Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/454 E. 2021/174 K. 03.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2019/454 Esas
KARAR NO:2021/174

DAVA:Alacak (İnanç Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:23/11/2016
KARAR TARİHİ:03/03/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (İnanç Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde ; Davalı …’a müvekkilinin … … ekmek ve pasta fırını açma-işletmesi için 27.01.2014 tarihinde 20.000 USD, 03.02.2014 tarihinde 20.000 USD, 06.03.2014 tarihinde 10.086 USD, 29.03.2014 tarihinde 49.900 USD, 21.07.2014 tarihinde 60.000 USD’yi elden ve nakit olarak ödediğini, davalı … ve oğulları … ve …’ın 185.000 USD aldığını beyan ve teyit eder 11.10.2014 tarihli yazılı belgeyi imzalayıp müvekkiline verdiğini, davalının başlangıçta müvekkilinden bahsi geçen iş için 150.000 USD talep ettiğini ancak daha sonra devamlı olarak çeşitli gerekçeler ile para istemeye devam ettiğini, iş yapıldığını ve kar elde edeceğini düşünen müvekkilinin de devamında 12.03.2015 tarihinde 25.000 USD (+) 14.000 USD, 23.03.2015 tarihinde 16.000 USD, 20.05.2015 tarihinde 25.000 USD, 01.08.2015 tarihinde 20.000 USD daha elden ve nakit verdiğini, sonrasında da 25.000 USD nakit bir ödeme daha yaparak toplamda 310.000 USD ödediğini, müvekkilinin 2014 ve 2015 yıllarında yaptığı 310.000 USD ödemeye ilişkin olarak yazılı belge aldığını, sözleşmeye göre …/… … ekmeği ve çeşitli pasta üretimi için fırın inşa etme ve açılması yönünde irade ortaya konulduğunu, bu amaçla “…” ve “…” markaları altında iş yapılacağı ve … Limited Şti. adına şirket kurulduğunu, % 60’ının müvekkili ile davalıya ait olduğunu, aylık ve yıllık hesap sonucu ortakların kar payları alacağının kararlaştırıldığını ancak o günden bu güne kadar ne aylık, ne de yıllık kar payı almadığı gibi paranın akıbeti hakkında da bilgisinin bulunmadığını, davalı taraf ve çocuklarının müvekkilinden aldıkları parayı amaç dışı kullandıklarını ve müvekkilini mağdur ettiklerini, tüm bu ödemelere karşılık olarak müvekkiline sembolik olarak … Ticaret Sicil Müdürlüğünün … ticaret sicil nolu 10.000 TL sermayeli davalıların ortak olduğu … Mah. … Cad. No:…/… … … adresinde kurulu … … Şirketine %60 ortak yaptığını, … Ticaret Sicil Müdürlüğünü … sicil numaralı … ve Ticaret Ltd.Şti. isimli 40.000 TL sermayeli ortakları … (36.000 TL hisseli) ve … (4.000 TL hisseli) olan 2 ortaklı bu şirkete müvekkiline yine sembolik olarak …’ın hissesinden 14.000 TL payı müvekkiline 01.04.2015 tarihinde devrettiğini ve 3. ortak olarak şirkete aldığını, bu iki şirketin ticaret sicil kayıtlarının incelenmesinde kuruluş dışında herhangi bir faaliyetinin olmadığı, davalı …’ın müvekkilinden bu paraları alırken ve onu iş için ikna etmeye çalışırken verdiği belgede İstanbul’da açılacak tüm işletme ve şirketlere ortak olacağını ve ortak kazanç sağlayacağını da kabul ettiğini ve imzaladığını, … fırın ve tatlı dükkanı açıldığını, bir süre çalıştığını, kazanç elde etmesine rağmen müvekkiline ödeme yapılmadığını, müvekkilinin 310.000 USD para verip kazanç sağlayacağını düşündüğünü ancak herhangi bir kazanç elde edemediği gibi ödediği parayı geri istediğinde parasını alamadığını, işletmenin zarar ettiğini iddia ettiğini, ancak buna ilişkin müvekkiline ne ticari defter, ne fatura ne de belge sunulmadığını, bu nedenle fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile 10.000 TL alacağın davalılardan müştereken ve müteselsilen yasal faizi ile tahsiline, yargılama gideri ve avukatlık ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde; Davacı tarafın alacağı olduğunu iddia ettiği miktarı 310.000 USD olarak belirttiğini, alacak iddiasını kalem kalem detaylı olarak açıkladığını ancak davasını belirsiz alacak davası olarak açtığını, alacak iddiasının belli olduğunu, HMK 114 vd. gereğince davacının 310.000 USD’yi TL ye çevrilerek güncel kur üzerinden harcını ödemesi, aksi takdirde davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının yabancı uyruklu olduğunu ve HMK 114/ğ uyarınca teminat yatırması gerektiğini, davacı ile davalı … ile … arasında … uzun vadeli ticaret yapmak amacıyla 10 maddelik sözleşme imzaladıklarını, sözleşme gereğince … ait yöresel fırın ve pastane ürünlerinin üretim ve toptan satışını yapmak üzere işletmeler kurulduğunu ve faaliyete başlandığını, … ve İstanbul’da birer adet olmak üzere toplam iki adet imalathane açıldığını, …’daki şirketin %35, … şirketin ise % 60 hissesinin davacıya ait olduğunu, tarafların ticari faaliyetlerinin yolunda gitmediğini, davacı ve davalının ticari projelerinde beklenen satışların gerçekleşmemesi sonucu işletmenin kar’a geçmediğini, zorunlu masraflar olan kira, istihdam maliyeti, hammadde, vergi, muhasebe, elektrik, su vs. giderlerin yüksek oluşu, mali olarak tarafların güçlerinin fevkinde bir tablo oluşması sebebiyle fiilen işletmelerin devam ettirme imkanının kalmadığını, davacının dava konusu ettiği paraların iş bu ortaklığın ticari faaliyetleri için ihtiyacı olan sermaye olarak konulan paralar olduğunu, davacının mahkemeye bizzat sunduğu ödeme makbuzlarında da paranın veriliş gayesinin ticari ortaklığa sermaye olduğu açıkça belirtildiğini, ticari sermeye olarak verilmiş olan paranın alacağa konu edilmesinin hukuken mümkün olmadığını, tarafların birbirlerine kar garantili taahhüt vermediklerini, tarafların kar ve zarara ortak olduklarını, tarafların ticari girişimlerinin zararla sonuçlanmış olduğundan tarafların zararı paylaşmak zorunda kaldığını, söz konusu şirketlerin davacının iddiasında olduğu gibi kağıt üzerinde ve sembolik şirketler olmadığını, aksine iş yapmak amacı ile kurulduğunu ve bu uğurda … ve … gayrimenkuller kiralandığını, muhasebecisi olan, vergi ödeyen, istihdam oluşturulmuş şirketlerin söz konusu olduğunu, gayrimenkullerin kira bedelleri olarak 260.000 TL’yi aşkın kira ödendiğini, sadece üretimde kullanılmak üzere tek bir fırın için 70.000 USD ödediklerini, bunun yanı sıra daha birçok makine aldıklarına ve masraf yaptıklarını, 2014 yılında başlayan ve 15 Temmuz 2016 ile devam eden talihsiz süreç sonunda ticaret hayatının çok olumsuz etkilendiğini, zaten yabancı olan davacı ve davalıların yabancı bir ülkede başarısız olduklarını, ticaretin risk almak anlamına geldiğini, müvekkili tarafından davacının kar-zarar tablosunun değerlendirilmesi için çağrıldığını, ancak davacının bu çağrılara cevap vermediğini, davacının bu durumun kendisini ilgilendirmediğini ifade ile verdiği parayı geri istediğini, davacının bu söyleminin ortaklıkla bağdaşmadığını, tarafların ticari ortaklıktan istenilen sonucu alamamaları üzerine 22.08.2016 tarihinde …, 01.11.2016 tarihinde de … fiili ticareti sonlandırdıklarını, bu süreçte müvekkilinin de davacı kadar zarar ettiğini, hep birlikte başlanılan projede başarısız olduklarını ve zarar ettiklerini, ortakların zarara birlikte ve payları oranında katlanmak zorunda olduğunu ifade ile davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
… ve … Ticaret Odasından davalıların ticaret sicil kayıtları, … ve … Vergi Dairesinden … Şti. ile … Gıda San. Tic. Ltd. Şti.’nin bildirdiği beyannameler getirtilmiş, dosya konusunda uzman mali müşavir hesap bilirkişine verilip rapor alınmıştır.
Davacı taraf talebini ıslah ederek ederek 240.000USD’nin yasal faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsilini talep etmiş, ıslah dilekçesi davalı tarafa tebliğ edilmiştir.
Davanın ilk açıldığı …. Asliye Hukuk Mahkemesinin … Esas ve … karar sayılı ilamı ile “Somut olayda taraflarca kurulan … Limited. Şti. ile … San. ve Tic. Ltd. Şti.’ne ortak alınmasına ilişkin payın karşılığı olarak alınan paranın iade edilmediği gerekçesiyle alacağın tahsili istemine ilişkin davanın ortaklık payı iadesi davası olup ticaret kanununda düzenlenen hususlardan bulunması nedeniyle ticari dava niteliğinde olduğu anlaşılan uyuşmazlıkta görevli mahkemenin TTK’nun 5. maddesi kapsamında Ticaret Mahkemelerine ait olduğu, Ticaret Mahkemeleri ile Asliye Hukuk Mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup göreve ilişkin usul hükümlerinin uygulanacağı değerlendirilerek HMK’nın 114/1-c ve 115. Maddeleri gereğince açılan davanın görevsizlik nedeni ile usulden reddine karar vermek gerektiği” gerekçesiyle görevsizlik kararı ile dosya mahkememize gelmiş ve yukarıdaki esasa kayıt edilmiştir.
Mahkememizce taraflara tebligat yapılarak duruşmalara katılımları sağlanmıştır.
Tarafların sunduğu bilgi ve belgeler, ödeme kayıtları, dekontları ile tüm dosya bilirkişiye verilmiş, şirket kayıtları üzerinde inceleme yapılarak raporlar alınmıştır.
Davalı tarafın sunduğu gider belgelerinin şirketlerle ilgili olanların tespiti bilirkişi marifetiyle yapılmıştır.
Bilirkişi raporlarına itiraz edilmesi üzerine mahkememizce yeniden rapor alınarak şirket pay bedelleri, ödenen sermaye miktarı, gider belgeleri hesaplatılmıştır.
Tarafların kabulü ve bilirkişi tespiti ile davacının davalı tarafa 285.000 USD ödediği tespit edilmiştir.
Mahkememizce alınan ilk bilirkişi raporunda, davalı tarafın şirket kuruluşu ve hisse devri için 66.574,11 TL, faaliyet gideri olarak 7.735,87TL harcadığına dair belge sunulduğu bildirilmiştir.
İtiraz üzerine alınan ek raporda, … şirketinin ticari defterlerinin sunulmadığı için incelenemediği, … şirketindeki kayıtların ise düzensiz ve karışık tutulduğu, usulüne uygun olmadığı bildirilmiştir.
Ek rapora yönelik itirazlar üzerine dosyamız akademisyen bilirkişiye verilerek rapor alınmış, sunulan raporda, davacının … şirketindeki pay bedeli ve … şirketindeki zarardan (şirket mevcudu negatif olduğundan) davacıya düşen kısım hesaplanmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİMESİ VE GEREKÇE:
Dava, … vatandaşı olan tarafların, yöresel ürünler üreten işletmeler ve bu amaçla şirketler kurmak üzere yaptıkları anlaşma kapsamında, davacının davalı tarafa kuruluş için verdiği ödemelerin faiziyle birlikte iadesi istemine ilişkindir.
Davacı ve davalı … ile dava dışı kişi arasında yapılan ortaklık sözleşmesine göre, 01/02/2014 tarihinden itibaren 10 yıl süreyle … … ilçesinde kiralanmış yerde … ve … … markalı ürünlerin yapılıp satılacağı, davacı ile davalı …’ın şirket ortağı olacağı, sözleşmenin diğer tarafı olan dava dışı …’ın çalışması karşılığından kardan %20 kar payı verileceği, %20 karın üzt yönetici olarak davalı …’a ödeneceği, geri kalan karın ise davacı ile davalı … arasında paylaştırılacağı kararlaştırılmıştır.
Davalı taraf, sözleşme ile kurulan şirketin işleyiş ve kar payı ödemesine ilişkin bir delil sunmadığı gibi, bu konuda ortaklar kurulu toplantıları da yapılmadığı anlaşılmıştır. Bu durumda davalı … sözleşmeye aykırı davranmış, kuruluş için aldığı fazla ödemeyi davacıya iade etmesi gerekecektir.
Davacıya .. Şti. ile … Tic. Ltd. Şti.’nin bir kısım hisselerinin verilmesi, sözleşmeye uyulduğunu göstermek için yeterli olmamaktadır. Kendisi üst yönetici olan ve bu nedenle davacıdan fazla kar payı alması kararlaştırılan davalı … aldığı paralardan ve şirket işleyişinden sorumludur.
Davacı taraf ıslah ile talebini 240.000USD’ye yükseltmiş, faizin başlangıç tarihini belirtmemiştir. Bu durumda mahkememizce faiz başlangıç tarihi dava tarihi olarak alınmıştır.
Alınan bilirkişi raporları, sunulan ödeme belgeleri, tahsilat makbuzları kapsamından, davacının davalı tarafa 285.000USD verdiği, davalı tarafın kuruluş ve faaliyet gideri toplamı 74.309,98 TL harcadığı, geri kalanın şirkete harcanmadığı gibi davacıya iade de edilmediği anlaşılmıştır.
Davacı taraf da, yapılan harcamaları mahsup ederek davası ıslah etmiştir.
Şirket defter ve kayıtları davalı tarafça usulüne uygun tutulmadığı gibi, … şirketinin bilirkişi incelemesine sunulmadığı görülmüştür.
Taraflar arasındaki sözleşme, alınan ve harcanan paralar nazara alındığında, davalı tarafın sözleşme kapsamında davacıdan aldığı fazla miktarı iade ile yükümlü olduğu, talebin haklı olduğu, sözleşmenin tarafı ve borç üstlenen davalı …’ın bundan sorumlu olduğu anlaşılmış ve bu davalı yönünden davanın kabulüne, diğer iki davalı ise parayı davalı …’a ulaştırmak üzere alan kişiler olduğu, sözleşmenin tarafı olmadığı gibi vekalet görevinin kötüye kullanılarak paranın yerine ulaştırılmadığına dair bir delil ve iddia da olmadığı anlaşılmakla bu iki davalı yönünden davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar vermek gerektiği vicdani kanaat hasıl olmuş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :
1-Davacının davasının, davalı … yönünden KABULÜ ile, 240.000,00USD’nin dava tarihinden itibaren 3095 Sayılı Yasanın 4/a maddesi uyarınca hesaplanacak faizi ile birlikte alınarak davacıya verilmesine,
2-Davacının davasının, diğer iki davalı yönünden husumet yokluğu nedeniyle REDDİNE,
3-Kabul edilen dava değeri 1.171.997,00TL üzerinden hesaplanan ‭80.059,11 TL harçtan peşin alınan 20.014,78 TL’nin mahsubu ile bakiye 60.044,33 TL harcın davalı …’dan alınarak hazineye ödenmesine,
4-Kabul edilen dava değeri ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap ve takdir edilen 73.819,90 TL vekalet ücretinin davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine,
5-Reddedilen dava değeri ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap ve takdir edilen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılar … ve … eşit olarak verilmesine,
6-Davacı tarafından tebligat, müzekkere, bilirkişi ücreti ve sair giderler için sarfedilen toplam 2.834,80 TL yargılama giderinin (red edilen davalılar yönünden yapılan tebligat gideri hariç) ve davacı tarafça peşin ödenen 20.014,78 TL harcın davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı … tarafından yapılan yargılama giderinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
8-Dosyada artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
İlişkin gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 03/03/2021

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır