Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/76 E. 2021/690 K. 12.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/76 Esas
KARAR NO : 2021/690
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/09/2019
KARAR TARİHİ : 12/10/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
A. Tarafların Talepleri
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı şirket arasında reklam ajansı hizmet sözleşmesi imzalandığını, davalının sözleşme gereği faturaları ödemediğini, müvekkilinin sözleşme gereği edimlerini tamamladığını, hizmet sebebiyle 21/09/2018 tarihli … seri numaralı 7.080 TL bedelli fatura, 12/10/2018 tarihli … seri numaralı 7.080 TL fatura ve 14/11/2018 tarihli … seri numaralı 7.080 TL bedelli fatura düzenlendiğini, davalıya tebliğ edildiğini, faturaların tebliğ alınmasına karşın davalı yanca vadesinde ödenmediğini, … Noterliğinin … yevmiye numaralı ihtarname keşide edildiğini, ödenmeyen alacağın tahsili için … İcra Müdürlüğünün 2019/… esas sayılı dosyadan takip başlatıldığını, takibe davalı yanca 6.200 TL borç ödendiğini ancak ödeme emrinin usulsüz olduğu iddiasıyla tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olarak düzeltilmesi talebi ile … İcra Hukuk Mahkemesinden şikayet yapıldığını, 22/02/2019 tarihinde öğrenmiş sayılmasına karar verildiğini, davalının bunun üzerine icra takibine itiraz ettiğini ve icra takibinin durduğunu, arabuluculuğa başvurulduğunu ancak anlaşma sağlanamadığını, bu nedenlerle itirazın iptaline ve takibin devamına karar verilmesini ve icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından sözleşme gereği hizmetlerin yerine getirilmediğini, sözleşme konusu hizmete ait bedelin davacıya ödendiğini, davacının logo tasarlama dışında hizmet vermediğini, verdiği hizmetin bedelinin ödendiğini, müvekkili tarafından daha önce ödenen 21/09/2018 tarihli 7.080 TL bedelli faturayı da takibe konu ettiklerini, ödeme günü olan 21/12/2018 tarihine kadar olan reeskont avans faizi işlettiklerini, taraflar arasındaki sözleşme kapsamında herhangi bir özel faiz türü belirlenmediğini bu nedenlerle icra takibinin iptaline ve kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
B.Uyuşmazlık ve Deliller
Dava itirazın iptali davasıdır. Uyuşmazlık davacı şirket ile davalı şirket arasında akdedilen reklam ajansı hizmet sözleşmesi kapsamında davalı şirketin ve davacının edimlerini sözleşmeye uygun olarak ifa edip etmediği, bu nedenle davacının alacağının bulunup bulunmadığı, ihbar sürelerine uyulup uyulmadığı, tarafların temerrüde düşüp düşmediği, icra takibine yapılan itirazın haklı olup olmadığı, kötüniyet ve icra inkar tazminatlarının şartlarının oluşup oluşmadığı hususlarına ilişkindir.
Davanın itirazın iptali davası olması sebebi ile öncelikle itirazın yapıldığı icra dosyası mahkememiz dosyası arasına alınmış, yapılan incelemede … İcra Müdürlüğü’nün 2019/… esas sayılı dosyası ile mahkememiz dosyasının taraflarının aynı olduğu, icra dosyasında borçlu olarak yer alanın dosyamızda davalı konumunda olduğu, dosyamız davacısının alacaklı, olduğu, davacı tarafça 15.251,12 TL yönünden takip başlatıldığı, takibin kesinleştiği , davacı tarafın talebiyle fiili haciz için davalının adresine gelindiği, bu adreste davalı tarafça 6.200,00 TL ödeme yapıldığı, davalının borcu ödeyeceğini beyan ettiği, davalı şirketin hacizden sonra borca ve takibe itiraz ettiği, icra müdürlüğünce itirazın süresinde olmaması nedeniyle reddedildiği, davalı tarafça usulsüz tebligat şikayetinde bulunulduğu, … İcra hukuk Mahkemesi’nce şikayetin kabul edildiği, ve ödeme emrinin 22/02/2019 tarihinde kabul edilmiş sayılmasına karar verildiği, davalı tarafça yeniden itiraz dilekçesi sunulduğu ve dairenin itirazı kabul ederek hacizleri kaldırdığı ve takibi durdurduğu, davalı tarafça hacizden önce ödenmiş 6200,00 TL’den 5.511,80 TL’nin ise davacıya ödenmiş olduğu böylece davalı tarafından süresinde ve geçerli bir şekilde borca dair itiraz dilekçesi sunulduğu görülmüştür.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla mahkememizce ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar değerlendirilmiş, dava şartına dair eksiklik bulunmaması ve davalı tarafça haklı bir sebebe dayalı olan herhangi bir ilk itiraz ileri sürülmemesi nedeniyle ön inceleme tamamlanmış, tarafların sulh olma imkanı bulunmadığından uyuşmazlık noktaları belirlenip tahkikat aşamasına geçilerek dosyamızın delillerini oluşturan, reklamcılık sözleşmesi, yazışmalar, icra dosyası, tarafların ticari defter ve kayıtları, ihtarnameler ve ticaret sicil kayıtlarından oluşan dosyamız delilleri üzerinden bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle sonuca gidilmiştir.
Mahkememizce resen görevlendirilen mali müşavir bilirkişi Pervin Vardar marifetiyle hazırlanan 09/03/2020 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “davalı ve davacı yanların 2018 yılına ait ticari defterlerin incelendiğini, davalı şirket ile davacı şirket arasında düzelenen 01/08/2018 tarihli bir sözleşmenin mevcut olduğunu, davacı yanın kendi ticari defterlerinde davalı yandan icra takip tahrihi itibariyle 14.160 TL alacaklı olduğunu, icra takibinde ise davalı tarafından 6200 TL nin 28/02/2019 tarihinde icra müdürlüğü hesabına yatırlmış olduğunu icra müdürlüğüne yatırılmış olan paranın düştükten sonra kalan alacağını 7.960 tl olduğunu, davalı yanın ticari defterlerinde davacı yana takip tarihi itibariyle bir borç veya alacağının bulunmadığını davalı yan ticari defterlerinde davacı yan tarafından düzenlenen 21/09/2018 tarihli 7.080 Tl tutarlı faturanın kayıt altına alındığını ve diğer faturaların kayıtlı olmadığını, işlemiş faiz ile birlikte davacının davalı yandan alacağının 8.108,39 TL olduğunu, ” mütalaa etmiştir.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, davacı tarafça beyan dilekçesi sunulmuş, beyan dilekçesinde özetle bilirkişi raporunun asıl alacak tutarı ve faiz yönünden yanlış hesaplandığı, dava edilen alacağın, vekalet ücrei, masraflar ve harcı da kapsadığını beyan etmiştir. Davalı taraf sunulan itiraz dilekçesinde ispat yükünün davacıda olduğu, davalı şirkete tebligatın yapılmadığı, bilirkişinin alacağın varlığına dair tepitinin hatalı olduğunu, işletilen fazin fahiş olduğunu ifade etmiştir.
İtirazlar doğrultusunda ek rapor alınmasına karar verilmiş ve … bilirkişi marifetiyle hazırlanan 09/07/2020 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle; ‘sözleşme tarihinden önce ve sözleşme tarihinden sonra ağustos 2018 ve Eylül 2018 aylarında yapılan çalışmalarla ilgili taraflar arasında mail olarak yazışmaların dosya içeriğinde mevcut olduğunu, davalı tarafın kök rapora itirazlarında belirttiği davacı tarafından hizmetin yerine getirilmesine ilişkin konu ile ilgili teknik bilirkişi incelemesine tabi tutulabileceğini, icra takibine konu edilen 305,66 TL tutarındaki ihtarname masrafı davalı davalı yana fatura edilmediğini davacı yan alacağı olarak değerlendirilmediğini, bu tutarın davacı alacağı olarak değerlendirilmesi halinde oluşacak faiz hesabı yapıldığını, 3,39 TL olarak hesaplanmış olduğunu, 305,66 TL ihtarname masrafının aslı alacak olarak kabul edilmesi durumunda davacının faizler hariç alacağının toplam 14.465,66 TL olacağını, ihtarname masrafını davacı alacağı olarak kabul edildiğinde toplam 14.782,99 TL alacağının olacağını, ihtarname masrafının davacının alacağı olarak kabul edilmemesi durumunda asıl alacağın faiz dahil 14.473,94 TL olacağını, icra müdürlüğüne 6200 TL ödemeden 688,20 TL harç düşüm yapıldıktan sonra davacı vekiline 5.511,80 TL ödenmiş olduğunu, davacı yanın lehine karar alınması durumunda davacı yanın 3095 sayılı yasaya istinaden icra takip tarihi olan 28/01/2019 tarihinden itibaren asıl alacağına davacının takip talebinde belirtmiş olduğu gibi avans faizi noter masrafının mahkeme tarafından alacak olarak kabul edilmiş olması durumunda da 305,66 TL noter masrafına %9 yasal faizi talep edebileceği, ‘ mütalaa etmiştir.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, davacı tarafça beyan dilekçesi sunulmuş, beyan dilekçesinde özetle davalının itirazının kötüniyetli olduğu, davalının ihtarname ile temerrüde düştüğü, taraflar arasında kesin vade bulunduğu, dava değerinin icra hesap raporundan alındığını, noter masrafının yargılama giderleri kapsamında istendiğini beyan etmiştir. Davalı taraf sunulan itiraz dilekçesinde alacağın varlığına dair değerlendirmeyi kabul etmediklerini, davacı tarafça maksimum hizmet kalitesiyle hizmet verilmemesi nedeniyle alacağın doğmadığını, yazışmaların delil niteliğinin bulunmadığını, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığını, teknik bilirkişi raporu alınması gerektiğini, itirazın kötüniyetli olmadığını ifade etmiştir.
Mahkememizce ilgili Vergi Dairelerine müzekkere yazılarak, davacı ve davalının 2018 yılına ait BA-BS formları celp edilmiştir.
Takip talebinde istenen miktar ile dava dilekçesinde belirtilen miktar arasında fark bulunması nedeniyle mahkememizce davacıya dava dilekçesini asıl alacak yönünden açıklamak üzere bir haftalık süre verilmiş, davacı vekilince icra kapak hesabına göre dava değerlerinin belirlendiği, yapılan ödemenin mahsup edilerek kalanın dava konusu edildiği ifade edilmiştir.
Mahkememizce yapılan inceleme neticesinde icra dairesince yapılan hesabın hatalı olduğu anlaşılmış ve İcra dairesine müzekkere yazılarak, takip talebinde talep edilen miktar ile 04/03/2019 tarihinde yapılan hesapta takipte kesinleşen miktar arasında fark bulunması nedeniyle öncelikle farkın sebebinin sorulması, İcra hukuk mahkemesi’nce verilen karar ile itirazın süresinde olduğu tespit edilmekle harç oranı %4,55 TL olacağından, bu oran üzerinden yeniden hesap raporu hazırlanarak ve tahsil edilen ödemenin bu tahsil harcı oranından yeniden hesaplanıp mahkememize gönderilmesinin istenmesine karar verilmiş, icra müdürlüğünce verilen 24/02/2021 tarihli cevapta alacak kalemlerinin eksik girilmesi nedeniyle sehven fark meydana geldiği, yeni yapılan hesaba göre alacağın 15.251,12 TL kesinleşen miktar, 693,93 TL tahsil harcı, 44,40 TL başvuru harcı, 1.830,13 TL vekalet ücreti, 259,53 TL faiz ve 116.90 TL olduğu, 6.200,00TL yatan para olduğu ifade edilmiştir.
Davacı tarafça sunulan dilekçede icra dairesince yapılan hatanın sorumlularının kendileri olmadığını ve kusurlu olmadıklarını ifade etmişlerdir.
C. Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe
Yapılan yargılama, toplanan deliller, tarafların dilekçe ve beyanları ile duruşma esnasındaki sözlü açıklamaları, davalının icra dairesine sunduğu itiraz dilekçesi hep birlikte değerlendirildiğinde, taraflar arasındaki ticari ilişkinin varlığına dair bir ihtilaf bulunmadığı anlaşılmaktadır. Davalı itiraz dilekçesinde ilişkinin bulunmadığına dair bir savunma ileri sürmemekte faize ve asıl borca dair itirazda bulunmaktadır.
TTK’nın 18. maddesinde tacir olmanın hükümleri arasında sayılan yükümlülüklerin biri de kanun hükümleri uyarınca gerekli ticari defterleri tutmaktır. Defter tutma yükümlülüğü Kanunun 64. maddesinde ayrıca düzenlenerek her tacirin, ticari defterleri tutmak ve defterlerinde ticari işlemleriyle ticari işletmesinin iktisadi ve mali durumunu, borç ve alacak ilişkilerini ve her hesap dönemi içinde elde edilen neticeleri, bu kanuna göre açıkça görülebilir bir şekilde ortaya koymak zorunda olduğu belirtilmiştir.
Her iki tarafın da tacir olması nedeni ile taraf vekillerinin hazır bulunduğu ön inceleme celsesinde tarafların ticari defterleri üzerinde inceleme yapılmasına, tarafların inceleme gün ve saatinde ticari defterlerini incelemeye esas olmak üzere HMK 222 gereği sunmasına, bu süre içerisinde gereği yerine getirilmediği takdirde bu delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağının taraflara ihtarına karar verilmiş ve bilirkişi tarafından ticari defterler incelenmiştir.
Huzurdaki davada birden fazla ihtilaflı uyuşmazlık bulunmakta olup bu uyuşmazlıklara teker teker değinmek gerekir. Öncelikle hizmetin verilip verilmediği, daha sonra davacı tarafça yapılan faiz hesabının doğru olup olmadığı, davalı tarafça yapılan kısmi ödemenin hukuki durumu ve icra müdürlüğünce tahsil edilen harcın durumu değerlendirme konusu yapılacaktır.
Alacağın Varlığına Dair Değerlendirme;
Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller, tarafların ticari defterleri ve aldırılan bilirkişi raporundan tarafların ticari defterlerinin sahipleri lehine delil vasfında olduğu, davacının defterlerinde dava konusu faturaların yer aldığı ancak davalı ticari defterlerinde söz konusu faturaların yer almadığı görülmektedir. Bu durumda yalnızca davacı ticari kayıtlarında yer alan bu alacağa ilişkin malın teslim edildiğinin ispat yükü davacıya düşer. Hiç şüphesiz taraflar arasında inkar edilmeyen bir sözleşme bulunmaktadır. Uyuşmazlık o halde bu sözleşmeye istinaden davacı tarafça davalıya hizmet verilip verilmediğine ilişkindir. Davacı tarafça dava dilekçesine ek olarak sunulan yazışmalardan davacı tarafça davalıya hizmetin verildiği bilirkişi raporuyla tespit edilmiştir. Her ne kadar davalı tarafça verilen hizmetin maksimum hizmet kalitesiyle hizmet verilmemesi nedeniyle itiraz edilmiş ise de davalı tarafça verilen hizmetin ayıplı olarak verildiğine dair bir ayıp ihbarında bulunulmamış olduğundan davalının hizmeti kabul ettiği varsayılmış ve bu hususta teknik inceleme yapılmasına gerek görülmemiştir. Hal böyle iken davalı tarafın cari hesap dolayısıyla davacıya 14.160,00 TL borcunun bulunduğu anlaşılmaktadır. (Emsal nitelikte …TTK’nın 23/1-c maddesi gereği 8 gün içerisinde incelemek veya incelettirerek inceleme sonucunu satıcıya ihbar etmesi gerektiği, süresinde ayıp ihbarı yapılmadığı, bu durumda davacının ürünü bu hali ile kabul etmiş sayılacağı…Y11.HD 2020/5033 2021/3704)
İhtarname öncesi işletilen faize dair değerlendirme;
Değinilmesi gereken bir husus ihtarname öncesi işletilen faize ilişkindir. Türk Ticaret Kanunu’nun 10. Maddesine göre “Aksine sözleşme yoksa, ticari bir borcun faizi, vadenin bitiminden ve belli bir vade yoksa ihtar gününden itibaren işlemeye başlar.” Davacı tarafça davalıya tebliğ edilen faturaların ne zaman tebliğ edildiğine dair belgeler dava dilekçesi ile sunulmamıştır. Bilirkişi tarafından inceleme neticesinde de bu faturaların ihtarnameden evvel tebliğ edildiğinde dair bir veriye ulaşılmamıştır. Davacı tebliğine sunması için süre verilmesine rağmen bu sürelere riayet edilmemiş ve herhangi bir belge ibraz edilmemiştir. Takip talebinde taraflar arasındaki sözleşmeye istinaden her fatura için fatura tarihinden 30 gün sonra başlamak üzere faiz işletildiği anlaşılmaktadır. Ancak davacı tarafın ticari defterlerinde kayıtlı olmasına rağmen davalı defterlerinde kayıtlı olmaması nedeniyle dava konusu faturaların tebliğ tarihi tespit edilemediğinden sözleşmede faize dair anılan hükmün uygulanması mümkün olmadığından ihtarname öncesi faiz istenemeyeceğinin kabulü gerekir. Bu nedenle davacının ihtarname öncesi faize ilişkin talebinin de reddine karar verilmiş ancak ihtarname sonucu temerrüde düşen davalının ihtarname nedeniyle temerrüt tarihinden takip tarihine değin faizde sorumlu olduğu anlaşılmış ve bilirkişi tarafından hesaplanan 313,94 TL’lik faize hükmedilmiştir. Her ne kadar kısa kararda 305,66 TL denmiş ise de bu hususun basit bir maddi hatadan kaynaklandığı anlaşılmış, ve aşağıda belirtileceği üzere belirtilen rakamlar toplandığında elde edilen nihai sonuçtan 313,94 TL üzerinden hesap yapıldığı açıkça anlaşılacaktır.*
Davalı tarafça yapılan ödeme neticesindeki yeni hukuki durum;
Davalı tarafça takip devam ederken icra dairesine kısmi ödeme yapıldığı, kısmi ödeme neticesinde yapılan kesintilerden sonra davacıya 5511,80 TL reddiyat yapıldığı anlaşılmıştır. 6098 Sayılı Kanunun 10. Maddesine göre “Borçlu, faiz veya giderleri ödemede gecikmemiş ise, kısmen yaptığı ödemeyi ana borçtan düşme hakkına sahiptir.” Huzurdaki davada faiz ve giderler de muaccel olduğundan BK 100. Madde öncelikle değerlendirilmelidir. ( Her ne kadar mahkemece, TBK m.100 uyarınca davacının talebi gibi, yapılan ödemelerin öncelikle ödeme tarihine kadar işleyen faiz ve icra takip masrafları gibi fer’ilerden mahsup edilerek kalan asıl alacak bakiyesine ve icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekirken, TBK m.100 dikkate alınmadan takibin fer’iler yönünden devamına karar verilmesi hatalı olmuştur. (Emsal nitelikte İstanbul BAM 12. HD : 2021/519 : 2021/522) (8. HD. 2014/23618 2016/10002 …Kısmi ödemelerde, ödeme miktarı üzerinden tahsil harcı ve vekalet ücreti hesaplanıp toplam alacağa eklenmeli, ardından yapılan ödemenin öncelikle masraf, vekalet ücreti ve faizden mahsup edilmesi gerekmektedir.
Aldırılan bilirkişi raporunda BK 100. Maddesinin gözetilmemesi, mahkememizce iki defa rapor alınmış olması, BK 100. Madde uygulamasının ayrı bir uzmanlık alanı gerektirmemesi nedeniyle yargılamanın daha fazla uzamasının önüne geçmek ve yeni bir bilirkişi raporu alınarak anayasamızın 141/son maddesine aykırı hareket edilmesini önlemek amacıyla Davacı tarafça yapılan ödemeye ilişkin olarak mahkememizce BK 100. Madde esas alınarak yeniden hesaplama yapılmıştır. Şöyle ki
1- 14.160,00 TL asıl alacak
2- 305,66 TL ihtarname masrafı (BK100 kapsamında öncelikli)
3- 313,94 TL asıl alacağa işleyen faiz (BK100 kapsamında öncelikli)
4- 3,39 TL ihtarname masrafına işleyen faiz (BK100 kapsamında öncelikli)
5- 116,90 TL masraf (BK100 kapsamında öncelikli)
6- 44,40 TL Harç (BK100 kapsamında öncelikli)
7- 1.773,96 TL vekalet ücreti( BK100 kapsamında öncelikli) (Takip tarihindeki tarifeye göre mahkememizce hesaplanmıştır.) olarak belirlenen alacak kalemlerinden asıl alacak dışındaki 2-7 arasındaki alacak kalemleri BK 100 kapsamında kısmi ödeme yönünden öncelikli mahsup değerleri olarak hesaplanmış, bu alacak kalemlerinin toplamı 2.558,25 TL olarak tespit edilmiştir. Davacı tarafa ödenen 5.511,80 TL öncelikli olarak masraf ve vekalet ücretine mahsup edilmiştir.
5511,80 TL (kısmi ödeme) – 2558,25 TL (BK 100 kapsamında mahsup önceliği olan alacak) farkından 2.953,55 TL bakiye bulunmuş ve bu ödemenin 14.160,00 TL asıl alacaktan mahsubu ile 11.206,45 TL kalan bakiye asıl alacak rakamına ulaşılmıştır. Bu nedenle davanın bu alacak miktarı üzerinden kabulüne karar verilmiş, takip talebinde istenen toplam 782,13 TL faizden yalnızca 313,94 TL faiz yönünden dava kabul edildiğinden 782,13 – 313,94 TL farkı olan toplam 468,13 TL faiz yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
İcra Müdürlüğünce tahsil edilen fazla harcın durumu;
Değinilmesi gereken son husus alınan fazla harca ilişkindir. İcra müdürlüğünce verilen 24/02/2021 tarihli cevapta yeniden yapılan hesapta fazla harç alındığı ifade edilmiştir. Ancak icra dairesince harcın fazla alınmasına dair işlem davalı yönünden sebepsiz zenginleşmeye sebep olmamakta aksine hazine lehine sonuç doğurmaktadır. Bu durumda bu fazla harç tahsiline dair) uyuşmazlığın davacı ile davalı arasındaki uyuşmazlıktan kaynaklanmayan takip hukukuna dair bir uyuşmazlık olduğu açık olmakla icra mahkemesi nezdinde şikayet yoluna başvurulabileceğinden veya icra dairesince işlem geri alınabileceğinden mahkememizce bu hususta değerlendirme yapılmamış ve infaz aşamasında değerlendirilmesine karar verilmiştir.
Böylece davacının üzerine düşen ispat koşulunu ifa ettiği anlaşılmış, kendi lehine delil niteliği taşıyan ticari defterlerinde davacının alacağının kayıtlı olduğu görülmüş, taraflar arasındaki yazışmalara, davacının defterlerine itibar edilerek davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE;
A. İstanbul 1. İcra Müdürlüğü’nün 2019/4856 Es sayılı dosyasındaki alacağın takibine vaki itirazın kısmen iptali ile takibin 14.160,00 TL asıl alacak, asıl alacağa 313,94 TL işlemiş faiz*; 305,66 TL ihtarname masrafı ve ihtarname masrafına 3,39 TL işlemiş faiz, 116,90 TL masraf, 44,40 TL harç ve 1.773,96 Tl vekalet ücreti üzerinden yeniden hesap yapılmak ve davacıya yapılan 5511,80 TL ödeme BK 100 gereği öncelikle faize ve masraflara mahsup edilmek üzere bakiye 11.206,45 asıl alacak yönünden iptaline, takibin bu alacak yönünden kaldığı yerden DEVAMINA, bu alacağa tahsile değin %19 faiz uygulanmasına,
B. 468,13 TL’lik takip öncesi faiz yönünden ihtarname öncesi faturaların tebliğ edilip de davalının temerrüde düşürüldüğüne dair dosyamıza yansıyan herhangi bir belge bulunmadığından REDDİNE,
C. İtiraz haksız ve alacak likit olduğundan kabul edilen asıl alacağın %20 nispetinde hesaplanan 2.241,29 TL İcra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya VERİLMESİNE,
D. İtiraz borcun tamamına yapılmış ise de davacı tarafça ödeme yapılan kısım yönünden dava ikame edilmediği anlaşılmakla bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
E. İcra Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden davanın kabul edilen kısmı üzerinden yürürlükteki A.A.Ü.T göre hesaplanan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ferisi niteliğinde bulunan kalemler yönünden
F. Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden davanın reddedilen kısmı üzerinden yürürlükteki A.A.Ü.T göre hesaplanan 468,13 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
G. Fazla alınmış tahsil harcına ilişkin iadenin infaz aşamasında icra dairesi tarafından değerlendirilmesine, mahkememizce bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
2-Alınması gereken 765,51 TL harçtan peşin alınan 225,10-TL harcın mahsubu ile bakiye 540,41-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından dava açılırken yatırıldığı anlaşılan 269,50-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 750 TL bilirkişi ücreti, 140,70 TL tebligat ve posta masrafı olmak üzere toplam 890,70 TL yargılama giderinden kabul-red oranına göre hesaplanan 806,08 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6100 sayılı HMK.nun 326/2 maddesi gereğince bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Kullanılmayan gider avansının hükmün kesinleşmesi halinde ödeyen tarafa iadesine,
6-Arabuluculuk ücreti olan 1.320,00 TL nin kabul red oranına göre 52,92 TL sinin davacıdan, 1.267,07 TL sinin davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
İlişkin, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 12/10/2021

Katip …
e-imzalıdır.

Hakim …
e-imzalıdır.