Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/661 E. 2021/447 K. 17.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/661 Esas
KARAR NO : 2021/447

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 24/12/2018
KARAR TARİHİ : 17/06/2021
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile, 16/08/2017 tarihinde davalı … ‘ın sevk ve idaresindeki …Sigorta A.Ş. Sigortasında… Plakalı aracı ile müvekkil …’ in idaresinde ki … Plakalı motosikletine çarpması sonucunda dört buçuk ay şiş ve gücünden kalacak şekilde yaralandığını, ceza davası açıldığını, olay yerinde tutulan tutanak ve yerinde yapılan keşifte alınan bilirkişi raporuna göre de davalı …’ ın asli kusurlu bulunduğunu, müvekkili …’ in geçirmiş olduğu kaza sonucunda eşi … ve küçük çocuğu …’ in acı, zorluk ve üzüntü yaşadıklarını, belirtilen nedenlerle … için 18.000,00 TL maddi maaş kaybı, 2.000,00 TL maluliyet nedeniyle kazanç kaybı, 30.000,00TL manevi tazminat; küçük … ve … için ayrı ayrı 15.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalı … maddi tazminattan sorumlu olmak üzere tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Öncelikle sigortaya başvuru şartının yerine getirilmediğini, davanın görevli mahkemede açılmadığını, davalı müvekkilinin şirket olması sebebiyle davanın Asliye Ticaret Mahkemeleri tarafından görülmesi gerektiğini, esasa ilişkin olarak ise müvekkilinin poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, maluliyete ilişkin rapor alınması gerektiğini, var ise zararın TRH 2010 tablosuna göre yapılması gerektiği, SGK’ nın sorumlu olduğu miktardan müvekkilinin sorumlu olmadığını, aktüer bilirkişiden rapor alınması zorunluğu bulunduğunu, davanın kabulüne gidilmesi halinde ise faiz türü olarak yasal faiz uygulanması gerektiğini, sonuç olarak davanın reddini karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Kazanın oluşumunda ve zararın büyümesinde davacının da kusurunun bulunduğunu, …’ in yola gereken dikkat ve özeni vermediği ve hızını azaltmadığı, müvekkilinin kaza sırasında ve sonrasında davacı ile ilgilenmediği hususunun gerçeği yansıtmadığını, istenen maddi ve manevu tazminat miktarının abartılı olduğunu, davanın birleşik kasko sigortacısı… Sigorta A.Ş. Ye ihbarının gerektiğini ve sonuç olarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava; trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Dosya, İstanbul … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin… E. … K. Sayılı görevli olmadığından usulden red kararı ile yeniden tevzi edilerek mahkememizin yukarıdaki esas sırasına kaydı yapılmıştır.
Taraf delilleri toplanmış; davalı … şirketine müzekkere yazılarak davaya konu… numaralı hasar dosyası celp edilmiştir. …Hastanesi’ nden davacı …’in davaya konu kaza neticesinde yapılan tedavilere ilişkin tüm bilgi ve belgeler getirilmiştir. Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı’ndan davacı …’in SGK Hizmet Dökümü dosyamız arasına alınmıştır. Dava konusu kazaya ilişkin ceza yargılamasının yürütüldüğü Bakırköy … Asliye Ceza Mahkemesi’nin… E. Sayılı dosyası dosyamıza kazandırılmıştır. Davacı … ve Davalı …’ın …Durumlarının araştırılması yaptırılmıştır. Davacı maluliyet durumunu gösterir… Hastanesi Sağlık Kurulu Raporunu dava dilekçesi ekinde sunmuştur. İstanbul… Devlet Hastanesi’ nden davacı …’ in gelir durumunu gösterir kayıtlar celp edilmiştir.
Davalı …’ ın talebi doğrultusunda davanın … Sigorta A.Ş. Ye ihbarı sağlanmıştır.

Davacı yan, davalı sigortanın itirazı üzerine yargılama sırasında KTK. m97 uyarınca sigorta şirketine başvurusunu yapmış ve anılan eksiklik giderilmiş, buna ilişkin evrak dosyaya ibraz edilmiştir.
Gerçekleşen trafik kazası nedeni ile davacı … ile davalı …’ ın kusur durumlarının tespit ve tayini için bilirkişi incelemesi yoluna gidilmiş, İstanbul Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’ nin 21/10/2020 tarihli raporuna göre davalı sürücü … %75, davacı sürücü …ise %25 oranında kusurlu bulunmuştur.
