Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/143 E. 2020/579 K. 13.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/143 Esas
KARAR NO : 2020/579
DAVA : Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/02/2020
KARAR TARİHİ : 13/11/2020

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı taraf dava dilekçesinde: taraflar arasında yapılan faktoring sözleşmesi kapsamında davacının, halimi olduğu keşidecisi … A.Ş’nin … Antalya/… şubesi muhataplı 166.000,00EURO bedelli çekin davalıya temlik edildiğini, sözleşme uyarınca davacının edimlerini yerine getirdiğini, davalının davacıya ayrıca kur taahhütnamesi imzalattığını ve buna göre tahsil tarihinde kurun 4,91TL altına inmesi halinde aradaki farkın müvekkil tarafından karşılanacağının yazıldığını, sözleşmeye göre davalının 12.000euro X 4,91 TL = 58.920,00TL komisyon alarak geri kalan 756.140,00TL’yi 30/03/2018 tarihinde davacının hesabına gönderdiğini, faktoring sözleşmesinin TL cinsinden kararlaştırılmasına rağmen tahsil tarihindeki kur yüksekliği nedeniyle davalının fazla tahsilat yaptığı ve sebepsiz zenginleştiğini, kur yüksekliği nedeniyle 1.223.420,00TL tahsil edildiğini, davacıya ödenen 756.140,00TL tahsil edilmesi gerektiğini, aradaki fark olan 378.840,00TL’nin davacıya iadesi gerekirken edilmediğini ve davalının bu miktarda fazladan zenginleştiğini beyanla bu miktarın 21/09/2018 tarihinden itibaren işleyen avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacının arabulucuya başvurduğu ancak tarafların anlaşmadığı görülmüştür.
Davacı taraf cevabında:Davacı ile davalı şirket arasında 29.03.2018 tarihli faktoring işlemi yapılarak davacıya döviz endeksli kredi (“DEK”) kullandırılmış ve temlik edilen alacağın ödeme vasıtası olarak 21.09.2018 tarihli ve 166.000,00-Euro bedelli çekin davalı tarafından iktisap edildiğini, davacının, işlem tarihi ile ibraz tarihi arasındaki kur farkı sebebiyle, çekin ibrazını müetakip tahsil eden davalı şirketin sebepsiz zenginleştiğinden bahisle huzurdaki davayı açtığını, davanın TBK’nın 82. Maddesine göre zamanaşımına uğradığını, faktoring sözleşmesinin düzenlenmesi üzerinden 2 yıl geçtiğini, hakkın zamanaşımına uğramış olması nedeniyle, esasa girilmeksizin reddi gerektiğini, Faktoring işlem tarihinde, davacıya kur farkı BSMV’si için tutulacak olan 3.500-Euro karşılığı TL ayrılıp kalan tutar olan, 154.000,00-Euro karşılığı 756.140,00-TL ödeme yapıldığını, davacı ile yapılan faktoring işlem tarihindeki Euro kuru 4.91-TL iken, çekin tahsil olduğu tarihteki kur 7.37TL olduğunu, davacı ile davalı şirket arasındaki işlem türü DEK olup, herhangi bir kur farkı ödemesi oluşmadığını, taraflar arasında imza edilmiş olan kur anlaşmasına göre, taraflar arasındaki işlem, “Gayri Kabili Rücu – Dövize Endeksli Yurtiçi Faktoring” olarak tanımlanmış; fatura tahsil kurunun da kapanış günü cari kuru olduğu kararlaştırılıp, kapanış kurunun çekin tahsil tarihindeki kur olacağı belirtildiğini, aynı anlaşma metninde, işlem tarihi ile çekin vade tarihi arasında kur farkı oluşması halinde, %5’inin BSMV olarak ödeneceği kararlaştırıldığını, bu doğrultuda, ilgili çekin 24.09.2018 tarihinde tahsilinden sonra kur artışına bağlı olarak oluşan BSMV ödeme sırasında ayrılan tutar içinden kesilerek, kalanın da 5.665,00-TL olarak, 25.09.2018 tarihinde müşteriye ödendiğini, böylece davacının davalı şirketten herhangi bir alacağı kalmadığını, Faktoring işlemi ile devredilen çek EURO bedelli olup, ibraz tarihinde de olması gerektiği gibi EURO olarak tahsil edildiğini, bu durumda herhangi bir usulsüzlük bulunmadığını, taraflar, fatura tahsil kurunun, çekin tahsil tarihindeki kur olacağı hususunda yazılı olarak mutabık kaldığını, davacının basiretli bir tacir olup, yaptığı anlaşmanın şartları ile bağlı olduğunu, davacının hamili olduğu çeki faktoring işlemi ile devrederek bedelini vadesinden aylar önce tahsil ettiğini, davacının davasının, Medeni Kanun’un 2. Maddesine aykırılık teşkil ettiğini, nasıl ki tahsil tarihindeki kurun işlem tarihindeki kurdan düşük olması halinde -taraflar aksi yönde anlaşmadıkça- davalının müşterisine ödediği tutarın iadesini isteyemecek idiyse, kurun yükselmiş olması sebebiyle tahsil ettiği çek bedelinin de faktoring şirketinden istirdadını talep edemeyeceğini, sebepsiz zenginleşmenin koşullarının mevcut olmadığını, taraflar arasında geçerli bir faktoring sözleşmesi olduğunu, sözleşme çerçevesinde faktoring şirketine devredilen çekin, vade tarihinde faktoring şirketi tarafından keşideci hesabından tahsil edildiğini, çekin tahsili sebebiyle davacının malvarlığında herhangi bir eksilmenin meydana gelmediğini, davacının, faktoring işlemi hiç yapılmasa idi malvarlığında meydana gelebilecek olası artışın peşine düştüğü görüldüğünü, faktoring işlemi hiç yapılmamış olsa idi davacının da vade tarihinde çeki, güncel kur üzerinden tahsil edecek olduğunu, basiretli bir tacir olan davacının bunu yapmak yerine, davalı ile faktoring işlemi yaparak çeki, faktoring şirketine devretmiş ve çek bedelini işlem tarihindeki TL karşılığını tahsil etmeyi tercih ettiğini, davacının, kendi tercihlerinin sonuçlarına da katlanması gerektiğini, beyanla davanın reddini talep etmiştir.
Tarafların sunduğu belgeler, sözleşme ve ödeme kayıtları dosyamız arasına alınmış ve incelenmiştir.
Uyuşmazlığın niteliğinin hukuki olup, miktar ve ödemeler konusunda bir uyuşmazlık olmadığından bilirkişi incelemesi yapılmamış ve mahkememizce resen değerlendirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın, faktoring sözleşmesi kurulması anında temlik edilen 166.000,00EURO bedelli çekten kaynaklı alacak nedeniyle davacıya yapılan ödeme tarihindeki kur ile davalının çeki tahsil ettiği andaki kur farkından dolayı fazla tahsilat yapıldığı iddiasıyla açılan sebepsiz zenginleşme nedeniyle alacak istemine ilişkindir.
Çekin tahsil tarihi ile dava tarihi arasında iki yıllık zaman aşımı süresi geçmediğinden davalının zaman aşımı itirazı yerinde görülmemiştir.
Taraflar arasındaki faktoring sözleşmesinin incelenmesinde, davacının sözleşme uyarınca 166.000,00EURO bedelli çekten kaynaklı alacaklarını davalıya temlik ettiği ve sözleşme tarihindeki kur olan 4.91Tl üzerinden hesaplama yapılarak davacıya ödeme yapıldığı, sözlemeden sonra kurun düşmesi ihtimaline binean tek taraflı kur farkı ödeme taahhüdü imzalandığı anlaşılmıştır.
Sözleşme tarihinden sonra kurun yükselmesi nedeniyle davalının ödediğinden daha fazla tahsilat yaptığı sabittir.
Davacı taraf, kur fark nedeniyle oluşan artış oranında davalının sebepsiz zenginleştiğini ileri sürmüş ve bu miktarın kendisine ödenmesini istemektedir.
Her na kadar kur farkı nedeniyle davalının tahsil ettiği miktarın TL karşılığı artmış ise de, bu artış nedeni ve yapılan tahsilatın davacının mal varlığından çıkmadığı, keşideci aleyhine bir durum olduğu, davacının çekte lehtar olup ciro veya temlik suretiyle devrettiği çek nedeniyle artık bir talep hakkının kalmadığı, taraflar arasındaki faktoring sözleşmesinde de kurun yükselmesi halinde farkın davacıya ödeneceğine dair bir hüküm bulunmadığı, tam tersine para veren davalının üstlendiği risk nedeniyle davalı lehine tek taraflı kur farkı ödeneceğine dair davacı tarafından taahhüt verildiği, davalının mal varlığında bir azalma olmadığına göre sebepsiz zenginleşme nedeniyle talep hakkı kazanmayacağı, davanın bu nedenle hukuka uygun olmadığı ve reddi gerektiği yönünde vicdani kanaat hasıl olmuş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Harçlar Yasasına göre alınması gereken 54,40 TL karar harcının, davacı tarafça peşin yatırılan harçtan mahsubu ile, varsa artan harcın davacıya iadesine,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap ve takdir edilen 34.968,80 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
5-Dosyada artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
İlişkin, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.13/11/2020

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır