Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/386 E. 2020/285 K. 03.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2019/386
KARAR NO:2020/285

DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:18/09/2019
KARAR TARİHİ:03/07/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
A. Tarafların Talepleri
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin şirketi ile davalı şirket arasında bir ticari ilişki olduğunu, müvekkili şirketin yapı malzemesi ithalatı ihracatını ve malların uluslararası düzeyde satımını yapmakta olduğunu ve şahıslara danışmanlık ve aracılık hizmeti verdiğini, müvekkil şirketi tarafından çeşitli ürün satışları yapıldığını, borçlu şirket tarafından itirazda bulunulmadığını ve faturaların kesinleştiğini ve davalının …. Ltd. Şti. den C/H alacağına mahsuben 16.949,85 TL meblağı müvekkil şirketine verdiğini, tarafların borcun varlığı konusunda ihtilaf içinde olmadıklarını, davalı şirketin alacağının varlığını ikrar ettiğini gösterdiğini, ancak bakiye borcun ödenmesine ilişkin yapılan yazılı ve sözlü taleplere rağmen ödemede bulunmadığını, bu nedenlerle ….İcra Müdürlüğü nün … Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalı şirketin 24.11.2017 tarihinde borca, icra dairesinin yetkisine, dayanak sözleşmeye, faize ve tüm ferilerine itiraz ettiğini takibin durduğunu fakat itirazların mesnetsiz ve haksız ve yasal dayanaklardan yoksun olduğunu itirazın iptal edilerek takibin devamına karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin takibe konu alacağın istenemeyeceğini, borcu dış üstlenmesi sebebi ile artık borçlunun ….Ltd.Şti olduğunu, borcun dış yüklemesinin gerçekleşmesi için icap ve kabul iradelerinin birleşmesinin yeterli olacağını, geçerliliği için herhangi bir şekil şartına gerek olmadığını, bu sebeple nakil alan üçüncü kişinin icabının alacaklı tarafından kabul edilmesi ile borcun nakli sözleşmesi kurulduğunu, borcu üstlenen kişi alacaklı ile borcun dış yüklenmesini yaptığı anda artık borçlunun asıl borçtan kurtulduğunu, bu nedenlerle borcun dış yüklenilmesi sözleşmesinin kurulmasından sonra alacaklı alacağını, ancak borcu yüklenen üçüncü kişiden isteyebileceğini, borcu nakleden asıl borçludan isteyemeyeceğini, davanın reddini ve kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini, yargılama gideri ile ücreti vekaleten davacıya tahmilini talep etmiştir.
B.Uyuşmazlık ve Deliller
Davanın itirazın iptali davası olması sebebi ile öncelikle itirazın yapıldığı icra dosyası mahkememiz dosyası arasına alınmış, yapılan incelemede …. İcra Müdürlüğü’ne … esas sayılı dosyası ile mahkememiz dosyasının taraflarının aynı olduğu, dosyamız davacısının alacaklı, dosyamız davalısının borçlu olduğu, dava değerlerinin aynı olduğu, davalı vekili tarafından süresinde ve geçerli bir şekilde itiraz dilekçeleri sunulduğu görülmüştür.
Mahkememizce tarafların BA/BS formlarının ilgili vergi dairelerinden istenmelerine karar verilip müzekkere yazılmış, … Vergi Dairesi’nin 10/12/2019 tarihli cevabı ile davalı şirketin, … Vergi Dairesi’nin 10/12/2019 tarihli cevabı ile davacı şirketin BA ve BS formları gönderilip dosyamız arasına alınmıştır.
Mahkememizce resen görevlendirilen mali müşavir bilirkişi … marifetiyle hazırlanan 31/01/2020 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “Taraflar arasında akdedilen herhangi bir yazılı sözleşmeye rastlanılmadığını, davacının kendi defterlerinde 16.949,85 TL alacaklı olduğunu, davalınında kendi defterlerinde davacıya 16.949,85 TL borçlu durumda olduğunu, davalının arabuluculuk tutanağında borca konu malların şirketlerince olmadığı ifade ettiğini ancak daha sonra davaya verilin cevap dilekçesinde taraflar arasındaki ticari ilişkinin ve malların alındığınının davalının kabulünde olduğunun anlaşıldığını, davalı vergi dairesinden gelen BA formlarının bu hususu teyit ettiğini, davalının kendi defterlerinde dava konusu bakiyeye ait faturaların kayıtlı olduğunu buna göre davacının MK.md 6 gereği teslim edimini yerine getirdiğini, davalının savunması olan davalı tarafından alacaklı olduğu dava dışı 3. Şahıs konumunda olan şirkete davacıya olan borcun ödenmesine yönelik 12/12/2018 tarihli yazıyla ilgili olarak dosyada ve davacı kayıtlarında dava dışı şirket tarafından davacıya ödeme yapıldığını ispata yarar herhangi bir doneye rastlanılmadığını, bunun davacı tarafından da borcun dava dışı şirkete devirine borcun bu şirket tarafından ödenmesine muvafakat edildiğine dair bir belgeye dosyada rastlanmadığını” mütalaa etmiştir.
C. Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe
Huzurdaki dava itirazın iptali davasıdır. Dava ve cevap dilekçesi birlikte değerlendirildiğinde uyuşmazlığın davacı ile davalı arasında ticari ilişki bulunup bulunmadığı, davacı tarafın davalı taraftan bu ticari ilişki nedeni ile alacaklı olup olmadığı, davacı taraf alacaklı ise bu alacağın miktarının ne olduğu, alacağın takip tarihi itibari ile likit olup olmadığı, icra inkar tazminatı şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, davalı tarafça işaret edilen kurumun borcun dış üstlenmesini gerçekleştirip gerçekleştirmediği hususlarında toplandığı anlaşılmaktadır.
Yapılan yargılama, toplanan deliller, tarafların dilekçe ve beyanları ile duruşma esnasındaki sözlü açıklamaları hep birlikte değerlendirildiğinde, taraflar arasında akdedilen herhangi bir yazılı sözleşme bulunmamakla birlikte davacının kendi defterlerinde 16.949,85 TL alacaklı olduğu, davalının da kendi defterlerinde davacıya 16.949,85 TL borçlu durumda olduğu, davalı vekilince arabuluculuk tutanağında borca konu malların teslim eidlmediği ifade edilmiş ise de cevap dilekçesinde taraflar arasındaki ticari ilişkinin ve malların alındığınının kabul edildiği, vergi dairesinden gelen taraf BA/BS formlarının bu hususu teyit ettiği, davalının kendi defterlerinde dava konusu bakiyeye ait faturaların kayıtlı olduğu böylece göre davacının MK.md 6 gereği teslim edimini yerine getirdiği anlaşılmaktadır.
Her ne kadar davalı savunmasında, borcun dava dışı 3. Şahıs tarafından üstlenildiği, böylece kendilerinin borçtan sorumlu olmadığı ifade edilmiş ise de geçerli bir borcun üstlenilmesinden ve davalı taraf yönünden borcun itfasından söz etmek mümkün değildir.
6098 Sayılı Borçlar Kanunu’muzun dış üstlenmeyi düzenleyen 196. Maddesine göre “Borçlunun yerine yenisinin geçmesi ve borcundan kurtarılması, borcu üstlenen ile alacaklı arasında yapılacak sözleşmeyle olur. İç üstlenme sözleşmesinin, üstlenen veya onun izni ile borçlu tarafından alacaklıya bildirilmesi, dış üstlenme sözleşmesinin yapılmasına ilişkin öneri anlamına gelir. Alacaklının kabulü açık veya örtülü olabilir. Alacaklı, çekince ileri sürmeksizin üstlenenin ifasını kabul eder veya onun borçlu sıfatı ile yaptığı diğer herhangi bir işleme rıza gösterirse, borcun üstlenilmesini kabul etmiş sayılır.”
Yukarıda belirtildiği üzere davalı tarafça iddia edilen dış üstlenme ancak borcu üstlenen ile alacaklı arasında yapılacak sözleşmeyle olur. Davalı tarafça böyle bir sözleşmenin varlığı iddia edilmekte ise de, bu husus davacı tarafça kabul edilmemektedir. Davalı tarafın dayandığı ve dosya içerisinde bulunan 12/12/2018 tarihli belgede dava dışı 3. dişiden anılan miktardaki borcun davacı şirkete ödenmesi yönündeki ibarelerin BK 196 anlamında borcun dış üstlenilmesi olarak nitelendirilmesi mümkün değildir.
Kanunun 555. Maddesi havaleyi düzenlemektedir. Buna göre havale, havale edenin, kendi hesabına, para, kıymetli evrak ya da diğer bir mislî eşyayı havale alıcısına vermek üzere havale ödeyicisini; bunları kendi adına kabul etmek üzere havale alıcısını yetkili kıldığı bir hukuki işlemdir. Devam eden 556. maddeye göre Havale, havale edenin havale alıcısına olan borcunun ifası amacıyla yapılıyorsa, bu borç ancak havale ödeyicisinin borcu ifa etmesiyle sona erer.
Yukarıda belirtilen belgenin BK anlamında bir havaleye işaret ettiği, taraflar arasındaki ilişkinin havale niteliğinde olduğu anlaşılmakla, dava dışı 3. Şahıs tarafından borcun ödenmediği tarafların ticari defterlerin incelemesi ile ortaya konulmakla borcun itfasından söz etmek mümkün değildir. Hal böyle iken davalının likit ve muaccel bir alacağa haksız olarak itiraz ettiği ticari defterlerden de açıkça anlaşılmakla davanın kabulüne dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KABULÜ ile,
1-Davalı yanın …. İcra müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına vaki itirazının İPTALİNE, takibin bu suretle kaldığı yerden DEVAMINA,
2. Alacak likit ve belirlenebilir olduğundan tespit edilen alacağın yüzde yirmisi oranında hesaplanan 3.389,97 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gereken 1.157,84-TL harçtan peşin alınan 204,72-TL harcın mahsubu ile bakiye 953,12-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafça yapılan 44,40-TL başvuru harcı, 204,72-TL peşin harç, 750-TL bilirkişi ücreti, tebligat ve posta masrafından oluşan 58,30-TL olmak üzere toplam 1.057,42-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ne göre 3.400,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Kullanılmayan gider avansının hükmün kesinleşmesi halinde ödeyen tarafa iadesine,
İlişkin, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 03/07/2020

Katip …

Hakim …