Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/654 E. 2021/620 K. 28.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/654 Esas
KARAR NO : 2021/620
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 01/10/2019
KARAR TARİHİ : 28/09/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
A. Tarafların Talepleri
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; çağrı merkezi alanın da faaliyet gösteren müvekkili şirket ile davalı arasında çağrı merkezi hizmet alımı kapsamında cari hesap ilişkisi olduğunu, müvekkili şirketin verdiği hizmet kapsamında davalı borçluya 31/01/2019 tarih 17.346 TL ve 28/02/2019 tarihli 17.346 TL lik faturalar kesilerek e fatura olarak davalı şirkete gönderildiğini, ancak davalının faturayı kabul etmediğini, ödeme yapılmaması üzerine …. İcra Müdürlüğünüün 2019/… esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, davalının takibe itiraz ettiğini, uyuşmazlığın sözleşmeden kaynaklı olduğnudan likit bir alacağın olduğunu, arabuluculuğa başvurulduğunu ancak anlaşma sağlanamadığını bu nedenlerden davanın kabulünü icra takibinin devamına karar verilmesini ve icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı tarafça herhangi bir cevap dilekçesi sunulmamıştır.
B.Uyuşmazlık, Deliller, Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe;
Dava itirazın iptali davasıdır. Uyuşmazlık Davacı şirket ile davalı şirket arasındaki ticari ilişki kapsamında davalı şirketin edimlerini sözleşmeye uygun olarak ifa edip etmediği, bu nedenle davacının alacağının bulunup bulunmadığı, ihbar sürelerine uyulup uyulmadığı, tarafların temerrüde düşüp düşmediği, icra takibine yapılan itirazın haklı olup olmadığı, icra inkar tazminatının şartlarının oluşup oluşmadığı hususlarına ilişkindir.
Davanın itirazın iptali davası olması sebebi ile öncelikle itirazın yapıldığı icra dosyası mahkememiz dosyası arasına alınmış, yapılan incelemede … İcra Müdürlüğü’nün 2019/… esas sayılı dosyası ile mahkememiz dosyasının taraflarının aynı olduğu, dosyamız davacısının alacaklı, dosyamız davalısının borçlu olduğu, davalı tarafından süresinde ve geçerli bir şekilde itiraz dilekçesi sunulduğu görülmüştür.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla mahkememizin ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiştir. Dava şartlarına ilişkin eksik ve incelenmesi gereken ilk itiraz bulunmadığı anlaşıldıktan sonra tarafların sulh olma imkanı bulunmadığından uyuşmazlık noktaları belirlenip tahkikat aşamasına geçilmiş, deliller toplanıp bilirkişi raporu alınmak suretiyle sonuca gidilmiştir.
Mahkememizce resen görevlendirilen mali müşavir bilirkişi … marifetiyle hazırlanan 12/06/2020 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “davacı yana ait 2019 yılı defterinin usulüne uygun tutulduğunu, davalı yanın inceleme gününe gelmediğini ve defterlerini sunmadığını, davaya konu sözleşmenin dosyaya sunulmadığını 31/01/2019 tarihli düzenlenen 17.346 TL miktarlı faturada bulunan hizmet teslimlerinin ne şekilde gerçekleştiğine dair dosyada bir belgenin bulunmadığını, davacı yanan alacağının ispata muhtaç olduğunu,, ” mütalaa etmiştir.
İtirazlar doğrultusunda ek rapor alınmasına karar verilmiş ve … bilirkişi marifetiyle hazırlanan 13/01/2021 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle; “davacı yana ait 2019 yılı BS formlarının ve davalı yana ait 2019-2020 yıllarına ait BA-BS formalarının incelendiğini, davalı yanın 2020 yılında davacıdan hizmet almadığını, davalı yanın 2019 yılında davacıdan 4 adet hizmet satın aldığını, davacı yanın 2019 yılına ait BS formunda davalı yana 2 belge karşılığında 29.400 TL’ lik hizmet satıldığını, sonuç olarak davalı yan ile davacı yanın BA-BS formalarının karşılaştırılmasının yapılamadığını,” mütalaa etmiştir.
Yapılan yargılama, toplanan deliller, davacının dilekçe ve beyanları ile duruşma esnasındaki sözlü açıklamaları, davalının icra dairesine sunduğu itiraz dilekçesi hep birlikte değerlendirildiğinde, taraflar arasındaki ticari ilişkinin varlığına dair bir ihtilaf bulunmadığı anlaşılmaktadır. Davalı itiraz dilekçesinde ilişkinin bulunmadığına dair bir savunma ileri sürmemekte, faize ve asıl borca dair itirazda bulunmaktadır.
TTK’nın 18. maddesinde tacir olmanın hükümleri arasında sayılan yükümlülüklerin biri de kanun hükümleri uyarınca gerekli ticari defterleri tutmaktır. Defter tutma yükümlülüğü Kanunun 64. maddesinde ayrıca düzenlenerek her tacirin, ticari defterleri tutmak ve defterlerinde ticari işlemleriyle ticari işletmesinin iktisadi ve mali durumunu, borç ve alacak ilişkilerini ve her hesap dönemi içinde elde edilen neticeleri, bu kanuna göre açıkça görülebilir bir şekilde ortaya koymak zorunda olduğu belirtilmiştir.
Her iki tarafın da tacir olması nedeni ile 21/01/2020 tarihli ön inceleme celsesinde tarafların ticari defterleri üzerinde inceleme yapılmasına, tarafların inceleme gün ve saatinde ticari defterlerini incelemeye esas olmak üzere HMK 222 gereği sunmasına, bu süre içerisinde gereği yerine getirilmediği takdirde bu delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağının taraflara ihtarına karar verilmiş, ön inceleme tutanağı davalıya tebliğ edilmiştir.
Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller, davacı tarafın ticari defterleri ve aldırılan bilirkişi raporundan davacının ticari defterlerinin sahibi lehine delil vasfında olduğu, taraflar arasında ticari ilişki olduğu, dava konusu alacağın fatura bedelinden kaynaklandığı görülmüştür.
TTK’nın 21. Maddesine göre “Ticari işletmesi bağlamında bir mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olan tacirden, diğer taraf, kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir. Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır.”
Davacı taraf ticari defterleri bilirkişi marifetiyle inceletilmiş ve davacı ticari defterlerinde kayıtlı 34.692,00 TL alacağın bulunduğu anlaşılmıştır. Davalı tarafça her ne kadar ticari defterler sunulmamış ise de davalı tarafça yapılan 2019 yılına ait BA bildirimlerinden davalının ticari defterlerinde anılan faturanın kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır. Her iki taraf BA BS formlarından dava konusu faturaların her iki tarafça da beyan edildiği anlaşılmaktadır. Vergi dairesine bildirim yapıldığından, hizmetin teslim edilmediğine dair ispat davalı taraftadır. Zira davalı tarafça vergi dairesine ilgili bildirimimin yapılması davacı tarafça teslimin gerçekleştiğine dair karine teşkil eder. “…Davacı tarafın ticari defter ve kayıtların alacağın varlığı hususunda tek başına ispata yeterli değil ise de; davalının bağlı bulunduğu … Vergi Dairesinin cevabi yazısına göre, takibe konu faturanın davalı tarafça beyan edildiği dikkate alındığında bu husus teslime karine teşkil ettiğinden aksi yöndeki iddiayı ispat yükü davalı taraftadır. Davalı taraf, ticari defterlerini ibraz etmemiş, keza istinafa konu iddiası yönünden yargılama aşamasında taraflar arasında süre gelen ticari ilişkideki fatura örneklerini yahut ödeme belgelerini de ibraz etmemiştir. Dosyada mevcut SMM bilirkişi raporunda, salt davacı tarafın ticari defterleri incelenmiş olup takip tarihi itibariyle davacının alacak iddiası yerinde görülmekle davalı vekilinin istinaf isteminin HMK’nın 353-1-b-1 maddesi gereğince reddine karar vermek gerekmiştir…” (İstanbul B A M’ nin 30.01.2020 tarih 2017/3832 E., 2020/227 sayılı kararı) Öte yandan davalı tarafa atanan konkordato komiserlerince dava konusu borcun kabul edilmiş olduğu da görülmektedir.
Değinilmesi gereken son husus takip öncesi işletilen faize ilişkindir. Türk Ticaret Kanunu’nun 10. Maddesine göre “Aksine sözleşme yoksa, ticari bir borcun faizi, vadenin bitiminden ve belli bir vade yoksa ihtar gününden itibaren işlemeye başlar.” Davacı tarafça davalıya takip öncesi herhangi bir ihtarname çekilmediği anlaşılmaktadır. Bu durumda takip öncesi faiz istenemeyeceğinin kabulü gerekir. (Kesin vade olmadığı gibi temerrüde düşüren ihtarname de çekilmeden icra takibi yapılmış ise takip tarihinde temerrüt gerçekleşir. (11.12.1957 tarih 17/29 sayılı İçihadı Birleştirme Kararı) Temerrüde esas icra takibi de bulunmuyorsa dava tarihinde temerrüt gerçekleşir.) Bu nedenle davacının takip öncesi faize ilişkin talebinin de reddine karar verilmiştir.
Bu noktada yargılama giderleri ve vekalet ücretine ilişkin yasal düzenlemelere kısaca değinmek gerekir. 6325 Sayılı Arabuluculuk Kanunu’nun zorunu arabuluculuğu düzenleyen 18/A maddesinin 11. Fıkrasına göre taraflardan birinin geçerli bir mazeret göstermeksizin ilk toplantıya katılmaması sebebiyle arabuluculuk faaliyetinin sona ermesi durumunda toplantıya katılmayan taraf, son tutanakta belirtilir ve bu taraf davada kısmen veya tamamen haklı çıksa bile yargılama giderinin tamamından sorumlu tutulur. Ayrıca bu taraf lehine vekâlet ücretine hükmedilmez. Her iki tarafın da ilk toplantıya katılmaması sebebiyle sona eren arabuluculuk faaliyeti üzerine açılacak davalarda tarafların yaptıkları yargılama giderleri kendi üzerlerinde bırakılır.
Dosyadaki arabuluculuk ilk ve son tutanaklarından, davalının ilk toplantıya katılmadığı görülmektedir. Bu nedenle 6325 Sayılı Kanunun 18A/11 fıkrası gereği yargılama giderlerinin tamamından davalı sorumlu tutulmuş ve reddedilen kısım yönünden vekalet ücretine hükmolunmamıştır. (İstanbul BAM 31. Hukuk D. 2021/1238E-2021/1148K)
Böylece davacının üzerine düşen ispat koşulunu ifa ettiği anlaşılmış, kendi lehine delil niteliği taşıyan ticari defterlerinde davacının alacağının kayıtlı olduğu görülmüş, usulüne uygun tebligata rağmen davalı tarafça ticari defterler sunulmadığından davacının defterlerine ve BA-BS formlarına ve konkordato komiserince imzalanan borç kabul belgesine de itibar edilerek davanın asıl alacak yönünden kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ,ne KISMEN REDDİNE;
A. … İcra Müdürlüğü’nün 2019/… Es sayılı takibine vaki itirazın;
a. 34.692,00 TL asıl alacak yönünden İPTALİNE; takibin bu alacak yönünden kaldığı yerden DEVAMINA
b. 2.461,71 TL’lik takip öncesi faiz yönünden takip öncesi temerrüt oluştuğuna dair dosyamıza yansıyan herhangi bir belge bulunmadığından REDDİNE,
B. İtiraz haksız ve alacak likit olduğundan kabul edilen alacağın %20 nispetinde hesaplanan 6.938,40 TL İcra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya VERİLMESİNE,
2-Yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ne göre kabul edilen değer üzerinden hesaplanan 5.203,80 TL vekalet ücretinin davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
3- Davalı kendisini vekil ile temsil ettirmiş ise de Arabuluculuk Kanunu 18/A/11 gereği mazeretsiz olarak arabuluculuk görüşmesine katılmadığından hakkında vekalet ücretine yer olmadığına,
4- Arabuluculuk Kanunu 18/A/11 gereği davalı tarafın mazeretsiz olarak arabuluculuk görüşmesine katılmadığı anlaşıldığından davacı tarafın yargılama giderinden sorumlu tutulmamasına,
5-Alınması gereken 2.369,81-TL harçtan peşin alınan 634,50-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.735,31-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
6-Davacı tarafından dava açılırken yatırıldığı anlaşılan 678,90 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan 750 TL bilirkişi ücreti, 131,70- TL tebligat ve posta masrafı olmak üzere toplam 881,70- TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6100 sayılı HMK.nun 326/2 maddesi gereğince bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Kullanılmayan gider avansının hükmün kesinleşmesi halinde ödeyen tarafa iadesine,
9-Dava açılmadan evvel sonradan haksız çıkan taraftan alınmak üzere suç üstü ödeneğinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına dair,
İlişkin, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 28/09/2021

Katip …
e-imzalıdır.

Hakim …
e-imzalıdır.