Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/668 E. 2020/306 K. 10.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/668 Esas
KARAR NO : 2020/306

DAVA : İtirazın İptali (Ticari İnanç Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/10/2019
KARAR TARİHİ : 10/07/2020
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki İnanç Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
A. Tarafların Talepleri
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalı şirket arasında yaptığı ticari alışverişten kaynaklanan 6.000 TL alacağının olduğunu, alacağının tahsili için İstanbul… İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı dosyası ile ilamsız takip başlatıldığını, borçlu şirketin takibe karşı borcu olmadığını beyan ederek borç itirazında bulunduğunu, davalının bu itirazı haksız ve kötü niyetli olarak itiraz edildiğini, faize ve ferilerine de itiraz edildiğini takibin işlemiş faiz istenmemiş olduğunu takipten itibaren ticari işlemler için geçerli olan reeskont avans faizi istendiğini ve itirazın bu açıdan red edilmesi gerektiğini, bu nedenlerle %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini ve itirazın iptal edilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı tarafa usulüne uygun tebligatla dava dilekçesi tebliğ edilmesine rağmen yasal süre içerisinde cevap dilekçesi sunmadığı anlaşılmaktadır.
B.Uyuşmazlık ve Deliller
Davanın itirazın iptali davası olması sebebi ile öncelikle itirazın yapıldığı icra dosyası mahkememiz dosyası arasına alınmış, yapılan incelemede İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile mahkememiz dosyasının taraflarının aynı olduğu, dosyamız davacısının alacaklı, dosyamız davalılarının borçlu olduğu, dava değerlerinin aynı olduğu, davalılar tarafından süresinde ve geçerli bir şekilde itiraz dilekçeleri sunulduğu görülmüştür.
Mahkememizce resen görevlendirilen mali müşavir bilirkişi S…marifetiyle ticari defterler üzerinde teknik inceleme yaptırılmış, hazırlanan 13.03.2020 tarihli raporunda bilirkişi özetle; “Davacının 2018 yılı hesap dönemine ilişkin tutulması zorunlu ticari defterinin kanuna uygun eksiksiz olarak tutulduğunu, açılış ve kapanış onaylarının yetkili makamlarca zamanında yapıldığının tespit edildiğini, taraflar arasındaki uyuşmazlığın fatura ve cari hesap bakiyesi alacağı konu olduğunu, davacı tarafça davalıya 37.800,00 TL değerinde fatura kesildiğini ancak davalı tarafça 31.800,00 TL ödeme yapıldığını, davalı tarafın davacıya kayden 6.000,00 TL borçlu olduğunu” mütalaa etmiştir.
C. Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe;
Huzurdaki dava itirazın iptali davasıdır. Dava dilekçesi ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde uyuşmazlığın davacı ile davalı arasında ticari ilişki bulunup bulunmadığı, davacı tarafın davalı taraftan bu aralarındaki ilişki nedeni ile alacaklı olup olmadığı, davacı taraf alacaklı ise bu alacağın miktarının ne olduğu, alacağın takip tarihi itibari ile likit olup olmadığı, icra inkar tazminatı şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği hususlarında toplandığı anlaşılmaktadır.
Yapılan yargılama, toplanan deliller, davacının dilekçe ve beyanları ile duruşma esnasındaki sözlü açıklamaları, davalının gerek icra dairesine sunduğu itiraz dilekçesi hep birlikte değerlendirildiğinde, taraflar arasındaki ticari ilişkinin varlığına dair bir ihtilaf bulunmadığı anlaşılmaktadır. Davalı itiraz dilekçesinde ilişkinin bulunmadığına dair bir savunma ileri sürmemekte, bir alacağın bulunmadığına ve icra dairesinin yetkisine dair itirazda bulunmaktadır.
TTK’nın 18. maddesinde tacir olmanın hükümleri arasında sayılan yükümlülüklerin biri de bu Kanun hükümleri uyarınca gerekli ticari defterleri tutmaktır. Defter tutma yükümlülüğü Kanunun 64. maddesinde ayrıca düzenlenerek her tacirin, ticari defterleri tutmak ve defterlerinde ticari işlemleriyle ticari işletmesinin iktisadi ve mali durumunu, borç ve alacak ilişkilerini ve her hesap dönemi içinde elde edilen neticeleri, bu kanuna göre açıkça görülebilir bir şekilde ortaya koymak zorunda olduğu belirtilmiştir.
Her iki tarafında tacir olması nedeni ile 14/01/2020 tarihli celsede tarafların ticari defterleri üzerinde inceleme yapılmasına, hazır bulunmayan davalıya ticari defter inceleme gün ve saatinde ticari defterlerini incelemeye esas olmak üzere HMK 222 gereği sunmak üzere iki haftalık kesin süre verilmesine, bu süre içerisinde gereği yerine getirilmediği takdirde bu delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağının davalıya İHTARINA, ihtar yerine geçmek üzere iş bu duruşma tutanağının tebliğine karar verilmiş ve ilgili duruşma tutanağı davalı taraf tebliğ edilmiştir.
Davalı tarafa ara karar tebliğ edilmesine rağmen verilen süre içerisinde davalı tarafça karar gereği yerine getirilmediği gibi herhangi bir beyanda da bulunulmamıştır. Kendisine ihtar yapılmasına rağmen davalı tarafça ticari defterler sunulmamış, belirtilen inceleme gün ve saatinde incelemeye hazır bulundurulmamıştır. Hazırlanan 13/03/2020 tarihli bilirkişi raporundan ve dosya kapsamından taraflar arasındaki ticari ilişkinin varlığı konusunda herhangi bir ihtilaf bulunmadığı, davacının ticari defterlerinin açılışlarının usulüne uygun yapıldığı, davacının cari hesap alacağına ilişkin faturaların muhasebe programında muhasebe kayıtlarında yer aldığı, ticari defterlere göre takip tarihi itibari ile davacının davalıdan 6.000,00 TL alacaklı olduğu anlaşılmaktadır.
Her ne kadar anılan bilirkişi raporu yalnızca davacı tarafa ait ticari defterler üzerinden yapılmış ise de, davalı tarafa ihtar yapılıp süre verilmesine rağmen ticari defterlerinin incelenmesi için gerekli iş ve işlemleri yapmadığı, davalının bu borcu ödediğine dair herhangi bir savunmasının bulunmadığı, davalı tarafça herhangi bir ödeme belgesinin sunulmadığı anlaşılmakla mevcut delillerden yeterli kanaat oluşmuştur.
Her ne kadar davalı vekilince karar duruşmasının yapıldığı tarihte tebligatın usulsüzlüğüne dair beyan ile süre talep edilmiş ve mazeret dilekçesi sunulmuş ise de mahkememizce yapılan kontrolde tebligatların usulüne uygun olarak yapıldığı anlaşılmaktadır. Mahkememizce davalının bildirilen adresine tebligat yapılmış, bu tebligatın iade edilmesi üzerine açık olan ticaret sicil sistemi üzerinden kontrol yapılarak ilk yapılan tebligat adresi ile davalının kayıtlı adresinin aynı olduğu anlaşılmış ve buna göre işlem tesis edilmiştir.
Öte yandan mahkememizce yapılan tebligatın beyaz renkli zarflarla yapıldığı anlaşılmaktadır. Yargıtay yalnızca renge ilişkin olarak yapılan itirazların aşırı şekilcilik olduğunu içtihat ederek salt zarfın renginin tebligatı usulsüz kılmayacağı, aşırı şekilciliğin hak kaybına sebep olacağını ifade etmiştir. Nitekim 12. Hukuk Dairesi 2019/6004; 2019/8960 K sayılı kararında “Bu durumda, şikayete konu tebligatta, kanun ve yönetmeliğe uygun olacak şekilde, tebliğin, Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesine göre yapılacağına ilişkin usulüne uygun meşruhat bulunduğu nazara alındığında tebliğin usule uygun yapıldığı anlaşılmaktadır. Tebligatın açık mavi zarfla yapılmasının aranmasının ise, aşırı şekilcilik olduğunun, icra dairelerinde mavi renkli zarf bulunmaması halinde, beyaz renkli zarfa usulüne uygun şekilde söz konusu şerhin yazılması halinde, salt zarfın beyaz renkli olması nedeniyle usulsüz olduğu sonucuna varılamayacağının kabulü gerekir.” denilmekle bu husus ifade edilmektedir.
Son tahlilde davanın basit yargılamaya tabii olması, basit yargılama usulünde sözlü yargılama aşamasının bulunmaması, davalı tarafça usulüne uygun tebligatlara rağmen hiçbir beyan sunulmayarak, hiçbir duruşmaya iştirak edilmemesi, verilen sürelere riayet edilmemesi, duruşmanın yapıldığı gün tebligatın usulsüz olduğuna dair beyanda bulunarak ıttıla edildiğinin ifade edilmesi, bu duruşmaya da mazeret gönderilmesi ancak mazerete herhangi bir ek eklenmemesi davalının taleplerinin reddiyle tahkikata son verilerek aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile, davalının İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün… E. Sayılı takibini vaki itirazın İPTALİNE; takibin kaldığı yerden Devamına
2-İtirazın haksız ve alacak cari ve muaccel olduğundan kabul edilen alacağın %20 nispetinde hesaplanan 1.200 TL İcra İnkar Tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
3-Alınması gereken 409,86-TL harçtan peşin alınan 72,47-TL harcın mahsubu ile bakiye 337,39-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafça yapılan 44,40-TL başvuru harcı, 72,47-TL peşin harç, 750-TL bilirkişi ücreti, tebligat ve posta masrafından oluşan 113,20-TL olmak üzere toplam 980,07-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ne göre 3.400,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Kullanılmayan gider avansının hükmün kesinleşmesi halinde ödeyen tarafa iadesine,
İlişkin, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 10/07/2020

Katip …
E – İmzalıdır

Hakim …
E-İmzalıdır