Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/742 E. 2021/916 K. 07.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/742 Esas
KARAR NO : 2021/916

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/10/2019
KARAR TARİHİ : 07/12/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Tarafların Talepleri
Davacı vekilinin 02/06/2021 tarihli dava dilekçesinde özetle: müvekkili ile davalı-borçlu …Yapı arasında binanın doğrama ve monoblok panjur işlemleri malzemeli işçilik işlerinin yapılması hususunda sözleşmenin imzalandığını, müvekkilinin sözleşmede belirlenen yükümlülükleri eksiksiz olarak yerine getirdiğini, işin tesliminden sonra müvekkili firma tarafından 458.353,04 TL tutarlı fatura düzenlenerek borçlu firmaya tebliğ edildiğini, borçlu tarafından fiyat farkı/kur farkı faturası kesildiğini, davalı-borçlunun toplamda 240.000,00 TL ödeme yaptığını ve bakiye borcunu ödemeyerek tek nüsha olarak imzalanan ve ıslak imzalı nüshası kendisinde olan sözleşmedeki imzasına itiraz ettiğini, söz konusu sözleşmenin 18.09.2019 tarihli ihtiyati haciz esnasında şirket merkezinde bulunması üzerine savcılığa suç duyurusunda bulunulduğunu, sahtecilik ve yalan beyan suçları bakımından önemli bir delil teşkil etmesi nedeniyle ıslak imzalı sözleşmeye el koyma kararı verildiğini, müvekkilinin davalı-borçludan bakiye alacağının tahsili için ilamsız icra takibi başlatıldığını, borçlu tarafından borcunun bulunmadığı, kötü niyetli ve sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüğünü yerine getirmekten kaçınmak maksadıyla sözleşmedeki imzanın sahteliğini iddia ederek ödeme emrine itiraz edildiğini, itirazın haksız ve dayanaksız olduğunu, taraflar arasındaki sözleşmeye istinaden iş yapılıp, fatura kesildiği, fatura teyitlerinin yapıldığı, ticari defterlere kayıt edildiği ve sözleşmeye istinaden borçlu tarafından ödeme yapıldığını, borçlunun yaptığı ödemelerin itirazın aksine sözleşmenin borçlu tarafça da benimsendiği ve rızasını olduğunun gösterdiğini, davalı-borçlu itirazında faiz oranına ve faiz miktarına itiraz etmiş olsa da TTK m.1530 gereğince uygulanacak faiz Ticari Temerrüt Faizi üzerinden hesaplandığı ve oranın usul ve yasalara uygun olduğunu belirterek borçlu davalı tarafından ödeme emrine yapılan haksız ve mesnetsiz itirazlarının iptaline karar verilmesini, davalı-borçlunun itirazı nedeniyle %20’den az olmamak üzere icra inkâr tazminatı ödemesine hükmedilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı vekilinin 11.11.2020 havale tarihli davaya cevap dilekçesinde özetle; davacının müvekkili şirket işyerinde yapılan ihtiyati haciz işleminde bulunduğunu iddia ettiği sözleşme örneği incelendiğinde, sözleşmedeki imzanın müvekkili şirket yetkilisine ait olmadığını, sözleşmede boşluklar bulunduğu, tarih kısmının boş olduğu, müvekkil şirket adına atılmış tek bir imza olduğunun görüleceğini, oysa müvekkil şirket müşterek imza ile temsil edildiğini, atılan imza bu müşterek imza yetkililerinden hiçbirine ait olmadığını, davacı ile belirttiği sözleşmenin imzalanmadığını, ancak kendisiyle müvekkilin müteahhidi olduğu apartmanın montaj ve işçiliğinin yapılması konusunda şifahi bir anlaşma ve bu doğrultuda bir ticari ilişkileri olduğunu, davacının sunduğu sözleşmeyi reddetmekle birlikte taraflar arasındaki ticari ilişkiyi ve yapılan kısmi ödemeleri reddetmediklerini, ancak, davacının işbu davaya konu takipte belirttiği alacaklara hak kazanamadığını, zira davacı şirket müvekkili şirket ile olan şifahi anlaşmaya göre yapacağı işleri tam ve gereği gibi teslim etmediğini, kimi işleri eksik, kimi yaptığı işleri ise fahiş fiyatlarla, ayıplı olarak yaptığını, sunulan fotoğraflardan ve yerinde yapılacak keşif ve bilirkişi incelemesi ile de tespit edileceği üzere, davacının yapmış olduğu doğramaların alt ve üst kapatma kapaklarının eksik, pencere ve balkon kanatlarını açmak için kullanılan kolların takılmadığını, bu durumun bütün bina için geçerli olduğunu, belirtilen eksik, hatalı ve ayıplı iş ve işlemler nedeniyledir ki davacı ile imzalanmış herhangi bir hakediş tutanağı bulunmadığını, davacı işi gereği gibi tamamladığını ve müvekkili şirkete teslim ettiğini yazılı tutanaklarla ispatla yükümlü olduğunu, bu yükümlülüğü salt faturalar ile ispatladığı da kabul edilemeyeceğini, üzerine aldığı işi gereği gibi yerine getiremediğinden talep etmiş olduğu alacaklara hak kazanamayacağını, davacının müvekkil şirkete farazi alacak iddialarıyla İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasıyla kötü niyetli ve haksız bir sebeple icra takibi başlatması mezkur icra takibine taraflarınca itiraz edildiğini, ancak haksız ihtiyati haciz kararı nedeniyle durmayan takip nedeniyle daha fazla mağdur olmamak için her türlü talep ve dava hakları saklı tutularak, 20.09.2019 tarihinde ihtiyati haciz miktarı ve masrafları tutarında 188.632,45 TL icra dairesine ödeme yaptıklarını, davanın yetki, görev, derdestlik itirazı ve zamanaşımı defi yönünden usulden reddini, davacı şirketin iddia ettiği bedellere hak kazanmamış olması sebebiyle, haksız ve mesnetsiz açtığı işbu davanın esastan reddini, haksız ve mesnetsiz bir şekilde İcra takibi başlatan davacı yan aleyhine, İİK md.67 gereği takip tutarının %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
B.Uyuşmazlık, Deliller, Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe
Dava itirazın iptali davasıdır. Uyuşmazlık davacı şirket ile davalı arasındaki ticari ilişki kapsamında davacının takip tarihi itibariyle alacağının bulunup bulunmadığı, taraflar arasındaki sözleşmenin yetkili personelce imzalanıp imzalanmadığı, tarafların temerrüde düşüp düşmediği, icra takibine yapılan itirazın haklı olup olmadığı, icra inkar tazminatının şartlarının oluşup oluşmadığı, davalı tarafça süresi içerisinde ayıp ihbarında bulunulup bulunulmadığı, davacının ayıplı ifada bulunup bulunmadığı hususlarına ilişkindir.
Davanın itirazın iptali davası olması sebebi ile öncelikle itirazın yapıldığı icra dosyası mahkememiz dosyası arasına alınmış, yapılan incelemede İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Es sayılı dosyası ile mahkememiz dosyasının taraflarının aynı olduğu, icra dosyasında borçlu olarak yer alanın dosyamızda davalı konumunda olduğu, dosyamız davacısının alacaklı, olduğu, davalı tarafından süresinde ve geçerli bir şekilde borca ve yetkiye dair itiraz dilekçesi sunulduğu görülmüştür.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla mahkememizin ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiştir. Dava şartlarına ilişkin incelemede davalının icra takibine yetki yönünden itiraz ettiği anlaşılmıştır. Bilindiği üzere geçerli bir takip bulunması itirazın iptali davalarında dava şartıdır. Yetkili icra dairesinde takip yapılmaması da geçerli bir takibin bulunmadığı anlamına gelmektedir. Bu durumda icra dairesinin yetkisi öncelikle incelenmelidir. 6100 s. HMK’nın 17. maddesi uyarınca yalnız tacirler ve kamu tüzel kişileri tarafından yetki sözleşmesi yapılabilir. Huzurdaki davada taraflar arasında sözleşme imzalandığı, anılan sözleşmede İstanbul Mahkemeleri’nin yetkili olacağı kararlaştırıldığı görülmektedir. Ne var ki davalı tarafça sözleşmedeki imza inkar edilmiştir. Bu nedenle mahkememizce sözleşmedeki imzanın şirket yetkilisine ait olup olmadığı hususu ön sorun olarak değerlendirilmiş ve bu hususta imza incelemesi yapılmasına karar verilmiştir. Bu kapsamda davalı şirket yetkililerinin imza örneklerinin alınmasına karar verilmiş ve celse arasında hazır bulunan şirket yetkililerinden imza örneği alınmıştır.
Ayrıca taraf delilleri arasında yer alan…Cumhuriyet Başsavcılığı’nın…Soruşturma sayılı dosyasındaki sorgu tutanaklarında yer alan şüpheli beyanları, davalıların firmanın mimarı tarafından sözleşmenin imzalandığı hususundaki ikrarları, davalı tarafın cevap dilekçesinde sözleşmenin uygulandığını kabul etmeleri gözetildiğinde yetkisiz kişi tarafından imzalansa dahi davalı tarafça bu sözleşmeye kullanılarak hukuksal işlemler yapıldığı anlaşılmaktadır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2009/15-22 E.N , 2009/54 K.N. Kararında belirtildiği üzere “Yetkisiz bir kimsenin yapmış olduğu sözleşmeye temsil olunanın onay vermesi durumunda o sözleşme, temsil olunanı bağlayıcı olur ve sözleşmeden doğan hak ve borçlar temsil olunana intikâl eder. Yetkisiz temsilcinin yaptığı işleme ya da sözleşmeye temsil olunan tarafından verilen onay, biçime bağlı olmayan, yönetilmesi gerekli tek yanlı bir irade bildirimi olup, açık olabileceği gibi örtülü de olabilir. Davalı sözleşmeyi imzalamadığı halde yetkisiz bir kimse tarafından imzalanmış olsa dahi o sözleşmeyi kullanarak bir hukuksal işlem yapmış ise yetkisiz temsile onay vermiş sayılır ve sözleşme kendisini bağlayıcı olur. Yasal durum bu olunca da; inşaatın yapımı ile ilgili tüm işlemleri içerir.” Huzurdaki davada her ne kadar davalı tarafça sözleşmedeki imzanın yetkisiz kişi tarafından üretildiği iddia edilmiş ise de davalının sözleşmenin uygulanmasına yönelik iradesi ile yetkisiz temsile onay vermiş sayılmasına ve sözleşmedeki yetki şartının tarafları bağlayacağına, davalı tarafça yapılan imza itirazının Türk Medeni Kanunu’nun 2. Maddesinde belirtilen dürüstlük kuralına aykırı olduğuna karar verilmiş, imza incelemesinin ön sorun olarak değerlendirilmesine dair ara karardan rücu edilmiştir. Bu nedenle tarafların istanbul mahkemelerinin yetkili kıldığı anlaşılmakla icra dairesinin yetkisine itirazının reddine karar verilerek ilk itirazların incelemesine geçilmiştir. İlk itirazların incelemesinde davalının mahkememiz yetkisine de itiraz ettiği anlaşılmış, yukarıda belirtilen sebeplerle mahkememiz yetkisine itirazın da reddine karar verilmiştir.
Dava şartına dair eksiklik bulunmaması ve davalı tarafça haklı bir sebebe dayalı olan herhangi bir ilk itiraz ileri sürülmemesi nedeniyle ön inceleme tamamlanmış, tarafların sulh olma imkanı bulunmadığından uyuşmazlık noktaları belirlenip tahkikat aşamasına geçilerek dosyamızın delillerini oluşturan, sözleşme, tarafların ticari defterleri, İhtiyati haciz dosyası, icra dosyası, dava konusu işe dair taraf kayıtları, değişik iş dosyası, Soruşturma dosyası, İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde görülen tazminat dosyası ve ticaret sicil kayıtlarından oluşan dosyamız delilleri üzerinden bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle sonuca gidilmiştir.
Mahkememizce görevlendirilen mali müşavir bilirkişi …, mimar bilirkişi …ve nitelikli hesap uzmanı bilirkişi …Kaleli hazırladığı 17.05.2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “davacı şirkete ait 2018-2019 yıllarına ait ticari defterlerinin açılış-kapanış tasdiklerinin yasal süresinde TTK hükümlerine göre usulüne uygun tasdik edildiğini, 6102 sayılı TTK 64/3 md. gereğince mevcut haliyle lehine delil niteliğinin bulunduğunu, davalı şirkete ait 2018-2019 yıllarına ait ticari defterlerinin açılış-kapanış tasdiklerinin ve elektronik beratlarının yasal süresinde TTK hükümlerine göre usulüne uygun tasdik edildiği, 6102 sayılı TTK 64/3 md. gereğince mevcut haliyle lehine delil niteliğinin bulunduğunu, ticari defter kayıtlarının incelenmesinde davacı şirketin takip tarihi itibariyle 187.132,45 TL alacağı, davalı şirketin aynı miktarda borcunun bulunduğu ve taraflar arasında hesap farkının bulunmadığını, yapılan hesaplamalar sonucunda davacı şirketin takip tarihi 13.09.2019 itibariyle TTK madde 1530′ a göre hesaplanan işlemiş faiz miktarının 10.894,70 TL olduğunu, takibin dayanağı İhtiyati Haciz Kararı kaldırıldığı için davacının 729,90 TL ihtiyati haciz giderini talep edemeyeceğini, davalının 30.04.2019 tarihli, … sıra numaralı ve 458.353,04 TL miktarlı faturayı tebliğ aldıktan sonra, bu faturaya karşılık 21.05.2019 tarihli, …sıra numaralı 31.220,59 TL (KDV Dahil) kur farkı faturasını düzenlediğini, borç-alacak bakiyesinin her iki tarafın kayıtlarında da aynı olduğunu, davalının TTK madde 21/2 gereğince 8 gün içerisinde fatura içeriğine, miktarına ve faturaya konu malı, hizmeti almadığına veya alınan malın, hizmetin sözleşmeye konu eserin ayıplı ve eksik olduğuna dair itirazda bulunduğunu gösteren herhangi bir delil sunmadığını, dava konusu 30.04.2019 tarihli faturanın düzenlenmesi ve davalının bu faturayı alıp kabul etmesi ile fatura ve dava konusu eserin 30.04.2019 tarihi itibariyle veya daha öncesinde yapıldığına, teslim edildiğine ve hizmetin alındığına karine teşkil ettiğini, davalının eseri teslim almış sayıldığı 30.04.2019 tarihinden itibaren, iddia ettiği ayıplı ve eksik işlere dair, dosya kapsamında süresinde yapılmış bir ayıp ihbarının bulunmadığını, huzurdaki dava açıldıktan sonra, davalının İstanbul Anadolu … Sulh Hukuk Mahkemesinin … D. İş sayılı dosyası ile yaptırdığı tespite istinaden hazırlanan ve işin tesliminden yaklaşık 7 ay sonra yapılan tespite istinaden hazırlanan 09.12.2019 tarihli raporda belirtilen ayıp ve eksikliklerin ilk bakışta gözle görülebilen veya basit bir muayene ile anlaşılabilen ayıplar ve eksikler olduğunu” mütalaa etmiştir.
Yapılan yargılama, toplanan deliller, tarafların dilekçe ve beyanları ile duruşma esnasındaki sözlü açıklamaları, davalının icra dairesine sunduğu itiraz dilekçesi hep birlikte değerlendirildiğinde, taraflar arasındaki ticari ilişkinin varlığına dair bir ihtilaf bulunmadığı anlaşılmaktadır. Davalı itiraz dilekçesinde ilişkinin bulunmadığına dair bir savunma ileri sürmemekte faize ve asıl borca dair itirazda bulunmaktadır. Mahkememize sunulan cevap dilekçesinde ise bazı işlerin eksik yapıldığını bazı işlerin ise fahiş fiyata yapıldığını savunmuştur.
TTK’nın 18. maddesinde tacir olmanın hükümleri arasında sayılan yükümlülüklerin biri de kanun hükümleri uyarınca gerekli ticari defterleri tutmaktır. Defter tutma yükümlülüğü Kanunun 64. maddesinde ayrıca düzenlenerek her tacirin, ticari defterleri tutmak ve defterlerinde ticari işlemleriyle ticari işletmesinin iktisadi ve mali durumunu, borç ve alacak ilişkilerini ve her hesap dönemi içinde elde edilen neticeleri, bu kanuna göre açıkça görülebilir bir şekilde ortaya koymak zorunda olduğu belirtilmiştir.
Her iki tarafın da tacir olması nedeni ile 24/11/2020 tarihli celsede tarafların ticari defterleri üzerinde inceleme yapılmasına, tarafların inceleme gün ve saatinde ticari defterlerini incelemeye esas olmak üzere HMK 222 gereği sunmasına, bu süre içerisinde gereği yerine getirilmediği takdirde bu delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağının taraflara ihtarına, ihtarın davalıya tebliğine karar verilmiş ve davalıya ihtar duruşma tutanağının tebiği ile gerçekleştirilmiştir.
Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller, davacı tarafın ticari defterleri ve aldırılan bilirkişi raporundan tarafların ticari defterlerinin sahipleri lehine delil vasfında olduğu, taraflar arasında ticari ilişki olduğu, dava konusu alacağın taraflar arasındaki sözleşme kapsamında davacı tarafça yapılan iş bedellerinden kaynaklandığı, dava konusu alacağın her iki taraf ticari defterlerinde de yer aldığı, tarafların ticari defterleri arasında bir fark bulunmadığı görülmüştür.
6098 sayılı TBK’nın 470. Maddesine göre “Eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, işsahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir.” Kanunun 479. maddesine göre eser sözleşmesinde iş sahibinin bedel ödeme borcu, eserin teslimi anında muaccel olur. Eserin parça parça teslim edilmesi kararlaştırılmış ve bedel parçalara göre belirlenmişse, her parçanın bedeli onun teslimi anında muaccel olur.
Kanunun 474. Ve 477. Maddelerine göre İş sahibi, eserin tesliminden sonra, işlerin olağan akışına göre imkân bulur bulmaz eseri gözden geçirmek ve ayıpları varsa, bunu uygun bir süre içinde yükleniciye bildirmek zorundadır. Taraflardan her biri, giderini karşılayarak, eserin bilirkişi tarafından gözden geçirilmesini ve sonucun bir raporla belirlenmesini isteyebilir. Eserin açıkça veya örtülü olarak kabulünden sonra, yüklenici her türlü sorumluluktan kurtulur; ancak, onun tarafından kasten gizlenen ve usulüne göre gözden geçirme sırasında fark edilemeyecek olan ayıplar için sorumluluğu devam eder. İş sahibi, gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, eseri kabul etmiş sayılır.
Bu noktada davalı tarafın iddia ettiği ayıpların niteliğine değinmek gerekir. Bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere davalı tarafça iddia edilen ve İstanbul Anadolu … Sulh Hukuk Mahkemesinin …D. İş sayılı dosyası ile yaptırdığı tespite istinaden hazırlanan ve işin tesliminden yaklaşık 7 ay sonra yapılan tespite istinaden hazırlanan 09.12.2019 tarihli raporda belirtilen ayıp ve eksikliklerin ilk bakışta gözle görülebilen veya basit bir muayene ile anlaşılabilen ayıplar ve eksikler olduğu açıktır. Bu durumda davalı tarafın süresinde ayıp ihbarında bulunduğunu ispat etmesi gerekmektedir.
Eser sözleşmesinde ayıp ortaya çıkar çıkmaz usulüne uygun olarak muayene edilip yükleniciye ihbarda bulunulması gerekmektedir. Eser sözleşmesinde ayıp ihbarının yapıldığı tanık dahil her türlü delille ispat edilebilir. Eserin ayıplı olup olmadığı ve süresinde ayıp ihbarında bulunulup bulunulmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir. Y15HD. 2019/2856 : 2019/3943
24/11/2020 tarihli celsede tarafların tüm delillerini sunmak üzere süre verilmiş, davalı tarafça süresinde ayıp ihbarı yapıldığına dair herhangi bir yazılı delil sunulmadığı gibi bu hususta tanık dinletmek istediklerine dair bir beyan ve tanık listesi sunulmamıştır. Ancak davalı tarafça yemin deliline dayanılması sebebiyle 06/07/2021 tarihli davalı vekilinin hazır bulunduğu celsede yemin hakkı hatırlatılmış, yemin teklif edip etmeyeceğine dair beyanı sorulmuştur. Davalı vekili 02/11/2021 tarihli celsede yemin deliline dayanmayacaklarını ifade etmiştir.
Bu nedenlerle işi teslim alan davalının süresi içerisinde ayıp ihbarında bulunduğunu ispat etmesi gerekirken bu ispat külfetini yerine getirmediği açık olup davalının ve davacının ticari defterlerinde yer alan asıl alacak yönünden davanın kabulü yönünde kanaat hasıl olmuştur.
Değinilmesi gereken hususlardan birisi takip öncesi işletilen faize ilişkindir. Türk Ticaret Kanunu’nun 10. Maddesine göre “Aksine sözleşme yoksa, ticari bir borcun faizi, vadenin bitiminden ve belli bir vade yoksa ihtar gününden itibaren işlemeye başlar.” Taraflar arasında ücret ödeme borcunun ne zaman doğacağına dair belirli bir vade bulunmadığı gibi davacı tarafça davalıya takip öncesi herhangi bir ihtarname çekilmediği anlaşılmaktadır. Bu durumda takip öncesi faiz istenemeyeceğinin kabulü gerekir. (Kesin vade olmadığı gibi temerrüde düşüren ihtarname de çekilmeden icra takibi yapılmış ise takip tarihinde temerrüt gerçekleşir. (11.12.1957 tarih 17/29 sayılı İçihadı Birleştirme Kararı) Temerrüde esas icra takibi de bulunmuyorsa dava tarihinde temerrüt gerçekleşir.)
Değinilmesi gereken hususlardan bir diğeri takip talebinde talep edilen faize ilişkindir. Davacı takip talebinde 6102 Sayılı Kanunun 1530 maddesinin yedinci fıkrasına istinaden temerrüt faizi talep etmiştir. Anılan maddenin başlığı “Ticari hükümlerle yasaklanmış işlemler ile mal ve hizmet tedarikinde geç ödemenin sonuçları” olup maddenin 7. Fıkrasına göre
Bu madde hükümleri uyarınca alacaklıya yapılan geç ödemelere ilişkin temerrüt faiz oranının sözleşmede öngörülmediği veya ilgili hükümlerin geçersiz olduğu hâllerde uygulanacak faiz oranını ve alacağın tahsili masrafları için talep edilebilecek asgari giderim tutarını Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası her yıl ocak ayında ilan eder. Faiz oranı, 4/12/1984 tarihli ve 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanunda öngörülen ticari işlere uygulanacak gecikme faizi oranından en az yüzde sekiz fazla olmalıdır.
TTK 1530. Maddesinin uygulaması mal ve hizmet tedarik sözleşmelerine hasredilmiştir. Huzurdaki dava bir eser sözleşmesinden kaynaklanmakta olup TTK 1530. Maddesinin uygulama alanı bulması mümkün değildir.
“TTK’nın 1530.maddesi mal tedarik sözleşmesine ilişkin olup olayda uygulama yeri bulunmamaktadır. İcra takip tarihinden önceki dönem için temerrüt faizine hükmedilmesi TBK’nın 117.maddesi koşullarına bağlı olup icra takip tarihinden önce davalıya temerrüt ihtarı gönderilmesi gerekir. Y19HD 2017/3266 : 2018/4228”
Ancak davacı tarafça faiz isteme iradesi ortaya konuştuğundan takip tarihinden itibaren avans faizi istenebileceği değerlendirilerek avans faizine hükmedilmiştir. “bu nedenle somut olayda 6102 sayılı TTK’nın 1530. maddesinin uygulanma imkanı bulunmadığı gerekçesiyle işlemiş faiz isteğinin yerinde olmadığı gerekçeleriyle davanın kısmen kabulü ile itirazın kısmen iptaline, takibin 65.100,16 TL asıl alacak üzerinden takip tarihinden itibaren avans faizi işletilmek suretiyle devamına… muhakeme hukukuna ve maddi hukuka uygun bulunan hükmün onanmasına… Y19HD 2017/5472 : 2019/5519”
Değinilmesi gereken son husus takip talebinde talep edilen ihtiyati haciz vekalet ücretine ilişkindir. Anılan alacak kaleminin dayanağı olan İstanbul .. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … D.İş ve …K sayılı kararı İstanbul BAM 15. Hukuk Dairesi2nin 2020/284 Esas ve 2020/209 K sayılı kararı ile kaldırıldığından anılan alacak kalemi hukuki dayanağını yitirmiş olup bu talep yönünden itiraz haklı olup davacının bu talebinin reddine karar verilmiş olup neticeten aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM
1-Davanın kısmen kabulü ile; İstanbul… İcra Müdürlüğü’nün… Es sayılı takibine vaki itirazın;
A.187.132,45 TL asıl alacak yönünden İPTALİNE; takibin bu alacak yönünden avans faizi üzerinden kaldığı yerden DEVAMINA
B.14.816,79 TL’lik takip öncesi faiz yönünden takip öncesi temerrüt oluştuğuna dair dosyamıza yansıyan herhangi bir ihtar bulunmadığından REDDİNE,
C. İhtiyati haciz kararı İstinaf incelemesinde kaldırılmakla 729,90 TL’likihtiyati haciz tutarına dair talebin REDDİNE,
D. Kabul edilen alacağın %20 nispetinde hesaplanan 37.426,49 TL İcra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya VERİLMESİNE,
2-Alınması gereken 12.783,01-TL harçtan peşin alınan 2.447,90-TL harcın mahsubu ile bakiye 10.335,11-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından dava açılırken yatırıldığı anlaşılan 2.447,90-TL peşin harç ile 44,40 TL başvurma harcı olmak üzere toplam harcın 2.492,30-TL davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 3.000,00-TL bilirkişi ücreti, 131,40-TL tebligat ve posta masrafı olmak üzere toplam 3.131,40-TL yargılama giderinden kabul-red oranına göre hesaplanan 2.891,20-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,6100 sayılı HMK.nun 326/2 maddesi gereğince bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ne göre 21.549,27-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ne göre 5.100,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Arabuluculuk ücreti olan 1.320,00 TL nin kabul red oranına göre 101,26-TL sinin davacıdan, 1.218,74-TL sinin davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
Dair; gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere her hangi bir Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 07/12/2021

Katip …
E-imzalıdır

Hakim …
E-imzalıdır