Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/705 E. 2020/151 K. 26.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/705 Esas
KARAR NO : 2020/151

DAVA : Tespit
DAVA TARİHİ : 03/10/2019
KARAR TARİHİ : 26/02/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili sunduğu dava dilekçesi ile, Taraflar arasında 26/04/2017 tarihli borç tasfiye ve uzlaşma protokolü imzalandığını ve tarafların avukatlarının katılımı ile yapıldığı için bu protokolün Avukatlık Kanunu 35/A maddesi uyarınca ilan hükmünde olduğunu, protokol uyarınca dava dışı üçüncü kişi … adına kayıtlı iken 1/2 hissesinin davacı şirket yetkilisi …’a geri kalan 1/2 hissesinin ise borçlu şirket yetkilisi …’a devredildiğini, protokol uyarınca borç ödenmesi karşılığında bu hisselerin teminat amaçlı verildiğini, ancak davalı borçlu tarafından borç ödenmediği için taşınmazın satışı gerektiği, davalı … adına kayıtlı 1/2 hissenin satışına davalıların yanaşmadığını, bu nedenle mahkemece satış hususunda izin ve yetki verilmesini talep ettiklerini, satış bedelinden alacaklarını mahsup edip artan kısmın davalılara iade edileceğini, davanın taşınmazın aynına ilişkin olmadığı için İstanbul Mahkemelerinin yetkili olduğunu, Manyas Mahkemelerinin kesin yetkili olmadığını, … AHM’ce verilen … D.İş sayılı tedbir kararının dava sonuna kadar devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … ve davalı şirket vekili ayrı ayrı cevaplarında, Protokolün ilam hükmünde olmadığını, davanın açıklanması ve harcın tamamlanması gerektiğini, davacıların taraf ehliyetinin olmadığını, kesin yetki dolayısıyla Manyas Mahkemelerinin yetkili olduğunu, talebin zaman aşımına uğradığını, müvekkilinin davacıya herhangi bir borcu olmadığını beyanla davanın reddini talep etmiştir.
Tarafların sunduğu protokol, Uyap üzerinden alınan tapu kayıtları, davacı tarafça sunulan ticaret sicil kayıtları dosyamız arasına alınmış incelenmiştir.
… AHM’nin D.İş dosyası dosyamız arasına alınmış ve incelenmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, tasfiye protokolünden kaynaklı alacağın tahsili amacıyla, davalı … adına kayıtlı taşınmazın 1/2 hissesinin satışına ilişkin yetki verilmesine ilişkindir.
Dosyanın yapılan incelemesinde, taraflar arasında “borç tasfiye ve uzlaşma protokolü” başlıklı belge ile davacı şirketin davalı şirkete 1.025.000,00 EURO alacaklı olduğu, bu alacağın teminatı olarak … Mah. 1621 parsel sayılı taşınmazın 1/2 hissesinin davacı şirket yetkilisi olan …’a, 1/2 hissesinin ise davalı şirket yetkilisi …’a devredildiği, protokol uyarınca davacının bu miktar kadar ipotek koyarak kredi kullanabileceği, ancak borç ödeme tarihinde ipotekleri fek ettirerek tapuyu iade etmesi gerektiği, davalı tarafa verilen ödeme tarihinde 30/04/2019 olduğu, bu tarihe kadar ödenmemesi halinde taşınmazın alacak değerleme raporu ile satışla çıkarılmasının kararlaştırıldığı, protokolde davacı şirketlerin davalı şirket, davalı …, davalı şirket yetkilisi …, davacı … ve taraf vekilleri Av. … ile Av. …’ın imzalarının bulunduğu görülmüştür.
Her ne kadar davacı taraf dava konusunun şahsi haktan kaynaklandığını ve taşınmaz aynına ilişkin bir dava olmadığından kesin yetki söz konusu olmayacağını ileri sürmüş ise de; davacının davalılar aleyhinde yaptığı ve kesinleşmiş bir takip olmadığı, bu durumda muvazaa dolayısıyla işlemin iptali ve satışa izin talebinde bulunulamayacağı, taraflar arasındaki protokol ilam mahiyetinde kabul edilse bile bunun geçerli bir taşınmaz satış vaadi olarak da değerlendirilemeyeceği, taşınmazların satış vaatlerinin noter tarafından düzenleme şeklinde yapılması gerektiği, satış işlemlerinin ise Tapu Müdürlüğü nezdinde yapılması gerektiği, bunun dışındaki satış vaadi ve satış anlaşmalarının geçerlilik şartlarını taşımadığından yerine getirilmesinin mümkün olmadığı, geçerli bir satış vaadi ve muvazaa iddiası bulunmadığından davacının şahsi haktan kaynaklı satış izin talebinin yersiz olduğu, davacının tacir olduğu, basiretli bir tacir gibi davranma yükümlülüğü bulunduğu, davacının taşınmaz üzerine ipotek koydurup borcun ödenmemesi halinde ipoteğin paraya çevrilmesi yoluna başvurabilecekken bunu da yapmadığı, bu durumda istenen satış yetkisinin taşınmazın aynına yönelik ve mülkiyet naklisinin sağlayacak nitelikte olduğu, oysa HMK’nın 12. Maddesinin 1. Fıkrasının 2. Tümcesinde belirtildiği üzere, “ayni hak sahipliğinde değişikliğe yol açabilecek davalar”‘ın taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde görülmesi gerektiğine dair kesin yetki kuralı bulunduğu, bu nedenle kesin yetkili mahkemenin taşınmazın bulunduğu yer olan Manyas Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğu, tarafların, Protokol’ün 8. Maddesinde İstanbul Mahkemelerini kesin yetkili göstermesinin, kanunun bu emredici hükmünü ortadan kaldırmayacağı, bu nedenle mahkememiz yetkisiz olup dosyanın yetkisizlik ile Manyas Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesi gerektiği anlaşılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Mahkememizin Yetkisiz olması nedeniyle davanın usulden reddine,
2-Kararın kesinleşmesinden sonra 2 haftalık süre içinde talepte bulunulması halinde dosyanın yetkili Manyas Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, aksi halde dosya üzerinden açılmamış sayılmasına karar verilmesine,
3-Harç ve yargılama giderlerinin esas mahkemece değerlendirilmesine,
İlişkin gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 26/02/2020

Başkan
¸e-imzalıdır
Üye
¸e-imzalıdır
Üye
¸e-imzalıdır
Katip
¸e-imzalıdır

“Bu belge 5070 Sayılı Kanun hükümlerince elektronik imza ile imzalanmıştır.”