Davacı …’ ın 25/08/2017 tarihinde geçirdiği traik kazası nedeniyle yaralanmasına bağlı maluliyet durumunun tespiti için İstanbul Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulu’ ndan alınan 16/07/2020 tarihli bilirkişi raporuna göre kişinin tüm vücut engellilik oranının %9 olduğu ve iyileşme süresinin 6 aya kadar uzayabileceği belirlenmiştir.
Davacı tanıkları …, … ile… mahkememizin 25/03/2021 tarihli celsesinde dinlenmiş;
Davacı tanığı … beyanında: Davacı …’ın damadı olduğunu, trafik kazasının 3-4 yıl önce gerçekleştiğini, kaza neticesinde damadının dizinin parçalandığını, davacıya 4 ay yatalak olması nedeniyle baktığını, tedavisinin halen devam ettiğini, çapraz bağlarının koptuğunu ve doktorların yeniden ameliyat olması gerektiğini söylediklerini, davacı Mart ayından sonra çalışmaya başladığını, davacının şuanda hiçbir fiziksel aktiviteyi düzgün şekilde yerine getirmediğini, kızının ve torunlarının da bu dönemde çok zorluk yaşadıklarını beyan etmiştir.
Davacı Tanığı … beyanında: Davacı …’ı uzun yıllardır tanıdığını, kendisi ile 7 yıl ev arkadaşlığı yaptığını, davacının bu kazadan sonra psikolojik olarak oldukça zor günler geçirdiğini, olaylara bakış açısının değiştiğini, çok daha agresif ve sinirli birisi olduğunu, sürekli olarak acaba yeniden futbol oynayabilecek miyiz ? çocuklarımla yeterince ilgilenebilecek miyim? gibi sorular sorduğunu, kaza nedeni ile dizinin parçalandığını, davacının 6 aya kadar yakın yatalak kaldığını, aksayarak yürüdüğünü, eşinin ve çocuğunun oldukça zor günler geçirdiğini beyan etmiştir.
Davacı tanığı …beyanında: Davacının liseden beri arkadaşı olduğunu, bir müddet ev arkadaşlığı yaptığını, kaza gerçekleştiğinde ilk giden kendisinin olduğunu, kaza nedeni ile dizinin parçalandığını, 5-6 ay gibi bir süre yatalak olduğunu, bakımının yatalak olarak yapıldığını, şuan halen topallayarak yürüdüğünü, davacının bu kaza nedeni ile psikolojik olarak oldukça sıkıntılar yaşadığını, tekrar düzgün yürüyüp yürüyemeyeceğini, eski hayatına normal olarak devam edip edemeyeceğini kendisine sürekli sorun ettiğini, sürekli ağladığını, çocuğu ile çok sık ilgilendiğini, ancak bu kaza nedeniyle çocuğuyla ve eşiyle ilgilenemediğini beyan etmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; 16/08/2017 tarihinde davalı … ‘ın sevk ve idaresindeki ve diğer davalı …Ş. Ye sigortalı… Plakalı araç ile davacılardan …’ in idaresinde ki …Plakalı motosikletin çarpışması sonucu maddi hasarlı ve yaralamalı trafik kazası gerçekleştiği hususunda taraflar arasında bir ihtilaf bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık vuku bulan kaza nedeniyle davacının maluliyete uğrayıp uğramadığı ile var ise maddi ve manevi zararının davalılardan tahsili istemine ilişkindir. Yargılama sırasında davacılar vekili, 10.11.2020 tarihli dilekçesi ile davacı … ile davalılar arasında maddi tazminata ilişkin olarak anlaşmaya vardıklarını, davacı …’ ın maddi tazminat yönünden bir talebi bulunmadığını ve buna ilişkin karar verilmesine yer olmadığına ilişkin karar verilmesini talep etmekle davanın maddi tazminata ilişkin kısmı hakkında karar verilmesine yer olmadığına ilişkin karar vermek gerekmiştir.
Manevi tazminata yönelik istemin incelenmesinde; davacılar vekili davacılar adına ayrı ayrı manevi tazminat talebinde bulunmuş olup, manevi tazminatın amacı, çekilen acıları yeterince dindirme, yaşama yeniden bağlamak yolu ile ruhsal dengeyi sağlamaktır. Bu nedenle manevi tazminat olarak takdir edilecek paranın tutarı, bu amacın gerçekleşmesini sağlamaya yönelik olmalıdır( Yargıtay 15. H.D. 24/12/1975 Tarih, 4356 E, 5124 K.)
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi başkanlığının 20.01.2011 tarih ve 2010/19713 esas ve 2011/489 karar sayılı ilamına göre “….Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22/06/1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.” denilmektedir.
Türk Borçlar Kanununun 56. maddesinde; “(1)Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir.” düzenlemesi getirilmiştir.
Mahkememizce manevi tazminat miktarının belirlenmesinde, tarafların ekonomik koşulları, sosyal konumları, olayın oluş ve işleniş şekli, olayın oluşumunda tarafların kusur durumu, davacı …’ in gerçekleşen kazadaki kusur durumu hakkında alınan ATK raporunda davacı ve davalı …’ a verilen kusur oranları, oran belirtilmemesine karşın ceza dosyasında alınan kusur raporunun da mahkememiz dosyası ile örtüşmesi, ceza dosyasının istinaf incelemesinden geçerek kesinleşmesi karşısında belirlenen kusur oranının mahkememizce de oluşa uygun kabul edilmesi, meydana gelen kazada davacı …’in %9 oranında malul kalacak şekilde yaralandığı ve tedavi gördüğü, tanık beyanları, olay nedeniyle duyduğu elem ve üzüntü de nazara alınarak bir tarafın zenginleşmeyecek, diğer tarafın da fakirleşmeyecek oranda davacı …’ in manevi tazminat isteminin kısmen kabulü ile 12.000,00 TL manevi tazminatın talep gibi davalılardan …’ tan kaza tarihinden itibaren alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’ nun 56. Maddesinin ikinci fıkrası “Ağır bedensel zarar veya ölüm halinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarını da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.” düzenlemesine havidir. Kanun maddesinden açıkça anlaşıldığı üzere zarar göreninin yakınları ancak ağır bedensel zarar yahut ölüm halinde manevi tazminat isteminde bulunabilecektir. Davacılar Eren ve …’in 16/08/2017 tarihli kazaya karışmaması ve doğrudan bir zarara uğramaması, dosya münderecatındaki maluliyet raporuna göre de davacı …’ in yaralanmasının ağır bedensel zarar olarak nitelendirilemeyeceği değerlendirilmekle bu davacılar yönünden manevi tazminat isteminin reddi cihetine gidilmiştir. Eylemin haksız fiilden kaynaklanması ve talep doğrultusunda manevi tazminata haksız eylem tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına, tarafların karşılıklı talepleri olmamasına göre maddi tazminata ilişkin yargılama giderinin yapan taraf üzerinde bırakılmasına dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı …’in;
A-Maddi tazminat davası hakkında tarafların sulh olması ve konusuz kalması nedeni ile KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
B-Manevi tazminat istemi hakkında ise davanın kısmen kabulü ile 12.000,00 ₺ manevi tazminatın 16/08/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’tan alınarak davacıya verilmesine,
2-Davacılar Eren ve …’in manevi tazminat taleplerinin ayrı ayrı reddine,
3-Maddi Tazminat Yönünden;
a)Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
b)Karşılıklı olarak talep bulunmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
c)Yargılama giderlerinin yapan taraf üzerinde bırakılmasına,
4-Manevi Tazminat Yönünden;
a)Kabul edilen dava değeri üzerinden hesaplanan 819,72 ₺ harçtan peşin alınan 273,24 ₺ harcın mahsubu ile bakiye kalan 546,48 ₺’nin davalı …’ tan alınarak Hazineye irat kaydına,
b)Manevi Tazminata ilişkin üç adet davetiyeden oluşan toplam 57,00 TL yargılama giderinin davalı … KEMERTEŞ’ tan alınarak davacı …’e verilmesine,
c)Davacı tarafça yatırılan gider ve delil avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
d)Kabul edilen dava değeri ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 10 ve 13. maddesine göre hesap ve takdir edilen 4.080,00 ₺ vekalet ücretinin davalı …’ tan alınarak davacı …’e verilmesine,
e)Reddedilen dava değeri ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 10. Ve 13. Maddesine göre hesap ve takdir edilen 4.080,00 ₺ vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalı …’a verilmesine,
Dair, Davacılar ve Davalı … vekilinin yüzüne karşı, davalı Allianze Sigorta A.Ş’nin yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi, verilen karar usulen okundu anlatıldı.
17/06/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

“Bu belge 5070 Sayılı Kanun hükümlerince elektronik imza ile imzalanmıştır.”