Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/171 E. 2020/666 K. 17.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/171 Esas
KARAR NO : 2020/666
DAVA : Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/03/2020
KARAR TARİHİ : 17/12/2020

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin … … Bankası-… şubesi nezninde Euro ve TL cinsinden vadeli ve vadesiz TL mevduat hesapları bulunduğunu, Avusturya da yaşadığını, … Bankası kayıtlarında yer alan … abone no’lu telefonunun yurt dışında iken görüşmelere kapalı olduğunu, cep telefonuna internet bankacılığı … Cep yüklü olduğunu, müvekkilinin Avusturya da iken 16.01.2020 günü … cep’ ine arka arkaya çok sayıda bildirim geldiğini, müvekkili gelen bildirimlerden şüphelendiğini ve internetten hesabına girip kontrol etmek istediğinde de hesabına giremediğin, aynı gün Avusturya dan … no’lu telefonundan saat 15.54 de … bankası-… şubesinden yetkili … hanımı … no’lu telefonundan, 15.50 de müşteri temsilcisi … hanımı … no’lu telefonundan arayarak … cepten hesabına giremediğini bildirdiğini, hesaplarında rızası hilafına işlem yapılmasından şüphelendiğini, hesaplarında ödeme yapılmamasını istediğini, aynı gün … hanıma whatsaptan talimat gönderdiğini, aynı talimatı … @… com.tr hesabına 18.44 de mail olarak gönderdiğini, müvekkilinin 24.01.2020 günü İzmir’e geldiğini ve birlikte … Bankası- … şubesine gidilerek hesapların ektresini alarak kontroller yapıldığını, yapılan incelemede müvekkilinin 40.000.-Euro hesabındaki paradan; 16.01.2020 günü saat 18.59 da … … … adlı şahsın … iban no’lu hesabına 13.750.-Euro havale edildiğini, 17.01.2020 günü 10.07 de … … adlı şahsın … iban no’lu hesabına 15.250.-Euro havale edildiğini, 17.01.2020 günü saat 10.28 de 1.69,26.Euro satışından 10.999.98.-TL, 17.01.2020 günü saat 10.33 de 1.433,88 Euro satışından 9.308,61.-TL, 17.01.2020 günü saat 10.34 de 7.874.00 Euro satışından 51.118,80-TL, vadesiz TL hesabına aktarıldığını ve vadesiz TL hesabında bulunan 12.584.21-TL ile birlikte toplam 84.000.00.-TL olarak … … adına … iban no’lu hesabına EFT yapıldığı tespit edildiğini, yapılan bu işlemlerin müvekkilinin rızası dışında olduğunu, müvekkili aynı gün 24.01.2020 günü … şubesinden … nolu referans nosu ile internet bankacılığının kapatılması ve hesaptan çıkan paranın hesaba aktarılmasını talep ettiğini, ancak müvekkilinin Whatsap üzerinden hesabının internet bankacılığına kapatılması için 16.01.2020 ve 22.01.2020 tarihli banka çalışanı müşteri temsilcisi … hanıma gönderdiği talimatlar ile işlem yapılmadığının öğrenildiğini, 24.01.2020 günü müvekkilin banka kayıtlarında yer alan … nolu telefonun kopyalanmış olabileceği şüphesi ile … Müdürlüğüne başvurulduğunu ve hattın iptal edildiğini, ancak telefon sim kartının 17.12.2019 tarihinde değiştirildiğinin öğrenildiğini, davalı bankaya 30.01.2020 günü tebliğ edilen … Noterliğinin 28.01.2020 gün ve … yevmiye sayılı ihtarnamesi ile hesaptan çalınan paranın ödenmesinin talep edildiğini, banka verdiği 11.02.2020 tarihli cevapta koruyamadığı müşteri hesabındaki müşteri sırrını vekil ile paylaşmayacağını, … ‘ye banka şubesince yanıt verileceğinin bildirildiğini, davalı banka tarafından bugüne kadar müvekkile herhangi bir ödeme yapılmadığını, bu nedenlerle, müvekkilinin davalı … Bankası- … şubesindeki hesabından rızası hilafına çıkan 40.000.00-Euro nun olay tarihi 17.01.2020 den itibaren işleyecek 3095 sayılı yasanın 4/a md. düzenlenen faiz ile 12.584.00-TL’ nın olay tarihi 17.01.2020’den itibaren avans kredi faizi veya reeskont kredi faiziyle birlikte tahsiline karar verilerek, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmişir.
Davalı vekili cevap dilekkçesinde özetle; Müvekkili Bankanın … Şubesi … ‘nin müşterisi olduğunu, 16.01.2020 tarihinde; vadeli döviz hesabının kapatıldığını ve 40.002,80 EUR vadesiz EUR hesabına aktarıldığını, müşterilerine ve … ‘ye ait ortak hesaptan “… ” numaralı cep telefonu hattına 30 TL yükleme yapıldığını, vadesiz EUR hesabından 13.750 EUR bankaları müşterisi … … …’in (…) … numaralı EUR hesabına aktarıldığını, 17.01.2020 tarihinde ise; vadesiz EUR hesabından 15.250 EUR … numaralı bankaları müşterisi … … …’in … numaralı EUR hesabına aktarıldığını, müşterisine ve Birgül İnce’ye ait ortak hesaptan müşterisine ait TL hesaba 2.365,31 TL virman yapıldığını, vadesiz EUR hesabından 1.694,26 EUR satışının yapılarak karşılığı 10.999,98 TL müşterisine ait TL hesaba aktarıldığını, vadesiz EUR hesabından 1.433,88 EUR satışının yapılarak karşılığı 9.308,61 TL müşterisine ait TL hesaba aktarıldığını, vadesiz EUR hesabından 7.874 EUR satışının yapılarak karşılığı 51.118,80 TL müşterisine ait TL hesaba aktarıldığını, vadesiz TL hesabından 84.000 TL’nin … … …’in … Bankası A.Ş. nezdindeki … IBAN numaralı hesabına EFT yapıldığını, davacının bilgisi dışında gerçekleştirildiği iddia edilen ilk parasal işlem vadeli döviz hesabının kapatılması olduğunu, bankamızın güvenlik politikaları gereği bahse konu işleme ilişkin olarak içinde bulunulan oturumun sonlandırıldığını ve banka sisteminde kayıtlı cep telefonu işlem teyidi için arandığını, temsilcileri tarafından davacıya yöneltilen soruların doğru yanıtlanmasının ardından vadeli döviz hesabı kapatılabildiğini, söz konusu şifre olmaksızın interaktif işlem yapamayacak olan müvekkili banka müşterileri, ayrıca ilave güvenlik önlemleri ile de korunduğunu, somut olayda ise davacı, internet şifresi kullanmasının yanı sıra Mobil Onay koruması ve Anlık Mesaj koruması ile korunduğunu, diğer bir ifade ile davacı internet şubesine giriş için kendisince belirlenen ve sadece kendisi tarafından bilinen bir şifre ile giriş yaptığını, daha sonra kendisi tarafından müvekkili bankaya bildirilen cep telefonuna gönderilen güvenlik kodu ilgili ekrana girilmek sureti ile işlemlerin tamamlandığını, iddia edildiği gibi bir SIM kart değişikliği varsa bile bunun bankalarınca bilinmesinin mümkün olmadığını, davacının avans kredi faizi ile reeskont faizi istemi yersiz ve dayanaksız olduğundan taraflarınca kabulünün mümkün olmadığını, bu nedenlerle; öncelikle davanın esasa girilmeksizin yetki nedeniyle davanın usulden reddine, davacı tarafından eksik harçlar kesin süre içinde ikmal edilmezse HMK 150/1-5 gereğince davanın açılmamış sayılmasına, davacı tarafından arabuluculuk anlaşmama son tutanağının kesin süre içinde Sayın Mahkemeye ibraz edilmemesi davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine, davanın … A.Ş ihbar edilerek, davalı sıfatıyla davaya dahil edilmesine, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın esas bakımından reddine karar verilerek, yargılama gideri ve vekâlet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; bankacılık işleminden kaynaklanan alacağın tahsil edilmesi istemine ilişkindir.
HMK.nun 1. Maddesine göre, göreve ilişkin kurallar kamu düzeninde olup, aynı yasanın 114/1-c bendi uyarınca dava şartı olan bu husus, HMK.nun 115/1 maddesi gereğince mahkemece davanın her aşamasında kendiliğinden araştırılır.
HMK’ nın 138. Maddesine göre mahkeme, öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar hakkında dosya üzerinden karar verir; gerektiği takdirde kararını vermeden önce, bu konuda tarafları ön inceleme duruşmasında dinleyebilir. Mahkememizce taraflar 1712/2020 tarihli duruşmaya davet edilmiş, bu husustaki beyanları alınmıştır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde mutlak ticari davalar belirtildikten sonra her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları nispi ticari davalar olarak sayılmış ve 5. maddesinde de “Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir” hükmü getirilerek görev hususunun kapsamı düzenlenmiştir. Buna göre bir davada Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olabilmesi için mezkur kanunun 4. maddesinde sayılan mutlak bir ticari dava olması veya her iki taraf tacir olup uyuşmazlığın da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bir husustan doğması gerekmektedir.
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’un amaç başlıklı 1. maddesinde, “Bu Kanun’un amacı; kamu yararına uygun olarak tüketicinin sağlık ve güvenliği ile ekonomik çıkarlarının koruyucu, zararlarını tazmin edici, çevresel tehlikelerden korunmasını sağlayıcı, tüketiciyi aydınlatıcı ve bilinçlendirici önlemleri almak, tüketicilerin kendilerinin korucuyu girişimlerini özendirmek ve bu konulardaki politikaların oluşturulmasında gönüllü örgütlenmelerini teşvik etmeye ilişkin hususları düzenlemektir. Tanım başlıklı 3. maddesinin (1) sağlayıcı; Kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye hizmet sunan ya da hizmet sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, (k) Tüketici; Ticari-veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, (1) Tüketici işlemi; Mal veya hizmet piyasalarında Kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzer sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi.” düzenlemeleri bulunmaktadır.
Somut olayda davacının, davalı banka nezdinde mevduat hesabı bulunduğu, hesabında bulunan tutarın bilgisi ve rızası dışında 3. Kişilere transfer edilmesinde tarafların kusur durumları ile bu tutarın davalı tarafından ödenmesi gerekip gerekmediği hususlarında ihtilaf bulunduğu anlaşılmaktadır.
Davalı bankadan, davacının mevduat hesabına ilişkin kayıtlar celp edilmiş, incelenmesinde hesabın ticari hesap olmadığı, bireysel müşteri hesabı olduğu belirlenmiştir. Bu husus davacının da kabulündedir. Mahkememizce yapılan araştırmada davacının tacir olduğuna ilişkin bir kayıt da tespit edilememiştir. Taraflar arasında 6502 sayılı yasa kapsamında bir sayılan bankacılık sözleşmesi bulunduğu, davacının kanunda tanımı yapılan tüketici sıfatına haiz olduğu, dolayısıyla davanın, tüketici mahkemesinde görülmesi gerektiği açıktır. Bir davanın ticari dava olarak nitelendirilebilmesi ve ticaret mahkemesinde görülebilmesi için ya mutlak ticari dava olması ya da her iki tarafın tacir olması ve işin her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olması gerekmektedir. Bu durumda, mahkememiz dava konusunda uyuşmazlığa bakma konusunda görevli olmayıp, uyuşmazlığa bakma görevi Tüketici Mahkemesine aittir. Görev hususu kamu düzenine ilişkin olup, taraflarca ileri sürülmesi dahi yargılamanın her aşamasında kendiliğinden dikkate alınması gerektiğinden mahkememizce göreve ilişkin dava şartı yokluğundan davanın usul yönünden reddine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkemenin görevine ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, davanın HMK 114/1-c ve 115/2.maddeleri uyarınca görev yönünden USULDEN REDDİNE,
2-Kararın kesinleşmesine müteakip talep halinde dosyanın görevli olan İSTANBUL TÜKETİCİ MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK’nun 331 mad. uyarınca Harç, yargılama gideri ve gider avansının görevli mahkemece değerlendirilmesine, davaya başka bir mahkemede devam edilmediği takdirde talep üzerine harç yargılama gideri ve gider avansı konusunda mahkememizce karar oluşturulmasına,
4-HMK 20.maddesi gereğince; karar tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde görevli mahkemeye gönderilmesi talebinde bulunulmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtaratına,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.17/12/2020

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır