Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/683 E. 2020/471 K. 09.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/683 Esas
KARAR NO : 2020/471

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/12/2018
KARAR TARİHİ : 09/10/2020

an işbu davanın, harç tamamlanmadığı gerekçesiyle mahkememizce işlemden kaldırıldığı 08/07/2020 tarihinden itibaren üç aylık yasal süre içinde harcı ödenip yenilenmediği anlaşıldığından,
Dosya incelendi
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; müflis…A.Ş.ile davalı…A.Ş. arasında üç adet Genel Kredi Sözleşmesi akdedildiğini, asıl borçlu …A.Ş. olmakla birlikte davalı/borçlu ve diğer bir müflis şirket olan … A.Ş.’nin bu Genel Kredi Sözleşmelerini müteselsil kefil sıfatı ile imzaladığını, İstanbul Anadolu …Asliye Ticaret Mahkemesinin …Esas sayılı dosyasının 18.04.2018 tarihli celsesinde, davacılar ….A.Ş. Ve…A.Ş. davasının reddi ile iflaslarına karar verildiğini, dava dışı… A.Ş.’nin Genel Kredi Sözleşmelerinden doğan 63.659.231,48 TL alacaklarının faiz ve ferileri ile birlikte ödenmesi hususunun borçlulara ihtarname ile bildirildiğini, kat ihtarının kesinleştiğini, müvekkili …A.Ş.’nin temlik eden …A.Ş.’nin … Dış Tic. San.A.Ş.’nden olan alacağını Beyoğlu …Noterliğinin sözleşmesi ile … A.Ş.’den temlik aldığını, borçlu … hakkında mahkememizin …D.İş, … K.sayılı ilamı ile ihtiyati tedbir kararı verildiğini, takibe dayanak olan hesap kat ihtarında belirtilen alacağın hiçbir itiraza uğramaksızın kesinleşmiş olup, borçlunun şu aşamada borca itiraz etmesinin mümkün olmadığını, söz konusu ihtarın 21.05.2018 günü Haşmet Bedii Kürüm’e tebliğ edildiğini, borçluya karşı başlatılacak olan takipler bakımından Gebze İcra Dairelerinin yetkili olduğunu, asıl borçlu şirket ve diğer müteselsil kefilin iflasına karar verilmiş olmakla birlikte, müvekkilinin alacağını hali hazırda tahsil edemediğini, borçlunun müteselsil kefil ve müşterek borçlu olması nedeniyle alacağın tahsili için davalı hakkında icra takibi başlatılabileceği konusunda hiçbir şüphe bulunmadığını, davalı borçluya Gebze …İcra Müdürlüğünün…Esas sayılı dosyası ile icra takibine geçtiklerini, davalının haksız ve kötüniyetli olarak takibe itiraz ettiğini beyanla itirazın iptaline, takibin devamına, alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazmina mahkum edilmesini, kötü niyetli davalının 5.000 TL disiplin para cezasına mahkum edilmesini talep ve dava ettiği anlaşılmıştır.
Davalı vekili cevabında; davacı ve kendisi ile dava dışı… A.Ş. arasında akdedilen 03.04.2013 (20.000.000 Euro), 03.04.2013(50.000.000 TL), 10.12.2012 tarihli (20.000.000 TL) 3 adet kredi sözleşmesi imzalandığını, müvekkili … ve dava dışı diğer şirket … A.Ş.nin de bu sözleşmelere müteselsil kefil olarak imzaladıklarını belirttiğini, müvekkilinin belirtilen tarihlerde ikamet adresi Tiran /Arnavutluk olduğunu, müvekkilinin bahsi geçen adreste hiç ikamet etmediğini, gönderilen kat ihtarnamesinin müvekkiline usulüne uygun tebliğ edilmemiş olduğundan yapılması gereken itirazların da yapılamadığını, müvekkiline karşı yapılacak olan tüm icra takiplerinin ve açılacak olan davaların ikamet adresi olan Arnavutluk/Tiran adresinde yapılmasının gerekli olduğunu, kabul anlamına gelmemekle birlikte Genel Kredi Sözleşmesinde dahi İstanbul Mahkeme ve icra dairelerinin yetkili olacağı yazılı olmasına rağmen davacı tarafın Gebze Adliyelerinde icra takibi başlatmasının hukuki dayanağının bulunmadığını, davanın yetkisiz mahkemede ve yetkisiz icra dairesinde açılmış olması sebebi usulden reddini, ayrıca esastanda reddine karar verilmesini talep ettikleri anlaşılmıştır.
