Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/699 E. 2022/606 K. 28.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/699 Esas
KARAR NO : 2022/606

DAVA : Adi Ortaklık Tasfiyesi ve Alacak
DAVA TARİHİ : 03/10/2019
KARAR TARİHİ : 28/09/2022

Mahkememizde görülmekte olan Adi Ortaklık Tasfiyesi ve Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Taraflar arasında 01/01/2018 tarihi itibariyle adi ortaklık korulduğunu, ortaklığın konusunun dekor kağıdı üzerine baskı ile dekorest markasıyla üretim yapılmasına ilişkin olduğunu, ortaklıkta anlaşmazlıklar nedeniyle ihtarnameyle fesih bildirimi yapıldığını, davalıların tasfiye işlemlerine davat edildiğini, 29/08/2018 tarihinde tebliğ edilen ihtarnameye davalıların cevap vermediğini, herhangi bir itirazda da bulunmadıkları için kabul edilmiş sayıldığını, tahliyeye ilişkin taraflar arasında yazışmalar yapıldığını, davalıların uzlaşmaması nedeniyle ortaklığın tasfiye edilemediğini, tasfiyeye ilişkin usul, bilanço, kar -zarar durumu ve ortaklığa ait ham madde stoğunun miktarı konularında mutabakat sağlanamadığını, müvekkilinin geçimini sağladığı makineye davalıların el koyduklarını, ortaklığın bozulmasına rağmen makineyi vermediklerini, … Sulh Hukuk mahkemesinden tespit yapıldığını, raporun tebliğ edildiğini ve davalıların rapora itiraz etmediklerini, rapor içeriğinin kabul edilmiş sayıldığını, müvekkiline baskı ve tehdit ile ibraname imzalattıklarını, davacının ibranameyi imzaladıktan sonra makineyi zorluklarla aldığını ancak ortaklığın tasfiyesinin gerçekleşmediğini, davacı payına düşen tasfiye payının ödenmediğini, mevcut kağıt stoklarının paylaşılmadığını, bu nedenlerle öncelikle adi ortaklığın tasfiyesi için bir tasfiye görevlisi tayin edilmesini ve davanın kabulü ile adi ortaklığın feshine karar verilmesini, kar payının davalılardan faiziyle birlikte alınarak davacıya verilmesine karar verilmesini, talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davacı arasında makine faaliyetinden kaynaklanan işten kar ve zarar ortaklığı şeklinde sözlü bir anlaşma yapıldığını, kısa süren bu faaliyetin sonunda işten zarar ettiklerini, davacının bu işten 74.500 TL nakit ve ayrıca müvekkilinden habersiz iş yapılan bir şirketten 60.000 TL çek aldığını ve bu çeki bankadan tahsil ettiğini, davacıya her ay 10.000 TL maaş ödemesi yapılacağına dair bir anlaşma olmadığını, anlaşmanın kar ve zarar üzerine olduğunu, zarar edilen işten aldığı parayı müvekkillerine iade etmesi gerektiğini, esasen müvekkilinin davacıdan alacaklı olduğunu, davacının sulh hukuk mahkemesinden yapılan tespit ile raporda tespit edilen davaya konu makine, avadanlık, donanım ve diğer aletleri eksiksiz bir şekilde iade aldığını, teslimin ardından adi ortaklığa konu iş tasfiye edildiğini, tarafların karışılıklı olarak ibralaştığını, tarafların tespit ve dava dosyasına konu ettikleri taleplerle ilgili olarak birbirlerinden herhangi bir hak ve alacaklarının kalmadığını, birbirlerinden herhangi bir talepte bulunmayacakları konusuda anlaştıklarını, dava açmaktan bila kabili rücu olarak özgür iradeleriyle feragat ettiklerini, tespit masraflarının … üzerinde barakıldığını, bu nedenlerle davacının haksız ve hukuka aykırı davasının, gerek feragat ve gerekse esas açısından reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacının, taraflar arasında düzenlenen 17/12/2018 tarihli ibranamenin baskı altında imzalatıldığına dair iddiası nedeniyle, öncelikle ön sorun olarak kabul edilen bu iddiasına ilişkin deliller toplanmış, bildirilen tanıklar dinlenmiştir.
… Sulh Hukuk mahkemesinin … D. İş sayılı dosya aslı dosyamız arasına celbedilip incelenmiş; dosyamız davasının talebiyle davacı tarafça ortaklığa tahsis edilen makinelerin davalı iş yerinde tespitinin yapıldığı ve bilirkişi raporu alındığı, tespit talep tarihinin 14/11/2018 olduğu, tespit talep dilekçesinde de davalı tarafın makineyi alıkoyma tehdidinde bulunulduğunun ileri sürüldüğü anlaşılmıştır.
İncelenen ibranamede; … Sulh Hukuk mahkemesinin… D. İş sayılı dosyasında tespiti yapılan makinelerin davacı adına…’e teslim edildiği ve tarafların birbirini ibra ettiğinin kararlaştırıldığı anlaşılmıştır. İbranamede davacının kendisinin isim ve imzası bulunduğu görülmüştür.
Dinlenen tanıklardan;
Davalı tanığı …beyanında; “Ben davalı Hakan’ın yanında çalışırım, davacının bir adet baskı makinası davalının iş yerinde bir sene civarında çalıştırıldı ancak fazla iş olmadığı için fazla çalışmadı, sonra aralarında anlaşmazlık olmuş ancak ne olduğunu bilmiyorum, tarafların nasıl bir konuşma olduğunu bilmiyorum, anlaşma sonlandıktan sonra da bir süre makina orada kaldı bir iki defa çalıştırıldı, başka bir makina daha vardı, o da davalınındır, ortaklık sonlandıktan sonra davacının makinası iki üç ay orada kalmıştır, daha sonra davacı taraf makinayı almaya geldiğinde ben oradaydım, orada bir belgenin veya fesih protokolün imzalandığına ben şahit olmadım, taraflar arasında herhangi bir tartışmaya da şahit olmadım, ham maddeyi davalı Hakan alıyordu, ortaklık sonrasında makina alınırken davacı taraf oradaki stok kağıtların yaklaşık %30 ‘unu aldı, gerisi orada kaldı. Herhangi bir ibranameye şahit olmadım, son dönemlerde zarar edildi, piyasada durgundu, alınan mal ve satılan sparişlere göre kar zarar durumunu biliyorum, Hadımköyde Kubilay beyin yanında çalışan olarak bulundum, makina davalı tarafa verildikten sonra orada matbaa sorumlusu olarak çalıştım, maaşımı kasadan aldım, sigortamı davalı taraf yapıyordu. Makina geri alındıktan sonra ben davalının yanında kaldım, hesapları kim tutuyordu bilmiyordum, ortaklık sonunda bir hesaplaşmadan haberim yoktur.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davacı tanığı …beyanında: “Benim görgüye dayalı bir bilgim yoktur, davacının kendisinden duyduğum kadarıyla davalı ile bir ortaklık yapmış ve sonradan da ortaklığı bitmiş, anlaşamadıklarını, makinasını geri alacağını davacı bana söyledi, kimin kimden ne alacağı var bilmiyorum.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davacı tanığı… beyanında: “Ben otomasyon işi yaparım davacıya ait makinanın sökümünü ben yaptım, davacı, davalının iş yerine girmeyeceğini ve kötü olduklarını söyleyerek benden sökmemi istedi, ben de gittiğimde Hakan bey içeri girebilmem için bir ibraname gibi bir belge bana imzalattı, ibranameyi imzalamadan içeriye giremesin dedi, ben de içeriye girmek için imzaladım, sonra makinayı söküp İzmir’de kurdum ve bağlayıp çalıştırdım, bana gösterilen 17/12/2018 tarihli, TESLİM VE TESELLÜM İBRANEME belgesi altında bulunan imzalar bana ait değildir, bana başka bir belge imzalattı, davacı Kubilay bey orada değildi. Tarafları bir arada görmediğim için aralarındaki herhangi bir konuşmaya da şahit olmadım, ticaretlerinin nasıl yürüdüğüne dair hiçbir bilgim yoktur, bana bir belge imzalanmadan içeri girilmeyeceği söylendi ve ben de oradan bir belgeye imza atarak girdim, davacıdan imzalı bir belge alıp getirip davalıya vermedim, zaten davacı o zaman İzmir’deydi, Kubilay bey bana İzmir’den sevk irsaliyesi gönderdi, ben de o irsaliyeyi Hakan beye verdim ve makinayı öyle söküp irsaliye ile İzmir’e gönderdik, sevk irsaliyesi ile birlikte bir belge daha Kubilay beyden gelmişti, onu da Hakan beye verdim, bu belgeler geldikten sonra ben de bir belge imzalayarak davalı tarafa verdim ve o şekilde fabrikaya girip makinayı sökebildim, ben otomosyon işi yaptığım için bu işten sonra davalı tarafın firmasında iş yaptım, normalde kargo ile belge taşıma işi yapmam ama Kubilay Beyin gönderdiği belgeyi verip kendimce imzaladıktan sonra içeri girdim, yanımda mekanikçi elemanlar da vardı, zaten ben davalı firma ile bir problem yaşamadım, söküm esnasında yardımcı da oldular, makinayi söktüğümüzde bir eksik olup olmadığını bilmiyorum, kurduğumda da çalışmasında bir eksiklik yoktu. Silindirlerde eksiklik olup olmadığını bilemem, zaten onlar mekanik kısma giriyor, makina sökümü için davacıdan bir vekaletname almadım, buna ihtiyaç duymadım, Kubilay, bana vekili olarak işi yapmamı istedi, bunu sözlü yaptı.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davacı vekili 13/01/2021 tarihli duruşmada: “tanıklar iddiamızı doğrulmaktadır, ibraname hür irade ile imzalanmamıştır, ön talebimiz olarak ibranamenin geçersizliğine karar verilsin, ortaklık sabittir, davalı tarafça hesap kitap verilmediği için bozulmuştur, 20/10/2020 tarihli dilekçemizde belirttiğimiz delillerimiz toplansın, dilekçemizde belirttiğimiz beş şirket ile iş yapılmış ve gelir elde edilmiş, dört tane yabancı şirkette de ithalat nedeniyle ödemeler yapılmıştır, giderlere ilişkin DMR şirketine müzekkere yazılırsa bu da ortaya çıkar, biz taslak bilanço hazırladık, belgeler toplandıktan sonra tasfiye memuru tayin edilsin,” demiştir.
Davalı vekili 13/01/2021 tarihli duruşmada: “ilk tanık bir bilgiye sahip değildir, tanıklar yönlendirilmiştir, beyanlarını kabul etmiyoruz, ibranamedeki imzanın davacıya ait olduğunu kabul etmişler, altı aylık bir ortaklık olmuş ve 134.500,00 TL davacıya ödenerek ibraname alınmıştır, zarara rağmen ödeme yapılmıştır, davacı taraf 3 yıllık döneme ilişkin belge istemektedir, kabul etmiyoruz, ibraname geçerlidir, davanın reddini talep ediyoruz.” demiştir.
Davacı asil 13/01/2021 tarihli duruşmada: “ne kadar sürede ortaklık yaptığımızı hazırlamıyorum, altı ay gibi bir sürede birbirimize girdiğimiz doğrudur, ben makinamı koymuştum, ithalat bedellerini davalı taraf karşılayacaktı, konuşurken davalı Hakan zarar ettiğini söyledi. Ben de stokların satılacağını ve zarar olmayacağını söyledim, hesaba baktığımda kendisinin koyduğu nakit paralara faiz işlettiğini gördüm, bunu kabul etmedim ve burda aramız açıldı. Sonra anlaşacak gibi olduk, Kağıtların bir kısmını satın alacaktım, bir kısmını zaten aldım, sonra biz yapacağız dedi ve devam ettiler, biz ortak bir şirket kuracaktır ve işletmeyi şirket üzerinden yürütecektik, davalı taraf ortaklığa bir makina daha aldı, parasını onlar ödedi ama ortaklıkta kullanılacaktı, bu makina davalı şirket üzerinden alındı, sonra davalının tavrı değişti, benim isteğim, stokların eşit bir şekilde bölüştürülmesi şeklindedir, bazı kağıtlar benim çalışmamla müşterilere satıldı, diğerleri duruyordu, maaş şeklinde bir ödeme alıyordum, ne kadar aldığımı da hatırlamıyorum, davacı iddiası doğru olabilir, sonradan kestiler.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Dinlenen tanık beyanı, ibranamenin veriliş şekli, taraflar arasındaki mailler ve…Sulh Hukuk Mahkemesinin tespit dosyası içeriği nazara alındığında, davacının, ortaklığa tahsis ettiği makineyi davalıdan alabilmek için baskı altında ibranameyi imzaladığı kanaatine varılarak, ortaklığa konu gelir ve giderler ile stokların tespiti için taraflara süre verilmiş, tasfiye memuru atanarak bilanço hazırlaması istenmiştir.
Tasfiye memuru olarak görevlendirilen bilirkişi raporunu sunmuş ve taraflara tebliğ edilmiştir.
Davacı vekili 23/03/2022 tarihli duruşmada ise: “bilirkişi detaylı hesaplama yapmıştır. Talep artırım dilekçemize göre davamızın kabulünü talep ederiz. 04/02/2022 tarihli dilekçemizi tekrar ederiz. Müvekkile toplu olarak ödenmiş 74.500,00 TL gibi bir para yoktur. Ancak sözleşmeye göre ücret ödemesi olarak aylık 10.000,00 TL ödenmiş, bu konuda da davalı taraf süresinde belgeleri bilirkişiye sunmadığı için bilirkişi hesaplamaya katmamıştır. Ama yapılan ödemenin toplam ne kadar olduğu bilmiyorum. Toplam 6 ay kadar ödeme yapılmıştır. Sonrasında ödenmedi, ek rapora gidilecek ise hesap hatası da düzeltilsin” şeklinde beyanda bulundu.
Davalı vekili aynı celsede: “rapora itirazlarımızı tekrar ederiz. Giderler hesaba katılmamıştır. Elektrik ve personel maliyeti gibi giderler hesaplanmamış, 74.500,00 TL ödeme savunmamıza ilişkin yazılı beyanda bulunup varsa belgelerimizi sunalım” şeklinde beyanda bulundu.
Mahkememizce, elden ödemeye ilişkin belgelerin sunulması için taraf vekillerini süre verilmiş, taraflarca başka bir belge sunulmamış ancak taraflar arasında mail ile paylaşılan tasfiye bilançosuna dayanıldığı anlaşılmıştır.
Tarafların sunduğu belgeler ve dosya kapsamına göre bilirkişi tarafından verilen ek rapora göre; ” adi ortaklığın, faaliyetin devam ettiği 11/2017- 12/2018 yılları arasında 270.014,04 TL kar elde ettiğini, kalan stokları 38.978,36 EUR olduğunu, kalan stokların raf ömrünün olmadığını, dava tarihi itibariyle 03/10/2019 tarihi itibariyle stokların TL değerinin 255.147,57 TL olduğunu, adi ortaklığın faaliyetinin Aralık 2018 de sona erdiği kanaatinin mahkemece hasıl olması durumunda; tasfiye değerinin net 525.161,58 TL olduğu, davacıya ait %50 payanın 262.580,79 TL olduğunu, adi ortaklığın faaliyetinin fiilen 04/07/2018 de sona erdiği kanaatinin mahkemece hasıl olması durumunda; tasfiye değerinin 04/07/2018 itibariyle 426.447,44 TL olduğunu, davacının %50 payının 213.223,72 TL olduğunu” bildirilmiştir.
Bilirkişi tarafından, davacının kabul ettiği 60.000,00TL’lik çek ve elden ödemeler mahsup edilmemiş, mahkememizce resen hesaplanmıştır.
Tarafların sunduğu ihtarnameler ve mailler mahkememizce incelenmiştir.
Bilirkişinin, stokların döviz karşılığı değerinin dava tarihi itibarıyla hesaplandığı, kök rapordan sonra davacının talep artırım dilekçesi sunarak talebini, çek bedeli mahsup edilmiş haliyle 198.407,88TL’ye yükselttiği ve harcını yatırdığı, davalının buna cevap verdiği anlaşılmıştır.
Davacının, talep artırım dilekçesi ile, tespit dosyasındaki giderlerin ve akdi vekalet ücretinin, ihtarname giderinin de yargılama giderine dahil edilmesini talep etmiş, ayrıca davalının HMK’nın 329/2. Maddesi uyarınca cezalandırılması istenmiştir.
Bilirkişinin, kök raporda hesap hatası yaptığı ve davacının, bu hatayı gözeterek talep artırım dilekçesi verdiği anlaşılmıştır.
Bilirkişi ek raporunda; Aralık 2018 tarihi itibarıyla ortaklığın sona erdiğinin kabulü halinde tespit ettiği 262.580,79TL tasfiyeye konu bakiyeden, davacının kabul ettiği 60.000,00TL çek bedeli ve zımni ikrar ettiği 74.500,00TL elden tahsilat miktarının mahsubu halinde davacıya düşen ve kalan tasfiye payının 128.080,80 TL edeceği anlaşılmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:

Dava, adi ortaklık tasfiyesi, kar payı verilmesi ve taraflar arasında yapılmış ibranamenin geçersizliğinin tespitine ilişkindir.
Dinlenen tanık beyanları ve olayın oluş şekli, tespit dosyası kapsamı nazara alındığında, adi ortaklığın gerçekte tasfiye edilmediği, davacının baskı altında ibraname imzaladığı anlaşılmış ve ibranamenin geçersizliğine dair talebi mahkememizce kabul edilmiştir.
İbraname geçersiz kılındığına göre, TBK’nın 644. Maddesi uyarınca tasfiyesine geçilmiştir.
Taraflar bir tasfiye memuru atama konusunda anlaşamadıklarından, mahkememizce resen atanmıştır.
Taraflar arasındaki mailler ve özellikle davacı asilin duruşmadaki beyanı ile mailler ekindeki taslak tasfiye bilançosunda görünen 74.500,00TL ödeme kaydı naza alındığında, davacının adi ortaklıktan 60.000,00TL ve 74.500,00 TL olmak üzere toplam 134.500,00TL para aldığı ve bunun tasfiye payından düşülmesi gerektiği anlaşılmıştır.
Tasfiye memurunun ek raporu ile, usulüne uygun tespit yapıldığı, tarafların sunduğu ve belgeli gelir giderlerin hesaplandığı, buna göre elden ödemeler dahil tasfiyeye konu değerin 262.580,79TL olduğu anlaşılmıştır.
Her ne kadar bilirkişi karar tarihine en yakın tarihli kur üzerinden stokların değerini hesaplamamış ise de, davacının talebinin bilirkişi ek raporunda belirtilen miktarın altında olduğu ve bu miktar üzerinden davanın kabulü talep edildiğinden, mahkememizce güncel kur üzerinden stok değeri hesaplanmamıştır.
Mahkememizce hükme esas alınmaya elverişli, gerekçeli ve ayrıntılı tasfiye raporunun yeterli olduğu, buna göre mahkememizce yapılan mahsup sonrası davacının tasfiyeden alacağının 128.080,80TL olduğu vicdani kanaat hasıl olmuş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :
1-Davacının davasının kısmen kabulü ile, 128.080,80 TL’ nin 03/10/2019 olan dava tarihinden itibaren, işleyen avans faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, adi ortaklığın bu suretle tasfiyesine, geri kalan miktar yönünden talebin reddine,
2-Kabul edilen dava değeri olan 128.080,78TL üzerinden hesaplanan 8.749,19TL harçtan ıslah harcı ve peşin alınan harcın toplam 3.388,32TL’nin mahsubu ile eksik 5.360,87 TL harcın davalılardan müteselsilen alınarak hazineye ödenmesine,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap ve takdir edilen 20.212,11 TL vekalet ücretinin davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
4-Reddedilen dava değeri ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap ve takdir edilen 11.252,34 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara eşit oranda verilmesine,
5-Davacı tarafından tebligat, müzekkere, bilirkişi ücreti ve sair giderler için sarfedilen toplam 5.537,10 TL yargılama giderinin, tespit dosyasında harcanan 2.194,60TL ve ihtarname gideri olan 293,34TL toplamı olan 8.025,04‬ kabul/red oranına göre 5.180,50 TL’nin ve peşin yatırılan 3.388,32TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, geri kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
6- Davalı tarafın tanık gideri olarak harcadığı 18,00 TL’nin, ibranamenin baskı altında imzalatıldığı kabul edildiği gözetilerek davalı üzerinde bırakılmasına,
7- Dosyada artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
8- Davacı tarafın akdi vekalet ücreti talebi ve disiplin para cezasına ilişkin talebinin, davanın kabul ve red durumu nazara alınarak reddine,
İlişkin, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 28/09/2022

Başkan
e-imzalıdır
Üye
e-imzalıdır
Üye
e-imzalıdır
Katip
e-imzalıdır