Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/575 E. 2020/39 K. 20.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/575
KARAR NO : 2020/39

DAVA : Tazminat (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan), Tazminat (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/11/2016
KARAR TARİHİ : 20/01/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan), Tazminat (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde, dava dışı sigortalının müvekkili şirkete yapmış olduğu ihbar ile; tatil nedeniyle konutta bulunmadığı 18/05/2016 – 22/05/2016 tarihleri arasında muhtelif bir zamanda sigortalı konutunda hırsızlık meydana geldiğini, … A.Ş’nin çalışanı olan site güvenlik görevlisinin 22/05/2016 tarihinde 18:30 sıralarında dava dışı sigortalıyı arayarak ikametgahında kimliği belirsiz şahıslar tarafından hırsızlık yapıldığının bildirildiğini, yapılan incelemede, sigortalı dairenin çelik kapı kilit sisteminin çalışır, balkon hariç tüm kapı ve pencerelerinin korkuluklu olduğu kimliği belirsiz şahıs veya şahıslarca birinci kattaki salona ait balkon kapısının zorlanarak içeri girilmek suretiyle sigortalının 2 adet altın zincirinin çalındığının tespit edildiğini, yapılan ekspertiz incelemesinde hasar tespiti yapılarak 3.000,00 TL hasar tespit edildiğini ve hasar bedelinin müvekkili şirket tarafından sigortalıya ödendiğini, sigortalı ile müvekkil şirket arasında mün’akit ve delil anlaşması mahiyetinde olan sigorta poliçesi umumi şartları ve TTK. 1481 maddesinin amir hükmüne göre müvekkil şirketin ödeme yaptıktan sonra sigortalısının haklarına halef olduğunu, sigortalıya ödenen hasar miktarının rücuen tazmini için davalı … A.Ş’ye 12/10/2016 tarihinde ihbarda bulunulduğunu, 25/10/2016 tarihli cevabi yazıda güvenlik şirketinin sorumluluklarının olmadığnıın bildirilerek taleplerinin reddedildiğini, davalı güvenlik şirketi sitenin güvenliğini sağlamakla mesul olmalarından dolayı hırsızlık olayı meydana geldiğini, site güvenliği ile ilgili her türlü tedbiri alması gereken davalının gerekli tedbirleri almayarak ve denetimleri yapmayarak olayın meydana gelişinde kusuru olması sebebiyle dava açma mecburiyeti doğduğunu beyanla, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 3.000,00 TL tazminatın ödeme tarihinden itibaren yasal faizine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu olayda müvekkili şirkete yöneltilebilecek herhangi bir kusur ve sorumluluk bulunmadığını görev itirazlarının bulunduğunu, davanın her iki tarafının tacir olması sebebiyle TTK’nun 4. Ve devamı maddeleri gereği görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, davacı sigorta şirketi yada davacı ile sigorta poliçesi imzalayan gerçek ve tüzel kişi ile müvekkili şirket arasında fiili veya hukuki hiçbir ilişki bulunmadığını, müvekkil şirketin davacının sigortalısına koruma ve güvenlik hizmeti taahhüdünde bulunmadığını, olayda rücu koşulları bulunmadığından müvekkil şirket aleyhinde davanın öncelikle husumet yokluğu nedeniyle reddi gerektiğini, müvekkili şirketin … Site yöneticiliği ile arasındaki akdi ilişki kapsamında 5188 S.K uyarınca özel güvenlik hizmeti verildiğini, davacı tarafından dosyaya sunulan ekspertiz raporunda, sigorta poliçesinde çalındığı iddia edilen altın zincirin sigortalı şirkete değil … adlı kişiye ait olduğunu, çalındığı iddia edilen altın zincirin 4.323,00 TL değerle yer aldığı kasada muhafaza edildiğinin bildirildiği, dava dışı …’ın beyanında hırsızlığa konu zincirlerin yatak odası dolap çekmecelerinden çalındığının belirtildiği, sigortalı konuttaki eşyaların dava dışı … adına olması nedeniyle sigorta poliçesinin de … adına tanzim edilmesi gerektiğini, eşyalarının çalındığını iddia eden şahısla sigortalı şirketin aynı kişiler olmadığını, bu nedenle iddia edilen hırsızlık olayının sigorta kapsamında değerlendirilmesinin mümkün olmadığını, kasa harici bir yerde gerçekleşen hırsızlık olayıyla ilgili sigorta şirketinin ödeme yapma yükümlülüğü bulunmadığını, alarm ve kamera sistemi bulunmayan bir villada kıymetli eşyaların herhangi bir koruma tedbiri alınmadan çekmecelerde bulundurulmasının sigortalının kusuru olduğunu, iddia edilen olayın hırsızlık şeklinde meydana gelip gelmediğine ya da tam olarak ne zaman ve nasıl meydana geldiğine dair somut bir tespit olmadığını, olayın oluş şekli, fail ya da faillerin kimler olduklarının ancak adli makamlar atarafından yürütülecek soruşturma ile aydınlanabileceğini, müvekkili şirketin 5188 S.K. Kapsamında 13 villanın site yöneticiliğine gündüzleri bir gece bir güvenlik personeli ile hizmet verdiğini, tek personel ile sitede devriye imkanı bulunmadığını, sitede yeteri derecede aydınlatmalı, kameralı ve alarmlı bir güvenlik sistemi olmadığını, sitede özel güvenlik personeli ve denetim elemanlarınca yapılan gündüz gece denetimleri sonrasında özel güvenlik personelinin arttırılmasının gerektiğini, her villaya alarm sistemi kurulması, ortak alanları denetim altında tutan 4 adet kamera ve 1 adet monitör bulunmasına rağmen kameralardan birisinin 6 aydır çalışmadığını, aytınlatmanın yetersiz olması nedeniyle net görüntü elde edilemediğini, kamera sisteminin çok eski olması nedeniyle kayıt yapmadığını, görüntü kalitesinin yetersiz olduğunu kameraların değiştirilmesi gerektiğini, ana girişten sitenin tamamının denetlenmesinin fiziki ve gerekse mevcut … sistemi ile mümkün olmadığını bu denetimi sağlayacak uygun bir modelin geliştirilmesinin yazılı ve şifai olarak ilgililere bildirildiğini, ancak hırsızlık olayından sonra bu konularda bir kısım adımlar atıldığını, şirket denetim personelinin gece 04:00 sıralarında yaptığı kontrol ve ve denetim fotoğraflarının site yönetimi ile paylaşıldığını önleyici ve caydırıcı tedbirlerin alınması konusunda bilgi verildiğini, dava konusu olayda müvekkili şirkete yöneltilebilcek herhangi bir kusur ve sorumluluk bulunmadığını ayrıca davacı şirketin sigorta kapsamına girmeyen bir hırsızlık iddiası nedeniyle sigortalıya ödeme yaptığını, bu sebeple davanın reddi gerektiğini, özel güvenlik personelinin bulundurulması gereken her olayda ilgili yönetim ya da özel güvenliğin sorumluluğunun bulunmasını gerektirmeyeceğini, aksi halde her olayın adeta bir kusursuz sorumluluk halini alacağını, hırsızlık ve benzeri olaylara karşı hiçbir önlem almayan değerli eşyalarını özel olarak bankada ya da kasada muhafaza etmeyen müstakil bir villada ikamet edip kapı ve pencere sistemleri için alınabilecek teknik tedbirler ve alarm ve benzeri önlemleri almayan şahısların kusurlu davranışlarında son derece cüzi karlılıklarla üçüncü şahıslara hizmet veren özel güvenlik şirketinin sorumlu tutulması kanuna ve hakkaniyete aykırı olduğunu, müvekkili şirketin herhangi bir tazminat ödemek zorunda kalması halinde … Site Yönetimine rücu edileceğinden … Site Yönetimine davanın ihbarı taleplerinin kabulü ile haksız ve hukuki mesnetten yoksun davanın öncelikle husumet yönünden ve esastan reddine yargılama gideri ve harç masrafı ile avukatlık ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İhbar olunan …A.Ş vekili cevap dilekçesinde özetle; … olarak anılan yerde bulunan bağımsız bölümlerden 7 tanesinin mülkiyetinin müvekkili şirkete ait olduğunu, mülkiyetindeki taşınmazlarda kiracıların ikamet ettiğini, müvekkili şirketin dava ile hiçbir bağı olmadığıni, müvekkili şirkete yöneltilebilecek hiçbir kusur ve sorumluluklarının bulunmadığını beyanla müvekkili şirket aleyhine açılan davanın reddine yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, davacının sigortalısına ait olan konutta meydana gelen hırsızlık nedeniyle sigortalısının zararını karşılayan davacının halefiyet ilkesi gereğince bu zararın davalılardan karşılanması istemine ilişkindir.
Davacı davasını Asliye Hukuk Mahkemesi nezdinde ikame etmiş, İstanbul… Asliye Hukuk Mahkemesi’ nin 20/06/2019 tarih… E.,… K. Sayılı kararı ile davanın görev yönünden usulden reddine karar verilmiş ve mahkememize tevzi edilen dosya… Esasına kayıtlanmıştır.