Gebze …İcra Müdürlüğü’nün… Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklı tarafından, davalı borçlu aleyhine toplam 73.365.302,95 TL alacak üzerinden ilamsız icra takibi yapıldığı, ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği ve borçlu tarafın süresi içerisinde icra müdürlüğünün yetkisi ile borca ve tüm ferilerine itiraz ettiği, bunun üzerine takibin durdurulduğu anlaşılmıştır.
Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davanın ilk açıldığı… Asliye Ticaret Mahkemesinin …Esas sayılı dosyasında yetki itirazı değerlendirilerek “Hukuk Genel Kurulunun 16/04/2014 tarih 2013/…Esas …Karar sayılı kararı gereğince itirazı iptali davasını gören mahkemenin öncelikle icra dairesinin yetkisine yapılmış bir itiraz var ise bu yönü inceleyip karara bağlaması gerekir. Davalı vekilince ödeme emrine itiraz dilekçesinde yetkiye ve borca itiraz edilmiştir. Takip konusu alacak genel kredi sözleşmesine dayalı olup ayrıca davalı ile temlik eden ve…A.Ş. arasında ika edilen 19/12/2016 tarihli borç yapılandırma protokolü mevcuttur. Genel kredi sözleşmesinin yetkiye ilişkin 43. maddesind yetki sözleşmesinin mevcut olduğu, anlaşmazlığın çözümünde İSTANBUL merkez mahkemeleri ve icra daireleri yetkili, kılındığı, iş bu maddede düzenlenen yetki sözleşmesinin münhasır yetki olmadığı, ancak davalı ile temlik eden ve … San.A.Ş. arasında ika edilen 19/12/2016 tarihli borç yapılandırma protokolünün madde III/h bendinde de yetki sözleşmesi yapıldığı ve bu protokolün genel kredi sözleşmesinin eki ve ayrılmaz parçası olduğunun belirtildiği, bu yetki sözleşmesinin münhasır yetki sözleşmeleri olarak düzenlendiği, tarafların tacir olup, HMK 17 . Maddesine göre yapmış oldukları yetki sözleşmesi geçerli olduğu, taraflar arasında imza altına alınan yetki kurallarının uygulanması gerektiği kanaatine varılmıştır. Her ne kadar İİK’nun 50. ve HMK’nun 17. maddesi ile 19/12/2016 tarihli borç yapılandırma protokolü madde III/h bendin uyarınca yetkili icra dairesi İstanbul İcra Müdürlükleri ise de; davalının itirazında yetkili icra müdürlüğünün … icra müdürlüğü olduğunu belirtmekle usulune uygun bir yetki itirazı bulunmadığından icra müdürlüğünün yetkisine yaptığı itirazın reddine karar verilmiştir. İİK’nun 50. ve HMK’nun 17. maddesi ile 19/12/2016 tarihli borç yapılandırma protokolü madde III/h bendi uyarınca; yetkili mahkemenin İstanbul (Çağlayan) Nöbetçi Ticaret Mahkemesi olduğu; davalının itirazında yetkili mahkemenin İstanbul Mahkemeleri olduğunu da belirttiği, usulune uygun bir yetki itirazı bulunduğu, açılan davada HMK’ nun 114/1-ç maddesinde düzenlenen yetkiye ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan HMK’nun 115/2. maddesi gereğince davanın usulden reddine karar vermek gerektiği” gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiş ve dosya mahkememize gelerek yukarıdaki esasa kayıt edilmiştir.
Mahkememizce dosyanın incelenmesinde harç eksikliği olduğu görülmüş ve 23/06/2020 tarihli ara karar ile; ” Davacı Gelecek… A.Ş vekili tarafından sunulan 06/12/2018 havale tarihli dava dilekçesi ile harçtan muaf olduğu bildirilmiş, davanın ilk açıldığı Gebze Asliye Ticaret Mahkemesince harç ikmali yapılmadan yetkisizlik kararı ile dosya mahkememize gönderilmiştir. Açılan davada davacı, temlik alan kişidir. Davalının kefili ve yetkilisi olduğu dava dışı şirket ile dava dışı İNG bank arasında yapılan genel kredi sözleşmelerinden kaynaklı alacak olduğu ve takibe geçildiği anlaşılmıştır. Bu durumda davanın niteliği itibarıyla harçtan muaf olmadığı, davacının temlik alan olması nedeniyle temlik edenin haklarına halef olduğu, davacının kişiliğinden kaynaklanan bir muafiyet de olmadığı, teminattan muaf olan davaların, batık bankaların kredi alacaklarının tahsiline ilişkin davalar olduğu, somut olayda batık banka alacağı söz konusu olmadığı, davacının bahsettiği muafiyetin kuruluştan itibaren 5 yıl ile sınırlandırıldığı, oysa birleşme ve ünvan değiştirme ile davacının tüzel kişiliğinin sürdürülmeye devam ettiği, bu nedenle başta alınması gereken peşin ve başvuru harcının tamamlanması gerektiği gerekçesiyle, Davacı Gelecek … A.Ş’nin, dava değeri olan 73.365.302,95 TL üzerinden alınması gereken 1.252.895,96 TL peşin harç ve 54,40 TL başvuru harcını tamamlanması için 2 haftalık kesin süre verilmesine, bu süre içeriside belirtilen harçları yatırmadığı takdirde 492 sayılı yasanın 30. Maddesi yollamasıyla HMK’nın 150. maddesi uyarınca süre sonunda dosyanın işlemden kaldırılacağı, işlemden kaldırma tarihinden itibarın 3 aylık süre sonunda da davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına” karar verilmiş ve davacıya ihtar yapılmıştır.
Davacı taraf ihtara cevabında, 5411 sayılı yasanın 143. Maddesi uyarınca harçtan muaf olduğunu beyanla harç ikmali yapmayacaklarını ve ara karardan rücu talep ettiğini bildirmiştir.
Mahkememizce davacının talebi red edilerek dosya 08/07/2020 tarihinde 492 sayılı yasanın 30. Maddesi yollaması ile HMK’nın 140. Maddesi uyarınca işlemden kaldırılmıştır.
Bilindiği gibi, davacı tarafın da ileri sürdüğü üzere; 5411 Sayılı Bankacılık Kanunu’nun 143. Maddesinin 6. Bendin de; “Bu Kanun kapsamında kurulan varlık yönetim şirketleri ile 4743 sayılı Malî Sektöre Olan Borçların Yeniden Yapılandırılması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun bu Kanunla yürürlükten kaldırılan 3 üncü maddesinin yedinci fıkrası uyarınca Kurulun çıkarmış olduğu yönetmelik kapsamında kurulan varlık yönetim şirketlerinin yaptıkları işlemler ve bununla ilgili olarak düzenlenen kâğıtlar, kuruluş işlemleri de dâhil olmak üzere kuruldukları takvim yılı ve bunu izleyen beş yıl süresince 488 sayılı Damga Vergisi Kanununa göre ödenecek damga vergisinden, 492 sayılı Harçlar Kanununa göre ödenecek harçlardan, her ne nam altında olursa olsun tahsil edilecek tutarlar 6802 sayılı Gider Vergileri Kanunu gereği ödenecek banka ve sigorta muameleleri vergisinden, kaynak kullanımını destekleme fonuna yapılacak kesintilerden ve 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanunun 39 uncu maddesi hükmünden istisnadır.” hükmü düzenlenmiştir.
Burada anılan varlık yönetim şirketleri, yasal düzenlemenin yapıldığı tarihte batık bankaların kredi alacaklarının tahsilini üstlenecek şirketlerin kuruluş ve işleyişten kaynaklanan harçlardan muaf tutulmasıdır. Kanun metninde açıkça, “yaptıkları işlemler ve bununla ilgili düzenlenen kağıtların” harçtan muaf olduğu belirtilmiş ve bu muafiyet de 5 yıllık süre ile sınırlandırılmıştır.
Bu çerçevede bakıldığında, dava harcına ilişkin bir istisna olmadığı gibi, dava konusu kredi alacağı da batık bir banka kredisi değildir. 2018 yılında yapılmış bir GKS kapsamında verilen kredi olduğu belirtilmektedir. Kredi kuruluşu olan bankanın açacağı davada harç muafiyeti yoksa, bu alacağı temlik alanın da muafiyeti söz konusu olamaz.
Harç, bir kamu alacağıdır. Kanunlarla harç alma ölçüleri ve harca tabi işlemler belirilmiş, istisnalar da açıkça yazılmıştır. Davacı yönünden açık bir yargı harcından muafiyet hükmü yoktur. Bu durumda verilen sürede harç tamamlanmadığı için davanın açılmamış sayılmasına karar vermek gerektiği vicdani kanaat hasıl olmuş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
KARAR:
1-Dava dosyasının 08/07/2020 tarihinde müracaata bırakıldığı, aradan üç aydan fazla zaman geçmesine rağmen taraflarca harç ikmali yapılıp yenilenmediğinden, HMK’nun 150. maddesi gereğince 08/10/2020 tarihi itibarıyla davanın AÇILMAMIŞ SAYILMASINA,
2-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap ve takdir edilen 3.400,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Dosyada artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
5- Davalı tarafça yapılan 100,00TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilemesine,
6- Alınması gerekli 54,40 TL başvuru ve 54,40 TL peşin maktu harç toplamı 108,80TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
İlişkin, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oybirliği ile karar verildi.09/10/2020Başkan 108778
¸e-imzalıdır
Üye
¸e-imzalıdır
Üye
¸e-imzalıdır
Katip
¸e-imzalıdır