Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/42 E. 2023/583 K. 26.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/42 Esas
KARAR NO : 2023/583

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 03/09/2019
KARAR TARİHİ : 26/09/2023
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin03/09/2019 tarihli dava dilekçesinde özetle; Taraflar arasında İstasyonlu Akaryakıt Bayilik Sözleşmesi akdedilerek, davalı şirkete Maltepe Mahallesi, Gönen Caddesi, Manyas, Balıkesir adresinde akaryakıt bayiliği ve işletmeciliği verildiğini, davacı şirketin, …A.Ş. ile 14.02.2019 tarihli Genel Kurul Kararı ve 25.02.2019 tarihli Ticaret Sicil Gazetesi uyarınca davacı şirket bünyesinde birleşmiş olduğunu ve…A.Ş.’nin infisah ettiğini, davacı şirket ile davalı şirket arasında şirket birleşmesi gerçekleşmeden evvel 31.05.2018 tarihinde, İstasyonlu Akaryakıt Bayilik Sözleşmesi akdedilerek, davalı şirketin …Bayiliğinden doğmuş ve doğacak tüm hak ve yükümlülüklerin davacı şirkete devrolduğunu, davalı şirketin, sözleşmeler ve protokoller uyarınca yükümlendiği edimleri yerine getirmek ve davacı şirkete karşı doğmuş ve doğacak borçlarının teminatını teşkil etmek üzere davacı şirket lehine 100.000-TL tutarında Banka Teminat Mektubu düzenlediğini, davalı şirketin, taraflarca akdedilen Protokol hükümleri uyarınca asgari ürün alım taahhüdünde bulunduğunu, sözleşmenin yürürlük süresi boyunca, davacı şirketten yalnızca 3.078 m3 beyaz ürün alımı gerçekleştirdiğini, keza davalı şirketin, 10.09.2018 tarihinden sözleşmenin sona erdiği tarih olan 04.03.2019 tarihine kadar dağıtıcı firması olan davacı şirketten herhangi bir yakıt alımı da gerçekleştirmediğini, böylelikle davalı şirketin yasal mevzuat hükümlerini ihlal ettiğini, tonaj taahhüdünün ise oldukça gerisinde kaldığını, davalı şirketin aynı zamanda 60 günlük süre boyunca akaryakıt alımı yapmayıp stok bulundurmadığının tespit edilmesi üzerine, Üsküdar… Noterliği’nin 13.12.2018 tarihli … Yevmiye Numaralı İhtarnamesi ile asgari ürün alım taahhüdünden kaynaklı cezai şart borcunun muaccel hale geleceğini; akaryakıt ikmal etmemek suretiyle ise gerek mevzuat gerekse sözleşmesel hükümlere aykırılığın devamı halinde de 25.000-USD tutarındaki cezai şart ödeme yükümlülüğü altına gireceğinin kendisine ihbar ve ihtar edildiğini, ancak davalı şirket tarafından ihtarnamenin tebliğ tarihinden sonra dahi herhangi bir ürün alımı gerçekleştirilmediğini, taraflar arasındaki bayilik ilişkisinin 04.03.2019 tarihinde sona erdiğini, sözleşme ve protokol hükümlerine riayet etmeyen davalı şirketin fesih tarihi itibari ile tüm borçlarının muaccel hale geldiğini, söz konusu durumun…Noterliği’nin 08.03.2019 tarihli … Yevmiye Numaralı İhtarnamesi ile davalı şirkete bildirildiğini, davalı şirketin 52.671,94-USD tutarındaki cezai şart borcunun ödenmesinin ihbar ve ihtar edildiğini, ancak tüm girişimlerinin sonuçsuz kaldığını belirterek, davacı şirketin fazlaya dair alacak dava ve talep hakkı saklı kalmak kaydıyla taraflar arasında akdedilen sözleşme ve protokol gereğince ödenmesi gereken şimdilik 2000 USD tutarındaki bakiye borcunun işleyecek devlet bankalarının yabancı para cinsinden açılmış bir yıl vadeli mevduat hesaplarına uyguladığı en yüksek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: davaya konu olayda davalının, davacı … ve birleşmeden önce …Petrol ile 10 yıllık bayilik geçmişi olduğunu, davaya konu sözleşme döneminde ise senelik satış taahhüdü olarak protokolde her sene en az 800 metreküp beyaz akaryakıt türü ürünleri satması, bayinin asgari satış taahhüdü olarak kararlaştırıldığını, 10 yıllık bir sürenin haklı güven ilkesinin oluşması için fazlasıyla yeterli bir süre olduğunu, tüm bu süre boyunca bayinin senelik satış taahhüdünü yerine getirmediği hiçbir yılda bir çekince konulmadığı, aksine ilk 5 senelik sözleşme döneminin ardından eksik satış taahhüdü olmasına rağmen yeni bir sözleşme akdedildiği, bu dönemde çekince koymak bir yana bayi protokolde de görüleceği üzere ödüllendirildiğini, ayrıca…ile…’nin birleşmesinin ardından yapılan 31.05.2018 tarihinde düzenlenen sözleşmede dahi bayinin senelik taahhüdün gerisinde olmasına rağmen yine de bir çekince konmadığını, davacının yıllardan sonra senelik alım taahhüdünün toplamına dair isteminin açıkça Medeni Kanun’un 2. Maddesine aykırı olduğunu, davacının sunduğu ihtarnamelere ve iddia ettiği hususların tümünü vekil eden şirket yetkilisince cevap verildiğini, tüm bu karşılıklı ihtarnamelere rağmen davacının iddia ettiği gibi fesih hakkı doğmadığı, davacı tarafça da kullanılmadığını, sözleşmenin olağan süresiyle sona erdiğini, davacı şirketle sözleşme yenilenmeyeceğinin Bandırma …Noterliği’nin … yevmiye numaralı ihtarnameyle bildirildiğini, istenen cezai şartın haksız ve kötü niyetli olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
-S.M.Mali Müşavir Bilirkişi …ve Ekonomi ve Finans Uzmanı Ticaret ve Borçlar Hukukçusu … tarafından hazırlanan 25/02/2020 tarihli kök, heyete Akaryakıt uzmanı bilirkişi…eklenmek suretiyle 06/04/21 tarihli ve 12/10/2021 tarihli ek raporlar ile Sektör bilirkişisi …, Dr. Öğr. Üyesi… ve Mali Müşavir …tarafından düzenlenen 15/08/2022 tarihli kök, aynı bilirkişiler tarafından ibraz edilen 28/02/2023 tarihli ek raporları, taraflarca bildirilen tüm delil ve kayıtlar celbedilerek, dosyamız arasına alınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; Akaryakıt bayiiliği sözleşmesinden kaynaklı alacak davasıdır.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla mahkememizin ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiştir. Dava şartlarına ilişkin eksik ve incelenmesi gereken ilk itiraz bulunmadığı anlaşıldıktan sonra tarafların sulh olma imkanı bulunmadığından uyuşmazlık noktaları belirlenip tahkikat aşamasına geçilmiş, dosya kapsamında oluşan tüm deliller toplanıp bilirkişi raporu alınmak suretiyle sonuca gidilmiştir.
Mahkememizce resen görevlendirilen S.M.Mali Müşavir Bilirkişi … ve Ekonomi ve Finans Uzmanı Ticaret ve Borçlar Hukukçusu … tarafından hazırlanan 25/02/2020 tarihli kök raporu özetle; ” Taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinin sona erme tarihinin 04.03.2019 tarihi olduğu, buna karşılık davalının 10.09.2018 tarihinden sözleşmenin sona erdiği tarih olan 04.03.2019 tarihine kadar herhangi bir ürün satın almadığı, dolayısıyla fiili olarak sözleşmeyi süresinden önce herhangi bir haklı neden olmaksızın sona erdirdiği, davalının bu tutumunun, sözleşmeye aykırılık oluşturduğu, dolayısıyla davalının sözleşmede kararlaştırılan 25.000,00 USD (dava tarihindeki kur ile değerlenmesi sonucu 145.110,00 TL) ‘lik cezai şartı ödemesi gerektiği, davalının sözleşmede kararlaştırıları asgari satın alma taahhütlerine de uymadığı, bu nedenle asgari satın alma taahhüdünden kaynaklanan cezai şart tazminatını da ödemesi gerektiği, ancak davacının önceki yıllara ilişkin olarak herhangi bir itirazi kayıt koymadan sözleşmeye devam etmesi nedeniyle sadece son yıla ilişkin satın alınmayan akaryakıttan kaynaklanan cezai şart tazminatını talep edebileceği, davacının son yıla 103,82 m3 akaryakıt sattığı dolayısıyla 693,18 m3 satın alınmayan akaryakıttan kaynaklanan cezai şart tazminatı tutarının 20.795,40 USD (dava tarihindeki kur ile değerlenmesi sonucu 120.704,82 TL) olarak hesaplanabileceği, taraflar arasıdaki bayilik sözleşmesinin 4. maddesi dikkate alındığnıda, davacının ariyet olarak verilen ürünlerin defter iz bedellerini de talep edebileceği, davacının ariyet olarak verilen ürünlerin yaklaşık piyasa değerinin 121.000,00 TL (dava tarihi 20.846,25 USD) (Totem 45.000,00 TL, 362 Basınçlı Aky. Pompası 50.000,00 TL, 52 kva Jeneratör 20.000,00 TL, Kompresör 6.000,00 TL ve Hava Su Saati 2.500,00 TL olmak üzere) olarak hesaplanabileceği, davacının hesaplanan bu alacaklarından teminat mektubu bedelinin mahsup edilmesi gerektiği, davacının hesaplanan alacaklarından teminat mektubu bedelinin mahsup edilmesi halinde davacının talep edebileceği tazminat tutarının 100.000,00 TL (dava tarihindeki kur ile değerlenmesi sonucu 17.228,30 USD) olarak hesaplanabileceği, davacının yapılan hesaplamalar neticesinde dava tarihi itibariyle nihai olarak davalıdan olan alacak tutarının 286.814,82 TL (49.413,35 USD) olduğu, davacının hesaplanan bu alacağına 10.03.2019 tarihinden dava tarihi olan 03.09.2019 tarihine kadar ticari avans faizi işletilebileceği, buna göre davacının talep edebileceği faiz tutarının da 27.498,37 TL (4.737,50 USD) olarak hesaplanabileceği ” görüş ve kanaati bildirilmiş,
İtiraz üzerine aynı heyetten alınan Akaryakıt uzmanı bilirkişi … eklenmek suretiyle 06/04/2021 ve 12/10/2021 tarihli ek raporlarda özetle; akaryakıt istasyonu bayi, dağıtıcı şirketle yapmış olduğu sözleşmeyi süresinden önce fesh ederse, dağıtıcı şirkct, sözleşmeden kalan süreye tekabül eden kısmını kar mahrumiyeti olarak talep etme hakkı vardır. Aynıca, akaryakıt istasyonu bayi, taahhütte bulunduğu asgari ürün alım miktarını gerçekleştirmek durumundadır. Asgari alım taahhüdüne uymazsa, fesih durumunda dağıtıcı şirketin cezal şart talep etme hakkı vardır. Kalıcı teknik yatırımlar (pompa, dispenser, yeralli tankları vs.), akaryakıt istasyonunun çalıştırılabilmesi için gerekli olan yatırımlardır. Sözleşmenin herhangi bir nedenle feshedilmesi durumunda kalıcı teknik yatırımlar dağıtıcı şirket tarafından talep edilemez. Bu yatırımlar dağıtıcı şirket tarafından, kendi ürünlerinin akaryakıt istasyonunda satılabilmesi için istasyonun tesis edilmesi sürecinde sözleşme süresine bakılmaksızın yapılması gereken yatınmlardır. Bu konuda Yargıtay kararı mevcuttur. Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 05.04.2012 tarih, 20114711791 Esas ve 2012/5717 nolu kararı ile kalıcı teknik yatırımlar, üzerinde intifa ( kullanma hakki tesis edilen ve işletme sözleşmesi gereğince davacının bayisi tarafından petrol istasyonu olarak kullanılmakta olan taşınmaz üzerinde davacı tarafından yapılan kalıcı teknik yatırımlar, işletme sözleşmesinin gereği olarak sözleşme süresine bakılmaksızın yapılması gerekon yatırımlar olduğu belirtilmiştir. Bu nedenle kalıcı teknik yatırımların dağıtıcı şirket tarafından bayiden talep edilmesi söz konusu değildir. Bunların dışında, TONOZ. TOTEM, JENERATÖR, KOMPRESÖR, HAVA – SU SAATİ gibi ekipmanların bedelini talep edebilir. Bahse konu ariyet malzemelerinin değerleri, marka ve cinslerine göre değişir.
Ortalama olarak bahse konu ariyetlerin değerleri : TOTEM ; 40,000 TL, 52 KWA JENERATÖR : 15.000 TL, KOMPRESÖR 2000 TL. HAVA – SU SAATİ 4 500 TL” olduğu bildirilmiştir.
Sektör bilirkişisi …, Dr. Öğr. Üyesi … ve Mali Müşavir… tarafından düzenlenen 15/08/2022 tarihli kök, aynı bilirkişiler tarafından ibraz edilen 28/02/2023 tarihli ek raporlarda özetle; “…Sözleşmenin tek taraflı feshedildiği ve dağıtıcı şirketin cezai şart talep etme hakkının olduğu, akaryakıt istasyonunun çalıştırılabilmesi için gerekli yatırımları dağıtıcı şirketin talep edemeyeceği, bunların dışında tonoz, totem, jeneratör. Kompresör, hava-su saati gibi ekipmanların bedelini talep edebileceği, bu kapsamda ariyet olarak verilen ürünlerin dava tarihinde 21.293 USD olarak hesaplandığı, davalının sözleşmede kararlaştırılan 25.000 USD’lik cezai şart ödemesi gerektiği, davalının son yıla ait alınmayan akaryakıttan kaynaklı olarak 20.795,40 USD ödemesi gerektiği, davacının hesaplanan bu alacaklarından teminat mektubu bedelinin mahsup edilmesi gerektiği…” bildirilmiş,
Ek raporda ise; “…Yargıtay 19.hukuk Dairesinin 05.04.2012 tarih, 2011/11/11791 esas ve 2012/5717 nolu kararı ile kalıcı teknik yatırımların(tonoz, totem, jenaratör, kompresör, hava-su saati gibi ekipmanlar dışındakiler) dağıtıcı şirket tarafından bayiden talep edilmesi sözkonusu değildir…”
2. Ek raporda ise; “…Taraflar arasında imzalanan bayilik protokolünün 4. Maddesine göre turkuaz tarafından aşağıda dökümü yapılan ekipmanları akaryakıt istasyonu bayilik bayılık sözleşmesinin imzalanmasından sonra ariyet sözleşmesi ile bayiye teslim edileceği fakat mülkiyetinin turkuaz firmasına ait olduğu kararlaştırılmıştır.
Kurumsal Kimlik,
3 adet MPD 3*6*2,
1 adet 52 kwa jeneratör,
1 adet 5.5 hp kompresor,
1 adet hava su reeli’nin, buna göre; akaryakıt pompası kalıcı teknik yatırım niteliğinde olmayıp
ariyet olarak değerlendirilmesi gerektiği ve ücretinin 50.000.-tl olarak davacı firmaya ödenmesi gerektiği ve bu tutarın güncellenmesi söz konusu olduğunda ise bayilik sözleşmesinin 2 .maddesine göre ticari faiz başlıklı paragrafında belirtildiği üzere TCMB nın kısa vadeli avanslar için uyguladığı değişen oranlı faiz işletilmesi gerektiği, yapılan tespitler sonucunda ;
Faiz İşletilen Süre: 3 yıl 10 ay 28 gün
Faiz İşletilen Tutar: 50.000,00 TL
Faiz Oranı: %57,258904109589
Faiz Tutarı: 28.629,45 TL
ödenecek Toplam Tutar: 50.000.TL anapara 28.629,45 TL yasal faiz toplam78.629,45 TL olarak
Hesaplanmıştır…” sonuç ve kanaati bildirilmiştir.
Tarafların iddia ve savunmaları, sundukları deliller, taraflar arasında akdedilen sözleşme, ticari defter ve kayıtları, dosya kapsamında alınan bilirkişi raporları ile birlikte tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirilmekle;
Taraflar arasında akaryakıt bayilik sözleşmesi bulunduğu, sözleşme ilişkisi kapsamında davalının davacının bayisi olarak akaryakıt sattığı anlaşılmış, tarafların sözleşmesi incelendiğinde, sözleşmede asgari alım taahhüdünün bulunduğu ve uyulmaması halinde cezai şart ödeneceğinin kararlaştırıldığı, ayrıca sözleşme gereği davalının yeterli stok bulundurma yükümlülüğünün bulunduğu bu yükümlülüğe uyulmaması halinde de cezai şart kararlaştırıldığı anlaşılmıştır.
Davacı yan, davalının sözleşmeyi haksız şekilde sona erdirdiğini ve sözleşmeye aykırı davranışı sebebiyle cezai şart alacağının muaccel olduğunu, ayrıca davalının asgari ürün alım taahhüdüne uymadığından bahisle cezai şart alacağını ve sözleşmenin sona ermesi sebebiyle ariyet bedellerini taleple işbu davayı açmış, davalı yan davanın reddini talep etmiştir.
“Taraflar arasındaki sözleşme ilişkisi bayilik sözleşmesi netiliğindedir. Bayilik sözleşmesi, üretici veya toptancının (sağlayıcının) mallarının tamamını veya bir kısmını belirli bir bölgede satmak üzere bayiye (dağıtıcıya) göndermeyi, buna karşılık bayinin de üreticinin dağıtım ağına dahil olarak sözleşme konusu mal ve hizmeti kendi adına ve hesabına satmayı ve bu mal ile hizmetin sürümünü arttıracak faaliyetlerde bulunmayı üstlendiği sözleşmedir. (Dr. Nilay Şenol, 2011, Bayilik Sözleşmesi Sona Ermesi Ve Sonuçları, İstanbul, Vedat Kitapçılık, sayfa 11) Bayilik Sözleşmesi 6098 sayılı TBK. m.126 kapsamında iki tarafa sürekli olarak borç yükleyen, acentelik ve vekalet sözleşmesine benzer özelikler taşısa da tam anlamı ile bu sözleşmelerin hiç birisine girmediği için karma sözleşme olarak dahi nitelendirilemeyecek isimsiz (sui generis) bir çerçeve sözleşmedir. (Şenol, s. 34) Sürekli borç ilişkisinde, borçlu, sözleşme süresi ve eğer sözleşme belirsiz süreli ise sözleşme ayakta kaldığı sürece ifa yükümlülüğü altındadır. Bu kapsamda sözleşme süresince sağlayıcı mal verme, dağıtıcı (bayii) ise malın sürümünü artırma borcu altındadır. Bu nedenle bayilik sözleşmesinde her iki taraf da sözleşme ilişkisinin aniden ortadan kalkmayacağı konusunda karşılıklı bir güven duygusu içerisindedir. Esasen sürekli edim borcu, borcun niteliğinden ve bu güven duygusundan kaynaklanmaktadır. Bu nedenle bayilik sözleşmesi ister belirli ister belirsiz süreli olusun ancak haklı nedenle ve ileriye etkili olarak (ex nunuc) olarak sona erdirilebilir. (Şenol, s. 14-16)
Bu kapsamda, sözleşmede öngörülen olağan fesih hakkının, keyfi olarak kullanması dürüstlük kurallarına aykırı olacağından olağan yolla fesih hakkını kullanan taraf bu hakkını haklı bir nedenle kullandığını ispat yükü altındadır.(bkz. Yargıtay 11. HD. 22/10/2014 tarih – 2014/7542 Esas ve 2014/16209 Karar ve 11. HD. 27/04/2016 tarih – 2015/15216 Esas ve 2016/4748 Karar) Keza, taraflardan biri sözleşmeyi olağanüstü yolla ve haklı nedenle feshetmiş ise haklı nedeni ispat yükü altındadır. (bkz. Bilge Umar – Ejder Yılmaz (1980) İspat Yükü, Yeniden Yazılmış, Genişletilmiş 2. Bası Ankara: Kazancı Matbaacılık, s. 108-109/ Yargıtay 19. HD. 29.01.2018 tarih – 2016/12515 E. ve 2018/188 K.)
Uygulamada, bayilik sözleşmesi ve eki niteliğindeki sözleşmeler ile bayiye asgari bir alım yükümü de yüklenmektedir. Doktrinde, asgari alım yükümlülüğünün yüklenebileceği esasen böyle bir yükümlülüğün genel alım yükümlülüğünün somutlaşması niteliğinde olduğu ve asgari alım taahhüdünün, bayiyi sürümü artırmaya ve sağlayıcıyı da sağlanacak mal konusunda planlama yapmaya ittiği kabul edilmektedir.
Bu kapsamda taraflardan biri sözleşmeyi haksız olarak sona erdirdiği (fesh ettiği) takdirde diğer taraf 6098 sayılı TBK. m. 126’nın “İfasına başlanmış sürekli edimli sözleşmelerde, borçlunun temerrüdü hâlinde alacaklı, ifa ve gecikme tazminatı isteyebileceği gibi, sözleşmeyi feshederek, sözleşmenin süresinden önce sona ermesi yüzünden uğradığı zararın giderilmesini de isteyebilir.” şeklindeki hükmü kapsamında diğer taraftan sözleşmenin süresinden önce sona erdirilmesi yüzünden uğradığı zararın giderilmesini isteme hakkına sahiptir. (Şenol, s. 50 ve 289) Nitekim Yargıtay 11. HD. 17/11/2016 tarih 2015/12027 E. ve 2016/8889 K. sayılı kararında belirtildiği üzere “… Davacı ifasına başlamış sürekli edimli sözleşmelerde borçlunun temerrütünü düzenleyen 6098 sayılı BK.’nın 126. maddesine dayanarak davalının haksız fesih tarihinden itibaren tazminat isteyebilir…” şeklindeki uygulaması ile TBK. m. 126 hükmünü, sürekli edimli sözleşmelerde borçlunun temerrütüne bağlanan sonuçların düzenlenmesinden öte sürekli edimli sözleşmelerin haklı neden ile feshinin sonuçlarını öngören temel hukuki dayanak olarak kabul etmektedir. (Dr. Murat Tümerdem (2018) Sürekli Borç İlişkilerinde Borçlunun Temerrüdü ve Sonuçları (TBK md. 126), Ankara: Seçkin Yayınları, s. 83) Ancak sözleşmenin sona erdirilmesine yönelik fesih iradesinin karşı tarafa ulaşması ile birlikte karşı taraf sözleşmeye dayalı olarak aynen ifayı ve sözleşmeden kaynaklanan başka bir hakkın ifasını sözleşme ayaktaymış gibi talep edemez. (Yargıtay 11. HD. 15.02.2017 tarih 2015/12426 E. ve 2017/843 K.) Ancak sözleşmenin sona ermesi nedeni ile zararı var ise talep edebilir. (Yargıtay 11. HD. 17.07.2018 tarih 2016/9219 E. ve 2018/5071 K.) Tüm zararlar talep edilebilmekle birlikte talep edilecek zarar kural olarak müspet zarardır.
Ancak 6098 sayılı TBK’nın genel hükümlerinde haklı sebep tanımlanmış değildir. Fakat TBK. özel hükümlerdeki haklı sebebe ilişkin hükümlere bakıldığında kanun koyucunun, sözleşme ilişkisinin devamını çekilmez hale getiren halleri haklı sebep olarak kabul ettiği söylenebilir. (Tümerdem, s. 79)” (İstanbul BAM 13.HD. 2020/1845 E., 2023/606 K., 06/04/2023 T.)
İhtilaf, sözleşmenin davalı (bayi) tarafından haksız yere feshedilip edilmediği, haksız yere feshedildi ise davacının bayilik sözleşmesi ile öngörülmüş olan cezai şart alacağı ile asgari ürün alım taahhüdüne uyulmaması nedeniyle cezai şart talep edip edemeyeceği, sözleşmenin sona ermesi sebebiyle davacının davalıdan ariyet bedellerini talep edip edemeyeceği noktalarında toplanmaktadır.
Tarafların ticari defter ve kayıtları incelenmekle davalının asgari alım taahhüdüne uymadığı, ancak taahhüde aykırılığa rağmen bayilik sözleşmesinin düzenli olarak yenilendiği anlaşılmakla davacının yalnızca son döneme ilişkin taahhüde aykırılık sebebi ile cezai şart talep edebileceği, bu kapsamda isteyebileceği cezai şart miktarının 20.795,40USD olduğu anlaşılmıştır. Sözleşmenin davalı yanca tek taraflı olarak feshediliği, sözleşmeyi fesheden davalının sözleşmeyi haklı nedenle feshettiğini ispat edemediği anlaşılmakla sözleşmeyi süresinden önce haksız şekilde fesheden davalının tutumunun sözleşmeye aykırılık teşkil ettiği kanaatine varılmıştır. Sözleşmeye aykırılık sebebiyle kararlaştırılan cezai şart miktarı olan 25.000USD’nin davalı yanca davalıya ödenmesi gerekmektedir. Somut olayda davacının, davalı yandan aldığı 100.000,00TL’lik (dava tarihi itibariyle 17.228,30USD) teminat mektubunu nakde çevirdiği, nakde çevrilen bu bedelin toplam alacaktan düşülmesi gerektiği anlaşılmakla davacının davalıdan talep edebileceği cezai şart tutarının (20.795,40USD + 25.000USD – 17.228,30USD) 28.567,10USD olduğu anlaşılmıştır.
Davacının ariyet bedeli yönünden talepleri bakımından yapılan incelemede, taraflar arasında imzalanan bayilik sözleşmesinin 4. Maddesi gereğince davacının davalıdan ariyet verilen ürünlerin defter iz bedellerini talep edebileceği anlaşılmıştır. Davacı, kalıcı olmayan ariyet ürünlerinin defter iz bedellerini talep edebilecektir. Bu doğrultuda basınçlı akaryakıt pompasının kalıcı mahiyette teknik yatırım olduğu gözetilerek akaryakıt pompası bedelinin istenmesi mümkün değildir. Bu doğrultuda davacının davlıdan 40.000TL totem bedeli, 15.000TL jeneratör bedeli, 2.000TL kompresör bedeli ve 500,00TL hava su saat bedeli olmak üzere toplamda 57.500,00TL’lik ariyet bedeli isteyebileceği anlaşılmış ve davacının akaryakıt pompası bedeli talepleri yönünden davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile;
-Davacı yanın cezai şart taleplerinin KABULÜ ile, 28.567,10USD cezai şartının 2.000,00USD’lik kısmına dava tarihi olan 03/09/2019 tarihinden, 26.567,10USD’lik kısmına ise ıslah tarihi olan 04/08/2020 tarihinden itibaren işleyecek 3095 sayılı Kanun’un 4-a maddesi uyarınca Devlet bankalarınca döviz cinsinden mevduata verilen en yüksek mevduat faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
-Davacı yanın ariyet bedeli taleplerinin KISMEN KABULÜ ile, 40.000TL totem bedeli, 15.000TL jeneratör bedeli, 2.000TL kompresör bedeli ve 500,00TL hava su saat bedeli olmak üzere toplamda 57.500,00TL’nin 2.000,00TL’lik kısmına dava tarihi olan 03/09/2019 tarihinden, 55.500,00TL’lik kısmına ise ıslah tarihi olan 04/08/2020 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
2-Alınması gereken 17.353,95TL harçtan peşin alınan 231,68 TL peşin harç ve 5.470,00 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 5.701,68 TL harcın mahsubu ile bakiye 11.652,27 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3- Davacı tarafından yapılan 8.400,00TL bilirkişi ücreti, 231,68TL peşin harç, 44,40TL başvurma harcı, 190,80TL tebligat ve posta masrafı olmak üzere toplam 8.866,88TL yargılama giderinden kabul-red oranına göre hesaplanan 6.738,82 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4- 6100 sayılı HMK.nun 326/2 maddesi gereğince bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Arabuluculuk ücreti olan 1.320,00TL nin kabul red oranına göre 316,80 TL’sinin davacıdan, 1.003,20TL’sinin davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
6-Davacı lehine hüküm tarihindeki AAÜT uyarınca hesaplanan 40.107,00TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı lehine hüküm tarihindeki AAÜT uyarınca hesaplanan17.900,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-6100 sayılı HMK.nun 333. maddesi gereğince peşin alınan ve harcanmayan gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair; gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 26/09/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır