Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/374 E. 2022/58 K. 01.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/374 Esas
KARAR NO : 2022/58
DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/09/2019
KARAR TARİHİ : 01/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Tarafların Talepleri
Davacı vekilinin 18/09/2019 tarihli dava dilekçesinde özetle: taraflar arasında 16.10.2015 tarihinde sözleşme imzalandığını, sözleşmeye göre davacının otel için özel olarak dizayn edilmiş, otellere ve otel gruplarına çevrimiçi otel rezervasyon dağıtım sistemine erişim için gerekli kurulumları yaptığını, müvekkilinin sözleşmeye uygun yükümlülüklerini yerine getirdiğini, davalının sözleşme yükümlülüklerine aykırı hareket ederek hizmet bedelini ödemediğini, fatura bedellerinin ödenmemesi sözleşme hükümlerine aykırı davranılması nedeni ile 23.10.2019 tarihinde davalı şirkete iadeli taahhütlü olarak ihtarname gönderildiğini, sözleşmeye aykırı nedeni ile sözleşmenin fesih edildiğini, 24.10.2019 tarihinde ihtarnamenin tebliğ olduğunu, fatura bedellerinin ve cezai şartın ödenmesi gerektiğinin davalı şirkete bildirildiğini, davalının haksız olarak takibe itiraz ettiğini ve takibin durdurulduğunu, davalıya ait her iki otelde de sistemlerin kurulduğunu ve kullanıldığını, bu kullanımlar ilgili olarak davalı şirket tarafından davacıya ödenen faturaların bulunmadığını, davacı tarafından otellerde eğitimler verildiğini, davalının imza itirazının yerinde olmadığını, taraflar arasında yapılan sözleşmenin taraflarca imza altına alındığını, davalının sözleşmeye aykırı davranması yükümlülüklerini yerine getirmemesi nedeni ile sözleşmenin fesihine sebep olması nedeniyle sözleşmenin 10 maddesi ile sözleşmede cezai şartın diğer borçlar yanında ödenecek bir miktar olduğunun açıkça bildirdiğini, arabuluculuktan sonuç alınamadığını belirterek davanın kabulünü, davalı aleyhine %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesini, mahkeme masraflarının ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili tarafından sunulan 23.10.2019 tarihli cevap dilekçesinde özetle: davacı tarafça davalı şirket ile imzalandığı iddia edilen sözleşmede müvekkili şirket adına imzaya yetkili bir kimse tarafından imzalanmadığını, sözleşmede imzası bulunanın şirketi temsil yetkisi bulunmadığını, davacı tarafça sunulan sözleşmeyi imzalayan kişinin müvekkili şirket bünyesinde resepsiyon görevlisi olarak çalıştığını, tüm bu sebeplerle davacı tarafından müvekkili şirket ile akdedildiği iddia edilen sözleşmenin geçersiz olduğunu ve geçersiz sözleşmeye dayanarak açılan davanın reddinin gerektiğini, aynı sözleşmede iki ayrı ceza şartın belirlenemeyeceğini, fesih durumuna bağlı olarak iki ayrı cezai şartın otel başına belirlenmesi, her otel için de ayrı takibe geçtiğinin belirtilmesinin davacının kötü niyetinin göstergesi olduğunu, davacı tarafça derhal fesih bildiriminde bulunulmadığı gibi kendi dayanakları sözleşme ekinde sayılan … Programı kullanım Taahhütnamesinde belirtilen sözleşme bitiş tarihinden 90 gün öncesinde bildirimde bulunulmadığını, sonrasında taahhütnamede belirtilen “taraflardan birinin geçerlilik süresi bitiş tarihinden 90 gün öncesine kadar noter kanalı ile sözleşmeyi sona erdirmemesi halinde sözleşmenin erken fesih durumunda otel borçlarına ilave olarak senelik otel başı yıllık 1000 Euro öder” maddesine dayanarak cezai şart talep ettiğini, ilerleyen zamanlarda ayrı oteller için ayrı icra takipleri ile iki ayrı cezai şart 3 yıllık olarak talep ettiğini belirterek davanın reddini, %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
B.Uyuşmazlık, Deliller, Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe
Dava itirazın iptali davasıdır. Uyuşmazlık Davacı şirket ile davalı şirket arasında akdedildiği iddia edilen sözleşme kapsamında davalı şirketin edimlerini sözleşmeye uygun olarak ifa edip etmediği, bu nedenle davacının zararının bulunup bulunmadığı, ihbar sürelerine uyulup uyulmadığı, tarafların temerrüde düşüp düşmediği, icra takibine yapılan itirazın haklı olup olmadığı, davacının davalıdan sözleşme nedeni ile fatura, cezai şart veya başka alacakları olup olmadığı, kötüniyet ve icra inkar tazminatlarının şartlarının oluşup oluşmadığı, zamanaşımının dolup dolmadığı hususlarına ilişkindir.
Davanın itirazın iptali davası olması sebebi ile öncelikle itirazın yapıldığı icra dosyası mahkememiz dosyası arasına alınmış, yapılan incelemede … İcra Müdürlüğü’nün 2018/… Es sayılı dosyası ve aynı İcra Müdürlüğün 2018/… esas sayılı dosyası ile mahkememiz dosyasının taraflarının aynı olduğu, icra dosyasında borçlu olarak yer alanın dosyamızda davalı konumunda olduğu, dosyamız davacısının alacaklı, olduğu, davalı tarafından süresinde ve geçerli bir şekilde borca dair itiraz dilekçesi sunulduğu görülmüştür.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla mahkememizin ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiştir. Dava şartlarına ilişkin incelemede davalının icra takiplerine yetki yönünden itiraz ettiği anlaşılmıştır. Bilindiği üzere geçerli bir takip bulunması itirazın iptali davalarında dava şartıdır. Yetkili icra dairesinde takip yapılmaması da geçerli bir takibin bulunmadığı anlamına gelmektedir. Bu durumda icra dairesinin yetkisi öncelikle incelenmelidir. 6100 s. HMK’nın 17. maddesi uyarınca yalnız tacirler ve kamu tüzel kişileri tarafından yetki sözleşmesi yapılabilir. Huzurdaki davada taraflar arasında sözleşme imzalandığı, anılan sözleşmede İstanbul Mahkemeleri’nin yetkili olacağı kararlaştırıldığı görülmektedir. Bu durumda davalının bu yetki sözleşmesi ile bağlı olacağının kabulü gerekir. Bu nedenle tarafların istanbul mahkemelerinin yetkili kıldığı anlaşılmakla icra dairesinin yetkisine itirazının reddine karar verilerek ilk itirazların incelemesine geçilmiştir.
İlk itirazların incelemesinde davalının mahkememiz yetkisine de itiraz ettiği anlaşılmış, yukarıda belirtilen sebeplerle mahkememiz yetkisine itirazın da reddine karar verilmiştir.
Dava şartlarına ilişkin eksik ve incelenmesi gereken başka ilk itiraz bulunmadığı anlaşıldıktan sonra tarafların sulh olma imkanı bulunmadığından uyuşmazlık noktaları belirlenip tahkikat aşamasına geçilmiş, taraflar arasında akdedilen sözleşme, sözleşme konusu programa ait kayıtlar, icra dosyası ve taraflar arasındaki ticari defterlerden oluşan deliller toplanıp bilirkişi raporu alınmak suretiyle sonuca gidilmiştir.
Mahkememizce görevlendirilen mali müşavir bilirkişi … ile nitelikli hesap uzmanı … hazırladığı 15.12.2020 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davacı ve davalı tarafın 2017-2018 yılı hesap dönemine ilişkin tutulması zorunlu ticari defterlerinin kanuna uygun, eksiksiz olarak tutulduğunu, açılış ve kapanış onaylarının yetkili makamlarca zamanında yapıldığının tespit edildiğini, taraflar arasındaki uyuşmazlığın 9.000,00 Euro Cezai şart, 3.090,00 Euro cezai şart alacağı konusu olduğunu, detaylıca verilen davacı taraf 2017-2018 yılı yasal defter ticari münasebet kayıtlarına göre davacı tarafın davalı tarafa faturalarla toplam 92,52 TL tutarın hizmeti verdiğinin ileri sürdüğünü, davalı tarafından 63,17 TL ödeme yaptığının görüldüğünü, icrai takibatın dikkate alındığında davacının davalıdan kaydi olarak 13,17 TL tutarında alacaklı olduğunu, 24.10.2017 tarihinden daha sonra davalı tarafından herhangi bir ödemenin yapılmadığının tespit edildiğini, davalı tarafın davacı tarafla aralarında ticari ilişki olmadığını, bu sebeple cari hesap ekstresini sunmadığını, sözleşmenin geçerli alarak kabulü ve hizmetlerin verildiğinin kabulü halinde; … İcra Müdürlüğü’nün 2018/… sayılı dosyasında … Hotel için istenen 13,17 TL +9.000 Euro istenebileceğini, …. İcra Müdürlüğünün 2018/… sayılı dosyasında … için istenen miktarın, hizmet verildiğine ilişkin belgelerin dosyada bulunmadığından belirlenemediğini mütalaa etmiştir.
İtiraz üzerine hazırlanan 11/03/2021 tarihli ek raporda bilirkişi özetle; davacının davalıya otel rezervasyonu sistemi hizmetini sunduğunu, davalının bu hizmeti kullanarak rezervasyonlar aldığını, davacının bu rezervasyonlar sonrasında davalıya faturalar düzenleyerek e-posta yoluyla bahsi geçen faturaları davalı otele yolladığını, incelenen e-postalarda davalının 1 adet davacıya ödeme yaptığına dair dekont e-postasını yollamış olduğunu, davacının sunmuş olduğu hizmette yönetici olarak davalı “… Otel” şirketinin yazdığı yönetici olarak “ …” adının yer aldığını, mali inceleme sonuncunda; davacı ve davalı tarafın 2017-2018 yılı hesap dönemine ilişkin tutulması zorunlu ticari defterlerinin, kanuna uygun, eksiksiz olarak tutulduğunu, açılış ve kapanış onaylarının yetkili makamlarca zamanında yapıldığını, taraflar arasındaki uyuşmazlığın 9.000,00 Euro Cezai şart, 3.000,00 Euro Cezai Şart alacağının konusu olduğunu, davacı tarafın detaylıca sunduğu 2017-2018 yılı yasal ticari defter münasebet kayıtlarına göre davacı tarafın, davalı tarafa faturalarla toplam 92,52 TL tutarın hizmeti verdiğini, davalı tarafından 63,17 TL ödeme yapıldığını, davacının davalıdan kaydi olarak 30,35TL tutarında alacaklı olduğunu, davalı tarafın 24.10.2017 tarihinden daha sonra davalı tarafından herhangi bir ödemenin yapılmadığını, davalı tarafın, davacı tarafla aralarında ticari bir ilişkisi olmadığını beyan ettiğini, bu sebeple cari hesap ekstresini sunmadığını mütalaa etmiştir.
Taraflarca bilirkişi raporuna itiraz edilmesi üzerine mahkememizce yeni bir bilirkişi heyeti teşekkül ettirilmiş ve bu heyetten rapor alınması cihetine gidilmiştir.
Mahkememizce görevlendirilen nitelikli hesaplamalar uzmanı bilirkişi … , bilgisayar mühendisi bilirkişi … ile mali müşavir bilirkişi … hazırladığı 17.12.2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davacı ile davalı arasında … sisteminin kullanıma ilişkin tek bir sözleşme ve ayrı bir hizmetin tanımlandığını, … Programının kullanıma ilişkin taahhütname bulunduğunu, cezai şart maddesinde ki ifade dışında, sözleşme ve taahhütname hükümlerinin muacceliyet, temerrüd, fesih olguları yönünden irdelenmesinde … Otel ve … … şeklinde bir ayrıma gidilemeyeceğini, zira bu olgulara bağlanacak sonuçların her bir konaklama tesisi nezdinde değil sözleşme tarafı davalı … A.Ş. nezdinde doğduğunu, davalının gerek itiraz dilekçesinde gerekse de davaya ilişkin savunmalarında sözleşme ilişkisini tümden reddettiğini, eksik ifa, ayıplı ifa vb savunma argümanlarına dayanmadığını, cezai şart maddelerinde kullanılan “otel başına” ifadesi sebebiyle cezai şart yönünden
