Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/855 E. 2021/226 K. 11.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/855
KARAR NO : 2021/226
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/10/2019
KARAR TARİHİ : 11/03/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirkete … nolu Modüler Kurumsal Sigorta Poliçesi ile sigortalı … Ltd. Şti.’nin kullanımda olan … Mah. … Sok. No: … Şişli/İSTANBUL adresinde bulunan işyerine, 13.11.2018 tarihinde, …’nin sorumluluğunda olan sokak ana isale hattındaki patlamanın oluşturduğu su akıntısının sirayet etmesi neticesinde maddi hasar meydana geldiğini, müvekkili şirkete yapılan hasar ihbarını müteakip hazırlatılan ekspertiz raporuna istinaden 2.007,00-TL hasar bedeli 28.02.2019 tarihinde ilgilisine ödendiğini, yapılan ödeme ile müvekkili sigorta şirketinin, TTK m. 1472 hükmü gereği sigortalısının haklarına halef olduğunu, dava konusu hasarın, davalı …’nin gerekli bakım ve onarımı yapmamış olması nedeniyle meydana geldiğini, bu sebeple gerekli bakım ve onarımı yapmakla sorumlu olan …’nin hasarın meydana gelmesinde kusurlu ve sorumlu olduğunu, bu nedenle borçlu aleyhine 2.007,00-TL rücu alacaklarının ödeme tarihi olan 28.02.2019 tarihinden itibaren asıl alacağa işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili istemiyle …. İcra Müdürlüğü’nün 2019/… E. sayılı dosyası ile icra takibine girişildiğini ve ödeme emrinin gönderildiğini, borçlu şirket tarafından süresi içerisinde borca, faize ve takibe itiraz ettiğini, borçlunun itirazı haksız ve alacağı geciktirmeye yönelik olduğunu, iş bu itirazın iptali için dava sürecine geçilmek istenmiş ancak 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/A maddesinin “konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” hükmü gereğince 05/08/2019 tarihinde arabuluculuğa başvurulduğunu, bu kapsamda 20/09/2019 tarihinde yapılan arabuluculuk toplantısı neticesinde anlaşma sağlanamadığını ve huzurdaki davayı açma zaruretinin hâsıl olduğunu, sonuç olarak açıklanan nedenlerle ve fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla; …. İcra Müdürlüğü’nün 2019/… Esas sayılı dosyasında haksız olarak yapılan itirazın iptali ile takibin devamını, yargılama giderleri ile ücret-i vekâletin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Mahkememizin bu davada görevli olmadığını, imar mevzuatına uygun olmayan ve müvekkili idarece herhangi bir uygunluk görüşü bulunmayan yapıda meydana gelen hasardan müvekkili idarenin sorumlu olmadığını, fen ve sanat kurallarına uygun yapı yapmayanların, uğranılan zararın tazminini isteyemeyecekelrini, uğranılan zararın ancak fen ve sanat kurallarına aykırı yapı yapanlardan ve gerekli tedbirleri (betonla kaplama, betonarme tecrit duvarı, tahliye pompası vs.) almayanlardan istenebileceğini, açılan davanın bir tazminat davası olduğunu, Borçlar Kanunu’nun 41.maddesine göre tazminat sorumluluğunun doğması için tazminat talep edilenin zarara neden olayda kasıt, ihmal, teseyyüp ya da kusurunun olması; tazminat talep edilen hasar ile arasında bir illiyet bağının bulunması gerektiğini, Türk Ticaret Kanunu’nun 1301. maddesine göre davacı sigorta şirketinin, sigortalısının haklarına halef olması; ancak olaydan müvekkili idarenin kusurlu ve sorumlu olması ile meydana gelen zararla idare arasında uygun illiyet bağının kurulması halinde mümkün olacağını, talep edilen bedelin, piyasa rayicine uygun olmayıp fahiş olarak belirlendiğini, davaya konusu taşınmazda meydana geldiği iddia edilen hasarın oluş şekli ile hasar bedeli arasında barız bir fark görüldüğünü, bu nedenle talep edilen bedeli kabul etmediklerini, müvekkili idarenin davacıya kesinleşmiş bir borcu olmadığını, dolayısıyla idarenin temerrüdü söz konusu olmadığından ancak dava tarihinden sonrası için yasal faiz istenebileceğini, davacının dava dilekçesinde icra inkar tazminat talebi bulunmadığından mahkememizce hüküm kurulurken bu hususun dikkate alınmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; davacı tarafından davalı hakkında başlatılan icra takibine yapılan itirazın İİK.m67 ve devamı maddeleri uyarınca iptaline karar verilmesi istemine ilişkindir.
…. İcra Müdürlüğü’ne ait 2019/… Esas sayılı dosyası celp edilmiş ve incelenmesinde; alacaklısı … Sigorta A.Ş. tarafından, borçlu … Genel Müdürlüğü aleyhine 2.007,00 TL asıl alacak, 44,15 TL faiz olmak üzere yekün 2.051,15 TL üzerinden asıl alacağa takip tarihi olan 28/05/2019 tarihinden itibaren yıllık yasal faiz işletilmek kaydıyla tahsili talebi ile icra takibi başlatıldığı, yasal süresinde borçlu tarafından itiraz edildiği, itiraz sonucu icra takibinin durduğu, mahkememiz nezdinde görülen davanın İİK.m67 uyarınca 1 yıllık hak düşürücü süre içinde açıldığı anlışılmıştır.
Davalı her ne kadar zamanaşımı itirazında bulunmuş ise de icra takibine konu hasarın 2018 yılında gerçekleştiği, eylemin haksız fiilden kaynaklandığı, 2 yıllık zamanaşımı süresi içinde icra takibinin başlatıldığı anlaşılmakla zamanaşımı itirazının reddine karar verilmiştir.
Taraf delilleri toplanmış, davacı tarafça hasar dosyası dosyamıza sunulmuş, hasarın gerçekleştiği yere ilişkin tapu kaydı getirilmiş, davacının halefiyetine ilişkin sigortalısının dava konusu yerde faaliyette bulunduğuna dair kira sözleşmesi istenmiş, belediyeden imar işlem dosyası dosyamız arasına alınmıştır.
Mahkememizin 13/02/2020 tarihli celse ara kararı gereğince dosyanın bir sigorta uzmanı ve bir inşaat mühendisi bilirkişiye tevdiine karar verilmiş, resen görevlendirilen sigorta uzmanı bilirkişi … ile inşaat mühendisi … 16/03/2020 tarihli raporunda özetle; “…13.11.2018 günü, Şişli, … Mah., … Sokaktan geçmekte olan … ye ait isale hattında patlama meydana geldiğini, bunun sonucu olarak aynı sokakta … numarada bulunan ve işyeri olarak kullanılan binanın bodrum katına su girdiğini ve bu kattaki parkeler ve duvar boyalarının zarar görmüş olduğunu, olayda davalı … nin kusurlu olduğunu, meydana gelen hasarın ekspertiz raporu ile tespit edildiğini, onarım için hesaplanan 2.007,- TL nin kurulumuzca da uygun bulunduğunu, davacı Sigorta Şirketinin, sigortalısına 28.02,2019 tarihinde 2.007 TL ödeme yapmış olduğunu, yapılan açıklamalar muvacehesinde, kusur atfedilen davalıdan davacı sigorta şirketinin halefi-yet ilkesi (T.T.K md.1472) gereğince sigortalısına ödeme yapmış olduğu 2.007 TL yi 28.02.2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte rücuen talep edebileceğini…” mütalaa edilmiştir.
Mahkememizin 03/12/2020 tarihli celse ara kararı gereğince davalı itirazları doğrultusunda dosyanın aynı bilirkişi heyetine tevdiine karar verilmiş, bilirkişiler 16/12/2020 tarihli ek bilirkişi raporunda özetle; “…yapılan inceleme ve tespitlere göre kök rapordaki örüş ve kanaatlerinin değişmediğini, her türlü hukuki değerlendirmenin Mahkememize ait olduğunu…” şeklinde görüş beyan etmişlerdir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davalının sorumluluğunda bulunan isale hattında meydana gelen patlama sonucunda davacının sigortalısına ait işyerini su bastığı ve bir kısım emtianın zarar gördüğü, bu zararın karşılanması için davacının sorumluluğu gereği zarar tutarını sigortalısına ödediği hususlarında bir ihtilaf bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık patlayan su borusu nedeni ile davacının sigortalısı ile davalının kusur durumları ile oluşan zarar ile ödenen tutarın uyumlu olup olmadığı noktalarındadır. Bunun tespiti için bilirkişi incelemesi yoluna gidilmiş, rapora göre bakım ve onarım eksikliğinden dolayı boruda patlama gerçekleştiği, bunda davacı sigortalısına atfedilecek bir kusur bulunmadığı, talep edilen tutarın da gerçekleşen zarar ile uyumlu olduğu belirlenmiştir. Davalı itirazları ile ek rapor alınmasına karar verilmiş ise de kök raporunu tekrar eden bilirkişilerin raporu mahkememizce de benimsenmiştir. Davacının sigorta poliçesi süresi içinde gerçekleşen risk gereği sigortalısına ödeme yaptığı sabittir. Ödenen tutarın belgesi de dosyaya sunulmuştur. Ödenen tutarın zarar ile de uyumlu olduğu anlaşılmakla davacının talebinin yerinde olduğu kanaatine varılmıştır. Davacı icra takibinden önce davalıyı temerrüde düşürdüğünden takip öncesi işlemiş faiz talebinde de haklıdır. Dava itirazın iptali davası ise de davacının bu konuda talebi bulunmadığından icra inkar tazminatına yönelik olarak hüküm tesis edilmemiştir. Açıklanan nedenlerle davacının davasının kabulüne dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının KABULÜ ile; davalının …. İcra Müdürlüğü’nün 2019/… esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptaline, takibin takip talebindeki şartlar ile aynen devamına,
2-Alınması gereken 140,11 TL harçtan peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 95,71 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafça yapılan 44,40 TL başvuru harcı, 44,40 TL peşin harç, 1.200 TL bilirkişi ücreti, tebligat ve posta masrafından oluşan 124,00 TL olmak üzere toplam 1.412,80 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ne göre 2.051,15 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Dava açılmadan evvel Hazineden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
6-Kullanılmayan gider avansının hükmün kesinleşmesi halinde ödeyen tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı HMK 341. Maddesi uyarınca miktar itibari ile KESİN olmak üzere karar verildi, verilen karar usulen okundu anlatıldı.11/03/2021

Katip …
¸

Hakim …