Dosya kapsamında davacı ile sigortalısı arasında akdedilen sigorta poliçesi, ödeme belgesi ile tüm hasar dosyası celp edilmiş, … Sitesi adına düzenlenmiş özel güvenlik belgesi, ihbar olunan …A.Ş. İle … A.Ş. Arasında bağıtlanan “Koruma ve Özel Güvenlik Hizmet Sözleşmesi”, sağlanan güvenlik hizmetine ilişkin vardiya çizelgeleri ve diğer tüm deliller toplanmış, tanık beyanları alınmıştır.
Taraflarca gösterilen deliller toplanmış mahallinde ve 17.12.2018 tarihinde keşif icra edilmiş ve bilirkişi raporu alınmıştır.
Nitelikli Hesap Uzmanı …, Sigorta Hukuku Uzmanı … ve Olay Yeri İnceleme Güvenlik Uzmanı … tarafından hazırlanan 04/02/2019 tarihli bilirkişi raporunda: Dava konusu hırsızlık olayının davalı ve ihbar olunan arasında koruma ve güvenlik hizmet sözleşmesi kapsamında imzalanan tarihler arasında meydana geldiği, 17/12/2018 tarihinde … Sitesinde yapılan keşif esnasındaki tespitte, sitede 3 güvenlik personelinin 3 vardiya halinde her vardiyada 1’er kişi olmak üzere görev yaptıkları, bu personellerin birinin site giriş noktasında görevlendirildiği, 1 güvennlik personeli olduğu için herhangi bir devriye hizmeti verilemediği, site görevlisinin beyanına göre olay tarihinde sitede 2 güvenlik personelinin gece görev yaptığı, ancak villa sahiplerinin talepleri doğrultusunda gece geç saatlerde devriye dolaşıldığı sitede toplamda 8 adet kameranın olduğu kameralardan ikisinin arızalı olduğu, site içinde bir kısım alanlarda yaklaşık 2 metreden daha yüksek çam ağaçlarının olduğu, bu ağaçlardan dolayı güvenlik personelinin nöbet tuttuğu, site giriş noktasından villaların büyük bölümünün görülmediği, özellikle hırsızlık olan ve halen boş arsa durumundaki villa ve çevresinin görülmesinin de mümkün olmadığı, güvenlik noktasına insan sesinin ulaşmasının zor olduğu, ancak kamera ile etrafın kontrol edileceği veya güvenlik personelinin devriye dolaşması sırasında alanın kontrolünün mümkün olduğu, dosya kapsamında bulunan belge deliller ve yapılan keşif esnasında elde edilen bilgiler ve incelmeden … Sitesinde hırsızlık olayı ile ilgili daha önceden sitenin genel güvenliği ile ilgili bilgilerin toplanarak bu bilgiler ışığında planlı bir şekilde gerçekleştirildiği, hırsızlık olayında … Sitesinde güvenlik zaafiyeti olduğu, davalı … A.Ş’nin %40 İhbar olunan …A.Ş’nin %40 dava dışı … Org. %20 oranında kusuru bulunduğu ancak Poliçe No:… tanzim: 01/12/2015, başlama:01/12/2015, bitiş:01/12/2016 “Konutlar İçin… Poliçesi” nde sigortalı olarak … A.Ş. Gösterilmiş ise de konutta, sigortalı şirketin yönetim kurulu üyesi olan …’ ın ailesi ile ikamet ettiği anlaşılmakta olup poliçenin hatalı olarak tanzim edildiği, sigortalı olarak … sigorta ettiren olarak da … A.Ş. Olarak belirtilmesi gerektiği halde poliçede bu bildirimin yapılmaması nedeniyle, sigorta şirketinin yaptığı ödemenin lütuf/hatır ödemesi olduğu dikkate alınarak davacının aktif husumetinin bulunmadığı kanaatinin hasıl olduğu şeklinde rapor tanzim edildiği görülmüştür.
Davalı … A.Ş. İle ihbar olunan …A.Ş. özetle; bilirkişi raporu doğrultusunda davanın aktif husumet yokluğundan reddine, kusur oranını kabul etmediklerinden bilirkişiden ek rapor alınmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Tarafların itirazları doğrultusunda bilirkişi heyetinden ek rapor talep edilmiş, bilirkişi heyeti tarafından 19/03/2019 tarihinde sunulan bilirkişi ek raporunda kök rapordaki değerlendirmelerde herhangi bir değişikliğe gidilmediği yönünde kanaat bildirildiği anlaşılmıştır.
Davacı vekilince 20/03/2019 tarihli dilekçe ile ek bilirkişi raporuna; yapılan ödemenin hatır ödemesi olduğu yönündeki tespite itiraz edilmiş, kök ve ek rapordaki kusur oranlarına ise bir diyeceklerinin olmadığı beyan edilmiştir.
Davalı … A.Ş. Vekilince 25.03.2019 tarihli dilekçesinde, müvekkilinin üzerine düşen tüm edimlerini eksiksiz şekilde yerine getirdiğini, kendilerine atfedilen kusur oranını kabul etmediklerini, davanın öncelikle rapordaki gibi aktif husumet yokluğundan aksi takdirde yeniden oluşturulacak bilirkişi heyetinden yeniden rapor alınmasını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
20/01/2020 tarihinde icra edilen duruşmada davalı vekili tarafından yeniden bilirkişi raporu alınması talep edilmiş, mahkememizce dosya kapsamında alınan kök ve ek bilirkişi raporunun taraf iddia ve savunmalarını ayrıntılı olarak kapsadığı ve denetime elverişli olduğundan yeniden rapor alınması talebinin reddine karar verilmiştir.
Tarafların kusur durumları ile davalıların mevcut zarardan sorumlu olup olmadığı ya da hangi oranda sorumlu oldukları ve bunun miktarının belirlenmesinden önce bilirkişi raporunda geçen ve taraflarca ileri sürülen husumet itirazının ön sorun olarak incelenmesi gerekmektedir. 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6.Kitap başlıklı kısmında “Sigorta Hukuku”, bunun 2.Kısım 1. Bölümünde ise “Zarar Sigortaları”, zarar sigortalarının en başında ise mal sigortaları düzenlenmiştir. Buna göre yasanın 1454. Maddesi uyarınca; Sigorta ettiren, üçüncü bir kişinin menfaatini, onun adını belirterek veya belirtmeyerek, sigorta ettirebilir. Sigorta sözleşmesinden doğan haklar sigortalıya aittir. Sigortalı, aksine sözleşme yoksa, sigorta tazminatının ödenmesini sigortacıdan isteyebilir ve onu dava edebilir.
Bir sureti dosyamızda bulunan 01/12/2015 başlangıç, 01/12/2016 bitiş tarihli “Konutlar İçin… Poliçesi” nde sigortalı … A.Ş. olmasına karşın; sigortalı adresi kullanan, belirtilen şirketin yönetim kurulu üyesi olan … ve ailesi olduğundan sigorta poliçesi belirtilen yasa maddesine aykırı olarak tanzim edilmiştir. Davacı her ne kadar halefiyeten dava açtığını belirtmiş ise de yasanın açık hükmü gereği sigortacı ancak sigortalının haklarına halef olarak dava açabilir. Somut olayda davacı tarafından 3. Kişi …’ a ödeme yapılmış ise de anılan kişiye sigorta poliçesinde sigortalı olarak yer verilmemiştir. Sigorta poliçesinde sigortalı olarak belirtilen … A.Ş. ise aslında sigortalı değil sigorta ettirendir. Sigorta sözleşmesinden doğan haklar ise ancak sigortalıya aittir. Davacı sigortacının poliçede sigortalı olarak görünmeyen 3. kişiye yaptığı ödemeyle poliçede yer alan sigortalıya (gerçekte sigorta ettiren) halef olamayacağı ve sigortalı yerine geçerek talepte bulunamayacağı açıktır. Sigorta poliçesi çerçevesinde davacının, poliçede sigortalı olmayan …’ a ödeme yapmaktan kaçınma hakkı bulunduğu halde hırsızlık yaşanan konutta sigortalı olarak görünen şirketin yönetim kurulu üyesi olması hasebiyle hatır ödemesinde bulunduğu ortadadır. Yasanın amir hükümleri ve sözleşme gereği sigortalı olmayan ve onun yerine geçemeyeceği anlaşılan 3. Kişiye ödeme yapan davacının bunu davalıdan talep etmesinin yasal dayanağı bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle aktif husumet ehliyeti bulunmayan davacının davasının reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis etmek gerekmiştir.

KARAR:
1-Davacının davasının husumet nedeni ile REDDİNE,
2-Peşin alınan harç yeterli olduğundan yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayarak artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde tarafa iadesine,
5-Davalı tarafından yapılan 130 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 7 ve 13.maddeleri uyarınca hesap ve takdir olunan 3000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair, davacı ve davalının yüzüne karşı dava değeri dikkate alınarak HMK341. Maddesi gereği miktar itibari ile kesin olmak üzere karar verildi, verilen karar usulen okunup anlatıldı.

Katip

Hakim
¸