Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/806 E. 2020/632 K. 08.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/806 Esas
KARAR NO : 2020/632

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/10/2019
KARAR TARİHİ : 08/12/2020
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
A. Tarafların Talepleri
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 1.513,47 TL lik 2 adet fatura alacağı sebebiyle borçlu aleyhine icra takibi başlattığını, söz konusu alacağın 31.03.2016 tarihli ve 27.02.2017 tarihli iki adet faturadan kaynaklandığını, davalının faturadaki malzemelerin ayıplı olmasından dolayı fatura ödemelerinin durduğunu ve görünen borcu reddettiklerini belirterek icra takibine itiraz ettiklerini, davalının söz konusu malların ayıplı olduğuna dair bugüne kadar müvekkiline bir bildirimde bulunmadığını, alıcının gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ettiği satılanı kabul etmiş sayıldığını, borca itiraz eden davalının yasal süre içerisinde müvekkiline ayıp bildirimini yapmadığını, zorunlu dava şartı olan arabuluculuğa başvurulduğunu ancak anlaşma sağlanamadığını, bu nedenlerle durdurulan takibin devamına, ve icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Usulüne uygun tebligata rağmen davalı tarafından herhangi bir cevap dilekçesi sunulmamıştır.

B.Uyuşmazlık ve Deliller, Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe
Huzurdaki dava itirazın iptali davasıdır. Dava dilekçesi ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde uyuşmazlığın davacı şirket ile davalı şirket arasındaki ticari ilişki kapsamında davalı şirketin edimlerini sözleşmeye uygun olarak ifa edip etmediği, bu nedenle davacının alacağının bulunup bulunmadığı, icra takibine yapılan itirazın haklı olup olmadığı, kötüniyet ve icra inkar tazminatlarının şartlarının oluşup oluşmadığı hususlarına ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.
Davanın itirazın iptali davası olması sebebi ile öncelikle itirazın yapıldığı icra dosyası mahkememiz dosyası arasına alınmış, yapılan incelemede İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile mahkememiz dosyasının taraflarının aynı olduğu, dosyamız davacısının alacaklı, dosyamız davalılarının borçlu olduğu, dava değerlerinin asıl alacak yönünden aynı olduğu, davalı tarafından süresinde ve geçerli bir şekilde itiraz dilekçesi sunulduğu görülmüştür.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla mahkememizin ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiştir. Dava şartlarına ilişkin eksik ve incelenmesi gereken ilk itiraz bulunmadığı anlaşıldıktan sonra tarafların sulh olma imkanı bulunmadığından uyuşmazlık noktaları belirlenip tahkikat aşamasına geçilmiş, deliller toplanıp bilirkişi raporu alınmak suretiyle sonuca gidilmiştir.
Yapılan yargılama, toplanan deliller, tarafların dilekçe ve beyanları ile duruşma esnasındaki sözlü açıklamaları, davalının icra dairesine sunduğu itiraz dilekçesi hep birlikte değerlendirildiğinde, taraflar arasındaki ticari ilişkinin varlığına dair bir ihtilaf bulunmadığı anlaşılmaktadır. Davalı itiraz dilekçesinde ilişkinin bulunmadığına dair bir savunma ileri sürmemekte, malın ayıplı olduğuna dair itirazda bulunmaktadır.
İtirazın iptali davası, müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz ettiği alacak üzerine açılan bir eda davasıdır. Madde metninde de açıkça belirtildiği üzere, takip alacaklısı tarafından ödeme emrine süresi içinde itiraz etmiş olan takip borçlusuna karşı, genel mahkemede açılır ve genel hükümlere göre görülür. Alacaklı bu davada genel hükümler çerçevesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava etmektedir.
İtirazın iptali davası, itirazın hükümden düşürülmesi ana başlığı altında düzenlendiğinden, takip hukuku içinde ve takip talebiyle sıkı sıkıya bağlantılı olarak ele alınması gereken, sonucuyla takibin devamına etkili bir dava türü olup, takip talepnamesinde dayanılan borç ve borcun sebebi ile bağlılık asıldır.
Bu davada, ispat yükü kural olarak davayı açan alacaklıda olup, alacaklı alacağını ispatla yükümlüdür. Genel hükümler çerçevesinde ispat edilecek alacak da yine takip talepnamesine konu olan ve borçlu tarafça itiraza uğrayan alacaktır. Zira, aynı maddede itirazın haksızlığı borçlu açısından, takibin haksız ve kötü niyetli yapılması da alacaklı açısından tazminat müeyyidesine bağlanmıştır.
Yeri gelmişken belirtilmelidir ki, genel hükümlere göre ispat olanağının varlığı, takip talepnamesinde yer alan borç sebebinden ve takip dayanağından uzaklaşmak anlamında düşünülmemelidir. Burada sadece icra hukuk mahkemelerinin dar yetkisi nedeniyle inceleyemediği delillerin genel mahkemede serbestçe ancak, borca bağlı olarak ileri sürülmesi olanağının varlığı söz konusu olmaktadır. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Tarih: 18.09.2013 Esas: 2013 / 19-142 Karar: 2013 / 1371)
Takibe bağlılığın bir diğer görünümü de itiraz ile bağlılıktır. Ancak itiraza bağlılık genel mahkemelerde takibe bağlılık gibi sert uygulanmaz. İtirazında sebep bildirmeyen ya da belirli sebeplere dayanan borçlu, daha sonra icra mahkemesinde itirazın kaldırılmasında, sadece alacaklı tarafından ibraz edilen senet metninden anlaşılabilen borca itiraz sebeplerini ileri sürebilir, bunun dışında yeni bir itiraz sebebi ileri süremez. Ancak genel mahkemede farklı sebepler ileri sürebilir. Ancak borçlunun kabul ettiği vakıaların genel mahkemede yeniden incelenmesine lüzum bulunmayacaktır. Somut olayda borçlu malın ayıplı olduğunu iddia etmekle malın teslim edildiğini zımnen kabul etmekle bu savunması ile bağlıdır. Bu durumda borçlu malın ayıplı olduğuna dair süresinde ihbar yükümlülüğünü yerine getirdiğini ispatlamalıdır. “Somut olayda davacı icra takibine konu faturalarda yazılı olan malların davalıya teslim edildiğini ileri sürmüş, davalı ise akdi ilişkiyi kabul etmiş ancak kendisine teslim edilen malların ayıplı olduğuna dair davacıya bildirimde bulunduğunu iddia etmiştir. Bu durumda, ayıp ihbarının yapıldığını ispat yükü davalı taraftadır. Davalı davacıya ihbarda bulunduğunu yazılı bir delil ile kanıtlayamamıştır. O halde, davalı tarafından ayıp ihbarı yapıldığının ispatı için yazılı delil sunulmayan davada “yemin” deliline dayanılmış olduğundan mahkemece, ayıp ihbarı yapıldığının kanıtlanması amacıyla davacıya yemin önerme hakkının bulunduğu davalıya hatırlatılarak sonucuna göre karar verilmesi gereklidir. Hal böyle olunca, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına, bozma ilamında gösterilen ve yukarıda açıklanan ilave nedenlerle uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.” (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 24.05.2017 tarih 2017/19-1633 Esas 2017/1013 Karar sayılı ilamı)
TTK’nın 18. maddesinde tacir olmanın hükümleri arasında sayılan yükümlülüklerin biri de bu Kanun hükümleri uyarınca gerekli ticari defterleri tutmaktır. Defter tutma yükümlülüğü Kanunun 64. maddesinde ayrıca düzenlenerek her tacirin, ticari defterleri tutmak ve defterlerinde ticari işlemleriyle ticari işletmesinin iktisadi ve mali durumunu, borç ve alacak ilişkilerini ve her hesap dönemi içinde elde edilen neticeleri, bu kanuna göre açıkça görülebilir bir şekilde ortaya koymak zorunda olduğu belirtilmiştir.
Her iki tarafın da tacir olması nedeni ile 17/12/2019 tarihli celsede tarafların ticari defterleri üzerinde inceleme yapılmasına, hazır bulunmayan davalıya ticari defterlerini iki hafta içinde HMK 222 gereği sunmasına, bu süre içerisinde gereği yerine getirilmediği takdirde bu delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağının taraflara ihtarına, ihtar yerine geçmek üzere duruşma tutanağının tebliğine karar verilmiş ve ilgili duruşma tutanağı davalı tarafa tebliğ edilmiştir.
Davalı tarafça cevap dilekçesinde ayıp ihbarına dair bir delil sunulmadığı gibi, süresinde ticari defterler de sunulmamıştır. Bu durumda davalının üzerine düşen ispat yükünü ifa etmediği anlaşılmış, bu nedenle davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ İLE;
A-Davalının İstanbul … İcra Dairesi’nin… esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptaline, takibin devamına,
B-Alacak likit ve itiraz haksız olduğundan hükmolunan alacak üstünden hesaplanan 234,4 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gereken 103,38-TL harçtan peşin alınan 44,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 58,98-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafça yapılan 44,40-TL başvuru harcı, 44,40-TL peşin harç, tebligat ve posta masrafından oluşan 279,20-TL olmak üzere toplam 368,00-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ne göre 1.513,47-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Kullanılmayan gider avansının hükmün kesinleşmesi halinde ödeyen tarafa iadesine,
7-Dava açılmadan evvel sonradan haksız çıkan taraftan alınmak üzere suç üstü ödeneğinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına dair,
Dair; malvarlığına ilişkin davalarda 6763 sayılı kanununun 41. maddesi ile değişik 6100 sayılı HMK md. 341/2. maddesi gereğince dava miktarı veya değeri 5.390,00 TL’lik kesinlik sınırında kaldığından KESİN olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 12/12/2020

Katip …
e-imzalıdır.

Hakim …
e-imzalıdır.