Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/122 E. 2021/238 K. 16.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/122
KARAR NO : 2021/238

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 19/02/2020
KARAR TARİHİ : 16/03/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
A. Tarafların Talepleri
Davacı vekili 19/02/2020 tarihli dava dilekçesinde, müvekkili şirket ile davalı şirket arasında cari hesap ilişkisi olarak devam eden ticari ilişki olduğunu, müvekkilinin muhasebe kayıtlarında davalı şirketin cari hesaba dayalı toplam 2.700,00EUR borcunun olduğunun anlaşıldığını, cari hesap borcunun tahsili için icra takibi başlatıldığını, davalı tarafça icra takibine itiraz edildiğini, davalı tarafın arabuluculuk toplantısına geçerli mazeret göstermeksizin katılmamış olduğunu belirterek davanın kabulünü, davalı borçlunun icra dosyasına vaki itirazın iptalini ve takibin devamını, borç bakiyesinin en yüksek kamu banka EUR faizi ile birlikte davalıdan tahsilini, davalının %20’den az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı tarafından herhangi bir cevap dilekçesi sunulmamıştır.
B.Uyuşmazlık, Deliller, Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe
Huzurdaki dava hukuki niteliği itibari ile; İİK.nun 67.maddesinde düzenlenen itirazın iptali davasıdır. Dava dilekçesi, cevap dilekçesi ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde uyuşmazlığın davacı şirket ile davalı şirket arasındaki ilişki kapsamında davacı tarafın davalı davalı taraftan alacaklı olup olmadığı, davacı taraf alacaklı ise bu alacağın miktarının ne olduğu, alacağın takip tarihi itibari ile likit olup olmadığı, icra inkar tazminatı şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği hususlarında toplandığı anlaşılmaktadır.
Davanın itirazın iptali davası olması sebebi ile öncelikle itirazın yapıldığı icra dosyası mahkememiz dosyası arasına alınmış, yapılan incelemede İstanbul … İcra müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyası ile mahkememiz dosyasının taraflarının aynı olduğu, icra dosyasında borçlu olarak yer alan tüzel kişinin dosyamızda davalı konumunda olduğu, dosyamız davacısının alacaklı ve dava değerlerinin aynı olduğu, icra dosyası takip talebinde bedelleri gösterilmek suretiyle fatura alacaklarının takibe konu edildiği, davalı tarafından süresinde ve geçerli bir şekilde dosyada yapılan takipte borca dair itiraz dilekçesi sunulduğu görülmüştür.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla mahkememizin ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiştir. Dava şartlarına ilişkin eksik ve incelenmesi gereken ilk itiraz bulunmadığı anlaşıldıktan sonra tarafların sulh olma imkanı bulunmadığından uyuşmazlık noktaları belirlenip tahkikat aşamasına geçilmiş, deliller toplanıp bilirkişi raporu alınmak suretiyle sonuca gidilmiştir.
Mahkememizce görevlendirilen mali müşavir bilirkişi …hazırladığı 05/01/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davacı tarafça ibraz edilen yasal defterlerin (HMK md. 222) uyarınca davacı lehine delil niteliğinin bulunduğunu, davacının yasal defter kayıtlarına göre 01.10.2019 takip tarihi itibari ile 2.700,00 Euro karşılığının 17.009,19 TL’si olduğunu, davalının defterlerini ibraz etmediğini, davalının takip konusu fatura içeriği hizmetleri aldığına dair BA bildirimleri kabulünün bulunduğunu, davalının aldığı hizmeti iade ettiği ve/veya kalan kısmını ödediğine dair ispat edici mahiyette vesaik sunmadığı dikkate alındığında 01.10.2019 takip tarihi itibari ile davalı taraftan 2.700,00 Euro asıl alacaklı olduğunu, davalı tarafın takip tarihi itibari ile mütemerrit olduğu nazara alındığında takip tarihi öncesinde işlemiş faiz tahakkukunun mümkün olmadığını, 01.10.2019 tarihli 2.700,00 Euro takip miktarı ile karşılaştırıldığında fazla talebin söz konusu olmadığını, bu itibarla takibin 2.700,00 Euro üzerinden devamı ile davalının mütemerrit olduğu nazara alınmak suretiyle 01.10.2019 takip tarihinden itibaren talep doğrultusunda davacı asıl alacağına 3095 Sk. nun 4489 SK. nun ile değişik 4/a maddesi gereğince birer yıllık dönemler itibariyle vadeli USD doları ve Euro hesaplarına Devlet Bankalarınca uygulanan en yüksek faiz oranı üzerinden kademeli olarak basit usulde (3095 SK. m.3) temerrüt faizi yürütülmesinin gerektiğini mütalaa etmiştir.
Mahkememizce bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş davacı taraf 20/01//2021 tarihli dilekçe ile bilirkişinin dosya kapsamına ve olgulara uygun rapor hazırladığını, rapor ile alacağın varlığının ispatlandığını beyan etmiştir.
Yapılan yargılama, toplanan deliller, davacının dilekçe ve beyanları ile duruşma esnasındaki sözlü açıklamaları, davalının icra dairesine sunduğu itiraz dilekçesi hep birlikte değerlendirildiğinde, taraflar arasındaki ticari ilişkinin varlığına dair bir ihtilaf bulunmadığı anlaşılmaktadır. Davalı itiraz dilekçesinde ilişkinin bulunmadığına dair bir savunma ileri sürmemekte, faize ve asıl borca dair itirazda bulunmaktadır.
TTK’nın 18. maddesinde tacir olmanın hükümleri arasında sayılan yükümlülüklerin biri de kanun hükümleri uyarınca gerekli ticari defterleri tutmaktır. Defter tutma yükümlülüğü Kanunun 64. maddesinde ayrıca düzenlenerek her tacirin, ticari defterleri tutmak ve defterlerinde ticari işlemleriyle ticari işletmesinin iktisadi ve mali durumunu, borç ve alacak ilişkilerini ve her hesap dönemi içinde elde edilen neticeleri, bu kanuna göre açıkça görülebilir bir şekilde ortaya koymak zorunda olduğu belirtilmiştir.
Her iki tarafın da tacir olması nedeni ile 13/10/2020 tarihli ön inceleme celsesinde tarafların ticari defterleri üzerinde inceleme yapılmasına, tarafların inceleme gün ve saatinde ticari defterlerini incelemeye esas olmak üzere HMK 222 gereği sunmasına, bu süre içerisinde gereği yerine getirilmediği takdirde bu delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağının taraflara ihtarına karar verilmiş, ön inceleme tutanağı davalıya tebliğ edilmiştir.
Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller, davacı tarafın ticari defterleri ve aldırılan bilirkişi raporundan davacının ticari defterlerinin sahibi lehine delil vasfında olduğu, taraflar arasında ticari ilişki olduğu, dava konusu alacağın fatura bedelinden kaynaklandığı görülmüştür.
TTK’nın 21. Maddesine göre “Ticari işletmesi bağlamında bir mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olan tacirden, diğer taraf, kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir. Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır.”
Davalı tarafça her ne kadar ticari defterler sunulmamış ise de davalı tarafça yapılan BA bildirimlerinden davalının ticari defterlerinde anılan faturanın kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır. Her iki taraf BA BS formlarından dava konusu faturaların her iki tarafça da beyan edildiği anlaşılmaktadır. Vergi dairesine bildirim yapıldığından, hizmetin teslim edilmediğine dair ispat davalı taraftadır. Zira davalı tarafça vergi dairesine ilgili bildirimimin yapılması davacı tarafça teslimin gerçekleştiğine dair karine teşkil eder. “…Davacı tarafın ticari defter ve kayıtların alacağın varlığı hususunda tek başına ispata yeterli değil ise de; davalının bağlı bulunduğu Halkalı Vergi Dairesinin cevabi yazısına göre, takibe konu faturanın davalı tarafça beyan edildiği dikkate alındığında bu husus teslime karine teşkil ettiğinden aksi yöndeki iddiayı ispat yükü davalı taraftadır. Davalı taraf, ticari defterlerini ibraz etmemiş, keza istinafa konu iddiası yönünden yargılama aşamasında taraflar arasında süre gelen ticari ilişkideki fatura örneklerini yahut ödeme belgelerini de ibraz etmemiştir. Dosyada mevcut SMM bilirkişi raporunda, salt davacı tarafın ticari defterleri incelenmiş olup takip tarihi itibariyle davacının alacak iddiası yerinde görülmekle davalı vekilinin istinaf isteminin HMK’nın 353-1-b-1 maddesi gereğince reddine karar vermek gerekmiştir…” (İstanbul B A M’ nin 30.01.2020 tarih 2017/3832 E., 2020/227 sayılı kararı)
Böylece davacının üzerine düşen ispat koşulunu ifa ettiği anlaşılmış, kendi lehine delil niteliği taşıyan ticari defterlerinde davacının alacağının kayıtlı olduğu görülmüş, usulüne uygun tebligata rağmen davalı tarafça ticari defterler sunulmadığından davacının defterlerine ve BA BS formlarına itibar edilerek davanın asıl alacak yönünden kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davanın KABULÜ ile; İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Es sayılı takibine vaki itirazın İPTALİNE; takibin kaldığı yerden DEVAMINA
2- Davalının itirazında haksız ve alacağın likit olması nedeniyle hükmedilen bedelin dava tarihindeki kur (6,5644) üzerinden karşılığı olan 17.723,88 üzerinden takdiren %20 üzerinden hesaplanan 3.544,77 TL icra inkar tazminatının davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gereken 1.215,43-TL harçtan peşin alınan 220,11-TL harcın mahsubu ile artan 995,32-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafça yapılan 54,40-TL başvuru harcı, 220,11-TL peşin harç, 800,00-TL bilirkişi ücreti, tebligat ve posta masrafından oluşan 125,00-TL olmak üzere toplam 1.199,51-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 4.080-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Dosyada artan gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
7-Hazineden karşılanan arabuluculuk ücreti olan 1320,00 TL davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına, ilişkin gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.
16/03/2021

Katip …
E-imzalıdır

Hakim …
E-imzalıdır