Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/638 E. 2020/20 K. 14.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/638
KARAR NO : 2020/20

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 30/09/2019
KARAR TARİHİ : 14/01/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili sunduğu dava dilekçesi ile, Müvekkil şirket… A.Ş.’ye ait… Plaka sayılı araç ile davalıya ait … Plaka sayılı araç 07/04/2018 tarihinde maddi hasarlı trafik kazasına karıştıklarını, taraflarca imzalı Maddi Hasarlı Trafik Kazası Tespit Tutanağı’ndan görüleceği meydana gelen trafik kazasında davalı sağa dönüş kurallarına uymamak sebebi ile asli ve tam kusurlu olduğunu, davalı eksper raporlarıyla da %100 kusurlu bulunduğunu, ekte sunulan … dosya numaralı ‘KASKO EKSPERTİZ KESİN RAPORU’ndan müvekkil şirkete ait … plaka sayılı araç meydana gelen trafik kazası sebebi ile araç 10 gün boyunca serviste kaldığını, müvekkil şirkete ait araç ticari bir araç olduğundan ve müvekkil şirket servis işi ile iştigal edip öğrenci ve personel taşımacılığı işinde hizmet sunduğundan ilgili aracın 10 gün boyunca serviste kalması müvekkil şirkette kazanç kaybına yol açtığını, davalı aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü … E. Sayılı dosya ile icra takibi başlatıldığını ve fazlaya dair tüm haklarımız saklı tutularak 1.500,00-TL kazanç kaybı bedeli talep ettiğini, ancak davalı tarafından icra takibine haksız bir şekilde itiraz ettiğini, davaya ve icra takibine konu iş müvekkil şirketin ticari aracı ile verdiği hizmetin aksaması ve müvekkil şirketin kazanç kaybına uğraması olduğundan dava ikame edildiğini, dava ikame edilmeden önce arabulucu yoluna başvurularak dava şartı yerine getirildiğini, davalı ile anlaşma sağlanamadığını belirterek, dosyanın incelenerek ve gerektiğinde bilirkişi incelemesi de yaptırılmak suretiyle müvekkil şirkete ait araçta meydana gelen kazanç kaybı bedelinin tespit edilmesini ve davaya konu icra takibine davalı tarafından yapılan haksız itirazın iptaline karar verilmesini, haksız ve kötü niyetli olarak itiraz eden borçlu aleyhine %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama gideri ve avukatlık ücretinin davalı tarafa hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı tarafa usulüne uygun tebligat çıkartılmasına rağmen davalı tarafça cevap dilekçesi sunulmamıştır.
Huzurdaki dava itirazın iptali davasıdır. Uyuşmazlık davacı şirkete ait araç ile davalı şahısa ait araç arasında meydana gelen trafik kazası nedeni ile davacı aracın çalışamadığı süre için zararı olup olmadığı, davalının bu zarardan sorumlu olup olmadığı, itirazın haksız olup olmadığı, icra inkar tazminatı veya kötüniyet tazminatı şartlarının oluşup oluşmadığı hususlarında toplanmaktadır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. Maddesi “Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir” şeklindedir.
Aynı kanunun 4. Maddesi “Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın;… öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır.” demek sureti ile ticari dava kavramını açıklamıştır.
Kanunumuzun 4. Maddesinde tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın ticari dava sayılan davalar doktrinde mutlak ticari dava olarak isimlendirilir. Kanunda belirtilen mutlak ticari davalar ile bir ticari işletme ile ilgili olması şartıyla havale vedia ve telif hukukundan kaynaklanan uyuşmazlıklar dışındaki bir uyuzmazlığın ticari dava sayılabilmesi için ; her iki tarafın tacir olması ve aynı zamanda da uyuşmazlığın da her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili bulunması gereklidir.
Bu açıklama ışığında dosyaya bakıldığında; davacının ticari şirket, davalısının ise gerçek kişi olduğu anlaşılmaktadır. Dava tarafların maliki olduğu araçlar arasında meydana gelen trafik kazası nedeni ile davacı aracının tamir için serviste beklemesi sonucu çalışamadığı süre için mahrum kalınan kar şeklinde zararı olup olmadığına dair tazminat davası olup kanunda belirtilen ticari davalardan değildir.
Mutlak ticari dava olmadığı anlaşılan davanın her iki tarafının ticari işletmesi ile ilgili olup olmadığının incelenmesi gerekmektedir. Davacı tarafın tacir olduğuna şüphe yoktur. Ancak sistem üzerinden yapılan sorgulamada davalı tarafın tacir olduğuna dair bir kayda rastlanılmamıştır. 14/01/2020 tarihli celsede hazır bulunan davalıya tacir olup olmadığı sorulmuş, davalı kablo şirketinde çalıştığını, aracının binek araç olduğunu ve kendisinin tacir olmadığını beyan etmiştir.
Hal böyle iken huzurdaki dosyada davalı tarafın tacir olmadığı, bir ticari işletmesi bulunmadığı, dolayısı ile dava konusunun mahkememizin görevli olmasını gerektiren her iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirme şartının yerine gelmediği anlaşılmaktadır.
Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir. Taraflar da yargılama bitinceye kadar görev itirazında bulunabilirler. Görev itirazı yapılmamış olsa bile re’sen mahkeme, ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip karara bağlamalıdır.
6100 Sayılı Kanunun 2. Maddesinde bulunan “Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir. Bu Kanunda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevlidir” düzenlemesi ile Asliye hukuk mahkemeleri genel görevli mahkeme olarak belirlenmiştir.
Hal böyle olunca, mahkemece; uyuşmazlığın çözümünde genel yetkili Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu gözetilerek, görevsizlik nedeniyle HMK’nın 114/1-e ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Mahkemenin görevine ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, davanın HMK 114/1-c ve 115/2.maddeleri uyarınca görev yönünden USULDEN REDDİNE,
2-Kararın kesinleşmesine müteakip talep halinde dosyanın görevli olan İSTANBUL ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK’nun 331 mad. uyarınca Harç, yargılama gideri ve gider avansının görevli mahkemece değerlendirilmesine, davaya başka bir mahkemede devam edilmediği takdirde talep üzerine harç yargılama gideri ve gider avansı konusunda mahkememizce karar oluşturulmasına,
4-HMK 20.maddesi gereğince; karar tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde görevli mahkemeye gönderilmesi talebinde bulunulmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtaratına,
Dair; tarafların yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere her hangi bir Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 14/01/2020

Katip … Hakim …
e-imzalı e-imzalı
5070 Sayılı Kanun gereğince e-imza ile imzalanmıştır.