Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/930 E. 2020/54 K. 28.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/930 Esas
KARAR NO : 2020/54

DAVA : Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/10/2019
KARAR TARİHİ : 28/01/2020
KARAR YAZIM TARİHİ : 11/02/2020

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili 15/10/2019 tarihli dava dilekçesi ile; Müvekkili … ile davalı …Şti. ile mülkiyetinde bulunan Kağıthane ilçesi… ada eski 3 parsel sayılı taşınmaz ile ilgili beyoğlu … noterliği 27.03.2015 tarihli… yevmiye sayılı düzenleme şeklinde gayrimenkul arsa payı karşılığında inşaat yapımı ve satış vaadi sözleşmesi yapıldığını, sözleşme devam ederken davalı … Ltd. Şti.’nin sözleşmeyi diğer davalı …Ş. ye devrettiğini, davalıların sözleşmeden kaynaklı edimlerini eksik ifa ettiklerini, sözleşme ile müvekkiline taahhüt edilen daire yerine başka bir daire teslim edildiğini, söz konusu taşınmazların nitelikleri ve özellikleri bakımından farklı olduğunu, sözleşme ile müvekkiline 2+1 şeklinde daire taahhüt edildiğini, sözleşme hazırlanırken müvekkiline … şirketi yetkilileri inşaat devam ettiği müddetçe çevre ve şehircilik bakanlığının kentsel dönüşüm çerçevesinde kira bedeli ödeyeceklerini, bu ödenmez ise kendilerinin ödeyeceklerini taahhüt ettiğini, ancak sözleşmeden sonra … şirket yetkililerinin parselleri birleştirmeleri veya belediyede yaptıkları işlemler sonucu müvekkiline kamu tarafından ödenecek kira bedelinin ancak çok cüzi miktarının ödendiğini, bu sebeple …şirket yetkililerinden … ile görüşüldüğünü, hatanın kendilerinden kaynaklandığının beyan edildiğini, kamu tarafından eksik ödenecek kira bedellerinin ve iskan harçlarının kendileri tarafından ödeneceği kabul ve taahhüt edildiğini, bunun üzerine kamunun ödediği eksik kira farkı… şirketi yetkilisi…tarafından müvekkilinin banka hesabına bir müddet düzenli şekilde aylık 700.-TL yatırıldığını, ancak 2018 kasım ayından sonra kira farkları yatırılmadığını, müvekkilinin bu sebeple de alacaklı olduğunu, bu nedenle davanın kabulü ile, öncelikle ve terditli olarak, tapu iptali ve tescili talebinin kabulüne, bu talep kabul edilmez ise terditli olarak sözleşmenin aykırılıklar ve sözleşme eksik ifası, sözleşmeye aykırı daire teslimi, sözleşmeye aykırı geç teslim, ödenmeyen aylar kira bedeli nedeniyle tazminat taleplerinin kabulüne, vekalet ve yarılama giderlerinin davalıya yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılara usulüne uygun dava dilekçesi, duruşma gün ve saati tebliğ edilmiş, davalı …Ş. vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde; davacı ile diğer davalı …Ltd.Şti. arasında sözleşmesi akdedildiğini, söz konusu sözleşmenin müvekkili şirkete devredildiğini, müvekkili şirketin söz konusu sözleşmeyi ve inşaatı devir aldığı tarihten itibaren tüm yükümlülüklerini eksiksiz olarak yerine getirdiğini, söz konusu işin projelendirmesinin diğer davalı tarafından davacının da aralarında bulunduğu arsa sahiplerinin onayı ile yapıldığını, müvekkili şirketin işi devraldığı tarihten itibaren davacının da muvafakatı bulunan projeler dahilinde işi eksiksiz olarak tamamlayarak teslimini gerçekleştirdiğini, davacı tarafın kendilerine taahhüt edilen dairelerden başka bir dairenin devir ve tescil edildiği iddiasının gerçekdışı olduğunu, tüm bu nedenlerle davacı tarafın davasının müvekkili şirket açısından haksız ve hukuki mesnedden yoksun ve hatta kötüniyetli olduğunu, davanın görevine ilişkin itirazı ile husumetten, usul ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava; davacı şahıs ile davalı şirketler arasında akdedilen arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi kapsamında davalı şirketlerce hukuka uygun ifa gerçekleştirilip gerçekleştirilmediği, tarafların temerrüde düşüp düşmediği, mahkememizin görevli olup olmadığı yönünde evleviyetle tapu iptali ve tescili bunun mümkün olmaması halinde tazminat ödenmesi talepli terditli davadır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. Maddesi “Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir” şeklindedir.