… Otel konaklama tesisi ile … … konaklama tesisinin ayrı ayrı mı değerlendirme konusu yapılacağı hususunda çelişki doğduğunu ve sözleşmenin bu maddesinin yorumlanmasının gerektiğini, taraf iradelerini yansıtan sözleşmenin ve taahhütnamenin tanımlar ve taraflar bölümlerinde … Otel / … …’in birlikte “OTEL” olarak tanımlandığı ve sözleşme içinde bu şekilde anılacaklarının yazılı olduğunu, sözleşme içeriğinde de ayrı ayrı olarak da “Konaklama Tesisi” olarak adlandırıldıklarını, bu sebeple cezai şart yönünden de ayrıma gidilemeyeceğini ve cezai şart maddelerinde kullanılan otel ifadesinin bu her iki tesisi birden ifade ettiğini, teknik inceleme sonucunda davacı firma sistemleri üzerinde yer alan bilgiler ve teknik inceleme sonucunda, davalı firmanın davacıdan yalnızca … Hotel için … ürünlerini kullandığını, … Hotel isimli otel için davacıya ait … üzerinden 04.08.2016 tarihi itibariyle rezervasyonların yapıldığını, davalıya ait … … Hotel’i için davacı sisteminde … (Kanal yönetim sistemi) & Rezervasyon Motoru ürünlerini kullandığına dair herhangi bir kaydın olmadığını, … motorunun davalıya ait olduğu belirtilen ….com adlı sitede değil https:// … net/ adlı sitede kullanıldığını, davacı tarafından tanzim olunan 11.09.2018 tarihli 10,21 EURO miktarlı faturanın 12.09.2018 tarihinde Maliye Bakanlığı E-Arşiv fatura sistemi üzerinden davalıya mail ile gönderildiğini, davalının söz konusu faturaya itiraz ettiğine ve yine fatura bedelini ödediğine dair bir iddia ve ispat faaliyetinin olmadığını, sözleşme gereğince söz konusu fatura bedelinin 15.10.2018 tarihinde ödenmesi gerektiğini, bu tarihin kesin vade olduğunun sözleşme de açıkça kararlaştırılmış olduğunu bu nedenle davalının bu tarihte temerrüte düştüğünü ve davacının haklı sebeple fesih hakkının doğduğunu, icra dosyasında … Otel isimli konaklama tesisine atfen takibe konu edilen 10,21 EURO asıl alacak ve asıl alacağa 15.10.2018 temerrüt tarihinden takip tarihine kadar sözleşme ile kararlaştırılmış olan aylık %65 faiz oranı üzerinden hesap edilen işlemiş 0,51 EURO gecikme faizinden, sözleşmenin temerrüt sebebiyle TBK m. 126 gereğince haklı sebeple feshinden dolayı sözleşme ile kararlaştırılmış olan 3 yıl için 9.000,00 EURO cezai şart bedelini, taahhütname ile kararlaştırılmış olan 3 yıl için 3.000,00 EURO cezai şart bedelinden davalının sorumlu olduğunu, davalının işlemiş faize ilişkin 0,56 EURO dışında kalan miktarlar yönünden takibe itirazında haksız olduğunu, icra dosyasında … … isimli konaklama tesisi yönünden de; takip ile talep edilmiş sözleşme yönünden 3 yıl için 9.000,00 EURO cezai şart bedelinden davalının temerrüdü sebebiyle sözleşmenin haklı sebeple feshine sebebiyet verdiğinden sorumlu olacağını ve takibe itirazının haksız olduğunu,“otel başına” ibaresinin sözleşmenin tanımlar ve taraflar bölümünde … Otel ve … …’in birlikte OTEL olarak tanımlanmasından ötürü bu her iki konaklama tesisi yönünden ayrı ayrı değil birlikte kast edildikleri sonucuna ulaşılması halinde davalının bu takibe yönelik itirazının yerinde olduğunu, taraflarca sözleşme de kararlaştırılmış aylık %65 faiz oranı üzerinden takibin devamına karar verilebileceğini mütalaa etmiştir.
İtirazlar üzerine 28/05/2021 tarihli raporda özetle; kök raporda icra takip dosyalarının ayrı ayrı belirtildiğini, yapılan ödemelerin döviz üzerinden yapıldığının hesaplamada defter kayıtlarının dikkate alındığını, kök raporun 10. Sayfasında belirtildiği üzere Yargıtay kararlarına göre hizmetin verildiğinin kanıtlanması gerekmekte olduğunu, tesislerden bir tanesine ilişkin bilgi ve belgelerin dosyada bulunmadığını, cezai şartın miktarının şirketin mahvına yol açacak yükseklikte görülmemiş olduğunu mütalaa etmiştir.
Yapılan yargılama, toplanan deliller, tarafların dilekçe ve beyanları ile duruşma esnasındaki sözlü açıklamaları, davalının icra dairesine sunduğu itiraz dilekçeleri hep birlikte değerlendirildiğinde, taraflar arasındaki ticari ilişkinin varlığına dair bir şüphenin giderilmesi gerektiği anlaşılmaktadır.
TTK’nın 18. maddesinde tacir olmanın hükümleri arasında sayılan yükümlülüklerin biri de kanun hükümleri uyarınca gerekli ticari defterleri tutmaktır. Defter tutma yükümlülüğü Kanunun 64. maddesinde ayrıca düzenlenerek her tacirin, ticari defterleri tutmak ve defterlerinde ticari işlemleriyle ticari işletmesinin iktisadi ve mali durumunu, borç ve alacak ilişkilerini ve her hesap dönemi içinde elde edilen neticeleri, bu kanuna göre açıkça görülebilir bir şekilde ortaya koymak zorunda olduğu belirtilmiştir.
Her iki tarafın da tacir olması nedeni ile her iki taraf vekillerinin hazır bulunduğu 15/09/2020 tarihli ön inceleme celsesinde tarafların ticari defterleri üzerinde inceleme yapılmasına, tarafların inceleme gün ve saatinde ticari defterlerini incelemeye esas olmak üzere HMK 222 gereği sunmasına, bu süre içerisinde gereği yerine getirilmediği takdirde bu delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağının taraflara ihtarına karar verilmiştir.
Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller, davacı tarafın ticari defterleri ve aldırılan bilirkişi raporundan tarafların ticari defterlerinin sahipleri lehine delil vasfında olduğu, taraflar arasında ticari ilişki olduğu, taraflar arasında davalının işlettiği otellerde kullanılmak üzere rezervasyon otomasyon sistemi programı kullanıdırlması ve bakımına dair ilişki bulunduğu, dava konusu alacağın fatura bedelinden ve cezai şarttan kaynaklandığı görülmüştür.
Huzurdaki davada taraflar arasındaki ihtilafın aşağıdaki noktalarda toplandığı anlaşılmaktadır.
Davalı tarafın sözleşmedeki imza ve ilişkinin inkarına dair savunması:
Davalı taraf, taraflar arasındaki sözleşmenin şirket yetkilisi tarafından imzalanmadığına ve taraflar arasında ticari ilişki bulunmadığına dair itirazda bulunduğu anlaşılmaktadır. Davalı ise sözleşmeyi imzalayan şahsın işveren vekili olduğunu ifade etmiştir.
Davalının , şirketin çalışanı tarafından sözleşmenin imzalandığı hususundaki ikrarları, ve ticari defterlerden de açıkça sözleşmeye dayalı olarak ödemeler yapıldığı gözetildiğinde yetkisiz kişi tarafından imzalansa dahi davalı tarafça bu sözleşmeye kullanılarak hukuksal işlemler yapıldığı anlaşılmaktadır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2009/15-22 E.N , 2009/54 K.N. Kararında belirtildiği üzere “Yetkisiz bir kimsenin yapmış olduğu sözleşmeye temsil olunanın onay vermesi durumunda o sözleşme, temsil olunanı bağlayıcı olur ve sözleşmeden doğan hak ve borçlar temsil olunana intikâl eder. Yetkisiz temsilcinin yaptığı işleme ya da sözleşmeye temsil olunan tarafından verilen onay, biçime bağlı olmayan, yönetilmesi gerekli tek yanlı bir irade bildirimi olup, açık olabileceği gibi örtülü de olabilir. Davalı sözleşmeyi imzalamadığı halde yetkisiz bir kimse tarafından imzalanmış olsa dahi o sözleşmeyi kullanarak bir hukuksal işlem yapmış ise yetkisiz temsile onay vermiş sayılır ve sözleşme kendisini bağlayıcı olur.” Huzurdaki davada her ne kadar davalı tarafça sözleşmedeki imzanın yetkisiz kişi tarafından üretildiği iddia edilmiş ise de davalının sözleşmenin uygulanmasına yönelik iradesi ile yetkisiz temsile onay vermiş sayılmasına ve sözleşmedeki yetki şartının tarafları bağlayacağına, davalı tarafça yapılan imza itirazının Türk Medeni Kanunu’nun 2. Maddesinde belirtilen dürüstlük kuralına aykırı olduğuna karar verilmiş, imza incelemesinin ön sorun olarak değerlendirilmesine lüzum görülmemiştir.
2- Davalı tarafın sözleşmedeki cezai şartın belirli olmadığına dair savunması:
Davalı taraf sözleşmede yer alan cezai şartın belirli olmadığını savunmaktadır. Bu hususun açığa kavuşturulması ancak sözleşme metninin değerlendirilmesi sureti ile mümkün olabilecektir.
a.Booklogic Rezervasyon Yönünden
Taraflar arasındaki … isimli programa yönelik ana sözleşmeye bakıldığında sözleşmenin tanımlar başlığı taşıyan bölümün 2. Maddesinde sözleşmenin … Otel ve … … Otel olmak üzere iki farklı oteli kapsadığı açıkça anlaşılmaktadır. Sözleşmenin 10. Maddesinde ise haksız fesih halinde sözleşmeden kaynaklanan borrçlarına ilave olarak her bir otel için senelik 3.000,00 EURO cezai şart ödeyeceği düzenlenmiş olup aynı sözleşmenin yukarıda belirtilen maddesinde iki farklı otel için anlaşma yapıldığı açık olup sözleşmenin cezai şarta ilişkin maddesinde herhangi bir belirsizlik bulunmamaktadır. Sözleşmenin süresi de aynı sözleşmenin 7. Maddesinde 3 yıl olarak belirlenmiş olup bu hususta da herhangi bir belirsizlik yoktur.
b.ChanelStream Yönünden
Taraflar arasındaki … isimli programa yönelik ana sözleşmeye ek sözleşmeye bakıldığında sözleşmenin otel bilgisi başlığı taşıyan bölümünde sözleşmenin … Otel ve … Otel olmak üzere iki farklı oteli kapsadığı açıkça anlaşılmaktadır. Sözleşmenintablo şeklindeki son bölümünde ise haksız fesih halinde sözleşmeden kaynaklanan borçlarına ilave olarak her bir otel için senelik 1.000,00 EURO cezai şart ödeyeceği düzenlenmiş olup aynı sözleşmenin yukarıda belirtilen bölümünde iki farklı otel için anlaşma yapıldığı açık olup sözleşmenin cezai şarta ilişkin maddesinde herhangi bir belirsizlik bulunmamaktadır. Sözleşmenin süresi de aynı maddede 3 yıl olarak belirlenmiş olup bu hususta da herhangi bir belirsizlik yoktur. Öte yandan bu sözleşmenin … isimli programa yönelik ana sözleşmenin eki olduğu açık olup yukarıda belirtilen hususlar yönünden de maddeler açıktır.
3- Sözleşmenin feshinin haksızlığı
Taraflar arasındaki sözleşme gereğince davacı tarafça 10,21 EURO bedelli faturanın davalıya tebliğ edildiği, davalı tarafça herhangi bir itiraz ileri sürülmediği, faturanın kesinleştiği davalı tarafça faturanın ödenmediği anlaşılmaktadır. Huzurdaki davada da davalı tarafın ödemeye veya faturaya itiraz edildiğine dair bir itirazı bulunmamaktadır. Sözleşme ile faturaların ne zaman ödeneceği açıkça belirlenmiş olup davalı tarafın fatura bedelini 15/10/2018 tarihinde ödemesi gerekirken ödememesi nedeniyle TBK 117/f2 uyarınca temerrüde düştüğü, davacı tarafın TBK 126 gereği sözleşmeyi haklı nedenle feshetme hakkının doğduğu, davacının bu hakkını 23/10/2018 tarihinde kullandığı açıktır. Böylece sözleşmenin haksız nedenle feshedildiğine dair dosyamızda başka bir ihtilaf bulunmamaktadır
4-Cezai Şartın Fahiş Olup Olmadığı
TBK’nın 182. Maddesine göre Taraflar, cezanın miktarını serbestçe belirleyebilirler. Asıl borç herhangi bir sebeple geçersiz ise veya aksi kararlaştırılmadıkça sonradan borçlunun sorumlu tutulamayacağı bir sebeple imkânsız hâle gelmişse, cezanın ifası istenemez. Ceza koşulunun geçersiz olması veya borçlunun sorumlu tutulamayacağı bir sebeple sonradan imkânsız hâle gelmesi, asıl borcun geçerliliğini etkilemez. Hâkim, aşırı gördüğü ceza koşulunu kendiliğinden indirir.
6102 Sayılı türk ticaret Kanunu’nun 22. Maddesine göre “Tacir sıfatını haiz borçlu, Türk Borçlar Kanununun 121 inci maddesinin ikinci fıkrasıyla 182 nci maddesinin üçüncü fıkrasında ve 525 inci maddesinde yazılı hâllerde, aşırı ücret veya ceza kararlaştırılmış olduğu iddiasıyla ücret veya sözleşme cezasının indirilmesini mahkemeden isteyemez.”
“Mahkemece, davacıların cezai şartı talep hakkı doğduğu kabul edilerek, karar tarihinde yürürlükte bulunan TBK’nın 182/son. maddesi uyarınca aşırı görülen cezai şart indirilmiştir. 6098 sayılı TBK’nın 182/son. maddesi “Hâkim, aşırı gördüğü ceza koşulunu kendiliğinden indirir” hükmünü haiz ise de, 6102 sayılı TTK’nın 22. maddesi uyarınca bu hükmün ticari işlerde uygulanması mümkün değildir. Bu itibarla, tarafların tacir olduğu ve davalının aşırı olduğu gerekçesiyle sözleşmedeki cezai şartın indirilmesini isteyemeyeceği gözetilmeden yazılı olduğu şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir. ” Y11HD 2015/9057 2016/8492
Böylece davalı tarafın cezai şartın fahiş olduğuna dair savunmasının dinlenmesine imkan bulunmamaktadır. Ayrıca mahkememizce aldırılan bilirkişi raporlarından davalının belirtilen cezai şartı ödeyebilecek ekonomik olanaklara sahip olduğu ve bu cezai şartları ödemenin kendilerinin ekonomik olarak mahvına sebep olmayacağı belirlenmiştir.
Son tahlilde borçlunun sözleşmeye aykırı davrandığı açık olmakla, dosyada bulunan belgelere ve dosya kapsamına uygun olduğu değerlendirilen rapor doğrultusunda davanın kabulüne, itiraz haksız ve alacak likit olduğundan kabul edilen alacak toplamı üzerinden hesaplanan icra inkar tazminatına hükmedilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davanın KABULÜ ile;
A. … İcra Müdürlüğü’nün 2018/… Es sayılı takibine vaki itirazın İPTALİNE; takibin kaldığı yerden DEVAMINA
B. … İcra Müdürlüğü’nün 2018/… Es sayılı takibine vaki itirazın İPTALİNE; takibin kaldığı yerden DEVAMINA
2- Davalının itirazında haksız ve alacağın likit olması nedeniyle hükmedilen bedelin (24.011,28 EUR) dava tarihindeki kur (6.2955) üzerinden karşılığı olan 151.163,01 üzerinden takdiren %20 üzerinden hesaplanan 30.232,60 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gereken 10.316,92-TL harçtan peşin alınan 1.795,56-TL harcın mahsubu ile 8.521,36-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafça yapılan 44,40-TL başvuru harcı, 1.795,56-TL peşin harç, 6.000,00-TL bilirkişi ücreti, tebligat ve posta masrafından oluşan 119,70-TL olmak üzere toplam 7.959,66-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ne göre 18.297,94-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Kullanılmayan gider avansının hükmün kesinleşmesi halinde ödeyen tarafa iadesine,
7-Dava açılmadan evvel sonradan haksız çıkan taraftan alınmak üzere suç üstü ödeneğinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
İlişkin gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine verilecek bir dilekçe ile … Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.01/02/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır