Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/789 E. 2020/260 K. 01.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/818
KARAR NO : 2020/331

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/10/2019
KARAR TARİHİ : 14/07/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
A-Tarafların İddia ve Talepleri
Davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkili şirket nezdinde ZMSS kapsamında sigortalı bulunan davalı şirkete ait … plaka sayılı araca … adlı şahsa ait minibüse arkadan çarpıtığını, çarpmanın etkisi ile minibüsün de … adına kayıtlı araca çarptığını, kaza nedeni ile … ve … adlı şahıslara ödeme yapıldığını, işbu davanın bu ödemelerin rücusuna istinaden açıldığını, davalı şirkete ait aracın olay yerinden kaçtığını, bu nedenle ödenen bedelin sigortalıya rücu edilmesinin gündeme geldiğini, davacı şirketin TTK kapsamında halef olduğunu, davalı şirkete ihtarname gönderildiğini ancak davalının haksız ve mesnetsiz bir şekilde borca itiraz ettiğini belirterek itirazın iptalini ve %20 oranında icra inkar tazminatının taraflarına ödenmesini talep ve dava etmiştir.
Davalıya usulüne uygun olarak tebligat yapılmasına rağmen davalı tarafça davaya herhangi bir cevap dilekçesi sunulmamıştır.
B-Toplanan Deliller
Davanın itirazın iptali davası olması sebebi ile öncelikle itirazın yapıldığı icra dosyası mahkememiz dosyası arasına alınmış, yapılan incelemede İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile mahkememiz dosyasının taraflarının aynı olduğu, dosyamız davacısının alacaklı, dosyamız davalısının borçlu olduğu, dava değerlerinin aynı olduğu, borca itirazın şirket yetkilisi tarafından değil, vekaleten bir üçüncü şahıs tarafından yapıldığı görülmüştür.
C-Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe
Huzurdaki dava niteliği itibariyle İİK 67. de düzenlenen iptali davasıdır. Dava dilekçesi ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde uyuşmazlığın davacı ile davalı arasındaki sigorta ilişkisi nedeni ile davacının alacaklı olup olmadığı, rücu şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, geçerli bir itirazın bulunup bulunmadığı hususlarında toplandığı anlaşılmaktadır.
İtirazın iptali davaları İİK. mad. 67/I -III, V‟de düzenlenmiş olup borçlunun itirazının hükümsüz kılınarak, itiraz ile duran ilâmsız takibe konu olan alacağın varlığının saptanarak, icra takibinin devam etmesini sağlamak amacı ile açılır.
Kendine özgü bir dava türü olan itirazın iptali davasının açılabilmesi için bazı koşulların bir arada bulunması gerekir.
a) Öncelikle yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir ilamsız icra takibi bulunmalıdır. İtirazın iptal davası, icra takibi ile bağlantılı olduğundan, davalı aleyhine yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası dinlenmez. Yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir icra takibi bulunmadıkça, itirazın iptali davası açılamaz.
b) Borçlu tarafından süresi içinde yapılmış -ve hakkındaki takibi durdurmuş olan- geçerli bir itiraz bulunmalıdır.
c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir.
Belirtildiği üzere geçerli bir takipte gönderilen ödeme emrine, geçerli bir itiraz bulunması halinde itiraz dilekçesinin alacaklıya tebliğinden itibaren bir yıllık süre içerisinde bu dava açılabilecektir.
Geçerli bir takibin bulunmaması halinde takibin devamına imkan bulunmadığı gibi geçerli bir itirazın bulunmaması halinde de incelenip iptal edilmeye konu edilecek bir itirazın bulunmaması söz konusu olacaktır.
Dosyanın yapılan incelemesinden itirazın davalı şirket yetkilisinin … olduğu ancak şirket adına…adlı şahısça yapıldığı anlaşılmaktadır. Adı geçen şahsın dosyamıza sunduğu dilekçe ekinde sunduğu vekaletnamenin şirket yetkilisi tarafından verildiği, vekaletnamenin banka işlemleri, araç satış işlemleri gibi işlemleri kapsadığı anlaşılmaktadır.
Öte yandan Avukatlık Kanunu’nun 35. maddesinin 2. fıkrasına göre, kanun işlerinde ve hukukî meselelerde mütalâa vermek, mahkeme, hâkem veya yargı yetkisine sahip bulunan diğer organlar huzurunda gerçek ve tüzel kişilere ait hakları dava etmek ve savunmak, adlî işlemleri takip etmek, bu işlere ait bütün evrakı düzenlemek, yalnız baroda kayıtlı avukatlara aittir. Avukatlık Kanunu Yönetmeliği’nin 14. maddesinin 2. fıkrasında da aynı hüküm tekrarlanmıştır. Aynı kanunun 63. maddesinin ilk fıkrasına göre, baro levhasında kayıtlı bulunmayanlar ve işten yasaklanmış olan avukatlar, şahıslarına ait olmayan dava evrakını düzenleyemez, icra işlemlerini takip edemez ve avukatlara ait diğer yetkileri kullanamazlar.
Bu durumda davalı şirket yetkilisi gibi hareket eden şahsın aslında şirket yetkilisi olmadığı, (icra dairesinde temsil yetkisinin de münhasıran avukatlık mesleğine hasredilmesi karşısında) şirket vekilinin avukat olmadığı anlaşılmaktadır.
Geçerli bir itirazın bulunması için şirketin yetkilisince yapılması gerekir. Yargıtay 19. Hukuk Dairesi Esas No : 2015/15639 ;Karar No : 2016/5071 sayılı kararında “Şirkete ait ticari sicil kayıtlarının incelenmesinde şirketi 10/03/2010 tarihinden itibaren 20 yıl süre ile …’nun temsile yetkili olduğu anlaşılmaktadır. İtiraz tarihinde de davalı şirketi temsile yetkili …olduğundan ve itirazda bulunan…’nun şirketi temsil yetkisi bulunmadığından usulüne uygun yapılmış bir itirazın varlığından söz edilemez. İtirazın iptali davasında süresinde geçerli bir itirazın bulunması dava şartıdır (İİK 62. md.) ve yargılamanın her aşamasında resen dikkate alınmalıdır. Bu nedenle mahkemece dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, mahkeme kararının bozulması gerekmiştir.” denmekle aynı husus vurgulanmıştır.
6100 Sayılı HMK’nın 114. Maddesi davanın görülebilme şartlarından biri olarak düzenlenmiştir. Yukarıda belirtilen sebeplerle geçerli bir itirazdan söz edilemeyeceğinde itirazın iptali davasının görülmesi mümkün değildir. Davanın HMK 114’e aykırı olarak ikame edildiği anlaşılmaktadır.
Dava şartlarının eksik olması halinde ise uygulanacak yol devam eden maddede düzenlenmiştir. Buna göre mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Son tahlilde davanın dava şartı yokluğundan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM
1-Davanın HMK 119/2 gereği icra dairesine yapılmış geçerli bir itiraz bulunmadığından davanın, dava şartı yokluğu nedeni ile USULDEN REDDİNE,
2-Harçlar Yasasına göre alınması gereken 54,40TL red karar harcının, davacı tarafça peşin yatırılan 117,57-TL harçtan mahsubu ile 99,07-TL fazla harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacı tarafa iadesine,
4-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
5-Kullanılmayan gider avansının hükmün kesinleşmesi halinde ödeyen tarafa iadesine,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı veya vekilinin yokluğunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere herhangi bir Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.14/07/2020

Katip … ¸

Hakim … ¸