Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/599 E. 2020/47 K. 23.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/599
KARAR NO : 2020/47

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 27/09/2019
KARAR TARİHİ : 23/01/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili sigorta şirketi nezdinde mevcut …nolu … Evim – Konut poliçesi ile 04.06.2017 – 04.06.2018
tarihleri arasında Sigortalı…
’un bulunduğu “… Mah. Sarıgazi Yolu …Sit. A3 Blok Kat:… No:11 Ümraniye / …” adresinde bulunan konut Sigorta Poliçesi ile sigorta teminatı altına alındığını, müvekkili şirket nezdinde sigortalı konutta, “13.11.2017 tarihi saat 20:00 ile 14.11.2017 tarihi saat 11:30 arasında, sigortalı ve ailesinin ikametlerinde bulunmadıkları bir zaman dilimi içerisinde, riziko adresine gelen kimliği meçhul şahıs ve/veya şahısların, dairenin yer aldığı binanın zemin katındaki demir korkuluklardan sigortalı daireye bedeni güç gösterip tırmanmak suretiyle ulaştıklarını, sigortalı dairenin oda bölümüne açılan pvc doğrama pencereyi kilit ve profil kısmından sert bir cisim marifeti ile zorlamak ve kanırtmak suretiyle açarak içeriye girdiklerini, daire içerisine giren kimliği meçhul şahıs veya şahısların, önce dairenin çelik giriş kapısını içten kilitleyip ardından yatak odası bölümünde bulunan kilitsiz konsol çekmecesi içinden ve gardırop içinden muhtelif altınları ve ziynet eşyalarını alarak yine aynı yerden uzaklaştıklarını” tespit edildiğini ve “Dairede bulunan toplam eşya bedelinin 20.000,00 TL olduğu kanaatine varıldığını, bu değere çalındığı beyan edilen ve aşağıda değerleri taraflarınca tespit edilen yaklaşık 60.000,00 TL değerindeki eşya bedeli de eklendiğinde çalınanlarda dahil olmak üzere dairede bulunan toplam eşya değerinin 80.000,00 TL olduğunun tespit edildiğini, bu durumda poliçede 10.000,00 TL olarak belirtilen eşya sigorta bedelinde %87,50 oranında eksik sigorta bulunduğunun anlaşıldığını, poliçede eşya teminatının 10.000,00 TL olduğunu, yine poliçede “Eşya sigorta bedeli poliçede belirtilen limit ile sınırlı olup, olay başı ve poliçe süresince ödenebilecek azami limit 10.000,00 TL” hasarın meydana geldiğinin tespit edildiğini, müvekkili sigorta şirketi nezdinde sigortalı dairenin bulunduğu sitede davalı şirketin özel güvenlik firması olarak güvenlik hizmeti verdiğini, ancak güvenlik görevlilerinin dava konusu hasarı fark etmemiş olmaları gerekli özeni göstermemelerini ve TBK uyarınca sorumluklarını yerine getirmediklerinin açık olduğunu, müvekkil sigorta şirketi nezdinde sigortalı konutta meydana gelen hasardan davalı firmanın kusurlu olduğunun tespit edildiğini, dava konusu hasar sonucu yapılan başvuru neticesinde müvekkil şirket nezdinde …nolu hasar dosyası açıldığını, yapılan ekspertiz neticesinde, müvekkil sigorta şirketi nezdinde sigortalı konutta meydana gelen toplam 3.000,00-TL hasar bedelinin 30.01.2018 tarihinde ödenerek hasar tazmin edildiğini, müvekkil sigorta şirketi nezdinde sigortalıya yapılan hasar tazminat ödemesi nedeniyle 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1472.maddesi gereği davalı kuruma rücu için başvuru yapılmış ancak davalını herhangi bir ödeme yapmadığını, dava konusu alacağa ilişkin icra takibi başlatıldığını, müvekkili şirket tarafından sigortalıya ödenmiş olan ve bakiye kalan hasar tazminatı bedelinin tahsili amacıyla … 11. İcra Müdürlüğü’nün …Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, başlatılan takip dosyasına davalı tarafından borca ve ferilerine haksız şekilde itirazda bulunarak icra takibinin durdurduğunu, davalının dava konusu olaydan dolayı sorumluluğunun aşikar olmasına karşın aleyhine … 11. İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyası ile başlatılan icra takibine karşı herhangi bir haklı sebep göstermeksizin itiraz edilmiş olması davalı yanın iyi niyetli olmadığını ortaya koymakta olduğunu davalı aleyhine %20’den az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesini, fazlaya ilişkin talep ve dava hakkımız saklı kalmak kaydı ile davalının … 11. İcra Müdürlüğü …Esas sayılı dosyasına karşı yaptığı tüm haksız itirazlarının iptali ile fazlaya ilişkin haklarının saklı kalarak takibin asıl alacak ve ferileri üzerinden devamına, davalının %20’den az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatı ödemesine hükmedilmesine karar verilerek, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafın müvekkili şirketten herhangi bir hak ve alacağı bulunmadığını, davacı tarafın talep ve iddialarını hiçbir zaman kabul anlamına gelmemek kaydı ile zamanaşımı itirazında bulunduğunu, yaşandığı iddia edilen hırsızlık olayının site güvenliğinin zafiyetinden kaynaklı olduğu yönündeki iddialar tamamen gerçek dışı olduğunu, davalı müvekkili şirketin kusurlu olduğu yönündeki iddiaları kabul etmediklerini, davacı taraf güvenlik görevlilerinin dava konusu hasarı fark etmemiş olmaları gerekli özeni göstermediklerini ve hırsızlık olayının bu nedenle meydana geldiğini iddia ettiğini, davacı tarafın bu iddialarının elle tutulur ve gerçekle bağdaşır hiçbir yanı olmadığını, davacı tarafından yapılan ekspertiz raporunun çelişkili ve tek taraflı beyanlarla hazırlandığını, kabul etmediklerini, müvekkili şirket, görevini işinin gerektirdiği azami dikkat ve özen çerçevesinde yürüten tecrübeli, profesyonel ve eğitimli bir kadrodan oluştuğunu, müvekkili şirket tüm müşterilerine olası riskleri minimuma indirgeyecek en etkili güvenlik ortamını sunduğunu ve yasal mevzuata uygun güvenlik personeliyle 24 saat esasına uygun kesintisiz ve olarak çağdaş güvenlik hizmeti verdiğini, müvekkili şirketin hizmet verdiği tüm projelerin, denetim ekipleri tarafından denetime tabi tutulduğunu, bu denetimlerde çalışan personelin mesleki bilgisi, proje sahası hakkındaki bilgisi ve işe hakimiyeti, işyeri ve kişisel düzeninin kontrol edildiğini, müvekkili şirketin sunduğu hizmetin kalitesinin sürekliliğinin sağlandığını ve değişen ihtiyaçlar tespit edilerek gerekli düzeltmeler veya ek güvenlik önlemleri alındığını, dosyada yer alan hırsızlık ekspertiz raporu tamamen sigortalı Cem Oruç’un beyanına göre oluşturulduğunu, kabul edilemez olduğunu, yaşandığı iddia edilen hırsızlık olayında müvekkili şirketin en ufak bir ihmali, kusur ve sorumluluğunun bulunmadığını, yaşandığı iddia edilen hırsızlık olayında birinci dereceden ve asli olarak kusurlu olan taraf, sigortalının kendisinin olduğunu, sigortalının ekspertiz raporunda çalındığını iddia ettiği eşyalar, bilhassa ziynet eşyası ve nakit paraların oldukça rahat bulunabilecek bir şekilde saklanmasının kabul edilebilir bir durum olmadığını, hayatın olağan akışı bu gibi maddi yönden oldukça kıymetli eşyaların yeterli dikkat ve özen gösterilerek muhafaza edilmesini gerektirdiğini, çalındığı iddia olunan eşyaların sayısının, sigortalının tek taraflı beyanları dışında somut delillerle ispat edilmiş olması gerektiğini, davacı tarafın çalındığını iddia ettiği bu eşyaların miktarları sigortalının tek taraflı beyanları dışında ispat edilebilmiş olan miktarlar olmadığını, sigortalının özel mülkü ve oturduğu evin iç güvenliği müvekkil şirketin görev alanı ve sorumluluğu dışında kaldığını, müvekkili şirket güvenlik hizmetini üstlendiği sitenin giriş-çıkış kontrolünü, denetimini ve güvenliğini sağlayarak, site ortak alanlarını kontrol altında tutarak ve bu alanlarda gözlem yaparak sağlandığını, davacı şirketin yaşandığı iddia edilen hırsızlık olayı sonucunda sigortalıya ödediği bedelden hiçbir şekilde müvekkili şirketin sorumlu olmadığını, davacı tarafa herhangi bir borcunun olmadığını, haksız, hukuki dayanaktan yoksun ve kötüniyetli olarak açılmış davanın reddine karar verilmesini, alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilerek yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini saygılarımızla, talep ve dava etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; davalının sigortalısına ait olan konutta meydana gelen hırsızlık nedeni ile davacının sigortalısına yapmış olduğu ödeme(tazminat) nedeniyle halefiyet kuralı gereğince davalıdan tahsili için başlattığı icra takibine davalı tarafından yapılan itirazın İİK.m67 uyarınca iptali istemine ilişkindir.
HMK.nun 1. Maddesine göre, göreve ilişkin kurallar kamu düzeninde olup, aynı yasanın 114/1-c bendi uyarınca dava şartı olan bu husus, HMK.nun 115/1 maddesi gereğince mahkemece davanın her aşamasında kendiliğinden araştırılır.