Aynı kanunun 4. Maddesi “Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın;… öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır.” demek sureti ile ticari dava kavramını açıklamıştır.
Kanunumuzun 4. Maddesinde tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın ticari dava sayılan davalar doktrinde mutlak ticari dava olarak isimlendirilir. Kanunda belirtilen mutlak ticari davalar ile bir ticari işletme ile ilgili olması şartıyla havale vedia ve telif hukukundan kaynaklanan uyuşmazlıklar dışındaki bir uyuzmazlığın ticari dava sayılabilmesi için ; her iki tarafın tacir olması ve aynı zamanda da uyuşmazlığın da her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili bulunması gereklidir.
Bu açıklama ışığında dosyaya bakıldığında; davacının gerçek kişi, davalılarının ise ticari şirket olduğu anlaşılmaktadır. Dava arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptali ve alacak davası olup kanunda belirtilen ticari davalardan değildir.
Mutlak ticari dava olmadığı anlaşılan davanın her iki tarafının ticari işletmesi ile ilgili olup olmadığının incelenmesi gerekmektedir. Davalıların tarafın tacir olduğuna şüphe yoktur. Ancak davacı için sistem üzerinden yapılan sorgulamada davacı tarafın tacir olduğuna dair bir kayda rastlanılmamıştır. Öte yandan davacı vekilince yapılan açıklamada da davacının tacir olmadığı belirtilmiştir.
Hal böyle iken huzurdaki dosyada davacı tarafın tacir olmadığı, bir ticari işletmesi bulunmadığı, dolayısı ile dava konusunun mahkememizin görevli olmasını gerektiren her iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirme şartının yerine gelmediği anlaşılmaktadır.
Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir. Taraflar da yargılama bitinceye kadar görev itirazında bulunabilirler. Görev itirazı yapılmamış olsa bile re’sen mahkeme, ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip karara bağlamalıdır.
6335 Sayılı Kanunun 2.maddesi ile değişik 6102 sayılı TTK’nun 5/4 maddesinde; Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemeleri ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu, bu durumda göreve ilişkin usul hükümlerinin uygulanacağı düzenleme konusu yapılmıştır. 6100 Sayılı Kanunun 2. Maddesinde bulunan “Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir. Bu Kanunda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevlidir” düzenlemesi ile Asliye hukuk mahkemeleri genel görevli mahkeme olarak belirlenmiştir.
Böylece uyuşmazlığın çözümünde genel yetkili mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu, mahkememizin görevsiz olduğu, değerlendirilmiş; HMK’nın 114/1-e ve 115/2 ve 138. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Mahkemenin görevine ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, davanın HMK 114/1-c ve 115/2.maddeleri uyarınca görev yönünden USULDEN REDDİNE,
2-Kararın kesinleşmesine müteakip talep halinde dosyanın görevli olan İSTANBUL ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE gönderilmesine,
3-HMK’nun 331 mad. uyarınca Harç, yargılama gideri ve gider avansının görevli mahkemece değerlendirilmesine, davaya başka bir mahkemede devam edilmediği takdirde talep üzerine harç yargılama gideri ve gider avansı konusunda mahkememizce karar oluşturulmasına,
4-HMK 20.maddesi gereğince; karar tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde görevli mahkemeye gönderilmesi talebinde bulunulmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtaratına,
Dair; davacı vekilinin ve davalı 5 G yapı grubu vekilinin yüzlerine karşı, … İnş. Vekilinin yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere her hangi bir Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 28/01/2020

Katip … Hakim …
¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır
5070 Sayılı Kanun gereğince e-imza ile imzalanmıştır.