Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/826 E. 2020/633 K. 08.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/826 Esas
KARAR NO : 2020/633

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/10/2019
KARAR TARİHİ : 08/12/2020
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
A. Tarafların Talepleri
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı şirket arasında 12.09.2012 tarihli şarap satım sözleşmesi imzalandığını, sözleşmenin 2.1. Maddesi gereği sözleşmenin 4.048 şişe 75 cl kotalı olduğunu, kota hedefi dolduğunda ayrıca bir ihtarnameye gerek olmadan kendiliğinden sona erdiğini, ancak kota hedefinin tamamlanması için geçecek süre hiçbir şekilde 5 yılı geçemeyeceğini, bu 5 yıllık süre içerisinde kotanın gerçekleştirilmemesi halinde müşteri…’ nın kendisine ödemesi gereken münhasır reklam ve satış yeri bedelinin tamamını almış ise aldığı katılım bedelinin gerçekleştiremediği satış ile oranlaması soncu bulunacak miktarını …ya iade edeceğini kabul ve taahhüt ettiğini, davacı müvekkil şirket tarafından davalıya toplamda 35.400,00 TL ödeme yapıldığını, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 2.1. Maddesi gereğince sona ermiş olması sebebiyle müvekkili tarafından Beyoğlu … Noterliğinden 12.09.2012 tarihinde sözleşmenin sona erdiğini ve davalı şirketin katılım bedelinin gerçekleştiremediğini satış ile oranlaması soncunu bulunan 24.448,48 TL bedelinin ödenmesi hususunu davalıya ihtar ettiğini, bu nedenlerle icra takibi başlatıldığını ancak davalının itiraz ettiğini, dava şartı olan arabuluculuğa başvurulduğunu anlaşma sağlanamadığını, davalının itirazının reddi ile takibin devamını ve kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; icra takibine konu alacağın dayanağı fatura alacağı olduğunu ancak fatura içeriğinde alacağın türü veya kaynaklandığı ilişki yer olmadığını, takip talebinde belirttirdiğinin aksine 21.12.2017 düzenleme tarihli fatura müvekkiline hiç tebliğ edilmediğini, sözleşmenin 5-c nolu maddesi altında bulunan işyerinin işletilmesine katkıda bulunmak amacı ile ödenecek belirli tutarın hizmet bedeli faturası karşılığı ödenmesinin kararlaştırıldığını, bu ödemenin yapılmasının bir karşılığa bağlanmadığını, davacının alacak istemini dayandığı katılım bedeli ifadesinin de herhangi bir karşılık ve iade koşuluna bulunmadığını, işyerinin işletilmesine katkıda katkıda bulunma amacı ile ödeneceği kararlaştırılmış tutarın iadesi isteminin sözleşmeye ve yasaya aykırı olduğunu, reklam ve satış yeri bedeli amaçlı ödeme yapılması yapıldığı hallerde ise iadesi istemi de yasaya aykırı olduğunu, bu nedenlerle davanın reddine ve kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
B.Uyuşmazlık ve Deliller
Davanın itirazın iptali davası olması sebebi ile öncelikle itirazın yapıldığı icra dosyası mahkememiz dosyası arasına alınmış, yapılan incelemede İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün… esas sayılı dosyası ile mahkememiz dosyasının taraflarının aynı olduğu, dosyamız davacısının alacaklı, dosyamız davalılarının borçlu olduğu, 28.448,48 TL için takip yapıldığı ancak mahkememize 24.448,48 TL için itirazın iptali davası açıldığı, böylece dava değerinin takip miktarından az olduğu, davalı tarafından süresinde ve geçerli bir şekilde itiraz dilekçesi sunulduğu görülmüştür.
Mahkememizce resen görevlendirilen mali müşavir bilirkişi … marifetiyle hazırlanan 16.03.2020 tarihli bilirkişi raporunda özetle; ” davacı tarafın 2012-2018 yıllarına ait ticari defterlerin davacı lehine delil olma özelliğini taşıdığı, davacı tarafça davalıya 133.321,06 TL hizmet verildiği davalı tarafça davacıya 104.872,58 TL ödeme yapıldığı, davalı tarafın ticari defterlerinin kendi lehine delil niteliği olduğu, davalı defterlerine göre davacıya borç bulunmadığı, davacı tarafın 21.12.2017 tarihinde … seri nolu 28.448,45 TL tutarlı faturaların davalı tarafın ticari defter ve belgelerinde bulunmadığı, davacı defterlerine itibar edilecekse davacının 28.448,45 TL alacaklı olduğu, davalı defterlerine itibar edilip dava konusu faturanın mahkemece kabul edilmemesi halinde davalı tarafın davacı yana borcun olmadığı kanaatine varıldığı, dava konucu faturanın 27.12.2017 tarihinde kesildiğini, daha detaylı inceleme için BA BS formlarına ihtiyaç duyulduğu” hususlarında mütalaada bulunmuştur.
Anılan bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, davalı taraf sunduğu 04/04/2020 tarihli dilekçeyle rapora karşı beyanlar sunmuş, taraflar arasında bir cari hesap sözleşmesi bulunmadığını, davacı tarafça kesilen faturanın davalı kayıtlarında yer almadığını, davacının davasını ispat edemediğini, davanın bu nedenle reddinin gerektiğini belirtmiş ve BA/BS formlarını sunmuştur.
Davacı vekilince sunulan 28/04/2020 tarihli bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde dava konusu faturanın bir mal teslimine istinat etmediği, bu bedelin taraflar arasında imzalanmış 12/09/2012 tarihli şarap satış sözleşmesinin 2.1. Maddesinde belirtilen reklam ve katılım bedeline ilişkin iade bedeli olduğunu ifade etmiştir.
Mahkememizce davalı tarafça satın alınan alkol miktarının ticari defter ve faturalardan tespiti ile alınan alkol miktarının sözleşmede alınacağı taahhüt edilen miktara oranının belirlenmesi, bu suretle davalının taahhüt ettiği alım miktarına ulaşıp ulaşmadığının ortaya konulması, eğer taahhüt edilen alım miktarına ulaşılamamış ise alınan ve alınması gereken miktar arasındaki farkın oranın yüzde olarak bulunması, daha sonra bulunan oranın davacı tarafça davalıya ödenen ilk hizmet bedelleri toplamına oranlanması sureti ile iade edilmesi gereken ödemenin bulunması suretiyle ek rapor hazırlanması için dosya yeniden bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişi 01/09/2020 tarihli ek raporunda özetle; “taraflar arasında imzalanan sözleşmeye göre davalının 4.048 adet şişe satmayı taahhüt ettiğini, 1.153 adet satış yapıldığını, kalan 2.931 şişeye dair satış yapılmadığının tespit edildiğini, gerçekleşmeyen satıl yüzdesinin %71,52 olduğunu, 30.000,00 TL üzerinden yapılan hesaba göre davacının 21.456,00 asıl iade bedeli ve 3.862,08 TL KDV yönünden olmak üzere toplam 25.318,08 TL alacaklı olabileceğini, davacı yanın davalıya KDV dahil 28.448,45 TL lik kalan alıma istinaden fatura kesildiğini, dava konusunun bu fatura olduğunu, buna göre fiyat listelerine göre, toplam 25.318,08 TL tutar alacaklı olacağı ancak davacı tarafın talebinde faturanın 28.448,45 TL tutarı talep edildiğini, taraflar arasında yapılan sözleşme hükümlerine göre gerçekleşmeyen kısım açısından davacı tarafın 25.318,08 TL tutarlı fatura kesebileceğini,” mütalaa etmiştir.
Anılan bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, davalı taraf sunduğu 17/09/2020 tarihli dilekçeyle rapora karşı beyanlar sunmuş, taraflar arasında bir cari hesap sözleşmesi bulunmadığını, davacı tarafça kesilen faturanın davalı kayıtlarında yer almadığını, davacının faturanın davalıya tebliğini ispat edemediğini, davacının davasını ispat edemediğini, davacı tarafça yapılan ödemenin sözleşmenin 5.c maddesi gereği katkı ödemesi olduğunu, sözleşmenin 2.1 nolu maddesinden kaynaklanan ve ileride iadesi talep edilebilecek bir ödemenin bulunmadığını, davanın bu nedenle reddinin gerektiğini belirtmiştir.
Davacı vekilince sunulan 17/09/2020 tarihli bilirkişi raporuna beyan dilekçesinde davayı 24.448,48 TL üzerinden ikame ettiklerini, bilirkişinin hesapladığı miktarın 25.318,08 TL olduğunu, ek rapor ile davanın haklılığının kanıtlandığını ifade etmiştir.
Tarafların BA BS formları ilgili vergi dairelerinden istenmiş 23/10/2019 tarihli yazı ile … Vergi Dairesi Müdürlüğü’nce ve 16/10/2019 tarihli … Vergi Dairesi Müdürlüğü’nce BA BS formları gönderilmiştir.
C. Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe;
Huzurdaki dava itirazın iptali davasıdır. Dava dilekçesi ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde uyuşmazlığın taraflar arasındaki sözleşme ışığında davalı tarafın davacı tarafa taahhüt ettiği miktarda şarap ürünü satın alıp almadığı, eğer taahhüt edilen alım oranı gerçekleşmemiş ise davacı tarafça davalıya yapılan ödemenin iadesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, taraflar arasındaki taahhüdün hangi oranda gerçekleştirildiği, davacı tarafça yapılan ödemenin başka bir amaç ile yapılıp yapılmadığı, alacağın takip tarihi itibari ile likit olup olmadığı, icra takibine yapılan itirazın haklı olup olmadığı, icra inkar ve kötüniyet tazminatının şartlarının oluşup oluşmadığı hususlarında toplandığı anlaşılmaktadır.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla mahkememizin ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiştir. Dava şartlarına ilişkin eksik ve ilk itiraz bulunmadığı anlaşıldıktan sonra tarafların sulh olma imkanı bulunmadığından uyuşmazlık noktaları belirlenip tahkikat aşamasına geçilerek deliller toplanıp bilirkişi raporu alınmak suretiyle sonuca gidilmiştir.
Yapılan yargılama, toplanan deliller, tarafların dilekçe ve beyanları ile duruşma esnasındaki sözlü açıklamaları, taraflar arasındaki sözleşme, davalının icra dairesine sunduğu itiraz dilekçesi hep birlikte değerlendirildiğinde, taraflar arasındaki ticari ilişkinin varlığına dair bir ihtilaf bulunmadığı anlaşılmaktadır. Davalı itiraz dilekçesinde ilişkinin bulunmadığına dair bir savunma ileri sürmemekte, itiraz dilekçesinin sunulduğu gün itibariyle takibe konu faturanın kendilerine tebliğ edilmemiş olduğuna bir alacağın bulunmadığına, faize ve asıl borca dair itirazda bulunmaktadır.
Öncelikle belirtmek gerekir ki davacı tarafça sunulan ve davalı tarafça imzası inkar edilmeyen 12/09/2012 tarihli sözleşme kapsamında uyuşmazlık çözümlenecektir. Bu sözleşme ile davalı 4.048 şişe 75 cl’lik şarap ürünlerini toplam beş yıl içerisinde almayı taahhüt etmekte, bu taahhüt miktarına ulaşmaması halinde ise davacı tarafından ödenen reklam ve satış yeri bedelinin aldığı ürüne oranına denk gelecek kısmını iade etmeyi kabul etmektedir.
Davacı tarafça davalıya farklı zamanlarda her biri toplam 17.700,00 TL olmak üzere iki defada toplam 35.400,00 TL ödeme yapıldığı anlaşılmaktadır. Kaldı ki davalı tarafça bu bedelin alınmadığına dair bir iddia ileri sürülmemektedir.
TTK’nın 18. maddesinde tacir olmanın hükümleri arasında sayılan yükümlülüklerin biri de bu Kanun hükümleri uyarınca gerekli ticari defterleri tutmaktır. Defter tutma yükümlülüğü Kanunun 64. maddesinde ayrıca düzenlenerek her tacirin, ticari defterleri tutmak ve defterlerinde ticari işlemleriyle ticari işletmesinin iktisadi ve mali durumunu, borç ve alacak ilişkilerini ve her hesap dönemi içinde elde edilen neticeleri, bu kanuna göre açıkça görülebilir bir şekilde ortaya koymak zorunda olduğu belirtilmiştir.
Her iki tarafın da tacir olması nedeni ile 24/12/2019 tarihli celsede tarafların ticari defterleri üzerinde inceleme yapılmasına, incelemenin yerinde inceleme suretiyle gerçekleştirilmesine karar verilmiştir.
Hazırlanan bilirkişi raporlarından ve dosya kapsamından taraflar arasındaki ticari ilişkinin varlığı konusunda herhangi bir ihtilaf bulunmadığı, taraflarca ibraz edilen yasal defterlerin HMK md. 222 uyarınca kendileri lehine delil niteliğinin bulunduğu, davalı tarafın almayı taahhüt ettiği miktarın 4.048 olduğu ancak alınan miktarın 1.153 olduğu, taahhüt edilen ile gerçekte alınan arasında 2.931 şişelik fark bulunduğu, taahhüdün %28,48 inin gerçekleştirildiği anlaşılmaktadır.
Davalı tarafça her ne kadar cevap dilekçesi ve itiraz dilekçelerinde yapılan ödemenin sözleşmenin 5.c maddesi gereği katkı ödemesi olduğu, sözleşmenin 2.1 nolu maddesinden kaynaklanan ve ileride iadesi talep edilebilecek bir ödemenin bulunmadığı ifade edilmiş ise de, sözleşmedeki 5.c maddesinin 2.1 maddesinde belirlenen katılım bedelini açıkladığı, her iki maddenin bir bütün olduğu, 5. Maddenin ikinci maddede belirtilen katkı bedelinin ödeme şeklini belirleyen bir madde olduğu anlaşılmakla bu itiraza itibar edilmemiştir.
İcra takibinin 24.448,48 TL üzerinden başlatıldığı, davanın ise 24.448,48 TL üzerinden ikame edildiği anlaşılmaktadır. Her ne kadar dava dilekçesinde itirazın iptaline denilip de kısmi iptal talep edildiği belirtilmemiş ise de, davacı tarafça sunulan 17/09/2020 tarihli dilekçeyle davanın 24.448,48 TL üzerinden ikame edildiği ve taleplerinin bu yönde olduğu belirtildiğinden bu hususta ayrıca dilekçenin açıklatılmasına lüzum görülmemiştir.
Öte yandan harcın da 28.448,48 TL üzerinden yatırıldığı anlaşılmakla, icra takibinde talep edilip de mahkememizde talep edilmeyen 4.000,00 TL’lik kısım yönünden usulüne uygun açılmış ve harcı ödenmiş bir dava bulunmadığından bu yönde karar tesisin edilmemiştir.
Neticeten davalının sözleşme ile taahhüt ettiği edimi yerine getiremediği, taahhüdünün yalnızca %28,48 inin gerçekleştirildiği anlaşılmakla davacının ödediği bedelin bu oran düşülmek suretiyle kalan miktarını isteyebileceği vicdani kanaati oluşmuş; yapılan hesapta bu orana denk gelen bedelin 25.318,08 TL olduğu belirlenmiş, ancak davanın belirlenen bedelden daha az bir bedel olan 24.448,48 TL üzerinden ikame edilmiş olması nedeniyle taleple balılık kuralı gereği davanın bu bedel üzerinden kabulüne karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile
A. İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün …Es sayılı takibine vaki itirazın;
a. 24.448,48 TL asıl alacak yönünden İPTALİNE; takibin bu alacak yönünden kaldığı yerden DEVAMINA
b. 4.000,00 TL’lik kısım yönünden harcı ödenip de usulüne uygun açılmış bir dava bulunmadığından bu kısım yönünden KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA
B. İtiraz haksız ve alacak likit ve tarafların ticari defterlerinden belirlenebilir olduğundan kabul edilen alacağın %20 nispetinde hesaplanan 4.889,60TL İcra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya VERİLMESİNE,
3-Alınması gereken 1.670,07-TL harçtan peşin alınan 275,28-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.394,79-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafça yapılan 44,40-TL başvuru harcı, 275,28-TL peşin harç, 800-TL bilirkişi ücreti, tebligat ve posta masrafından oluşan 65,70-TL olmak üzere toplam 1.185,38-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ne göre 4.080,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Kullanılmayan gider avansının hükmün kesinleşmesi halinde ödeyen tarafa iadesine,
7-Dava açılmadan evvel sonradan haksız çıkan taraftan alınmak üzere suç üstü ödeneğinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına dair,
gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 08/12/2020

Katip …
e-imzalıdır.

Hakim …
e-imzalıdır.