HMK’ nın 138. Maddesine göre mahkeme, öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar hakkında dosya üzerinden karar verir; gerektiği takdirde kararını vermeden önce, bu konuda tarafları ön inceleme duruşmasında dinleyebilir. Mahkememizce taraflar 23/01/2020 tarihli duruşmaya davet edilmiş, davacı ve davalı vekilinin katılımı ile icra edilen duruşmada bu husustaki beyanları alınmıştır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde mutlak ticari davalar belirtildikten sonra her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları nispi ticari davalar olarak sayılmış ve 5. maddesinde de “Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir” hükmü getirilerek görev hususunun kapsamı düzenlenmiştir. Buna göre bir davada Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olabilmesi için mezkur kanunun 4. maddesinde sayılan mutlak bir ticari dava olması veya her iki taraf tacir olup uyuşmazlığın da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bir husustan doğması gerekmektedir.
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’un amaç başlıklı 1. maddesinde, “Bu Kanun’un amacı; kamu yararına uygun olarak tüketicinin sağlık ve güvenliği ile ekonomik çıkarlarının koruyucu, zararlarını tazmin edici, çevresel tehlikelerden korunmasını sağlayıcı, tüketiciyi aydınlatıcı ve bilinçlendirici önlemleri almak, tüketicilerin kendilerinin korucuyu girişimlerini özendirmek ve bu konulardaki politikaların oluşturulmasında gönüllü örgütlenmelerini teşvik etmeye ilişkin hususları düzenlemektir. Tanım başlıklı 3. maddesinin (1) sağlayıcı; Kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye hizmet sunan ya da hizmet sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, (k) Tüketici; Ticari-veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, (1) Tüketici işlemi; Mal veya hizmet piyasalarında Kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzer sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi.” düzenlemeleri bulunmaktadır.
Somut olayda, dosya münderecatında yer alan sigorta poliçesi incelendiğinde, davacı ile sigortalısı gerçek kişi … ile …nolu…Evim – Konut poliçesi akdedildiği anlaşılmaktadır. Davacının sigortalısına ait konutta 13.11.2017 tarihinde meydana gelen hırsızlık olayında sigortalının hırsızlandığı belirtilen ziyneti için davacı tarafından sigorta poliçesi kapsamında ödeme yapıldığı ve 6102 Sayılı TTK’ nın 1472. Maddesi gereği rücu için başvuru yapıldığı ancak davalı tarafından ödeme yapılmadığı beyan edilmiştir.
Sigortacının halefiyete dayalı olarak açacağı rücuen tazminat davasında, görevli mahkemenin belirlenmesi konusunda; 22.03.1944 tarih, 37 Esas, 9 Karar sayılı(03.07.1944 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan) Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararında “sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle halefiyet davası ticari dava sayılamaz. Bu dava aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur” ilkesi benimsenmiştir. Buna göre; sigortacının halefiyete dayalı olarak açtığı davada, davanın nitelendirmesi yapılırken, davacının sigortalısı ile zarara neden olduğu iddia edilen arasındaki hukuki ilişkiye bakılması gerekir.(Yargıtay 17.Hukuk Dairesi’nin 11/12/2017 tarih 2016/20289 E, 2017/11469 K. Sayılı kararı)
Anılan karar uyarınca dava dosyasının değerlendirilmesinde, davacının sigortalısının tacir olmadığı, düzenlenen sigorta poliçesinin konut sigorta poliçesi olduğu, davacının davalıya yönelttiği davanın sigorta poliçesinden doğan bir dava olmadığı belirlenmiştir. Buna göre davacının sigortalısı hangi mahkemeye başvuracaksa davacının da buna göre davasını açması gerekecektir. Salt davalının tüzel kişi tacir olması davanın mahkememizde görülmesi için yeterli değildir. Bir davanın ticari dava olarak nitelendirilebilmesi ve ticaret mahkemesinde görülebilmesi için ya mutlak ticari dava olması ya da her iki tarafın tacir olması ve işin her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olması gerekir. Bu durumda, mahkememiz dava konusunda uyuşmazlığa bakma konusunda görevli olmayıp, uyuşmazlığa bakma görevi Tüketici Mahkemesine aittir. Görev hususu kamu düzenine ilişkin olup, taraflarca ileri sürülmesi dahi yargılamanın her aşamasında kendiliğinden dikkate alınması gerektiğinden mahkememizce göreve ilişkin dava şartı yokluğundan davanın usul yönünden reddine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkemenin görevine ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, davanın HMK 114/1-c ve 115/2.maddeleri uyarınca görev yönünden USULDEN REDDİNE,
2-Kararın kesinleşmesine müteakip talep halinde dosyanın görevli olan … TÜKETİCİ MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK’nun 331 mad. uyarınca Harç, yargılama gideri ve gider avansının görevli mahkemece değerlendirilmesine, davaya başka bir mahkemede devam edilmediği takdirde talep üzerine harç yargılama gideri ve gider avansı konusunda mahkememizce karar oluşturulmasına,
4-HMK 20.maddesi gereğince; karar tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde görevli mahkemeye gönderilmesi talebinde bulunulmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtaratına,

Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı HMK 341. Maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 23/01/2020

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır