Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/40 E. 2020/508 K. 20.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/40
KARAR NO : 2020/508

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 03/09/2019
KARAR TARİHİ : 20/10/2020
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
A. Tarafların Talepleri
Davalı vekili 03/09/2019 tarihli dava dilekçesinde özetle, müvekkili şirket nezdinde sigortalı iş yerinde 18/07/2017 tarihinde sigortalı mağazanın bulunduğu bölgede yaşanan yağışlarda avm’ye ait yağmur suyu gider borusunun ek yerinden ayrılması nedeniyle mağazaya sızan suların tavan boyalarına zarar vermesi neticesinde maddi hasar meydana geldiğini, meydana gelen bu hasarda davalı yönetimin hasara ilişkin kusurlu olduğunun tespit edildiğini, dava konusu hasar sonucu yapılan başvuru neticesinde müvekkili şirket nezdinde … nolu hasar dosyası açıldığını, yapılan ekspertiz neticesinde müvekkili sigorta şirketi nezdinde sigortalı işlerinde meydana gelen toplam 4.800,00-TL hasar bedelinin 02/11/2017 tarihinde ödenerek hasarın tazmin edildiğini, müvekkili sigorta şirketi nezdinde sigortalıya yapılan hasar tazminat ödemesi nedeniyle davalı kuruma rücu için başvuru yapldığını ancak davalı tarafın herhangi bir ödeme yapmadığını, müvekkili şirket tarafından sigortalıya ödenmiş olan hasar tazminatı bedelinin tahsili amacıyla … 11. İcra Müdürlüğünde icra takibi başlatıldığını, başlatılan takip dosyasına davalı/borçlu tarafından borca ve ferilerine itirazda bulunulduğunu ve icra takibinin durdurulduğunu belirterek borçlu/davalının 11. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına karşı yaptığı haksız itirazlarının iptali ile takibin asıl alacak ve ferileri üzerinden devamını, davalının %20’den az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatı ödemesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin borçludan/davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir
Davalı vekili 01/10/2019 tarihli cevap dilekçesinde, müvekkili şirketin bu davada pasif husumet ehliyetinin bulunmadığını, müvekkili şirketin günlük operasyon ve kiralama işlerini yapı maliki adına vekaleten yürüttüğünü, sigortalı işyerinde oluşan zarardan müvekkili yönetim şirketinin sorumlu bulunmadığını, söz konusu Avm’nin projesinin müvekkili şirket tarafından çizilmediğini, inşaatının da müvekkili şirket tarafından yapılmadığını, bina malikinin müvekkili şirket olmadığını, davacı şirketin rücu dosyası ile müvekkili şirkete müracaat ederek zararın karşılanması istenmesi üzerine Avm teknik ekiplerince yapılan incelemede hasarın binanın özünden kaynadığının tespit edildiğini, müvekkili şirketin mal sahibi ile imzaladığı yönetim sözleşmesine göre güvenlik ve temizlik hizmetlerini mal sahibi adına yürüttüğünden binanın inşaatından kaynaklı kusurlardan sorumlu olamayacağını belirterek davanın husumet yokluğu nedeniyle reddini, davanın esastan reddini, yargılama giderleri ve avukatlık vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
B. Deliller
Davanın itirazın iptali davası olması sebebi ile öncelikle itirazın yapıldığı icra dosyası mahkememiz dosyası arasına alınmış, yapılan incelemede … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile mahkememiz dosyasının taraflarının aynı olduğu, dosyamız davacısının alacaklı, dosyamız davalılarının borçlu olduğu, dava değerlerinin aynı olduğu, davalılar tarafından süresinde ve geçerli bir şekilde itiraz dilekçeleri sunulduğu görülmüştür.
Mahkememizce görevlendirilen inşaat mühendisi bilirkişi … marifetiyle hazırlanan 15/04/2020 tarihli bilirkişi raporunda özetle, davacı … Anonim Şirketinin ödemiş olduğu hasar bedeli olan 4.800,00-TL lik hasar bedelinin, davalı … A.Ş’nin %70 oranında asli kusurlu olduğu, dava dışı… Alışveriş … yönetiminin %30 oranında tali sorumlu olduğu, mütalaa edilmiştir.
Mahkememizce bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş davacı tarafça 20/06/2020 tarihli dilekçe sunulmuş ve davalı … şirketinin tam kusurlu sayılması gerektiği ifade edilmiştir. Davalı vekili 03/06/2020 tarihli dilekçe ile bilirkişi raporuna karşı itirazda bulunmuş, beyanda raporu kabul etmediğini, vekaleten işlem gerçekleştirdiklerini, dava dış… Anonim Şirketini temsil ettiklerini, raporda belirtilen kusur oranlarının hangi dayanaklara istinaden tespit edildiğinin net olmadığını belirterek ek rapor alınmasını ve davanın… İnşaat Anonim Şirketi’ne ihbarını talep etmiştir.
Mahkememizce bu talep 26/06/2020 tarihli dilekçede ihbar ile ek rapor talebi kabul edilmiş; dava dilekçesi cevap dilekçesi ve bilirkişi raporunun…Anonim Şirketi’ne tebliğine karar verilmiştir.
…Müşavirlik Hizmetleri Anonim Şirketi vekilince 31/08/2020 tarihli dilekçe ile beyan ve itirazlar sunulmuş, mahkememizin görevli olmadığı, davalı … AŞ ile sözleşmelerinin doğal sonucu olarak…AŞ’nin sorumlu olduğu ifade edilmiştir.
C. Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe
Dava, itirazın iptali davasıdır, Uyuşmazlık dava dışı …A.Ş.nin Metrocity alışveriş merkezinde bulunan…mağazasının alışveriş merkezinde meydana gelen su baskını nedeni ile davacı … şirketince tazmin edilen zararının davalı kurumdan rucu edilip edilemeyeceği, davalı kurumun pasif husumet ehliyetinin bulunup bulunmadığı, meydana gelen zararın binanın inşasından kaynaklanan bir kusurdan mı yönetimden kaynaklanan bir sorun olup olmadığı hususlarında toplanmaktadır.
6335 Sayılı Kanunun 2.maddesi ile değişik 6102 sayılı TTK’nun 5/4 maddesinde; asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemeleri ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu, bu durumda göreve ilişkin usul hükümlerinin uygulanacağı düzenleme konusu yapılmıştır. Görev kamu düzenine ilişkin olup, dava şartıdır. Dava şartları mahkemece yargılamanın her aşamasında resen dikkate alınır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. Maddesi “Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir” şeklindedir.
Aynı kanunun 4. Maddesi “Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın;… öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır.” demek sureti ile ticari dava kavramını açıklamıştır.
Kanunumuzun 4. Maddesinde tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın ticari dava sayılan davalar doktrinde mutlak ticari dava olarak isimlendirilir. Kanunda belirtilen mutlak ticari davalar ile bir ticari işletme ile ilgili olması şartıyla havale vedia ve telif hukukundan kaynaklanan uyuşmazlıklar dışındaki bir uyuzmazlığın ticari dava sayılabilmesi için; her iki tarafın tacir olması ve aynı zamanda da uyuşmazlığın da her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili bulunması gereklidir.
Bu açıklamalar ışığında dosya incelendiğinde dava, işyeri sigorta poliçesi gereği sigortalısına ödeme yapan davacının ödediği bedelin, zarardan sorumlu olduğu iddia olunan davalıdan rücuen tahsili istemine ilişkin olduğu görülecektir.
Davacı …, bu davayı sigortalısının halefi olarak açtığına göre, görevli mahkemenin tayininde sigortalı ile davalı arasındaki ilişkinin hukuki mahiyeti nazara alınır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının 22.3.1944 Tarih E. 37, K. 9, RG. 3.7.1944 sayılı kararında bu husus “Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir tüketici dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur.” şeklinde vurgulanmaktadır.
HMK’nın 4. Maddesinin (a) bendinde kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dahil olmak üzere tüm uyuşmazlıklara konu olan davalar ile bu davalara karşı açılan davaların Sulh Hukuk Mahkemesi’nde görüleceği düzenleme konusu yapılmıştır.
Somut olayda, uyuşmazlık dava dışı … A.Ş. İle … Anonim Şirketi kira sözleşmesinden kaynaklanmaktadır.
Sözleşme taraflarının sıfatlarının tacir olması, taraflar arasındaki ihtilafın kiralama sözleşmesinden kaynaklandığı gerçeğini değiştirmemektedir. Yargılama, kira sözleşmesi esas alınarak çözümlenecek, tarafların sorumlulukları kira ilişkisi kapsamında değerlendirilecektir. 6100 Sayılı Kanun’un lafzı kiraya ilişkin görevli mahkemenin sulh hukuk mahkemesi olduğunu belirlerken, tarafların sıfatının göz önünde bulundurulmayacağını açıkça ortaya koymaktadır. Hal böyle iken tarafların tacir olması huzurdaki davada mahkememizi görevli hale getirmemekle beraber taraflar arasında davanın mahkememiz arasında görülmesinin gerektirecek başka bir ihtilaf da bulunmamaktadır.
Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir. Taraflar da yargılama bitinceye kadar görev itirazında bulunabilirler. Görev itirazı yapılmamış olsa bile re’sen mahkeme, ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip karara bağlamalıdır.
Hal böyle olunca, mahkemece; uyuşmazlığın çözümünde Sulh Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu gözetilerek, görevsizlik nedeniyle HMK’nın 114/1-e ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:

1-Mahkemenin görevine ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, davanın HMK 114/1-c ve 115/2.maddeleri uyarınca görev yönünden USULDEN REDDİNE,
2-Kararın kesinleşmesine müteakip talep halinde dosyanın görevli olan… SULH HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK’nun 331 mad. uyarınca Harç, yargılama gideri ve gider avansının görevli mahkemece değerlendirilmesine, davaya başka bir mahkemede devam edilmediği takdirde talep üzerine harç yargılama gideri ve gider avansı konusunda mahkememizce karar oluşturulmasına,
4-HMK 20.maddesi gereğince; karar tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde görevli mahkemeye gönderilmesi talebinde bulunulmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtaratına,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde … Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.
20/10/2020

Katip …
E-imzalıdır

Hakim …
E-imzalıdır