Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/425 E. 2022/457 K. 15.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/961 Esas
KARAR NO : 2022/425
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 05/06/2015
KARAR TARİHİ : 01/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı şirketlerin kuruldukları günden bu yana sektörlerinde haklı başarıları ile adlarından söz ettirmiş reklam, medya hizmetleri başta olmak üzere faaliyet gösteren saygın şirketler olduklarını, her iki şirketin ortaklarının tamamen aynı olduklarını, şirketlerin kurucusu ve ortakları olan … ve … ‘ın sektörel başarıları ile adlarından söz ettirmiş kişiler olduklarını, 27/05/2013 tarihi itibarıyla ülkemizde başlayan ve gezi olayları adı ile anılan süreçte takvim ve sabah gazetelerinin 12/06/2013 tarihli sayılarında, takvim gazetesinin 16/06/2013 tarihli sayısında ve … haber kanalının 15 ve 17/06/2013 tarihli haberlerinde davacılar hakkında haksız haberler yapılarak davacıların gezi olaylarını kışkırtan gençleri tahrik eden ve Türkiyenin istikrarına gölge düşüren kişiler olarak yansıtıldıklarını ve davacıların kişilik haklarına zarar verildiğini, davaya konu haberler nedeniyle davacıların karalanıp ticari itibarlarının yerle bir edilmesi nedeniyle … Bankası ….Ş, Kültür ve Turizm Bakanlığı gibi bazı müşterilerinide kaybederek maddi zarara uğradıklarını belirtmiş ve maddi ve manevi tazminat ile davalıların eylemlerinin davacıların kişilik haklarına saldırı teşkil ettiğine ilişkin kararın yayınlanmasını talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; … haber genel yayın yönetmeni olan … husumet yöneltilemeyeceğini, davaya konu edilen haberlerin resmi kaynaklardan edinilen bilgiler doğrultusunda ve basın özgürlüğü sınırları dahilinde yapılmış, hukuka uygun haber olduğunu benzer içerikli bir çok haberin başkaça medya organlarında yayınlandığını, istenen tazminat miktarının ise fahiş olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Davaya konu yayın akışları getirtilip bilirkişiye çözdürülmüş ve incelenmiştir.
… Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/… Esas sayılı dosyasında yapılan yargılama sonunda; ” Dava basın, yayın yoluyla kişilik haklarına saldırı iddiasına dayalı maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir. Mahkememizce tarafların delilleri toplanmış, davaya konu gazete sayıları ile yayınların çözümü dosyaya kazandırılmıştır. Anayasamızın 90. Maddesine göre usulune göre yürürlüğüne konulmuş milletlerarası andlaşmalar kanun hükmünde olduğundan mahkemelerin önlerine gelen uyuşmazlıklarda usulüne uygun yürürlüğe konmuş milletlerarası andlaşmalar ile iç hukukun birlikte yorumlanıp uygulanması gerekmektedir. Şu durumda ülkemizin taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamında basın ve ifade özgürlüğünün nasıl düzenlendiği ve sözleşmenin uygulanmasını sağlayan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarını birlikte değerlendirmesi gerekmektedir. Basın özgürlüğü anayasanın 28. Maddesiyle 5187 sayılı Basın Kanunun 1. ve 3. maddeleriyle düzenlenmiş ve basının özgürce yayın yapması güvence altına alınmıştır. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 10. Maddesi uyarınca; Herkes ifade özgürlüğü hakkına sahiptir. Bu hak, kamu makamlarının müdahalesi olmaksızın ve ülke sınırları gözetilmeksizin, kanaat özgürlüğünü ve haber ve görüş alma ve de verme özgürlüğünü de kapsar. AİHM’nin bir çok kararında vurgulandığı üzere; ifade özgürlüğü demokratik toplumun temelini oluşturan ana unsurlarından ve toplumun ilerlemesi, bireyin gelişmesi için gerekli temel şartlardan birini oluşturmaktadır. İfade özgürlüğü sadece toplum tarafından kabul gören veya zararsız, bilgisiz kabul edilen bilgi ve fikirler için değil; incitici, şoka edici ya da endişelendirici bilgi ve düşünceler için de geçerlidir. (Handyside/Birleşik Krallık Kararı) AİHM’ye göre basın demokrasinin bekçi köpeği görevine sahiptir. (Jersild/Danimarka Kararı) Bu açıklamalar ışığında dava konusu yayınlar ve haberler incelendiğinde; o tarihlerde ülkemiz ve hatta dünya gündemi tarafından gezi parkı olarak bilinen olayların yakından takip edildiği bilinen bir gerçektir. Davalı basın ve yayın kuruluşları bu olayları kendi cephelerinden değerlendirmişler ve hükümetin yaptırdığı özel bir çalışma sonucu Başbakanlığa sunulduğu belirtilen bir rapora dayanarak reklam ajansları hakkında haberler yapmışlardır. Bu kapsamda dava dilekçesinde ismi davacı şirketlerin kurucu ortağı olarak belirtilen … ‘ın gezi parkı ile ilgili bazı twitlerine yer verilmiştir. Davaya konu yayınlar bu anlamda görünür gerçeğe uygun oldukları gibi toplumun ve hatta dünyanın ilgisini çeken bir konuda yapılmış değerlendirmeler niteliğindedir. Davaya konu yayın ve haberlerde davacı şirketlerin isimleri geçmemektedir. Açıklanan nedenlerle davaya konu haber ve yayınların davacıların kişilik haklarına saldırı oluşturmadığı kabul edilmiştir. Bu nedenle davacıların manevi tazminat istemi yerinde görülmemiştir. Davacıların maddi tazminat istemleri yönünden yapılan değerlendirme sonucunda ise; davaya konu yayınlar nedeniyle bazı firmaların davacılar ile çalışmak istemeyip sözleşmelerini feshetmeleri olgusu ispatlanamadığı gibi anılan durum ancak ilgili şirketler için maddi sorumluluk doğurabilecek nitelikte olup davalıların maddi tazminat ile sorumlu tutulmaları mümkün görünmediğinden davacıların maddi tazminat istemide yerinde görülmemiştir. 5187 sayılı Basın Kanunun 13. Maddesi ile 6112 sayılı Radyo ve Televizyon Kuruluş ve Yayın Hizmetleri hakkındaki Kanunun 46. Maddesinde basın ve yayın organlarının sorumlu kişileri belirlenmiştir. Bu kapsamda davalı gazetelerin genel yayın yönetmenleri olan … ve …’… husumet yöneltilmesi mümkün değildir. Aynı şekilde … haber kanalının genel yayın yönetmeni olup sorumlu müdür sıfatı bulunmayan … ‘e husumet yöneltilemeyeceği anlaşıldığından anılan davalılar bakımından davanın husumet nedeniyle reddine, diğer davalılar bakımından esastan reddine” karar verilmiştir.
… Asliye Hukuk Mahkemesinin anılan ilamının istinaf edilmesi üzerine, … Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesinin 2018/… Esas sayılı ilamı ile; “İstinafa konu hüküm; aynı zamanda haksız rekabet de teşkil ettiği iddia olunan kişilik haklarını ihlal ettiği öne sürülen yayınlardan dolayı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Dava dilekçesinde açıkça davalıların yayınlarının haksız rekabet teşkil ettiğinin tesbiti talep edilmiştir. Davacı tarafın bu isteği üzerinde durulmamıştır. Dava dilekçesinde dayanılmış bulunan haksız rekabet olgusunun TBK 57/1 maddesinde düzenlendiği belirtilmekte ise de davacılar ticaret şirketi olup tacirler hakkında ki haksız rekabet hükümleri TTK nun 54 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. TTK 55/(1)-…-1 maddesinde düzenlenmiş olan “Başkalarını veya onların mallarını, iş ürünlerini, fiyatlarını, faaliyetlerini veya ticari işlerini yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici açıklamalarla kötülemek” tarifine uyduğu, davacı taraf haksız rekabet vakıasına dayandığına göre 6102 sayılı TTK ve 6100 sayılı HMK’nın göreve ilişkin hükümleri uyarınca uyuşmazlığın Asliye Ticaret Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. Mahkemece kişilik haklarına saldırı niteliği taşıyacak herhangi bir ifade bulunmadığı ve ifadelerin basın özgürlüğü kapsamında değerlendirildiği gerekçesiyle bir kısım davalılar hakkında esastan ,bir kısım davalılar hakkında da pasif husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmesi mahkemenin görevli olmamasına rağmen davaya bakmış bulunması kapsamında olduğu, kişilik haklarına saldırıdan dolayı manevi tazminat davasının Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi mümkün ise de; eylem tek olup, haksız rekabetin tesbiti ve kişilik haklarına saldırıdan dolayı maddi ve manevi tazminatın takdirinde delillerin birlikte değerlendirilmesi gerektiği, özel görevli mahkemenin genel mahkemenin görevine giren hususlarda yargılama yapma yetkisine sahip olduğu, göreve ilişkin kurallar kamu düzenine ilişkin HMK.’nun 115(1) maddesine göre davanın her aşamasında resen dikkate alınarak incelenmesi gerekmektedir.Anlatılanlara göre hükmün HMK 353-(1)…-3 kapsamında kaldığı, istinaf sebebi olarak ileri sürülmese de görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup re’sen incelenmek suretiyle; elde ki davada görevsizlik kararı verilmesi gerekirken esastan hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu nedenle hükmün kaldırılarak Asliye Ticaret Mahkemelerine görevsizlik kararı verilmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye iadesine” karar verilmiştir.
İstinaf kararı sonrası … Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/… Esasına kaydedilen dosyada 2019/… sayılı karar ile görevsizlik kararı verilmesi sonrası dosya mahkememize tevzi edilmiş ve yukarıdaki esasa kayıt edilmiştir.
Tarafların dayandığı belgeler, icra dosyası dosyamız arasına alınmış ve incelenmiştir.
Mahkememizce alınan bilirkişi kök ve ek raporlarında özetle; Maddi zarar talep edilen …nin 2011-2012-2013-2014-2015 yıllarına ait brüt satışlarının ve net kar/zararlarının irdelendiğinde davacı şirketin, 2013 yılında brüt satış tutarının 19.072.721,61 TL ve net karının 2.474.420,32 TL olduğu, 2014 yılında brüt satış tutarının 17.479.620,64 TL ve net karının 439.967,34 TL, 2015 yılında brüt satış tutarının 2.820.500,87 TL ve net zararının 531.622,84 TL olduğu, 2013 yılına göre 2014 yılında brüt satışların 1.593.100,97 TL ve net karın 2.034.452,98 TL azaldığı, 2014 yılına göre 2015 yılında brüt satışların 14.659.119,77 TL ve net karın 971.590,18 TL azaldığı, 2013 yılına göre 2014 ve 2015 yıllarında brüt satıştaki toplam azalmanın 16.252.220,74 TL, 2014 ve 2015 yıllarında net kardaki toplam azalmanın 3.006.043,16 TL olduğu, söz konusu azalmada davaya konu eylemlerin hangi oranda etki ettiğinin net olarak tespiti mümkün olmadığını, bu çerçevede dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden zarar miktarının net tespit edilmesinin mümkün olmaması nedeniyle TBK’nın 50 ve 51. maddelerinde yer alan ilkeler uyarınca mahkemece uygun bir tazminatın takdir edilmesinin gerektiği, davacı … şirketinin 2014 yılı ve 2015 yılında satışlarının düşmesindeki etkenin dava dilekçesi ile belirtilen kurum, organizasyon ve şirketleri ile satışlarının ya sonlanması
yada azalmasından kaynaklandığı, ticari ilişkinin neden sonlandığının veya azaldığının
tespitinin tarafından mümkün olmadığı,
dava dilekçesi ile belirtilen kurum, organizasyon ve şirketlerinin davacı … Şirketinin
2010-11-12-13 yılında toplam brüt satışlar içerisindeki yerinin ortalamasının %48,46
olduğu, bu oranının brüt satış içerisindeki yerinin 2014 yılında %5,54, 2015 yılında %1,47
olarak düşüş şeklinde gerçekleştiği,
davacı … şirketinin dava dilekçesi ile belirtilen kurum, organizasyon ve şirketlerinin
satışlarının sonlanması sebebiyle uğrayabileceği muhtemel net kar mahrumiyetinin, (2014
yılında brüt satışlar içerisinde gerçekleşen %5,54 ve 2015 yılında %1,47 brüt satışlar
dışlandığında) 2014 yılında 437.424,66 TL, 2015 yılında 78.164,28 TL olabileceği bildirilmiştir.
Kanıklar dinlenmiş beyanları mahkememizce incelenmiştir.
Davacının talebini artırarak maddi tazminat yönünden 3.006.043,16 TL’ye yükseltmesi üzerine dosya heyete tevdi edilmiş ve mahkememiz heyetince tahkikata devam edilmiştir.
Mahkememizce, dava dilekçesinde belirtilen kurum ve kuruluşlarının davacı şirket ile ilişkisini ne şekilde ve neden sonlandırdığı ve bunların ticaretini kesmesi nedeniyle davacının oluşan zararının ne kadar olacağı konusunda mali müşavirden ek rapor alınmıştır.
Mali müşavir bilirkişi ek raporunda; Davacı … şirketin 2014 yılı ve 2015 yılında satışlarının düşmesindeki etkenin dava dilekçesi ile belirtilen kurum, organizasyon ve şirketleri ile satışlarının ya sonlanması yada azalmasından kaynaklandığı, ticari ilişkinin neden sonlandığının veya azaldığının tespitinin tarafımdan mümkün olmadığı, dava dilekçesi ile belirtilen kurum, organizasyon ve şirketlerinin davacı … Şirketinin 2010-11-12-13 yılında toplam brüt satışlar içerisindeki yerinin ortalamasının %48,46 olduğu, bu oranının brüt satış içerisindeki yerinin 2014 yılında %5,54, 2015 yılında %1,47 olarak düşüş şeklinde gerçekleştiği, davacı … şirketinin dava dilekçesi ile belirtilen kurum, organizasyon ve şirketlerinin satışlarının sonlanması sebebiyle uğrayabileceği muhtemel net kar mahrumiyetinin, (2014 yılında brüt satışlar içerisinde gerçekleşen %5,54 ve 2015 yılında %1,47 brüt satışlar dışlandığında) 2014 yılında 437.424,66 TL, 2015 yılında 78.164,28 TL olabileceği, bildirilmiştir.
Bilirkişi raporuna itirazlar mahkememizce yerinde görülmemiş ve red edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, basın yoluyla kişilik haklarına saldırı ve aynı zamanda haksız rekabet de teşkil ettiği iddia olunan kişilik haklarını ihlal ettiği öne sürülen yayınlardan dolayı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davaya konu yayınların haber akışları ve gazete örnekleri mahkememizce incelenmiştir.
Yayın tarihlerinin, 12 ila 16 Haziran 2013 olduğu görülmüştür.
Davalı … ….Ş’nin Takvim ve Sabah isimli yayın organlarının sahibi, … ve …’ın bunların yayın yönetmeni olduğu, davalı …nin … isimli yayın organının sahibi olduğu ve … ‘in bunun genel yayın yönetmeni olduğu, … ‘in ise www … com isimli internet sitesinin genel yayın yönetmeni ve sorumlusu olduğu anlaşılmıştır.
Haber kaynağı olarak gösterilen twitler mahkememizce hem dosyadaki belgelerden hem de Twitter uygulamasında görülmüş ve incelenmiştir.
Alınmış olan bilirkişi raporları ve dosyadaki yayın akışlarından davalıların eylemi sabit görülmektedir. Yayınlarda davacıların marka ismi ve sahiplerinin ismi zikredilerek kamuoyunda gezi olayları olarak bilinen eylemlerle irtibatlandırıldığı görülmektedir.
Gerçekten de, davacıların ortağı olan … hesabından ve #mediacat etiketiyle gezi olaylarına destek çıkıldığı, direniş olarak adlandırıldığı görülmektedir.
Halka ve kamu otoritelerinin önleyici tedbirlerine zarar verici eylemlerin kötü niyetli kişilerce yönlendirildiğine dair bir algı oluşmuş ve devletin yetkili kurumları bu eylemleri yasaklamıştır. Yasaklanmış olan b eylemler nedeniyle can kaybı yaşanmış, ciddi yaralanmalar olmuş, malvarlıkları zarar görmüş ve tüm bunlara ilişkin raporlar ve haberler yapılmıştır.
Toplumda vehamete neden olan olayların desteklenmesi kamu kurumlarının ve kimi çevrelerin tepkisini çekmiş ve destekleyenlerle irtibatların kesilmesi olağan olmuştur. Bu ortamda, davacıların gezi eylemlerini desteklediğine dair twitler dosyada ve internette görülmüştür. Dolayısıyla davacılar bu yönüyle haberlerin ve eleştirilerin hedefi olmuştur.
Hiç kimse, kendi kusurundan kaynaklanan bir olaydan kendi lehine sonuç çıkaramaz. Hukuka aykırı eylem ile hak ve menfaat sağlanamaz. Davacılar, gezi olaylarını desteklediğine dair açıklamaları nedeniyle kusurludurlar. Kamu otoritelerinin yasakladığı eylemlere teşvik veya destek açıklamaları hukuka uygun değildir. Bu tip açıklamalar, düşünceyi açıklama özgürlüğü kapsamında kalsa da, bu konuda hakkında yapılacak yayınlara katlanacaktır. Ancak yapılacak yayınlar ölçülü, görünür gerçekliğe uygun, güncel, öz ile biçim arasında denge sağlayacak şekilde ve kamu yararına olacak şekilde yapılmalıdır.
Somut olayda da, davacıların paylaşımları nedeniyle haber yapıldığı ve haberin yapıldığı dönemde güncel olduğu, öz ile biçim arasında bir orantısızlık olmadığı, o dönemde halkın ilgisini çeken ve kamu yararına haberler olduğu, haberlerin görünür gerçekliğe de uygun olduğu ortadadır. Ağır eleştiri sınırını aşan, hakaret kastıyla ve aşağılayıcı bir içerik bulunmamaktadır. Bu haliyle davacıların iş kaybı dolayısıyla bir zararı olmuş ise de, bunun sorumluluğunun davalılarda olduğu söylenemez. Bu nedenle davacıların tazminat talepleri yerinde görülmemiştir.
Davalılar …, … ve … yönünden ise, bu kişilerin genel yayın yönetmeni olması nedeniyle yasal olarak hukuki bir sorumlulukları bulunmadığından, bu kişilere husumet yöneltilemeyeceği, davanın bu kişiler yönünden usuldan reddi gerektiği anlaşılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, davacıların davasının tamamen reddi gerektiği vicdani kanaat hasıl olmuş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :
1-Davacının davasının davalılar …, … ve … yönünden husumet yokluğu nedeni ile usulden reddine,
2-Davacının davasının diğer davalılar yönünden tazminat gerektirir nitelikte bir saldırı bulunmadığından esastan reddine,
3-Harçlar Yasasına göre alınması gereken 80,70 TL karar harcının, davacı tarafça peşin yatırılan 52.190,27 TL harçtan mahsubu ile, artan 52.109,57 TL harcın, kararın kesinleşmesi ve istek halinde davacıya iadesine,
4-Maddi Tazminat yönünden; Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre her bir davalı yönünden ayrı ayrı takdir edilen 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacı … Şirketinden alınarak davalılara verilmesine,
5-Manevi Tazminat yönünden; Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre her bir davalı için ayrı ayrı takdir edilen 5.100,00’er TL vekalet ücretinin davacılardan ayrı ayrı alınarak davalılara verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
7-Dosyada artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
İlişkin, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine verilecek bir dilekçe ile … Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 01/06/2022

Başkan …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Katip …
¸e-imzalıdır