Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/444 E. 2019/20 K. 26.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/444 Esas
KARAR NO : 2019/20

DAVA : Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/09/2019
KARAR TARİHİ : 26/09/2019

Mahkememizde açılan Tazminat davasının tensiben yapılan incelemesi sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili 20/09/2019 tarihli dava dilekçesinde; müvekkili ile davalı … A.Ş. Mermer imalatı ve tedarik işi yaptığını, müvekkili dava dışı … A.Ş. Adlı bir şirketin …’da yürütülen bir projesi için projesinde kullanılmak üzere, Şubat 2018 tarihinde başlamak üzere kısa aralıklarla farklı miktar ve çeşitlerde mermeri davalı şirket olan … A.Ş.’nin satın aldığını, müvekkili bu proje için davalı şirketten Şubat-Mart 2018 tarihinde tedarik ettiği mermerler karşılığında ödemelerini yaptığını, bu ödemelerin 50.000,00 TL tutarındaki olan 28.09.2019 tarihli çeki keşide ederek yaptığını, müvekkili davalı şirketten satın alarak dava dışı … A.Ş.’ye projesinde kullanmak üzere verdiği mermerlerden 50.000,00 TL bedele tekabül eden kısmı ayıplı ve kullanılamaz çıktığını, ayıplı ve kullanılamaz durumda olan mermerlerin davalı şirkete bildirimi yapıldığını, ayıplı malların iade edileceğini, karşılığında ödeme olarak verilen dava konusu 50.000,00 TL bedelli çekin davalı tarafından davacıya iade edileceği konusunda karşılıklı mutabakat sağlandığını, ancak çekin iadesine ilişkin verilen sözün yerine getirilmediğini, bu nedenle davalının veya başka hamillerin çeki kötü niyetle icra takibine konu etmeleri durumunda müvekkillerinin ciddi zarara uğratmaması için İİK 72/2 gereği icra takibinin ihtiyati tedbir yoluyla durdurulmasına ve ibrazı halinde çek bedelinin ödenmemesi için ilgili bankaya yazılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Dava; sözleşmeye konu yapılan işlerin karşılığında davacı şirket tarafından davalı şirkete verilen 50.000.00 TL bedelli çekin iadesi ve çekin kötü niyetli 3. Kişilerce icraya konu edilmesi durumuna karşın tedbir verilmesini ve davacının davalıya kötü niyetli hamillere borçlu olmadığının ve çekin bedelsiz olduğunun tespiti için açılmış menfi tespit davasıdır.
Tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde;
1.1.2019 tarihinde yürürlüğe giren ve 3/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5 inci maddesinden sonra gelmek üzere eklenen maddeye göre :
MADDE 5/A- (1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasına eklenen cümle ile.
“Dava şartı olarak arabuluculuk
MADDE 18/A- (1) İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır.
(2) Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.
Burada tartışılması gereken hususlardan birisi de menfi tespit davalarında arabuluculuk başvurusunun dava şartı olup olmadığıdır. Menfi tespit davalarının gerek taraflar arasındaki hukuki sonucun niteliği, gerek zorunlu arabuluculuk yasasının ve gerekse TTK’nun 5.maddesinde arabuluculuğa ilişkin yapılan düzenlemenin hedefi şekil ve öz açısından bir arada düşünüldüğünde, ticari davalarda menfi tespit davalarının da zorunlu arabuluculuk kapsamında olduğunun kabulü sonuç ve kanısına varılmıştır. Nitekim İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesi’nin 2019/1734 Es sayılı dosyasında “… TTK nun 5/A maddesindeki düzenleme ile talep sonucuna değil dava konusuna açıkça vurgu yapılarak dava konusunun bir miktar paranın ödenmesi olması şartı aranmış olduğu, menfi tespit davalarının esas itibariyle bir miktar paranın ödemesine ilişkin olmaları da dikkate alındığında dava şartı arabuluculuk kapsamında kaldığının kabulü gerekir. Aksinin kabulü halinde hem kanun koyucunun amacına aykırı yorum yapılmış olacak hem de uygulamada büyük bir kargaşa yaşanacağından mahkemece taraflar arasındaki davanın zorunlu dava şartı arabuluculuk kapsamında kabul edilerek dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygun bulunmuştur.” denilmekle belirttiğimiz doğrultuda içtihat oluşturulmuştur. Aynı doğrultuda Samsun Bölge adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi’nin 2019/1044 es sayılı dosyasında da “… ticari davalarda menfi tespit davalarının da zorunlu arabuluculuk kapsamında olduğunun kabulü sonuç ve kanısına varılmıştır.” denilmekle aynı husus vurgulanmıştır.
Dava dilekçesinin incelenmesi neticesinde; davanın 7155 sayılı Kanunun 26. Maddesinde belirtilen yürürlük tarihi olan 01.01.2019 tarihinden sonra açıldığı, davanın tazminat davası olduğundan zorunlu arabuluculuk durumunun söz konusu olduğu ve davacının arabuluculuğa başvurmadan doğrudan dava açtığı anlaşılmakla 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun m.18/A-f.2 hükmü gereğince davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle ve dosya içeriğine göre;
1-7155 sayılı Kanunun 20.maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununa eklenen 5/A maddesi ve 7155 sayılı Kanunun 23.maddesi ile 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununa eklenen 18/A-2.maddesi uyarınca Arabulucuya başvurulmadan dava açılmış olması karşısında, davanın TTK’nun 5/A., 6325 sayılı Kanunun 18/A-2., HMK’nun 114/2 ve 115/2.maddeleri uyarınca dava şartı yokluğu nedeniyle usulden REDDİNE,
2-Alınması gereken 44,40-TL ret harcından peşin alınan 853,88-TL harcın mahsubu ile artan 809,48-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davacı tarafından yatırılan gider avansının arta kalan kısmının karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
Dair; tarafların yokluğunda HMK’nun 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda TENSİBEN karar verildi. 26/09/2019

Katip … Hakim …
¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır
5070 Sayılı Kanun gereğince e-imza ile imzalanmıştır.