Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/387 E. 2019/54 K. 08.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/387
KARAR NO : 2019/54

DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/07/2019
KARAR TARİHİ : 08/10/2019
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile aleyhine yapılan icra takibine dayanarak ödeme emrini 21/04/2018 tarihinde tebellüğ aldığını, süresi içerisinde gerekli itirazını yaptığını, İstanbul … İcra Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasında görülen davasında icra takibinin durdurulduğu, takibe konu senedin sahte olup olmadığı hususunun araştırılması için dosyanın bilirkişiye tevdi edildiği ve senedin sahte olduğunun bilikişi raporunda da tespit edildiği, yani aleyhine icra takibine konu olan senedin sahte olduğunu, alacaklıya herhangi bir borcunun bulunmadığı, davalı tarafın iş bu şekilde sadece şahsına değil kendisi gibi 40 kişiye de aynı şekilde icra takibi başlattığını, bu manada borca, evrak’a ve tüm fer’ilerine ayrıca ve açıkça itiraz ettiğini, …Yapı Kooperatifin’de üye… adına 30/03/2012 ve …adına 25/06/2013 tarihli düzenlenmiş İmza Sirküsü Formlarında da oynama yapılarak sahte bir bono oluşturulduğu, diğer kooperatif üyelerine ait imza sirküsü formlarının orijinal hallerine bakıldığında aradaki boşluklar doldurularak sahtelikle bono oluşturulduğu, şahsına ait imza sirküsü belgesi kooperatif yönetimi tarafından kendisine teslim edilmediğini kooperatif yönetimi ile görüştüğünde kooperatife ait tüm evrakların davalı eski başkan … tarafından alıkonulduğunu kooperatife teslim edilmediğini, diğer üyelere sahtelikle yapılan bu bonolarla takip başlatıldığı gibi kendisi içinde… Yapı Kooperatifinin genel kurul toplantılarında kullanılmak üzere imzalamış olduğu imza sirküsü formu içeriği sahte şekilde doldurularak İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile aleyhine takip başlatıldığı, alacaklıya hiçbir borcu bulunmadığını, davalının …Kooperatifinin eski başkanı olup 21/05/2017 tarihinde yapılan genel kurulda azil edildiği ve görevi kötüye kullandığı, kooperatifa ait 101 daireyi zimmetine geçirdiğini bu hususta diğer kooperatif üyelerine de icra takibi başlatmış olduğunu, bu nedenle de hakkında başlatılan haksız icra takibinin durdurulmasını devamında takibin iptalini ve borçlu olmadığına karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından 23/08/2019 tarihinde görevsizlik kararı verildiği anlaşılmakla dosya mahkememize tevzi edilerek yukarıdaki esasa kaydı yapılmıştır.
01/01/2019 tarihinde yürürlüğe giren ve 03/01/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5 inci maddesinden sonra gelmek üzere eklenen maddeye göre; ” MADDE 5/A- (1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 3. maddesinin birinci fıkrasına eklenen cümle ile “Dava şartı olarak arabuluculuk”
MADDE 18/A- (1) İlgili Kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır.
(2) Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” hükümlerinin cari olduğu tespit edilmiştir.
TTK nun 3.kitabında düzenlenen kıymetli evrakla (TTK madde 645-849) ilgili ticari davalar mutlak ticari dava niteliğindedir. Bu davalar tacir olup olmadıklarına ve uyuşmazlığın ticari işletme ile ilgili olup olmadığına bakılmaksızın ticari dava olarak kabul edilir. Kıymetli evrakla ilgili ticari davaların niteliği gereği, taraflar dava konusu hak üzerinde çoğunlukla serbestçe tasarruf edebilmektedirler. Dava arabuluculuğa elverişli olmakla beraber dava şartı arabuluculuk kapsamında kalabilmesi için uyuşmazlık konusunun para alacağının ödenmesine ilişkin olması ve talep sonucunun tazminat veya alacağa ilişkin olması ya da her ikisini birlikte içermesi gerekir. Çek ve bono ile ilgili ticari davalar ise çoğunlukla menfi tespit talepli olarak ortaya çıkmaktadır. Her ne kadar davacı eldeki menfi tespit davasında zorunlu dava şartı arabuluculuk kapsamında kalmadığını ileri sürmüş ise de, TTK nun 5/A maddesindeki düzenleme ile talep sonucuna değil dava konusuna açıkça vurgu yapılarak dava konusunun bir miktar paranın ödenmesi olması şartı aranmış olduğu, menfi tespit davalarının esas itibariyle bir miktar paranın ödemesine ilişkin olmaları da dikkate alındığında dava şartı arabuluculuk kapsamında kaldığının kabulü gerekir. Aksinin kabulü halinde hem kanun koyucunun amacına aykırı yorum yapılmış olacak hem de uygulamada büyük bir kargaşa yaşanacağından mahkemece taraflar arasındaki davanın zorunlu dava şartı arabuluculuk kapsamında kabul edilerek dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygun bulunmuştur.”. (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. H.D.nin 28/06/2019 tarih 2019/1734 E. Ve 2019/1521 K.) Aynı doğrultuda Samsun Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi’nin … Esas sayılı kararında da “… ticari davalarda menfi tespit davalarının da zorunlu arabuluculuk kapsamında olduğunun kabulü sonuç ve kanısına varılmıştır.” denilmekle aynı husus vurgulanmıştır.
Somut olayda davacı tarafından dava konusu kambiyo senedi nedeni ile borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ettiği ve dava açmadan önce arabulucuya başvurmadığı anlaşılmaktadır. Mahkememizce davacı yana arabuluculuk başvurusuna ilişkin son tutanağın aslını bir haftalık kesin süre içerisinde içerisinde mahkememize sunması aksi halde davanın usulden reddedileceği 24/09/2019 tarihli muhtıra içeriği ile ihtar edilmiş ise de davacı ilk önce 20/09/2019 tarihli dilekçesi ile özetle menfi tespit davalarında arabuluculuk başvurusunun dava şartı olmadığını, bu sebeple dilekçeler teatisinin tamamlanarak ön inceleme aşamasına geçilmesini talep etmiş daha sonra ise 30/09/2019 tarihli Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Son Tutanağını dosyamıza ibraz etmiştir. Arabuluculuk son tutanağının incelenmesinden de görüleceği üzere arabuluculuk başvurusu dava açılmadan önce değil mahkememizin 24/09/2019 tarihli ara kararından sonra gerçekleştirilmiştir.
Davacı tarafından sonradan arabuluculuk başvurusunda bulunulduğu anlaşılmış ise de burada dava şartı arabuluculuk sürecinin, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 115. Maddesinin 2. Fıkrası çerçevesinde, gider avansı yatırılmasında veya gerekli hallerde teminat gösterilmesinde olduğu gibi tamamlanabilen bir dava şartı eksikliği olarak düzenlenmediği görülmektedir.
Yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda; davanın 7155 sayılı Kanunun 26. Maddesinde belirtilen yürürlük tarihi olan 01.01.2019 tarihinden sonra açıldığı, zorunlu arabuluculuk durumunun söz konusu olduğu ve davacının arabuluculuğa başvurmadan doğrudan dava açtığı anlaşılmakla 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun m.18/A-f.2 hükmü gereğince davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-7155 Sayılı Kanunun 20’nci maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na eklenen 5/A maddesi ve 7155 Sayılı Kanunun 23’üncü maddesi ile 6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’na eklenen 18/A-2 maddesi uyarınca arabulucuya başvurulmadan dava açılmış olması karşısında, davanın Türk Ticaret Kanunu’nun 5/A, 6325 sayılı Kanunun 18/A-2, Hukuk Mahkemeleri Kanunu’nun 114/2 ve 115/2 maddeleri uyarınca DAVA ŞARTI YOKLUĞU NEDENİ İLE USULDEN REDDİNE,
2-Alınması gereken 44,40-TL ret harcından peşin alınan 1.667,31-TL harcın mahsubu ile artan 1.622,91-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayarak artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair; tarafların yokluğunda HMK’nın 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu karar verildi. 08/10/2019

Katip …
¸

Hakim …
¸