Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/964 E. 2021/966 K. 22.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/964 Esas
KARAR NO : 2021/966

DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/10/2019
KARAR TARİHİ : 22/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilleri ile davalılar arasında 06.06.2015 tarihinde … A.Ş’nin kayıtlı sermayesinin tümünü temsil eden 10.000.000 adet payın devralınması konusunda bir Hisse Alım ve Satım Sözleşmesi imzalandığını, davalıların kendi iş, işlem ve eylemleri nedeniyle sözleşmenin imza tarihinden önce ortaya çıkan ve sözleşmedeki kapanış tarihinden sonra sonuçlanarak şirketin ödemek zorunda kaldığı tutarlara istinaden müvekkillerinin çeşitli tarihlerde ve tutarlarda tazmin ettiklerini ve bazı durumlarda da doğrudan şirket yerine kendilerinin ödeme yaptıklarını, davalıların bu yükümlülüklerini yerine getirmemeye başladıklarını, müvekkillerinin davalılara yönelttiği uyarılarının ve taleplerin sonuçsuz kaldığını, davalıların haksız ve mesnetsiz cevaplarla yükümlülüklerini yerine getirmekten kaçındığını, müvekkillerine ödemekle yükümlü oldukları vergi ve bağlantılı (ceza, faiz vs.) tutarları ödemeyi de haksız bir şekilde reddettiklerini, davalıların müvekkillerinin tazmin etmekten imtina ettiği konuların iki başlık altında toplandığını, bunların Sözleşme’deki Kapanış Tarihinden Sonra Biten Yasal Süreçlere Dair Tutarlar ve Sözleşme’deki Kapanış Tarihinden Sonra Şirket’in Ödediği Vergi (Ceza, Faiz vs.) tutarları olduğunu, davalılara hisse devriyle ilgili yapılması gereken ödemelerin 28.09.2015 tarihinde tamamlandığını, kapanış tarihinin 28.09.2015 olduğunu, Sözleşme’nin 11.1. maddesi uyarınca, davalıların kapanış tarihi 28.09.2015’den önce ortaya çıkmış/ başlamış ve kapanış tarihinden sonra karara bağlanarak Şirket’in ödemelerini yapmak zorunda kaldığı çeşitli tutarları müvekkillerine veya doğrudan ilgili mercie ödemiş olduklarını, tazmin edilen tutarların toplamının 74.390,42.-TL olduğunu, davalıların yükümlülüklerini bu şekilde ifa etmesinin dava tarafları arasında bu konuda bir ihtilaf olmadığını teyit ettiğini, sözleşme m. 11.1/c uyarınca, amme alacaklarına ilişkin tazminat ödeme yükümlülükleri hariç tutulduğunda davalıların müvekkillerine sözleşmeden doğan tazminat ödeme yükümlülüklerinin toplamının 2.500.000 TL’yi aşmayacağını, henüz bu eşik değerine ulaşılmamışken, ortada hiçbir sebep olmamasına ve davalılar tarafından da hiçbir sebep ileri sürülmemesine rağmen davalıların yükümlülüklerini ifa etmemeye başladığını, dava tarihi itibariyle, davalıların müvekkillerine tazmin etmekle yükümlü olduğu toplam tutarın faiz hariç 254.155,10 TL olduğunu, Sözleşme’nin 11.1. maddesinin (b) bendi uyarınca, “Kapanış Tarihinden önceki döneme ilişkin tüm vergi, resim, harç ve sigorta primleri ile vergi cezaları, faizler ve masrafların” davalıların müvekkillerine karşı tazminat yükümlülüğü kapsamında olduğunu, davalıların müvekkillerine tazmin etmesi gereken 860.967,74.-TL’yi bugüne kadar tüm uyarı ve ihtarlara rağmen ödemediğini, bu işlemlerin 20.05.2015-25.06.2018 tarihleri arasındaki muhtelif işlemler olduğunu, davalıların müvekkilleri tarafından ödenen vergi ve sair tutarları tazmin etmemelerinin sebebi olarak, Sözleşme Ek-E’ye eklenen … Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün 20.05.2015 tarihli ve 10354 sayılı yazısı sayesinde, “ödeme emrine konu olan vergi borcuna dair iş ve işlemlerin müvekkillerine açık bir şekilde ifşa edilmiş olduğundan bahisle, davalıların müvekkillerine karşı hiçbir sorumluluğu bulunmadığı” hususuna dayandıklarını ve bu nedenle bugüne kadar müvekkillerine tazmin etmediğini, fakat sözleşmenin eki olan Ek-E’de ifşa mektubunun bulunmadığını, ifşa mektubunun şirket hisselerinin alım satımı kapsamında yurtdışında da “…” adı altında uygulamada yerleşik olan, Türk Hukuku açısından taraflar arasındaki sözleşmenin ve somut olayın şartlarına göre bir sorumsuzluk anlaşması, sulh sözleşmesi veya ibra niteliğinde bir belge olduğunu, hisse alım satım sözleşmesi kapsamında hisselerini satanların “Satıcının beyan ve taahhütleri” ile sözleşmeye konu olan işletmenin sahip olduğu ileri sürülen niteliklerinin gerçekten var olduğunu hisseleri alanlara taahhüt ettiğini, ifşa mektubunun ise, hisselerini satan kişilerin ileriye dönük olarak, sorumluluklarını sınırlandırıp kendilerini koruyabilmeleri için kendi beyan ve taahhütlerinin istisnalarını alıcılara açıkladıkları bir belge niteliğinde olduğunu, ifşa mektubunun hisse alım satım sözleşmesinin imza tarihinden önce mevcut olan veya ileride gerçekleşeceği kesin, sonucu ve etkisi belirli olan konuları içerdiğini, sorumluluk tutarı ve sınırı belirlenebilecek durumda bir konu olmadan “şu mevzudan dolayı ileride çıkabilecek her türlü karardan dolayı ne kadar risk çıkarsa hepsi alıcının sorumluluğundadır” şeklinde bir ifşanın geçerli olmayacağını, hiçbir alıcının ucu bucağı belli olmayan ve ölçülemeyen bir riske onay vermesinin beklenemeyeceğini, bunun ticaretin ve hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, ifşa mektubunda satıcıların beyan ve taahhütlerinin istisnası olarak belirtilen hususların hisseleri alacak kişilefin risk değerlendirmesi yapabilmesine elverişli olacak şekilde ve netlikle, somut ve ölçülebilir şekilde açıklanması gerektiğini, bu şekilde hisseleri alacak kişiler mantıklı ve hakkaniyetli bir şekilde bir değerlendirme yapabileceklerini ve ifşa mektubundaki istisnaları kabul ettiklerinde taraflar arasında somut olayın şartlarına göre bir sorumsuzluk anlaşması veya sulh sözleşmesinin meydana geleceğini, ifşa mektubunun hisselerini satan kişilerin hisse alım satım sözleşmesindeki hangi beyan ve taahhütlerine istinaden, hangi istisnaların söz konusu olduğunu, hisse alım satım sözleşmesindeki ilgili beyan ve taahhüt maddelerine doğrudan atıfta bulunarak açıkladığını, açıklanan bu şartların hukukun ve mantığın gereği olduğunu, bu nedenle Türkiye’de ve dünya genelinde yerleşik olarak uygulandığını, hisseleri alanlar için sonradan oluşacak yükümlülüğün ne olduğu ve nasıl halledileceğinin ifşa Mektubu’nda belli olduğunu, alıcıların bu bilgilere istinaden kabul beyanında bulunduğunu, davaya konu Sözleşme’de açıklanan bu şartların hiçbiri bulunmadığını, belirtilen kriterlere uygun bir ifşa mektubu olması bir yana, ortada bir ifşa mektubu olmadığını, bu durumun tam da Sözleşme’nin davalıların müvekkillerine karşı sorumluluğunu düzenleyen 11.1(a) maddesinin ifade ettiği durum olduğunu, Şirket’in Kapanış Tarihi’nden önceki dönemdeki faaliyetlerinden kaynaklanan ve 5.1 ve 5.2 maddeleri kapsamında Alıcılar’a doğru ve eksiksiz olarak beyan edilmemiş olan hususlardan kaynaklanabilecek ve Resmi Makam’ın kararı ile kesinleşmiş olan doğrudan zarar, ziyan, masraf ve yükümlülükler’in davalılar tarafından tazmin edilmesi gerektiğini belirterek fazlaya dair hakları saklı kalmak ve gerektiğinde sonradan ıslah haklarını kullanmak kaydıyla; ilk olarak müvekkillerinin zararlarının kısmen 20.000 TL için tazmin edilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılara yükletilmesini talep etmistir.
Davalılar vekili cevabında; davacıların alacak talebinin hiçbir mesnedi bulunmadığını, taraflar arasında gerçekleşen … Faktoring A.Ş. hisselerine ilişkin devir sözleşmesinde; müvekkillerinin “Satıcı” davacıların ise “Alıcı” konumunda olduğunu, 06.06.2015 Tarihli Hisse Alım ve 4 Satım Sözleşmesinin 5.1. maddesinde “Satıcılar ile ilgili Beyan ve Tekeffüller”in, 11. maddesinde ise “Satıcının Tazminat Yükümlülüğü”nün düzenlenmiş olduğunu, sözleşmenin; 5.1. Maddesinin 2. paragrafında; “Alıcılar, Satıcıların beyan ve tekeffüllerinin Ek E’de yer alan 06.06.2015 Tarihli ifşa mektubunun ve Ek-D’de yer alan Özel İnceleme Raporu’nun içeriğine tabi olduğunu ve Satıcıların ifşa Mektubu ve Özel İnceleme Raporunda yer alan hususlara ilişkin olarak herhangi bir sorumluluğunun olmayacağını gayrikabili rücu kabul ve beyan ettikleri” hususunun açıkça hükme bağlandığını, 11.2. Maddesinde; “Aşağıda belirtilen her nevi kayıp, yükümlülük veya gider (“Zararların”) hiçbir şekilde satıcılar tarafından tazmin edilmeyeceği” nin açıkça hükme bağlandığını, sözleşmenin 11.2 maddesinin alt başlığında belirtilen 11.2.2. maddesinde ise; “Talebin tutarına bakılmaksızın, basiretli bir alıcının neticelerini değerlendirmesine imkan verecek bir tarzda olmuk üzere kapanıştan önce İfşa Mektubu kapsamında liste halinde veya Özel İnceleme Raporu kapsamında Alıcılar’a ifşa edilmiş olan husus, konu, hal veya koşullar ile ilgili zararların” satıcılar tarafından tazmin edilmeyeceğinin açıkça düzenlendiğini, sözleşmenin E Ekinde yer alan İfşa Mektubu’na göre; mektubun 3. maddesinde; “İşbu İfşa Mektubu’nun Sözleşme’de belirtilen beyan ve tekeffüllerle ilgili istisnalar veya açıklamaları içerdiği” hususunun belirtildiğini, İfşa Mektubu’nun 2. sayfasının “o” başlıklı ilk paragrafında ise, satıcının tekeffüllerinin istisnaları arasında ifşa Mektubu”nun 5 No’lu ekinde yer alan: “… Vergi Dairesi Başkanlığı Kağıthane Uygulama Genel Müdürlüğü tarafından Geçici ve Kurumlar Vergisine ilişkin Şirket’e gönderilmiş olan 20.05.2015 tarihli ve 20816066 sayılı Resmi Yazısı” nın gösterildiğini, İfşa Mektubu’nun Ek-5’inde yer alan dava konusu vergi borcuna ilişkin iş ve işlemlerin kapsamını gösteren ve vergi risklerinin tespitine imkan sağlayan 20.05.2015 Tarihli Vergi Dairesi yazısının Alıcılara açık bir şekilde ifşa edilmiş olduğunu, Sözleşme hükümleri (5.1. 11.2 ve 11.2.2 maddeleri) kapsamında, davalıların, alıcılara karşı hiçbir sorumluluğunun bulunmadığını, diğer taraftan satıcıların hiçbir sorumluluğu olmadığını tespit eden sözleşme hükümleri hiç mevcut olmasaydı dahi dava konusu somut olayda satıcıların sorumluluğuna gidilmesinin yine de mümkün olmayacağını, Sözleşmenin 11.24 maddesinde; “Alıcıların veya yöneticilerinin, çalışanlarının, temsilcilerinin, danışmanlarının veya acentelerinin kusurundan, ihmalinden, kasıtlı edimlerinden veya dikkatsiz veya kasıtlı ihmallerinden ötürü ortaya çıkmış olan Zararlarda” da satıcının hiçbir sorumluluğunun olmadığının açıkça belirtildiğini, dava konusu olayda uyuşmazlık konusu vergi borcuna ilişkin tarhiyat sonrası uzlaşma ve dava haklarının alıcıların çalışanlarının ihmal ve kusurları nedeniyle engellenmiş olduğunu, alıcıların basiretli bir tacirden beklenmeyecek şekilde borca ilişkin gerekli itiraz prosedürünü takip etmediğini, bunun neticesinde de … Faktoring açısından önemli ölçüde hak kaybına sebebiyet verildiğini, belirtilen nedenlerle taraflar arasındaki Sözleşmenin 5.1., 11.2., 11.2.2 ve 11.2.4 maddeleri ile İfşa Mektubu gereğince, dava konusu vergi borcundan dolayı satıcıların hiçbir sorumluluğunun olmadığının sabit olduğunu, davacı şirkete Beyoğlu … Noterliğinden gönderilen 04 Şubat 2019 Tarih,… yevmiye no’lu İhtarname ile gerekli açıklamanın zaten yapıldığını, davacılara gönderilen Beyoğlu … Noterliğinin 04 Şubat 2019 Tarihli İhtarnamesinin TBK’nın 97. maddesi gereğince “Ödemezlik Def”i niteliğinde olduğunu, davacı tarafın —ihtarnamelerde belirtilen edimini yerine getirmeden, müvekkillerini ifaya zorlayamayacağını, mevcut durum karşısında; davacı tarafın 254.155.10 TL ye yönelik tazmin talebinin “ödemezlik def’i” nedeniyle yasal dayanaktan yoksun olduğunu beyanla davanın reddine, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davacılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Tarafların sunduğu bilgi ve belgeler dosyamız arasına alınmış ve incelenmiştir.
Dosyamız bilirkişiye verilmiş, bilirkişi ön raporunda belirtilen eksiklikler giderilmiş ve sonrasında bilirkişi heyetinin sunduğu kök ve ek raporlarda; Davacının, geçmiş döneme ilişkin yargılama gider, masraf ve ödemeler toplamı 192.278,17 TL ile Anlaşma içeriği ve ekinde mevcut … firmasına açılan icra takibine ilişkin olan masraf tutarı 60.478,85 TL toplamı 253.027,02 TL tutar sözleşme kapsamında satıcı davalılardan talep edebileceği tutar olduğu, davaya konu edilen 860.967,58 TL davacı alıcıların ödemek durumunda kaldığı 2012,2013 ve 2014 yıllarına ait Kurumlar, Kur. Geç. Vergi, Gecikme Faizi, Ver. Ziy. Cezalarına ilişkin Taraflar Arasında İmzalanan 06.06.2015 Tarihli Hisse Alım Ve Satış Sözleşmesi’nin Ekinde Yer Alan İfşa Mektubu”nun 5.2 (0) maddesi içeriğinde (0) İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı Kağıthane Uygulama Genel Müdürlüğü’nü tarafından Geçici ve Kurumlar Vergisine ilişkin Şirket’e gönderilmiş olan 20.05.2015 tarihli ve 20816066 sayılı Resmi Yazısı Ek-5’te yer alan, yine Sözleşmede geçen Özel İnceleme raporu içeriğinde, Şirketin müşterilerine kullandırdığı fonların anapara kısımları için de karşılık ayrılmakta ve bu tutarları kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alındığı bildirilerek, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu 323. Maddesi ve Danıştay 4. Dairesinin görüşlerine yer verilerek , …müşterilere kullandırılan fonların anapara kısımları için de ayrılan karşılıkların olası mali incelemede cezai yaptırıma maruz kalacağı durumunun belirtilmesi sebepleriyle olası bir cezai yaptırıma maruz kalınacağının öngörü olarak gerçekleşmesi beklenmesi gereken bir durum olduğu, bununla birlikte 20 Mayıs 2015 tarihli yazı içeriğinde bildirilen geçmişe yönelik geçici vergi ve kurumlar vergisi beyannamelerinin düzeltilmesi gerekliliğine ilişkin 15 günlük süre içerisinde davalı satıcıların bir işlem yaptığının bilgisinin dosyada mevcut olmadığı, 06.06.2015 tarihli hisse alımı ve satım sözleşmesi tarihi itibariyle 15 günlük düzeltme süresinin geçirilmiş olduğu, davalıların düzeltme işlemi yapmamasının, bu davranışın taraflar arasındaki karşılıklı yükümlülüklerde davacının özel raporda ve ifşa mektubu ile bildirilen vergi dairesi yazısı kapsamındaki gerçekleşmeyi öngörmesi gerekliliğini ortadan kaldırmayacağı, ancak davalı satıcıların gelen yazı karşısında davranışının da sonucu olarak sözleşmenin 5.2.maddesi (o) bendi ve ayrıca TBK 52. madde hükmünün kıyasen tatbiki ile, %20 oranda sorumluluğunu doğuracağının sayın Mahkemenin takdirinde kalacağı görüşü bildirilmiştir.
Davacılar vekili sunduğu ıslah dilekçesi ile; Dava dilekçesinde, Davalıların Hisse Alım ve Satım Sözleşmesi’nde düzenlenen Kapanış Tarihinden sonra biten yasal süreçlere ilişkin olarak Müvekkillerini tazmin etmekle yükümlü olduğu toplam tutarın faiz hariç 254.155,10 TL olarak; Kapanış Tarihinden sonra … Faktoring A.Ş.’nin davalıların kusuru nedeniyle ödediği vergi tutarı doğrultusunda davalıların tazmin etmesi gereken tutarın ise 860.967,74 TL olarak belirtildiğini, ilk olarak, fazlaya dair haklar saklı kalmak üzere, 20.000.-TL tutarındaki talep sonucu ile dava açıldığını, 18.01.2021 tarihli Bilirkişi Ek Raporunda tespit edildiği üzere, faiz hariç toplam 253.027,02 TL tutarındaki ödemelerin Müvekkili … Faktoring A.Ş. tarafından yapılmış olup, davalılarca tazmin edilmediğini, yine bilirkişi ek raporunda anlatıldığı ve hesaplandığı üzere, … Faktoring A.Ş. tarafından ödenen vergi cezasının toplam tutarının 860.976,58 TL olduğunun ve vergi cezasının davalıların sorumluluğunda olduğunun tespit edildiğini, talep sonucu tutarını 1.095.122,84TL tutarında artırmak suretiyle, toplam 1.115.122,84-TL olarak ıslah ettiğini beyanla, 1.115.122,84 TL’nin davalılardan alınarak müvekkillerine ödenmesine, ıslah edilen tutar olan 1.095.122,84 TL’ye ıslah tarihinden itibaren ticari faiz işletilmesine, dava masrafları ile vekalet ücretinin davalılar üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Sunulan ek kök ve ek rapor mahkememizce yeterli görülmüş, itirazlar red edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, taraflar arasında 06.06.2015 tarihinde … Faktoring A.Ş’nin paylarının devralınması konusunda yapılan Hisse Alım ve Satım Sözleşmesi ve eki sözleşmeler ile İfşa mektubu uyarınca, davalı satıcılarca açıklanmayan ve sonradan ortaya çıkan icra ve dava giderleri ile vergi dairesine yapılan vergi ödemelerinin tazmini istemine ilişkindir.
Taraflar arasında imzalanan sözleşmenin Tazminat başlıklı 11. Maddesinin 11.2. Maddesinde davalı satıcıların sorumlu tutulmayacağı tazminat halleri sayılmış ve bunlar arasında 11.2.2. Bendinde, ” talebin tutarına bakılmaksızın, basiretli bir Alıcı’nın, neticelerini değerlendirmesine imkan verecek bir tarzda olmak üzere Kapanış’tan önce İfşa Mektubu kapsamında liste halinde veya Özel İnceleme Raporu kapsamında Alıcılar’a ifşa edilmiş olan husus, konu, hal veya koşullar ile ilgili zararlar”ın belirtildiği görülmüştür. Bu hükme göre ifşa mektubunda belirtilen konularda satıcıların tazminat ödeme sorumluluğu doğurmayacağı, davacıların basiretli davranarak tespiti yükümlülüğü olduğu karara abğlanmıştır.
Davacı tarafın dava konusu ettiği 253.027,02TL tutarındaki dava ve icra giderlerinin davalılarca açıklanmayan ve ifşa mektubunda da yer almayan giderler olduğu bilirkişi tarafından da tespit edilmiş, sunulan belgelerden bu dava ve icra takiplerinin alıcı davacılara bildirilmediği, bunların doğuş tarihinin sözleşmenin kapanış tarihi olan 28.09.2015’den önce olduğu anlaşılmıştır. Bu durumda, sözleşme öncesi ve sırasında dürüst davranmayan ve bu hususları açıklamayan davalı satıcılar, davacılara karşı sorumludur.
Davacı taraf, vergi dairesinden gelen yazıya ilişkin ifşa mektubu olmadığını ileri sürerek 860.976,58 TL yönünden de talepte bulunmuş ise de, dosyaya sunulan ifşa mektubunda … Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün 20.05.2015 tarihli ve 10354 sayılı yazısından açıkça bahsedildiği görülmektedir. Yine yapılan özel inceleme raporunda da vergi dairesinin anılan bu yazısına dair risklere işaret edildiği görülmektedir. Dolayısıyla bu hususun davacılarca bilindiği ve bilinmesi gerektiği anlaşılmaktadır. Davacılar basiretli bir tacir gibi davranma yükümlülüğü altında olup, …Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün 20.05.2015 tarihli ve 10354 sayılı yazısı gereğince başvuruları yapmak ve buna göre davranmak külfetine katlanmak zorundadırlar. Yazı tarihi ile sözleşme tarihi arasında vergi dairesince verilen 5 günlük sürenin geçtiği ve bu nedene davalıların da kısmen kusurlu olduğu bilirkişi tarafından rapor edilmiş ise de, mahkememizce bilirkişinin bu kanaatine itibar edilmemiştir. Zira, konusu açık olan ve ifşa mektubunda da özel inceleme raporunda da değinilen bu gider miktarı davalılarca da henüz bilinir durumda değilken sözleşme yapılmıştır. Miktarı ve sonucu tam olarak bilinmeyen ve davacılarca da araştırılmayan vergi gideri nedeniyle davalı satıcıların kusurlu olduğunu kabul etmeye yasal dayanak ve olanak bulunmamaktadır. Vergi giderlerine ilişkin davalılar bir sorumluluk kabul etmediklerini açıkça mektuba yazdıklarına göre, davacıların bu miktar yönünden talepleri mahkememizce tamamen haksız görülmüştür.
Hisse devir ve garanti sözleşmeleri tüm taraflar arasında yapıldığı ve tüm davacı ve davalıların olayda hasım olduğu görüldüğünden, hüküm tüm taraflar hakkında kurulmuştur. Bu konuda taraflar arasında bir çekişme de bulunmamaktadır.
Davacı tarafın dava dilekçesinde faiz talep etmediği, ıslah edilen miktar için ıslahla ticari faiz talep ettiği görülmekle, mahkememizce kabul edilen 253.027,02TL için ıslah tarihinden itibaren ticari işlerde uygulanan faiz türü olan avans faiziyle birlikte davanın kabulüne, geri kalan kısım yönünden davanın reddine karar vermek gerektiği vicdani kanaat hasıl olmuş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :
Davacının davasının KISMEN KABUL VE KISMEN REDDİ İLE;
Davanın 253.027,02 TL yönünden KABULÜNE, bu miktarın ıslah tarihi olan 21/05/2021 tarihinden itibaren işleyen avans faizi ile davalılardan müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, geri kalan kısım yönünden talebinin reddine,
Kabul edilen dava değeri olan 253.027,02 TL üzerinden hesaplanan ‭ 17.284,27 TL harçtan peşin alınan (ıslah ve peşin harç toplamı) 19.043,55 TL’den mahsubu ile artan 1.759,28 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacılara iadesine,
Kabul edilen dava değeri ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap ve takdir edilen 26.161,89 TL vekalet ücretinin davalılardan müteselsilen alınarak davacılara verilmesine,
Davacı tarafından tebligat, müzekkere, bilirkişi ücreti ve sair giderler için sarfedilen toplam 7.802,40 TL’nin davanın kabul ve red oranına göre 1.645,18 TL’sinin ve davacı tarafça peşin yatırılan 19.043,55 TL harcın davalılardan müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, bakiye kısmın davacılar üzerinde bırakılmasına,
Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre red edilen miktar üzerinden hesap ve takdir edilen 60.154,79 TL vekalet ücretinin davacılardan müteselsilen alınarak davalılara verilmesine,
Dosyada artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Zorunlu arabuluculuk ücreti olan 1.320,00TL’nin takdiren yarı oranında paylaştırılarak, yarısının davacılardan müteselsilen, yarısının davalılardan müteselsilen alınarak hazineye ödenmesine,
İlişkin, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 22/12/2021

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır