Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/992 E. 2021/746 K. 26.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/992 Esas
KARAR NO : 2021/746
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 16/10/2018
KARAR TARİHİ : 26/10/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: müvekkilinin davalı şirket bünyesinde … işlemleri gerçekleştirdiğini, … numarası ile 25/11/2016 tarihinden beri toplamda 66.616 USD ‘lik … işlemi gerçekleştiren müvekkilinin davalı şirkete 5 adet talimat verdiğini, davalı şirketin müvekkilinin talimatlarının yerine getirmediğini, davalı aracı kurumun ayın gün aynı saatte aynı talimatı başka bir müşteri için gerçekleştirdiğini, müvekkilinin mağdur olduğunu bu nedenle davanın kabulünü,7500,00 TL mahrum kalınan kar ve 7500,00 TL zarar olmak üzere 15.0000,00 TL’nin tahsilini yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili sunduğu 17/11/2020 tarihli dilekçesiyle 7500,00 TL olan mahrum kalınan karını 16.658,90 TL olarak 7500,00 TL olarak talep ettiği zararını ise 210.943,50 TL olarak ıslah etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: davacının ticari amaçla işlem yaptığını, tüketici olmadığını, bu nedenle tüketici mahkemesinin görevsiz olduğunu, davacının kaldıraçlı işlemlere ilişkin yaşanan fiyat farklılıklarını bilmesine rağmen risk alarak hesabına daha çok teminat yatırdığını, kendi kusuruyla mevcut zararın, (mahrum kaldığı karın) daha da artmasına kendisinin sebebiyet verdiğini, müvekkili şirketin SPK’nın düzenlediği ve denetimine tabi olduğu yasal mevzuat çerçevesinde yatırımcılarına destek olduğunu, davacının aksi yöndeki tüm iddialarının asılsız olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
B.Uyuşmazlık, Deliller, Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe
Dava tazminat davasıdır. Uyuşmazlık davacı tarafın bildirdiği ayıplı hizmet iddiasından doğan zararın tespiti ve tazmini hususlarında toplanmaktır.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla mahkememizin ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiştir. Dava şartlarına ilişkin eksik ve incelenmesi gereken ilk itiraz bulunmadığı anlaşıldıktan sonra tarafların sulh olma imkanı bulunmadığından uyuşmazlık noktaları belirlenip tahkikat aşamasına geçilmiş, davacı kayıtları, hesap dökümleri, taraflar arasındaki sözleşmelerden oluşan deliller toplanıp bilirkişi raporu alınmak suretiyle sonuca gidilmiştir.
Mahkememizce görevlendirilen SPK uzmanı bilirkişisi … hazırladığı 15/06/2020 tarihli bilirkişi raporunda özetle; dava konusu anlaşmazlık kapsamında 31/07/2018 tarihi 14:15:11,363 itibarıyla, davalı …Ş. platformunda, USD/TRY kotasyonlarının 4.82759/4,82833 seviyesine inmesi sonrası, sistemde bekleyen toplam 14,35 lot (1.435.000 USD) büyüklüğünde müşteri işlemi gerçekleştiğini, bu emirlerin 11,60 lot (1.160.000 USD) büyüklüğündeki kısmın davacının emirleri ile aynı yönde olan müşterilerin USD/TRY paritesinde alış yapacağı emirlerden oluştuğunu, davacının davalı aracı kurum sisteminde bekleyen toplam 2,95 lot (295.000 USD) büyüklüğündeki 3 adet … emri, davalı …Ş. sisteminin bekleyen emirleri; en büyük lot ve en uzak Kar-Al seviyesi karşılaştırmasına maruz bırakması neticesinde sistem tarafından göz ardı edildiğini ve gerçekleşmediğini, davalı firma tarafından bekleyen emirlere, şartları taraflarca birlikte belirlenmeyen kısıtlamalar getirilmesinin Sermaye Piyasası Kurulu’nun Kaldıraçlı Alım Satım işlemlerini düzenleyen Mevzuatı ve taraflar arasındaki sözleşmelere aykırı bir uygulama olduğunu, davalı aracı kurum sistemi tarafından uygulanan ve şartları taraflarca birlikte belirlenmeyen kısıtlama nedeniyle davacının sistemde bekleyen toplam 2,95 lot (295.000 USD) büyüklüğündeki 3 adet … emrinin gerçekleşmediğini ve davacının mahrum kaldığı karın hesaplanması için gerçekleşen emirlerde yoğunlaşmanın en yüksek olduğu (en çok işlemin gerçekleştiği fiyat seviyesi olan 4,82823 dikkate alındığını, buna göre davacının toplam 16.658,90 TL kardan mahrum kaldığının tespit edildiğini, davacının 31/07/2018 tarihinde kapanmayan 2,95 lot (295.000 USD) büyüklüğündeki emirleri, 09/08/2018 ve 10/08/2018 tarihlerinde. USD/TRY paritesinin yükselmesi nedeniyle teminat seviyesinin %20 altına düşmesi sonrasında davalı aracı kurum sistemlerince otomatik kapama işlemleri (stop out) ile kapatıldığını, bu işlemler neticesinde davacının toplam 2,95 lot (295.000 USD) büyüklüğündeki açık pozisyonları nedeniyle oluşan pozisyon zararının 210.943,50 TL olarak gerçekleştiğinin tespit edildiğini” mütalaa etmiştir.
İtirazlar üzerine hazırlanan 13/11/2020 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle; “15/06/2020 tarihli kök rapor’da, davacının talebinin Türk Lirası cinsinden olması nedeniyle USD para birimi cinsinden hesaplamanın yapılmadığını, davacı vekilinin iddiasının haklı bulunması durumunda, davacının mahrum kalınan karı 3.45031 USD olarak hesaplanması gerektiğini, kök raporda belirtilen davacının pozisyon zararına ilişkin yapılan hesaplamanın herhangi bir hata içermediğini, davacının otomatik kapama işlemleri nedeniyle kapanan pozisyonları nedeniyle oluşan pozisyon zararının 37.240.23 USD olduğunu, 15/06/2020 tarihli kök rapor’un Kaldıraçlı Alım Satım Piyasası işleyişi konusunda hatalı bir değerlendirme içermediğini, davalı vekilinin tüm iddialarının ek rapor’un ilgili bölümlerinde ayrıntılı olarak değerlendirildiğini, 15/06/2020 tarihli Kök Rapor’un anlaşmazlık konusu işlemlerin değerlendirilmesi konusunda hatalı bir değerlendirme içermediğini, davacı alacağı, taleple bağlılık ilkesi gereği mahrum kalınan kar için toplam 10.137,81 TL ve kaybedilen teminat için toplam 10.137.81 TL olarak hesaplandığını” mütalaa etmiştir.
Dava devam ederken davalı tarafça uzman görüşü sunulmuş bu uzman görüşünde davalının kusurunun bulunmadığının, TMK 2 ve TBK 52 gereği davacının zararını minimize edecek nitelikte tedbirleri alması gerektiği halde almaması nedeniyle tazminat borcunun doğmayacağının mütalaa edilmesi üzerine dosyada yeniden bilirkişi raporu alınması ihtiyacı doğmuştur.
Mahkememizce görevlendirilen SPK uzmanı bilirkişi … SPK uzmanı bilirkişi … ve nitelikli hesap uzmanı … marifetiyle hazırlanan 01/06/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “dava konusu anlaşmazlık kapsamında; 31/07/2018 tarihi 14:15:11.363 itibarıyla davalı …Ş. platformunda, USD/TRY kotasyonlarının 4,82759/4,82835 seviyesine inmesi sonrası; sistemde bekleyen toplam 14,35 lot (1.435.000 USD) büyüklüğünde müşteri işleminin gerçekleştiğini, bu emirlerin 11,60 lot (1.160.000 USD) büyüklüğündeki kısmının davacı emirleri ile aynı yönde olan yani müşterilerin USD/TRY paritesinde alış yapacağı emirlerden oluştuğunu, davacının davalı aracı kurum sisteminde bekleyen toplam 2,95 lot (295.000 USD) büyüklüğündeki 3 adet … emri, davalı …Ş. sisteminin bekleyen emirleri gerçekleşmediğini. Davalının iş bu emri gerçekleştirmek durumunda olmasına rağmen gerçekleştirmemesi nedeniyle davacının16.658,90 TL kardan mahrum bırakıldığının anlaşıldığını, emirlerin gerçekleşme zamanlarının emir numarası ile bir ilişkisinin olmadığının anlaşıldığını, davacının 31/07/2018 tarihinde kapanmayan 2,95 lot (295.000 USD) büyüklüğündeki emirleri, 09/08/2018 ve 10/08/2018 tarihlerinde, USD/TRY paritesinin yükselmesi nedeniyle teminat seviyesinin %20 altına düşmesi sonrasında davalı aracı kurum sistemlerince otomatik kapama işlemleri 227.602,TL zarar ile (stop out) ile kapatıldığını, oluşan bu zarardan yukarıda bahsedilen hususlar nedeni ile davalı aracı kuruma atfı kabil bir kusur olmaması nedeniyle davalı aracı kurumun sorumlu tutulamayacağını” mütalaa etmişlerdir.
Tarafların itirazları üzerine aldırılan bilirkişi ek raporunda özetle; “davacının gerçekleşmeyen emirler nedeniyle toplamda 16.658,90 TL kardan mahrum kaldığını, Davalının stop out olan emirler sebebiyle kusurlu görülmemesi gerektiğini” mütalaa etmiştir.
Yapılan yargılama, toplanan deliller, tarafların dilekçe ve beyanları ile duruşma esnasındaki sözlü açıklamaları, aldırılan raporlar hep birlikte değerlendirildiğinde, öncelikli incelenmesi gereken hususun davalı sistemlerinde talimatların gerçekleşmemesi nedeniyle açık bulunup bulunmadığı böylece eğer gerçekleşmişse davacı zararı ile davalının eylemleri arasında bir illiyet bağı olup olmadığıdır. Ancak öncelikle mahkememizce neden karşı görevsizlik kararı verilmediği hususuna değinmek gerekecektir.
Bu noktada HGK’nun 2017/11-2348 esas 2019/82 karar sayılı ilamındaki gerekçesine göre sözleşmede belirtilen amacın da gözetilmesi gerekir. Hukuk Genel Kurulu kararında belirtildiği üzere taraflar arasında yapılan kaldıraçlı alım satım işlemleri çerçeve sözleşmesinin 1. maddesinde sözleşmenin ticari amaçlı hizmet sunulacağı belirtildiğinden davacının ticari amaçla hareket ettiğinden tüketici olmadığının kabulü gerekir. (Ankara BAM 13. HD 2021/878 2021/854) Somut olayda davacının da hesap özetlerindeki işlem sayıları, işlem hacmi ve soruşturma dosyasındak, beyanları dikkate alındığında, davacının dava konusu işlemi kar etme amacı ile yaptığı anlaşılmakla mahkememizin görevli olduğu anlaşılmıştır.
Görev hususuna değinildikten sonra uyuşmazlığın kilit noktası olan davacının talimatlarının gerçekleşmemesi nedeniyle davalının kusurunun olup olmadığı, var ise davalının hangi zarardan sorumlu olduğu hususları incelenecektir. Bu hususun anlaşılması amacıyla davacının yaşadığı sürecin ortaya konulması gerekmektedir.
Dava dilekçesinde değinildiği gibi davacı davalı şirket nezdinde bulunan hesabında toplam beş adet talimat vererek belli miktarlar altına düşmesi halinde mevduatındaki dövizin satılması talimatını verdiği, bu talimatlardan üç tanesinin gerçekleşmediği anlaşılmaktadır. Davalı kurum talimat işlemlerinin gerçekleşmemesinin kaldıraçlı alım satım işlemlerinin gerçekleştiği özel durumlarda tezgahüstü piyasalarda yaşanabilecek fiyat sapmaları veya işlemlerin karşılanması konusunda sorun yaşanmasının piyasa normları içerisinde kaldığını, bu durumun sözleşmenin 9. Maddesinde taraflar arasında kararlaştırıldığını, davacı tarafça iddia edilen fiyatlamanın anlık bir hatadan kaynaklandığını, piyasada bu yönde bir fiyatlamanın oluşmadığını savunmaktadır.
Mahkememiz dosyasında iki kök iki de ek rapor olmak üzere toplam dört rapor ve bir uzman görüşü yer almakta, bu görüşler farklı mütalaalar içermektedir. İlk rapor ile uzman mütalaası arasında bulunan görüş ayrılıkları için aldırılan son heyet raporu mahkememizce hüküm kurmaya elverişli ve daha önceki raporlar arasındaki çelişkileri giderir nitelikte görülmüştür.
Davacının talepleri zarar ve kar mahrumiyeti olmak üzere iki farklı kalemden oluşmaktadır. Öncelikle davacının kar mahrumiyetine dair talebine değinmek gerekecektir. Gerek davacı gerekse davalı davacının sistem üzerinden gerçekleştirdiği talimatın sistem tarafından şartları oluşmasına rağmen gerçekleşmediği konusunda hemfikirdir. Şöyle ki talimatların verildiği ve gerçekleşmediği taraflar arasında ihtilaf konusu değildir. Davalı anlık piyasa koşulları itibariyle talimatın gerçekleşmediğini savunmakta ise de bilirkişi raporunda haklı olarak belirtildiği üzere aracı kurum olan davacının müşteri ekranına yansıttığı emri gerçekleştirmesi gerekir. Bu nedenle davacının gerçekleşmeyen emir nedeniyle 16.658,90 TL kardan mahrum kaldığı hususunda bir şüphe yoktur.
Kar mahrumiyetine böylece değinildikten sonra, davacının uğradığı zarara değinilmesi gerekir. Davacı kendisi ile dava dışı şahıslar arasında eşitlik ilkesine aykırı olarak işlemler gerçekleştirildiği iddiasındadır. Bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere davalı kurumun da aralarında bulunduğu aracı kurumların kendi müşterileri içinde farklı gruplandırma yapabildiği, müşteri gruplarına farklı fiyat tarifeleri uygulayabildiği açıktır. Bu durum eşitlik ilkesine aykırılık teşkil etmemektedir.
Öte yandan davacının iddia ettiği zararın gerçekleşmeyen işleme dair olmadığı da ortadadır. Şöyle ki davacı talimatın gerçekleşmediğini bilmesine rağmen işlemini kapatmadığı, işlemi sürdürme niyetiyle teminatını tamamladığı, pozisyonu itibariyle daha az kar ve ya daha az zarara rağmen kapatma imkanı varken bunu tercih etmediği, ve hafta sonuna bu işlemlerle girdiği, böylece dava konusu riski aldığı görülmektedir. Davacının talimatın gerçekleşmemesi nedeniyle işlemini kapatması halinde pazartesi stopout işlemine muhatap olmayacağı raporda da açıkça belirtildiğinden davalıya kusur izafe edilmemiştir.
Hal böyle iken meydana gelen bir zarar var ise bu zarar ile davalı arasında uygun illiyet bağı oluşmadığı, davacı zararının kendi tam kusurlu hareketine dayandığı, davalı şirket sistemine zarar yönünden izafe edilebilecek herhangi bir kusur tespit edilemediğinden davacının zarar yönünden davasının haksız olduğu anlaşılmış ve davanın zarar yönünden reddine, ancak davacının talimatının gerçekleşmemesi yönünden davalının kusurunun bulunması sebebiyle kar mahrumiyeti yönünden davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir
HÜKÜM
1-Davanın KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE;
Davacının kar mahrumiyetine dair talebinin kabulü 16.658,90 TL tazminatın 01/10/2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Davacının teminat tutarına dair 210.943,50 TL yönünden talebinin REDDİNE
3-Alınması gereken 1.137,96-TL harçtan peşin alınan 257,00-TL harç ile 3.650,00-TL ıslah harcı olmak üzere toplam 3.907,00-TL nin mahsubu ile bakiye 2.769,04-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından dava açılırken yatırıldığı anlaşılan 257,00-TL peşin harç, 44,40 TL başvurma harcı ve 3.650,00-TL ıslah harcı olmak üzere toplam 3.951,40-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 4.000,00-TL bilirkişi ücreti, 401,50-TL tebligat ve posta masrafı olmak üzere toplam 4.401,50-TL yargılama giderinden kabul-red oranına göre hesaplanan 322,15-TL nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6100 sayılı HMK.nun 326/2 maddesi gereğince bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ne göre 4.080,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ne göre hesaplanan 23.216,05-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 345. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize sunulacak yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye verilecek bir dilekçe ile … Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.26/10/2021

Katip …
E-imzalıdır

Hakim …
E-imzalıdır