Ticaret Bakanlığı İç Ticaret Genel Müdürlüğü’nün 20.03.2020 tarihli ve … sayılı yazısı kapsamında iptal edilmesine oy çokluğuyla karar verildiğini, genel kurul toplantı çağrısının iptali duyurusunun Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayınlandığını , sonuç olarak, bizzat Yönetim kurulları tarafından, yeni YK kararları alınmak suretiyle hükümsüz hale getirilen YK kararlarının iptal edilmesinin söz konusu olamayacağını beyanla, davanın esası hakkında karar vermeye yer olmadığına ve karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi mümkün değilse davanın reddine karar verilmesini, her türlü yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Tarafların sunduğu bilgi ve belgeler, iptali istenen yönetim kurulu kararına ilişkin karar defterleri fotokopileri, sonraki toplantı tutanakları, ticaret sicil kayıtları dosyamız arasına alınmış ve incelenmiştir.
Davalı … … AŞ ile ilgili 13/03/2020 tarihinde alınmış bir yönetim kurulu kararı olmadığı anlaşılmıştır.
Davacı vekili duruşmada: Her ne kadar yeni bir yönetim kurulu kararı alınmış ise de dava konusu yönetim kurulu kararlarının batıl olduğunun tespitini istediğini, … ihtalat ihracat şirketine ilişkin yönetim kurulu toplantısı için müvekkiline davetiye yapıldığı için onun yönünden de dava açıldığını, bu konuda ancak ilgili şirketin karar defteri incelenerek tespit yapılabileceğini, Sulh Hukuk Mahkemesince şirket yöneticilerinin tahrifat yaptığından bahisle suç duyurusunda bulunduğunu, mahkemenin ihbar yazısını sunduğunu, … CBS’nin … sayılı soruşturma dosyasında soruşturma olduğunu, yönetim kurulunun şirket kayıtlarında tahrifat yaptığını, bu hususun mahkemece bilirkişi marifetiyle incelenmesini iste diklerini bildirmiştir.
Davalı vekili duruşmada: … ithalat ihracat şirketi ile ilgili bir karar olmadığını, bu nedenle davanın reddi gerektiğini, diğer şirketler yönünden dava konusuz kaldığını, tespit kararı verilmesinde davacının hukuki yararı olmadığını ve davanın reddini talep ettiğini bildirmiştir.
İncelenen kayıtlardan, davacının tüm davalı şirketlerin yönetim kurulu üyesi olduğu anlaşılmıştır.
İptali istenen yönetim kurulu toplantı tutanaklarında davacı adına atılmış bir imza ve muhalefet şerhi olmadığı, sonraki 14/04/2020 tarihli toplantı tutanaklarında ise isim ve imzası ile muhalefet şerhinin olduğu görülmüştür.
…. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyada bir kısım davalı şirketlerle ilgili fesih davası açıldığı ve yönetim kurulu başkanı yanına kayım tayin edildiği görülmüştür.
Davaya konu yönetim kurul kararlarının 14/04/2020 tarihli kara ile iptal edildiği ve konusuz kaldığı sabittir.
Her ne kadar davacı taraf delillerin toplanarak inceleme yapılması ve esastan karar verilmesini talep etmiş ise de, konusuz iptal kararların yeniden iptaline karar verilmesinin bir anlam ifade etmeyeceği, abes bir karar olacağı değerlendirilerek esastan karar verilmemiştir.
Yapılan incelemede, davacının yönetim kurulu üyesi olduğu şirketlerin genel kurul toplantılarına çağrıldığı, toplantıya katıldığı ve tutanağın düzenlenmesinde taraflar arasında anlaşmazlık olduğu, bu nedenle davacının imzalamadığı sabittir.
Her ne kadar davalı taraf cevabında, davacının istediğini tutanağa yazdırıp karara bağlayamadığı için toplantıyı terk ettiği savunulmuş ise de, bu hususların tutanağa geçirilmediği, davacı toplantıya katılmamış ve hiç tartışma olmamış gibi tutanak tutulduğu, oysa her bir yönetim kurulu üyesinin görüşünü tutanağa yazdırma hakkının bulunduğu, davalı tarafça yaşanan tartışmaların tutanağa geçirilmediği, bu haliyle tutanakların ve alınan kararın gerçeği yansıtmadığı anlaşılmakla, davacının davaya konu 12/03/2020 tarihli Yönetim Kurulu kararlarının iptalini talep etmek hakkı doğduğu ve davanın … … AŞ dışındaki şirketler yönünden haklı olduğu kanaatine varılmıştır. Ne var ki , iptali istenen kararlar 14/04/2020 tarihli karar ile iptal edildiğinden konusuz kalmış olup esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına, yargılama giderinin davalılara yükletilmesine, … … AŞ yönünden 12/03/2020 tarihli bir yönetim kurulu kararı olmadığından bu şirket yönünden reddine karar vermek gerektiği vicdani kanaat hasıl olmuş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :
1-Davanın, davalı … … AŞ yönünden iptale ilişkin bir yönetim kurulu kararı olmadığından REDDİNE,
2-Davanın, diğer davalılar yönünden konusuz kalması nedeniyle ESAS HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
3-Yeterince harç alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
4-Davacı tarafça yargılama nedeniyle yapılan 122,50TL yargılama giderinin ve 108,80TL peşin ve başvuru harcının … … AŞ dışındaki davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, geri kalan 19,00TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden AAÜT gereğince 4.080,00TL vekalet ücretinin … … AŞ dışındaki davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı … … AŞ kendisini vekille temsil ettirdiğinden AAÜT gereğince 4.080,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisine verilmesine,
7-Dosyada artan gider avansının kararın kesinleşmesi üzerine ilgilisine iadesine,
İlişkin gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 10/03/2021

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır