Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/690 E. 2021/204 K. 09.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/690
KARAR NO : 2021/204
DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/10/2019
KARAR TARİHİ : 09/03/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
A. Tarafların Talepleri
Davacı vekili 28/08/2019 tarihli dava dilekçesinde davalı/borçlu ile müvekkili şirketin arasında olan ticari ilişki nedeniyle irsaliyeli fatura düzenlendiğini, davaya konu takipte esas alınan faturanın mal teslimi sırasında davalı/borçlu yetkilisine verildiğini, fatura üzerinde yetkili İsmaik Kavaş’ın kendi imzası yer aldığını, malların teslim alındığının açıkça belli olduğunu, irsaliyeli faturada da belirtildiği üzere malın 07/05/2018 tarihinde borçluya teslim edildiğini, TTK hükmüne göre davalının 07/06/2018 tarihinde temerrüde düştüğünü, Davalı/borçluya karşı icra takibi başlatıldığını, davalı/borçlu tarafından borcun bir kısmına itiraz edildiğini, ancak yabancı para borçlarında kanun koyucunun borçlunun temerrüde düşmesi halinde paranın fiili ödeme günündeki rayiç üzerinden istenebileceğini açıkça hükme bağladığını, somut olayda davalı/borçlunun dolar borcunu vadesinde ödemediğini, yabancı para borcunun hangi kur üzerinden belirleneceğini seçme yetkisinin alacaklıya geçtiğini, davalı/borçlu aleyhine başlatılan takip tarihindeki dolar kurunun 6,54 olduğunu, bu kur üzerinden başlatılan takibin usule uygun olduğunu belirterek davanın kabulünü, itirazın iptalini, takibin devamını,takibe itiraz eden davalı aleyhine % 40’dan aşağı olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesini,yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili 24/10/2019 tarihli cevap dilekçesinde, davacı alacaklının şirket tarafından başlatılan ilamsız icra takibine ilişkin olarak davalı müvekkili şirket kayıtlarında yapılan araştırmalar neticesinde davacıya karşı … no’lu faturadan kaynaklı 25.752,92 TL tutarından borç bulunduğunun tespit edildiğini, Davacı alacaklı tarafından gönderilen ödeme emrinin ekinde gönderilen fatura toplam bedelinin 25.752,92 TL olarak belirtildiğini, davalı müvekkili şirketin kayıtlarına bu meblağın kabul edilerek işlendiğini, davalı müvekkili şirketçe kayıtlarında mevcut 25.752,92 TL tutar borç dışında kalan 14.431,39 TL’lik tutar için yasal süresi içerisinde kısmi itiraz yapıldığını, kısmi itiraz haricinde kalan meblağ için 32.000,00 TL ödeme yapıldığını, İşbu ödeme ile davalı müvekkili şirketin kötü niyetli olmadığının açık olduğunu, davalı müvekkili şirketin dava konusu borç açısından davacı tarafından temerrüte düşürülmediğini, davacı alacaklarının başlattığı icra takibinin asıl alacağa faiz işleterek davalı müvekkili şirketten talep edebilmesinin hukuken mümkün olmadığını belirterek davanın reddini, davacının %20 den az olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
B.Uyuşmazlık ve Deliller, Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe
Huzurdaki dava hukuki niteliği itibari ile; İİK.nun 67.maddesinde düzenlenen itirazın iptali davasıdır. Dava dilekçesi, cevap dilekçesi ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde uyuşmazlığın davacı şirket ile davalı şirket arasındaki ilişki kapsamında davacı tarafın davalı davalı taraftan takip tarihi itibariyle alacaklı olup olmadığı, davacı taraf alacaklı ise bu alacağın miktarının ne olduğu, alacağın takip tarihi itibari ile likit olup olmadığı, icra inkar tazminatı şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği hususlarında toplandığı anlaşılmaktadır.
Davanın itirazın iptali davası olması sebebi ile öncelikle itirazın yapıldığı icra dosyası fiziken mahkememiz dosyası arasına alınmış, yapılan incelemede … İcra müdürlüğünün 2018/… Esas sayılı takip dosyası ile mahkememiz dosyasının taraflarının aynı olduğu, icra dosyasında borçlu olarak yer alan tüzel kişinin dosyamızda davalı konumunda olduğu, dosyamız davacısının alacaklı olduğu, takibin 15/08/2018 tarihinde hazırlandığının takip talebinde belirtildiği, ancak uyap sistemine kaydının 16/08/2018 tarihinde yapıldığı, davalı tarafından süresinde ve geçerli bir şekilde dosyada yapılan takipte borca dair kısmi itiraz dilekçesi sunulduğu, bu dilekçede 14.431,39 TL’lik kısma itiraz edildiği görülmüştür.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla mahkememizin ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiştir. Dava şartlarına ilişkin eksik ve incelenmesi gereken ilk itiraz bulunmadığı anlaşıldıktan sonra tarafların sulh olma imkanı bulunmadığından uyuşmazlık noktaları belirlenip tahkikat aşamasına geçilmiş, deliller toplanıp bilirkişi raporu alınmak suretiyle sonuca gidilmiştir.
Mahkememizce görevlendirilen mali müşavir bilirkişi … marifetiyle hazırlanan 23/09/2020 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davacı ve davalı şirketlerin, TTK ya göre tutulması gereken ticari defterlerini yasal süreleri içerisinde tasdik ettirdiklerini, davacı ve davalı şirketlerin ticari defterlerinin sahibi lehine delil olma özelliğini taşıdıklarını, davacı şirketin davalı şirketten takip tarihi itibariyle takibe ve davaya konu 07/05/2017 tarih … nolu fatura dolayısıyla 6.041,60 USD alacaklı olduğunu, ilgili faturayı dövizli olarak ve mevzuata uygun olarak düzenleyip kayıtlara geçirdiğini, bu tutarın davacının açmış olduğu icra takip tutarını doğruladığını, davalının ihtar ile temerrüte düşürülmemesi sebebiyle davacının icra takibinde talep ettiği işlemiş faiz tutarına yer olmadığını, davacının alacağına takip tarihinden itibaren 3095 sayılı yasa gereği yıllık %19,50 oranında başlayacak değişen oranlardan faiz işletilmesinin uygun olduğunu mütalaa etmiştir.
Mahkememizce bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş davalı taraf 13/10/2020 tarihli dilekçe ile bilirkişi raporuna istinaden hüküm kurulamayacağını, takibin yabancı para cinsinden olması sebebiyle %19,50 lik bir faiz işlemesinin mümkün olmadığını, davalının temerrüde düşürülmediğini, davacıya 32.000,00 TL ödeme yapıldığını, takip tarihi olan 15/08/2018 tarihinde kurun 6,13 TL olduğunu, davacının ise kuru 6,54 TL üzerinden hesapladığını, kur farkı faturası kesilmediğini ifade ederek rapora itiraz etmiştir.
Mahkememizce itirazlar doğrultusunda ek rapor alınmasına karar verilmiş, bilirkişi 06/11/2020 tarihli ek raporda, gün içinde kur değişmesi nedeniyle bir gün önceki günün kuruna göre takip yapılmasının normal olduğunu, ticari nitelikteki bir yabancı para borcunda uygulanacak anapara ve temerrüt faiz oranı sözleşmede kararlaştırılmamışsa 3095 sayılı kanun m 4/a’ya göre yabancı para borcunun faizinde devlet bankalarının o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı uygulanacağını, davalının yapmış olduğu itirazda haklı olduğunu, 07/05/2018 tarihli ilgili faturanın sehven 07/05/2017 tarihli olarak yazıldığı bu yazım yanlışının sonuca bir etkisi bulunmadığı mütalaa etmiştir.
Mahkememizce bilirkişi ek raporu taraflara tebliğ edilmiş davalı taraf 30/11/2020 tarihli dilekçe ile bilirkişi raporunda faizin yanlış hesaplandığını, bilirkişinin bir gün önceki kura dair görüşünün hukuka aykırı olduğunu, davalının temerrüde düşürülmediğini, bilirkişinin yeniden hesap yapması gerekirken yapmadığını ifade ederek rapora itiraz etmiştir. Davacı taraf 23/11/2020 tarihli dilekçesi ile kurun doğru hesaplandığını, kur farkı faturasının bu yargılamanın konusu olmadığını ifade emiştir.
Mahkememizce itirazların değerlendirilmesi nedeni ile tevdi edilmesi üzerine bilirkişi hazırladığı 27/01/2021 tarihli ikinci ek raporda, davacı şirketin davalı şirketten takip tarihi itibariyle takibe ve davaya konu 07/05/2017 tarih 384261 nolu fatura dolayısıyla 6.041,60 USD alacaklı olduğunu, 15/08/2018 ve 14/08/2018 tarihlerinde T.C. Merkez bankası tarafından geçerli olan döviz alış kurları ile yapılan hesaplama seçeneklerinin 14/08/2018 tarihinde USD için T.C. Merkez bankası döviz alış kuru 6,5465 TL olduğundan davacı şirketin takip tarihi itibariyle 6.041,60USD karşılığı 39.551,33 TL alacaklı olacağını, 15/08/2018 tarihinde USD için, T.C. Merkez Bankası döviz alış kuru 6,1360TL olduğundan davacı şirketin takip tarihi itibariyle 6.041,60 USD karşılığı 37.071,26TL alacaklı olacağını mütalaa etmiştir.
Mahkememizce bilirkişi ikinci ek raporu taraflara tebliğ edilmiş davalı taraf 19/02/2021 tarihli dilekçe ile temerrüdün takip ile oluştuğunu, takip talebinin onaylandığı tarihte kurun 5,79 TL olduğunu, buna göre hesap yapılması gerektiğini ifade etmiştir. ifade ederek rapora itiraz etmiştir. Davacı taraf 18/02/2021 tarihli dilekçesi ile kurun doğru hesaplandığını ifade emiştir.
Mahkememizce bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş davacı taraf 09/11/2020 tarihli dilekçe ile bilirkişinin dosya kapsamına ve olgulara uygun rapor hazırladığını, raporla alacaklarının ispat edildiğini belirtmiştir. Davalı taraf kendisine yapılan tebligata rağmen bilirkişi raporuna herhangi bir itiraz ileri sürmemiştir.
Yapılan yargılama, toplanan deliller, tarafların dilekçe ve beyanları ile duruşma esnasındaki sözlü açıklamaları, davalının icra dairesine sunduğu itiraz dilekçesi hep birlikte değerlendirildiğinde, taraflar arasındaki ticari ilişkinin varlığına, hizmetin verildiğine dair bir ihtilaf bulunmadığı anlaşılmaktadır. Davalı itiraz dilekçesinde ilişkinin bulunmadığına dair bir savunma ileri sürmemekte, kura dair itirazda bulunmaktadır.
TTK’nın 18. maddesinde tacir olmanın hükümleri arasında sayılan yükümlülüklerin biri de kanun hükümleri uyarınca gerekli ticari defterleri tutmaktır. Defter tutma yükümlülüğü Kanunun 64. maddesinde ayrıca düzenlenerek her tacirin, ticari defterleri tutmak ve defterlerinde ticari işlemleriyle ticari işletmesinin iktisadi ve mali durumunu, borç ve alacak ilişkilerini ve her hesap dönemi içinde elde edilen neticeleri, bu kanuna göre açıkça görülebilir bir şekilde ortaya koymak zorunda olduğu belirtilmiştir.
Her iki tarafın da tacir olması nedeni ile her iki taraf vekillerinin hazır bulunduğu 14/02/2020 tarihli ön inceleme celsesinde tarafların ticari defterleri üzerinde inceleme yapılmasına, tarafların inceleme gün ve saatinde ticari defterlerini incelemeye esas olmak üzere HMK 222 gereği sunmasına, bu süre içerisinde gereği yerine getirilmediği takdirde bu delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağının taraflara ihtarına karar verilmiştir.
Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller, tarafların ticari defterleri ve aldırılan bilirkişi raporundan davacının ticari defterlerinin sahibi lehine delil vasfında olduğu, taraflar arasında ticari ilişki olduğu, dava konusu alacağın makina bedellerinden kaynaklandığı görülmüştür. Davalı tarafın hizmetin verilmediğinde ilişkin herhangi bir itirazın bulunmadığı hal böyle iken davalı tarafın cari hesap dolayısıyla davacıya 6.041,60 USD borcunun bulunduğu anlaşılmaktadır.
Bu noktada icra takibine konu edilen meblağlara ve faize değinmek gerekir. Takip talebine dikkat edildiğinde takibin 6.041,60 USD asıl alacak ve 102,79 USD işlemiş faiz üzerinden toplam 6.144,39 USD üzerinden başlatıldığı anlaşılmaktadır. Davalı tarafça sunulan dilekçede borcun 25.752,92 TL yönünden kabul, 14.431,39 TL’lik kısmına itiraz edildiği anlaşılmaktadır.
Takibin yabancı para cinsinden başlatılmış olması, kısmi itirazın ise Türk Lirası üzerinden yapılması nedeniyle davalının ne kadarlık kısma itiraz ettiğinin belirlenmesi gerekmektedir. Burada takip tarihindeki kur esas alınarak değerlendirme yapılması zarureti bulunmaktadır. Davacı tarafça her ne kadar takip talebine 15.08/2018 tarihi yazılmış ise de icra müdürlüğü havalesinin 16/08/2018 tarihli olduğu ve harcın da bu tarihte yatırıldığı açıktır. Bu nedenle yapılacak hesaplamaların tamamında 16.08.2018 tarihli efektif satış kuru baz alınması gerekmektedir. Dosyaya sunulan belgeden anlaşıldığı üzere 16.08.2018 tarihli USD efektif satış kuru 5,8174 TL’dir.
Bu kur üzerinden yönünden hesap yapıldığında davalı tarafça kabul edilen 25.752,92 TL meblağın takip tarihindeki kur olan 5,8174 TL üzerinden karşılığı olan 4.426,87 USD olduğundan bu kısmı kabul ettiği kalan kısma ise itiraz ettiği anlaşılmaktadır. Takipte asıl alacak olarak 6.041,60 USD istendiği ve rapordan da takip tarihi itibariyle bu alacağın bulunduğu anlaşılmakla kabul edilen kısım olan 4.426,87 USD’nin düşümü ile 1.614,72 USD yönünden takibe haksız yere itiraz edildiği anlaşılmaktadır. Davacının talebi bu miktar yönünden haklı görülmekle davanın bu miktar yönünden kabulüne, bu alacağa 3095 sayılı Kanunun 4A maddesi uyarınca devlet bankalarının USD üzerinden açılmış bir yıl vadeli mevduat hesbaına ödediği en yüksek faiz (icra dosyasınada talep edilen oranı aşmamak kaydı ile) uygulanmak sureti ile devamına karar verilmesi gerekmiştir.
Bu noktada icra takibine konu edilen faize değinmek gerekir. Türk Ticaret Kanunu’nun 10. Maddesine göre “Aksine sözleşme yoksa, ticari bir borcun faizi, vadenin bitiminden ve belli bir vade yoksa ihtar gününden itibaren işlemeye başlar.” Davacı tarafça davalıya takip öncesi herhangi bir ihtarname çekilmediği anlaşılmaktadır. Bu durumda takip öncesi faiz istenemeyeceğinin kabulü gerekir. (Kesin vade olmadığı gibi temerrüde düşüren ihtarname de çekilmeden icra takibi yapılmış ise takip tarihinde temerrüt gerçekleşir. (11.12.1957 tarih 17/29 sayılı İçihadı Birleştirme Kararı) Temerrüde esas icra takibi de bulunmuyorsa dava tarihinde temerrüt gerçekleşir.) Bu nedenle davacının takip öncesi faize ilişkin talebinin de reddine karar verilmiştir.
Son tahlilde dosyaya sunulan bilgi ve belgeler ile bilirkişi raporundan davacının davasını kısmen ispatladığı anlaşılmış ve yukarıdaki gerekçeyle davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde davanın reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davacının davasının KISMEN KABULÜ ile, davalının …. İcra Müdürlüğünün 2018/… Esas sayılı takip dosyasına yönelik itirazının (davalı tarafça kabul edilen 25.752,92 TL meblağın takip tarihindeki kur olan 5,8174 TL üzerinden karşılığı olan 4.426,87 USD olduğundan kalan) 1.614,72 USD asıl alacak yönünden İPTALİNE, takibin takip tarihinden itibaren asıl alacağın 3095 sayılı Kanunun 4A maddesi uyarınca devlet bankalarının USD üzerinden açılmış bir yıl vadeli mevduat hesbaına ödediği en yüksek faiz (icra dosyasınada talep edilen oranı aşmamak kaydı ile) uygulanmak sureti ile devamına,
b. 102,79 USD’lik takip öncesi faiz yönünden takip öncesi temerrüt oluştuğuna dair dosyamıza yansıyan herhangi bir belge bulunmadığından talebin REDDİNE,
2-Alacağın likit ve itirazın haksız olması nedeniyle kabul edilen alacak miktarının dava tarihindeki karşılığı olan 5.7469 üzerinden takdiren %20 üzerinden hesaplanan 1.855,92-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gereken 627,61-TL harçtan peşin alınan 57,33-TL harçtan mahsubu ile artan 570,28-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından dava açılırken yatırıldığı anlaşılan 44,40-TL peşin harç, 57,33 TL başvurma harcı olmak üzere toplam 101,73-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 600,00-TL bilirkişi ücreti, 247,20-TL tebligat ve posta masrafı olmak üzere toplam 847,20-TL yargılama giderinden kabul-red oranına göre hesaplanan 539,37-TL nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6100 sayılı HMK.nun 326/2 maddesi gereğince bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Arabuluculuk ücreti olan 1.320,00 TL nin kabul red oranına göre 479,63 TL sinin davacıdan 840,37 TL sinin davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
7-Davacı lehine hüküm tarihindeki AAÜT uyarınca hesaplanan 4.080,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davalı lehine hüküm tarihindeki AAÜT 13/3 maddesi uyarınca hesap ve takdir olunan 4.080,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
İlişkin gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.09/03/2021

Katip …
E-imzalıdır

Hakim …
E-imzalıdır