Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/785 E. 2019/63 K. 10.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/785
KARAR NO : 2019/63

DAVA : Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 08/10/2019
KARAR TARİHİ : 10/10/2019
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin emaneten almış olduğu … Ltd. Şti.’ne ait olan … plakalı araçla hali hazırda trafikte seyir halinde gitmekteyken firmanın kamu ya da özel borç olup olmadığı bilinmeyen sebeple ve müvekkilinin de bunu herhangi bir şekilde bilmesi mümkün de değilken trafik polislerince bir çevirmeye maruz kalmış olup araç üzerinde yakalama şerhi bulunmasından bahisle söz konusu aracın ilgili memurlarca bağlatılarak mevzuat gereği davalı otopark işletmesine bırakıldığını, söz konusu borcun aracın davalı işletmeye ait otoparkta tarihlerini kesin olarak bilmedikleri süre içerisinde kalmış olmasından kaynaklı olup müvekkili araçta sadece kısa süreli şoför olmaktan ibaret sıfata haiz olduğunu, bağlama esnasında yapılan rutin işlemler esnasında müvekkilinin ehliyet ve kimlik tespiti yapılmış olduğundan aracın otoparka teslimi esnasında müvekkilinin kimlik bilgileri otopark işletmesine teslim edilmiş olup müvekkiline ait olan kimlik bilgileri kötü niyetli olarak kullanılarak davaya konu icra takibi açtıklarını, açılan … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı ilamsız ve mesnetsiz icra takibine dayalı ödeme emrinin müvekkiline tebliğ edilmiş olduğunu, müvekkilinin süresinde itiraz edememiş olduğundan dolayı müvekkilinin herhangi bir borcu olmamasına rağmen icra takibi başlatılarak borcun tahsiline çalışılmış olduğunu, bu yüzden teminatsız ya da mahkememizce uygun görülecek teminat karşılığında icra dairesi veznesine yatırılan paranın davalıya ödenmemesi için ihtiyati tedbir talepli iş bu menfi tespit davası açılması zorunluluğunun doğduğunu, bu sebeplerle davalı yanın kötü niyetli davrandığını ve müvekkilinin de borçlu olarak addedildiğini, tüm bu sebeple müvekkilinin maddi ve manevi zararlara uğramış olduğunu, müvekkilinin uğradığı zararlara istinaden %20 kötü niyet tazminatının davalı taraftan alınarak taraflarına verilmesini, sonuç olarak bu nedenlerle; öncelikle teminatsız ya da uygun görülen bir teminat karşılığında vezneye yatan paranın davalıya ödenmemesi için ihtiyati tedbir kararı verilmesini, davanın kabulü ile müvekkilinin söz konusu icra takibinin borçlusu olmadığının tespitini, davalının kötü niyetli olmasından dolayı %20 tazminata mahkum edilmesini, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Dava; Davacı aleyhine başlatılan İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyasında öncelikle vezneye yatan paranın davalıya ödenmemesi yönünde tedbir karar verilmesi ile dava sonunda davacının davalıya herhangi bir borcunun bulunmadığının tespiti istemine ilişkin menfi tespit davasıdır.
Tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde;
01/01/2019 tarihinde yürürlüğe giren ve 03/01/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5 inci maddesinden sonra gelmek üzere eklenen maddeye göre; ” MADDE 5/A- (1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 3. maddesinin birinci fıkrasına eklenen cümle ile “Dava şartı olarak arabuluculuk”
MADDE 18/A- (1) İlgili Kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır.
(2) Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” hükümlerinin cari olduğu tespit edilmiştir.
Menfi tespit davalarının gerek taraflar arasındaki hukuki sonucun niteliği, gerek zorunlu arabuluculuk yasasının ve gerekse TTK’nun 5.maddesinde arabuluculuğa ilişkin yapılan düzenlemenin hedefi şekil ve öz açısından bir arada düşünüldüğünde, ticari davalarda menfi tespit davalarının da zorunlu arabuluculuk kapsamında olduğunun kabulü sonuç ve kanısına varılmıştır. Nitekim İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi… Hukuk Dairesi’nin …Es sayılı dosyasında “… TTK nun 5/A maddesindeki düzenleme ile talep sonucuna değil dava konusuna açıkça vurgu yapılarak dava konusunun bir miktar paranın ödenmesi olması şartı aranmış olduğu, menfi tespit davalarının esas itibariyle bir miktar paranın ödemesine ilişkin olmaları da dikkate alındığında dava şartı arabuluculuk kapsamında kaldığının kabulü gerekir. Aksinin kabulü halinde hem kanun koyucunun amacına aykırı yorum yapılmış olacak hem de uygulamada büyük bir kargaşa yaşanacağından mahkemece taraflar arasındaki davanın zorunlu dava şartı arabuluculuk kapsamında kabul edilerek dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygun bulunmuştur.” denilmekle belirttiğimiz doğrultuda içtihat oluşturulmuştur. Aynı doğrultuda Samsun Bölge adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi’nin … es sayılı dosyasında da “… ticari davalarda menfi tespit davalarının da zorunlu arabuluculuk kapsamında olduğunun kabulü sonuç ve kanısına varılmıştır.” denilmekle aynı husus vurgulanmıştır.
Dava dilekçesinin incelenmesi neticesinde; davanın 7155 sayılı Kanunun 26. Maddesinde belirtilen yürürlük tarihi olan 01.01.2019 tarihinden sonra açıldığı, davacı vekilinin 10/10/2019 tarihinde Uyap sistemi üzerinden dosyamıza giren dilekçesinde; sehven arabulucuya başvurulmaksızın dava açıldığı, yeniden dava açma hakkı saklı kalmak kaydı ile usulden redde karar verilmesini talep ettiği ve davacının arabuluculuğa başvurmadan doğrudan dava açtığı anlaşılmakla 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun m.18/A-f.2 hükmü gereğince davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-7155 Sayılı Kanunun 20’nci maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na eklenen 5/A maddesi ve 7155 Sayılı Kanunun 23’üncü maddesi ile 6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’na eklenen 18/A-2 maddesi uyarınca arabulucuya başvurulmadan dava açılmış olması karşısında, davanın Türk Ticaret Kanunu’nun 5/A, 6325 sayılı Kanunun 18/A-2, Hukuk Mahkemeleri Kanunu’nun 114/2 ve 115/2 maddeleri uyarınca DAVA ŞARTI YOKLUĞU NEDENİ İLE USULDEN REDDİNE,
2-Alınması gereken 44,40-TL ret harcından peşin alınan 298,79-TL harcın mahsubu ile artan 254,39-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayarak artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair; tarafların yokluğunda HMK’nın 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda karar verildi.10/10/2019

Katip …
¸

Hakim …
¸