Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/673 E. 2020/211 K. 18.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/843
KARAR NO : 2020/213

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Komisyonculuk Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/10/2019
KARAR TARİHİ : 18/06/2020
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde, davacı müvekkili ile davalı arasında yapılan sözleşme gereğince davacı müvekkili şirketin, davalıya muhtelif zamanlarda ürün satışı yaptığını, bu ticari faaliyete ilişkin satılan ürünlerin karşılığı olmak üzere ekte sunulan ve takip talebinde belirtilen faturalar düzenlenerek davalı yana gönderildiğini, bu mal ve hizmet karşılığı olarak kesilen faturalara ilişkin 18.530,38 TL bakiye borç kaldığını, davalı tarafın her ne kadar icra takibine hiçbir borcu olmadığına ilişkin olarak itiraz etmişse de, bu hususun gerçeğe aykırı olarak beyan edildiğini, faturaların ve istenmesi halinde BA-BS formlarının incelendiğinde bu hususun gerçeğe aykırı olduğu açıkça anlaşılacağını, davalı tarafın, faturalarda belirtilen ürünleri (sebze) almasına rağmen, müvekkilinin alacağını sürüncemede bırakmak amacıyla kötü niyetli olarak icra takibine itiraz ettiğini, bu itirazın tamamen müvekkilinin alacağını tahsil etmesini geciktirmek ve zaman kazanmak amacıyla yapıldığını, tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde; davalı şirketin kötü niyetli ve basiretli tacir gibi davranma yükümlülüğüne aykırı davranışları sebebiyle müvekkilinin zararının her geçen gün arttığını, tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde yaptırılacak bilirkişi incelemesi neticesinde davalının müvekkiline 18.530,38 TL borcunun olduğunu ve takibe itirazın haksız olduğunun görüleceğini, alacağın likit olduğu tartışmasız olduğundan takip miktarının % 20’ sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesinin de yasal zorunlu olduğunu, sonuç olarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere; davanın kabulü ile İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün …Es. Sayılı dosyası ile başlatılan icra takibine yapmış olduğu haksız itirazının iptalini ve takibin devamını, alacağın takip tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlardaki ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini, davalının itirazı haksız ve kötü niyetli olduğundan davalı aleyhine takip miktarının % 20’ sinden az olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Mahkememiz huzurunda her ne kadar müvekkili aleyhinde dava açılmışsa da karşı tarafın ileri sürdüğü iddia ve beyanların gerçek dışı ve mesnetsiz olduğunu ve ispata muhtaç olduğunu, dava konusu malların müvekkili şirkete teslim edilmediğini, bu nedenle ispat yükü üzerinde bulunan karşı tarafın iş bu iddialarını ispat etmesi, aksi takdirde davacısı tarafından ispat edilemeyen huzurdaki davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, öte yandan karşı taraf her ne kadar iş bu davayı 18.530,38-TL üzerinden açmışsa da, borcu ve aleyhe hususları kesinlikle kabul anlamına gelmemek kaydıyla takip dosyasında gösterilen asıl alacak miktarı 17.530,20-TL olup davacı tarafın ekte sunduğu cari hesap ekstresi de bu rakamı işaret ettiğini, itirazın iptali dosyasının takip talebine sıkı sıkıya bağlı olduğu göz önüne alındığında, hal böyle iken davacı tarafın takip dosyasını aşan talebinin davanın sonucu ne olursa olsun, her halükarda reddine karar verilmesi gerektiğini, mahkemece tanzim edilen tensip zaptında karşı tarafa arabuluculuk son tutanağının aslını sunması için 1 haftalık kesin süre verilmişse de, karşı tarafın bu kesin sürede hiçbir evrak sunmadığının UYAP sisteminden anlaşıldığını, bu nedenle ara kararda mevcut ihtarat doğrultusunda iş bu davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiğini, sonuç olarak açıklanan nedenlerle; müvekkili aleyhinde ikame edilen huzurdaki davaya karşı itiraz ve cevaplarının dosyaya kabulünü, neticede iş bu davanın usulden ve esastan ayrı ayrı reddini, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; davacı tarafından davalı hakkında başlatılan icra takibine yapılan itirazın İİK.m67 ve devamı maddeleri uyarınca iptaline karar verilmesi istemine ilişkindir.
İstanbul … İcra Müdürlüğü’ nün…E. Sayılı dosyası celp edilmiş ve incelenmesinde; alacaklısı … tarafından, borçlu… A.Ş. aleyhine 17.530,20 TL asıl alacak 1.000,18 TL takip öncesi işlemiş faiz olmak üzere yekün 18.530,38 TL üzerinden asıl alacağa takip tarihi olan 24.05.2019 tarihinden itibaren yıllık %21,25 oranında temerrüt faiz işletilmek kaydıyla tahsili talebi ile icra takibi başlatıldığı, yasal süresinde borçlunun borca ve ferilerine itiraz ettiği, itiraz sonucu icra takibinin durduğu, mahkememiz nezdinde görülen davanın İİK.m67 uyarınca 1 yıllık hak düşürücü süre içinde açıldığı anlışılmıştır.
Tarafların uyuşmazlık konusu dönemi kapsar BA/BS kayıtlarının celbi için …Dairesi ve …Dairesi’ne müzekkere yazılmış ve anılan kayıtları dosyamız arasına alınmıştır.
Taraf delilleri toplanmış ve davacı, fatura ve ticari defter deliline dayanmış olmakla, taraflar arasında ticari ilişki olup olmadığı, alacak olup olmadığının tespiti açısından taraf defterlerinin incelenmesine karar verilmiş olup, davalı taraf ön inceleme duruşmasında hazır olduğu halde belirlenen inceleme gününde defter ibrazında bulunmamış, defterlerini ibraz etmemesine ilişkin haklı veya geçerli bir mazeret de ileri sürmemiş ve defter ibrazından kaçınmıştır.
Mahkememizce görevlendirilen mali müşavir bilirkişi …, 27/05/2020 tarihli Bilirkişi raporunda özetle; Davacı tarafın 2018-2019 yıllarına ait yasal defterlerini usulüne uygun tuttuğunu ve sahibi lehine delil niteliği taşıdığı, davalı tarafın, 09.03.2020 Tarihli defter inceleme günü gelmediğinden ticari defter ve kayıtları üzerinden inceleme yapılamadığı, bu husustaki değerlendirme sayın mahkemenin takdirine bırakıldığı, davacı tarafın, davalı tarafa düzenlediği takibe konu olan 8 adet faturanın davacı tarafın yasal defterlerine usulüne uygun olarak işlendiği, davalı tarafın defterlerine işlenip işlenmediğinin tespit edilemediği, davacı şirketin davalı şirkete düzenlediği dosya muhteviyatına sunduğu 8 adet faturanın, alıcı ismi kısmına, “… A.Ş.” yazıldığını, dosya muhteviyatında bulunan ticaret sicil gazetesinde ve tarafların vergi dairelerinden gelen BS-BA görüntülerinde davalının unvanının, “… A.Ş.” olduğu, fakat faturalar üzerine yazılan davalı vergi numarasının “…”, vergi dairesi isminin “… Vergi Dairesi” olduğu, tarafların vergi dairelerinden gelen BS-BA görüntülerinde de davalı tarafın vergi numarasının “…”, vergi dairesi isminin “… Vergi Dairesi” olduğu, birbirini teyit ettiği, faturaların açıklama kısmına, künye bilgisinin, ürünün cinsinin (salatalık, alabaş-kohlbar, muz, kabak, domates kokteyl, patlıcan), kap adedinin, kilosunun yazıldığı, teslim alan ve teslim eden kısımlarının olmadığı, imza karşılığı teslim edilmediği ve teslim alınmadığı, faturaların davalı tarafa tebliğ edildiğine, davalı tarafından tebliğ alındığına, faturalara itiraz ettiğine dair dosya muhteviyatında herhangi bir ihtarname, evrak yada belgeye rastlanılmadığı, faturanın içeriğine 8 gün içerisinde itirazda bulunulmadığı takdirde sadece faturada belirtilen verilerinin doğru olduğu karinesi doğabileceği, bu durumdan faturanın verilmesine neden olan iş veya hizmetin de yapılmış olduğunun kabul edildiğinin anlaşılmayacağı, uyuşmazlık halinde, işin yapılmış olduğunun kanıtlanması gerektiği, faturaların tebliğ edilmiş olsa dahi içeriğinin kesinleşmesinin söz konusu olmadığı, faturanın deftere kaydının yapılmasının yalnızca karine teşkil ettiği, bu karinenin aksinin ispatının her zaman olanaklı olduğu, davalı tarafın dosya muhteviyatına ticari defter ve kayıtlarını sunmadığı durumları göz önüne nihai takdirin mahkemeye bırakıldığı, davacı BS-BA Formu Bilgileri İncelendiğinde: Gelir İdaresi Başkanlığı,…Vergi Dairesi Müdürlüğünün 28.11.2019 tarihli yolladığı yazıda, davacı tarafa ait 2019 yılı form BS görüntüleme ekranında, davalı taraf adına 8 adet belgenin KDV hariç 29.029,00 TL üzerinden davacı tarafından beyan edildiğinin tespit edildiği; davalı BS-BA Formu Bilgileri İncelendiğinde: Gelir İdaresi Başkanlığı, … Vergi Dairesi Müdürlüğünün 12.12.2019 tarihli yolladığı yazıda, davalı taraf ait 2019 yılı form BA karşılaştırma ekranında, davalı tarafın davacı tarafa ait 8 adet belgeyi KDV hariç 31.356,00 TL üzerinden beyan ettiği, aynı belgede davacı tarafın 8 adet belgeyi 29.029,00 TL üzerinden beyan ettiği, belge adet farkının olmadığı, davalı tarafın 2.327,00 TL fazla beyanda bulunduğunun tespit edildiği, davacı tarafın dosya muhteviyatına sunduğu cari hesap ekstresinde, davalı taraf ile cari hesap ilişkisinin 01.01.2019 tarihli 1.625,85 TL (B) tutarlı kayıt işlemi ile 2018 yılından devir ile geldiği, 10.05.2019 tarihi itibariyle davacı tarafın 17.530,20 TL alacaklı olduğu, davalı tarafın ticari defter ve kayıtlarını incelemeye sunmadığı, dosya muhteviyatına herhangi bir belge yada tevsik edici belgede sunmadığı, davacı tarafın takip tarihi itibariyle davalı taraftan 17.530,20 TL alacağı talep edebileceği, takip tarihi itibariyle 1.008,18 TL işlemiş faiz talebi (17.530,20 TL asıl alacak üzerinden – 14.02.2019/23.05.2019 tarihleri arası – 365 gün – % 21,25 oranı) ile takip tarihinden sonra asıl alacağa işleyecek yıllık % 21,25 ticari temerrüt faiz talebinin sayın mahkemenin takdirine bırakıldığı, dosyasının kronolojik sıralamasının; Takip Tarihi 23.05.2019, Takibe İtiraz Tarihi 03.06.2019, Takibin Durdurulma Tarihi 17.03.2020, İtiraz İptali davası açılış tarihi 10.10.2019 tarihinde vuku bulduğu, tarafların tazminat, muhakeme masrafları ve benzeri taleplerinin, Mahkemenin takdirlerinde ait olduğu, sonuç ve kanaatine varıldığı belirtilmiştir.
Ticari davalarda, ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir ancak sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir.
Davalı 12/06/2020 tarihli rapora karşı beyan ve itiraz dilekçesinde özetle; davacının icra takibi ve dava konusu ettiği faturalara konu ürünleri müvekkiline teslim ettiğini ispatlayamadığını, ayrıca davanın açıldığı tarihte icra müdürlüğü tarafından verilmiş bir durdurma kararı bulunmadığından davanın usul ve esastan ayrı ayrı reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Tensip zaptı uyarınca dosyamıza kazandırılan davacı ve davalı BA/BS kayıtlarının incelenmesinde, bilirkişi raporunda da değinildiği üzere davacı ve davalının kayıtlarının birbirini doğruladığı ve davacı tarafından davalıya düzenlenen faturaların davalı tarafından ticari defterlerine işlenerek vergi dairesine beyan edildiği belirlenmiştir.
“…Davacı tarafın ticari defter ve kayıtların alacağın varlığı hususunda tek başına ispata yeterli değil ise de; davalının bağlı bulunduğu … Vergi Dairesinin cevabi yazısına göre, takibe konu faturanın davalı tarafça beyan edildiği dikkate alındığında bu husus teslime karine teşkil ettiğinden aksi yöndeki iddiayı ispat yükü davalı taraftadır. Davalı taraf, ticari defterlerini ibraz etmemiş, keza istinafa konu iddiası yönünden yargılama aşamasında taraflar arasında süre gelen ticari ilişkideki fatura örneklerini yahut ödeme belgelerini de ibraz etmemiştir. Dosyada mevcut SMM bilirkişi raporunda, salt davacı tarafın ticari defterleri incelenmiş olup takip tarihi itibariyle davacının alacak iddiası yerinde görülmekle davalı vekilinin istinaf isteminin HMK’nın 353-1-b-1 maddesi gereğince reddine karar vermek gerekmiştir…” (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ nin 30.01.2020 tarih 2017/3832 E., 2020/227 Karar sayılı kararı)
Açıklanan nedenlerle ticari defterlerini incelemeye sunmaktan kaçınan davalının, davacının takip ve dava konusu edilen fatura içeriğinde yer alan ürünlerin teslim edilmediğine yönelik savunması yerinde görülmemiştir.
Davanın açıldığı tarihte icra müdürlüğü tarafından verilmiş bir durdurma kararı bulunmadığından davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiği yönündeki davalı iddia ve savunmasının incelenmesine geçildiğinde; icra müdürlüğü dosyasından borçluya ödeme emrinin 27/05/2019 tarihinde tebliğ edildiği, itirazın 03/06/2019 tarihinde süresi içinde yapıldığı anlaşılmakla davalının davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesine yönelik talebinde haklılık bulunmamaktadır.( Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’ nin 09/02/2016 tarih 2015/7779 E., 2016/1873 K. Sayılı Kararı)
Tüm dosya kapsamına göre, davacı tarafından fatura konusu ürünlerin davalıya teslimine rağmen, davaya konu fatura ödemesinin davalı tarafından yapılmadığı anlaşılmakla davanın kabulü cihetine gidilmiştir. İcra takibinde uygulama yeri bulunmayan TTK1530/7 maddesine dayanan faiz talebi yerine( Yargıtay 19.Huku Dairesi’ nin 18/09/2018 tarih 2017/3266 E., 2018/4228 K. Sayılı Kararı) tarafların tacir ve işin ticari iş olması hasebiyle avans faiz uygulanmasına karar verilmiştir. Ayrıca davalının takip öncesi temerrüde düşürüldüğüne ilişkin bir belge ya da kayıt dosyamıza sunulmadığından takip öncesi işlemiş faiz talebi kabul edilmemiştir. İİK 67 maddesi uyarınca itirazın iptali davasında alacaklı-davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun itirazında haksız ve alacağın da likit olması, borçlu-davalı yararına kötü niyet tazminatına hükmedilebilmesi için alacaklının takibe geçmede haksız ve kötü niyetli olması zorunludur. Alacağın likit ve hesaplanabilir olması, davalı/borçlunun itirazlarında haksız olduğunun anlaşılması karşısında hükmedilen alacağın %20’si oranında İİK 67/2 maddesi uyarınca icra inkar tazminatına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:( Ayrıntısı gerekçede açıklandığı üzere)
1-Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİ İLE;
A- Davalının İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün… esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptaline, takibin 17.530,20 TL asıl alacak üzerinden takip tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine,
B- Hükmolunan alacağın %20 nispetinde hesaplanan 3.506,04 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Alınması gereken 1.197,49 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 228,81 TL nin mahsubu ile bakiye kalan 968,68 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından dava açılırken yatırıldığı anlaşılan 273,21 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 800 TL bilirkişi ücreti, 46,50 TL tebligat ve posta masrafı olmak üzere toplam 846,50 TL yargılama giderinden kabul-red oranına göre hesaplanan 800,81 TL nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6100 sayılı HMK.nun 326/2 maddesi gereğince bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı lehine hüküm tarihindeki AAÜT uyarınca hesaplanan 3.400,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı lehine hüküm tarihindeki AAÜT uyarınca hesaplanan 1.000,18 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-6100 sayılı HMK.nun 333. maddesi gereğince peşin alınan ve harcanmayan gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliyesi Mahkemesi nezdinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi, verilen karar usulen okundu, anlatıldı.18/06/2020

Katip …
¸

Hakim …
¸