Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/102 E. 2022/112 K. 15.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/102 Esas
KARAR NO : 2022/112
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12/02/2020
KARAR TARİHİ : 15/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Tarafların Talepleri
Davacı vekilinin 08/01/2021 tarihli dava dilekçesinde özetle: davacı şirketin kargo hizmeti vermekte olduğunu, davalı taraftan cari hesap alacağının bulunmakta olduğunu, davacı şirket ile davalı arasındaki ticari ilişkiden dolayı ve taraflar arasındaki cari hesap ekstresine göre, davalı tarafın, davacı şirkete toplam borcunun 9.501,25 TL olduğunu, işbu alacağın tahsili amacıyla, icra takibine girişildiğini, ancak borçlu şirketin takibe haksız olarak itiraz ettiğini, davacının alacağının likit olduğunu, şirket kayıtlarında da mevcut olduğunu, davacı şirketin alacağının şirket defterleri incelendiğinde ispat edileceğini belirterek itirazın iptalini, takibin devamını, alacak likit olmasına rağmen, aleyhine başlatılan takibe haksız ve kötü niyetli itiraz eden davalı aleyhine takip miktarının %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalıya usulüne uygun tebligat yapılmasına rağmen herhangi bir cevap dilekçesi sunmamıştır.
B.Uyuşmazlık, Deliller, Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe
Dava itirazın iptali davasıdır. Uyuşmazlık davacı ile davalı arasındaki ticari nitelikli acentelik sözleşmesi dolayısıyla davacının davalıdan alacağının bulunup bulunmadığı, itirazın haklı olup olmadığı, temerrüt oluşup oluşmadığı hususlarında toplanmaktadır.
Davanın itirazın iptali davası olması sebebi ile öncelikle itirazın yapıldığı icra dosyası mahkememiz dosyası arasına alınmış, yapılan incelemede …. İcra Müdürlüğünün 2019/… Esas sayılı dosyası ile mahkememiz dosyasının taraflarının aynı olduğu, icra dosyasında borçlu olarak yer alanın dosyamızda davalı konumunda olduğu, dosyamız davacısının alacaklı olduğu, davalı tarafından süresinde ve geçerli bir şekilde borca dair itiraz dilekçesi sunulduğu görülmüştür.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla mahkememizin ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiştir. Dava şartlarına ilişkin eksik ve incelenmesi gereken ilk itiraz bulunmadığı anlaşıldıktan sonra tarafların sulh olma imkanı bulunmadığından uyuşmazlık noktaları belirlenip tahkikat aşamasına geçilmiş, taraflar arasındaki sözleşme, taraflar arasındaki yazışmalar, taraflar arasındaki sistem kayıtları, taraflar arasındaki ticari defterler ve icra dosyasından deliller toplanıp bilirkişi raporu alınmak suretiyle sonuca gidilmiştir.
Mahkememizce görevlendirilen mali müşavir bilirkişi … hazırladığı 08.12.2020 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “davacı yan tarafından incelemeye sunulan 2019 yıllarına ait Ticari defterlerinin 6102 sayılı TTK. İlgili hükümleri yönünden usulüne uygun tutulmuş olduğunu, davacı yanın incelenen ticari defterlerinde davalı yandan, 07/10/2019 takip tarihi itibariyle 9.501,25 TL alacaklı olduklarını, davalı yanın Ticari defterleri, duruşma salonunda bilirkişi incelemesi yaptırılması için karar verilen tarih olan 06/11/2020 günü saat 14.35’de ibraz edilmemiş olduğunu, taraflar arasında 01.02.2014 tarihli acentelik sözleşmesi düzenlenmiş olduğunu, davalı tarafından davacı yana 25.04.2019 tarihinde acenteliği bırakmak istediğine dair bir dilekçenin verilmiş olduğunu, davacının 9.501,25 TL alacağının, davacı tarafından davalı tarafa düzenlenmiş faturalardan kaynaklı olmadığını, inceleme sırasında davacı tarafından, “davalı acentenin sorumlu olduğu bölgedeki teslim etmiş olduğu kargoların tahsilatlarının, davacı banka hesabına yatırılmamasından dolayı, şube kasasının açıkta bekleyen cari kart bakiyelerinin davalı acente hesabına virmanlanarak borç kaydedilmesinden kaynaklanmış olduğu” nun beyan edilmiş olduğunu, 2019 yılında farklı tarihlerde Kasa Açığına İstinaden davalı acente hesabına virman kayıtlarının olduğunun dikkati çekmekte olduğunu, davacı yan lehine karar alınması halinde, davacı yan 3095 sayılı yasaya istinaden icra takip tarihi olan 07/10/2019 tarihinden itibaren 9.501,25 TL’lik asıl alacağa işleyecek yıllık %19,50 ve değişen oranlarda avans faizi talep edebileceğini” mütalaa etmiştir.
İtirazlar üzerine bilirkişi tarihli ek raporunda özetle; “davalı yan tarafından incelemeye sunulan 2019 yıllarına ait ticari defterlerinin 6102 sayılı TTK. İlgili hükümleri yönünden usulüne uygun tutulduğunu, davalı yanın incelenen ticari defterlerinde davacı yan cari hesap bakiyesinin “sıfır” olduğunu, 07/10/2019 takip tarihi itibariyle davacı yana bir borç veya alacağının olmadığını, davacı yanın incelenen ticari defterlerinde davalı yandan, 07/10/2019 takip tarihi itibariyle 9.501,25 TL alacaklı olduklarını, taraflar arasında 9.501,25 TL cari hesap farkının olduğunu, tarafların tüm çalışılan yıllar incelense dahi bu şekilde taraflar arasında onaylı imzalı dekontlar yoksa, bu belgeler olmadan yapılan virman fişleri ile davacı alacağını tespit etmenin mümkün olmayacağını, taraflar arasında düzenlenmiş tüm faturalar, birbirlerine yaptıkları tüm ödeme dekontları, çek makbuzları vs.tüm belgeler sunulmuş olsa dahi, tarafların çalışması 2014 yılından itibaren devam ettiği için cari virman fişleri davalı ticari defterlerinde kayıtlı olmadığından her yıl 2019 yılında olduğu gibi en az 214 Adet belgesi ispatlanacak virman fişi olacağından ve 6 yıllık defter incelemesi ve tarafların ticari defterlerinin karşılaştırılması gerçek borç alacağın tespiti haftalar süren çalışma gerektireceğinden bu kadar süre ayrılmasının da mümkün görünmediğini” mütalaa etmiştir.
Yapılan yargılama, toplanan deliller, tarafların dilekçe ve beyanları ile duruşma esnasındaki sözlü açıklamaları, davalının icra dairesine sunduğu itiraz dilekçeleri hep birlikte değerlendirildiğinde, taraflar arasındaki ticari ilişkinin varlığına dair bir şüphenin bulunmadığı anlaşılmaktadır.
TTK’nın 18. maddesinde tacir olmanın hükümleri arasında sayılan yükümlülüklerin biri de kanun hükümleri uyarınca gerekli ticari defterleri tutmaktır. Defter tutma yükümlülüğü Kanunun 64. maddesinde ayrıca düzenlenerek her tacirin, ticari defterleri tutmak ve defterlerinde ticari işlemleriyle ticari işletmesinin iktisadi ve mali durumunu, borç ve alacak ilişkilerini ve her hesap dönemi içinde elde edilen neticeleri, bu kanuna göre açıkça görülebilir bir şekilde ortaya koymak zorunda olduğu belirtilmiştir.
Her iki tarafın da tacir olması nedeni ile 25/09/2020 tarihli celsede tarafların ticari defterleri üzerinde inceleme yapılmasına, tarafların inceleme gün ve saatinde ticari defterlerini incelemeye esas olmak üzere HMK 222 gereği sunmasına, bu süre içerisinde gereği yerine getirilmediği takdirde bu delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağının taraflara ihtarına, ihtarın davalıya tebliğine karar verilmiş ve davalıya ihtar duruşma tutanağının tebiği ile gerçekleştirilmiştir.
Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller, davacı tarafın ticari defterleri ve aldırılan bilirkişi raporundan tarafların ticari defterlerinin sahipleri lehine delil vasfında olduğu, taraflar arasında ticari ilişki olduğu, taraflar arasında kargo acenteliğine dair ilişki bulunduğu, davalının davacının acentesi olduğu, 15/04/2019 tarihli dilekçeyle davalının acentelik ilişkisini sonlandırmak istediğini davacıya bildirdiği, 25/04/2019 tarihinde davacının da sözleşme ilişkisinin sonlandırılmasını uygun bulduğuna dair beyanda bulunduğu anlaşılmaktadır. Dava konusu alacağın taraflar arasındaki cari hesap bedelinden kaynaklandığı görülmüştür.
TTK’nın 10. Maddesine göre “Aksine sözleşme yoksa, ticari bir borcun faizi, vadenin bitiminden ve belli bir vade yoksa ihtar gününden itibaren işlemeye başlar.” Aynı kanunun 20. ve 21. Maddesine göre “Tacir olan veya olmayan bir kişiye, ticari işletmesiyle ilgili bir iş veya hizmet görmüş olan tacir, uygun bir ücret isteyebilir. Ayrıca, tacir, verdiği avanslar ve yaptığı giderler için, ödeme tarihinden itibaren faize hak kazanır. Ticari işletmesi bağlamında bir mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olan tacirden, diğer taraf, kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir. Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır.” denilmektedir.
Davalı tarafça dava konusu alacağın bulunmadığı savunulmaktadır. Aldırılan her iki bilirkişi raporunda da dava konusu alacağın yalnızca davacı taraf defterlerinde yer aldığı, davalı tarafın ticari defterlerinde dava konusu alacağın yer almadığı ifade edilmektedir. Davacı taraf sözleşmenin 7. Maddesi gereği davalının tahsil ettiği taşıma ücretlerini kendisine ödemediği iddiasındadır. Esasen davanın konusunu da bu ücretler oluşturmaktadır. Ne var ki davacı tarafça, davalı tarafın kargo taşımacılığına dair bu ücretleri tahsil ettiği ispatlanamamıştır.
Öte yandan her ne kadar davacı tarafça davalı tarafa dava konusu faturaların davalı tarafa tebliğ edildiğine dair tesellüm belgeleri sunulmuş ise de sunulan belgelerin herhangi bir imza içermediği, bilgisayar çıktısından ibaret olduğu, belgenin davalı tarafa teslim edildiğine dair bir ibare bulunmadığı görülmektedir.”Davacı defterleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi neticesinde, davacı kayıtlarına göre davacının alacaklı olduğu miktar saptanarak hüküm altına alınmış ise de yalnızca davacı ticari defterlerine dayanılarak karar verilmesi doğru olmayıp, davacının ticari defter ve kayıtlarını usulüne uygun dayanak belgelerle doğrulaması, kanıtlaması gerekir. ” 19HD 2016/19076 : 2018/4348
Son tahlilde dava konusu alacağın davacı ticari defterlerinde yer alsa da davalı ticari defterlerinde yer almadığı, yalnızca davacı ticari defterlerine dayanılarak karar verilmesinin mümkün olmadığı, davacının ticari defter ve kayıtlarını usulüne uygun dayanak belgelerle doğrulaması, kanıtlaması gerektiği, davacıya bu imkanın tanındığı ancak sunulan belgelerin herhangi bir imza içermediği, bilgisayar çıktısından ibaret olduğu, belgenin davalı tarafa teslim edildiğine dair bir ibare bulunmadığı, öte yandan davacı tarafından davacı tarafça, davalı tarafın kargo taşımacılığına dair bu ücretleri tahsil ettiği ispatlanamadığı anlaşılmakla davanın reddi yönünde kanaat hasıl olmuş ve davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Yeteri kadar harç alındığından harç alınmasına yer olmadığına,
3-Yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ne göre 5.100,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Kullanılmayan gider avansının hükmün kesinleşmesi halinde ödeyen tarafa iadesine,
6-Dava açılmadan evvel sonradan haksız çıkan taraftan alınmak üzere suç üstü ödeneğinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
İlişkin gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine verilecek bir dilekçe ile … Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.15/02/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır