Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/366 E. 2020/529 K. 03.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/366 Esas
KARAR NO : 2020/529

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Sözleşmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/09/2019
KARAR TARİHİ : 03/11/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
A. Tarafların Talepleri
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında 01.10.2015 ve 10.12.2012 tarihli bayilik sözleşmesinin olduğunu, bu sözleşmelerin davalı tarafından fesh edildiğini müvekkilinin cari hesap alacaklısı olduğu 147.093,84 TL asıl alacak ve asıl alacağa sözleşme gereği işletilen faiz için davalı borçlu hakkında icra takibi başlatıldığını, davalı borçlunun asıl alacak masraf ve vekalet ücretini ödeyeceğini bildirdiğini ve ödeme yaptığını, ancak faize ve işleyecek faize açıkça itiraz ettiğini icra takibinin kısmen durduğunu, dava şartı olan arabuluculuğa başvurulduğunu ancak anlaşma sağlanamadığını, asıl alacağa işletilen aylık %5 oranında gecikme faizi sözleşmeye ve hukuka uygun olduğunu, faizin takip çıkışı üzerinden işletilmediğini taraflar arasındaki sözleşme uyarınca asıl alacak olan miktar üzerinden işletildiğini, bu nedenlerle icra takibine yapılan kısmen itirazın iptaline icra takibinin itiraz edilen kısmının ferilerinin devamına ve inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin gazete, dergi kitap gibi süreli ve süresiz yayınları ile ilgili ürünlerin medya dışı ürün olarak kağıt mendil, çakmak, pil gibi gündelik ihtiyaç malzemeleri dağıtımı ve dijital kontör satışı işleri ile iştigal ederken 28/09/2018 tarihli olağan üstü kurul toplantısında alınan karara göre faaliyet konusunda değişiklik yapıldığını, alınan bu karar gereği davacınında aralarında bulunduğu imzalanan birçok sözleşmeyi fesh ettiğini, davacının sözleşmenin geçerli bir sebep olmadan fesh edildiğini iddia ettiğini, şirketlerin ticari konjonktür gerektirdiğinde faaliyet alanlarını değiştirmek yasal hakları olduğunu, aynı zamanda değişen faaliyet konusu sebebiyle imzalanan sözleşmedeki taahhütlerini yerine getiremeyecek ise bu sözleşmeleri sözleşmede öngörülen biçimde fesh edebileceğini, müvekkilinin ekonomik koşulları sebebiyle dağıtım faaliyetine son vermiş olduğunu bu sebeple sözleşmelerini fesh ettiğini, Bakırköy … Noterliğinin 28/11/2018 tarihli ihtarnamesi ile feshedildiğini, davacının cari hesaptan kaynaklanan alacağı için önceden cari hesabı kat etmeksizin ve alacaklı olduğu miktarın ödenmesi için herhangi bir ihtarda bulunmadığını, doğrudan icra takibine geçtiğini, 25/03/2019 tarihinde 170.295,7 TL olarak icra dosyasına ödeme yapıldığını, 682,20 TL daha ödeme yapılması gerektiğini dair icra müdürlüğünden yazı geldiğini, bu tutarında ödendiğini, müvekkilinin hiçbir borcunun kalmadığını, sözleşmenin feshinden sonra da cari hesap hareketlerinin devam ettiğini bu nedenle fesih tarihinin faiz başlangıç tarihi olarak kabul edilemeyeceğini, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
B.Uyuşmazlık ve Deliller
Davanın itirazın iptali davası olması sebebi ile öncelikle itirazın yapıldığı icra dosyası mahkememiz dosyası arasına alınmış, yapılan incelemede İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün…esas sayılı dosyası ile mahkememiz dosyasının taraflarının aynı olduğu, dosyamız davacısının alacaklı, dosyamız davalısının borçlu olduğu, davalı tarafından süresinde ve geçerli bir şekilde itiraz dilekçesi sunulduğu, itiraz dilekçesinde asıl alacak, vekalet ücreti ve masrafı ödeyecekleri ancak kalan kısma itiraz ettiklerine dair beyanda bulunduğu görülmüştür.
Mahkememizce resen görevlendirilen mali müşavir bilirkişi … marifetiyle hazırlanan 11.03.2020 tarihli bilirkişi raporunda özetle; ” tarafların arasındaki uyuşmazlığın işlemiş faiz alacağı olduğunu, davacı tarafın işlemiş faizin 16.915,79 TL olduğunu, mahkemece takipten önce temerrüt oluştuğu kanaatine varılması halinde takip öncesi faiz şartları oluştuğundan bu bedelin istenebileceğini ” mütalaa etmiştir.
C. Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe;
Huzurdaki dava itirazın iptali davasıdır. Dava dilekçesi ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde uyuşmazlığın taraflar arasındaki sözleşmenin feshedilmesi nedeniyle davacının davalıdan alacağı olup olmadığı, faiz şartlarının oluşup oluşmadığı hususlarında toplandığı anlaşılmaktadır.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla mahkememizin ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiştir. Dava şartlarına ilişkin eksik ve ilk itiraz bulunmadığı anlaşıldıktan sonra tarafların sulh olma imkanı bulunmadığından uyuşmazlık noktaları belirlenip tahkikat aşamasına geçilerek deliller toplanıp bilirkişi raporu alınmak suretiyle sonuca gidilmiştir.
Yapılan yargılama, toplanan deliller, tarafların dilekçe ve beyanları ile duruşma esnasındaki sözlü açıklamaları, davalının icra dairesine sunduğu itiraz dilekçesi hep birlikte değerlendirildiğinde, taraflar arasındaki ticari ilişkinin varlığına dair bir ihtilaf bulunmadığı anlaşılmaktadır. Davalı itiraz dilekçesinde ilişkinin bulunmadığına dair bir savunma ileri sürmemekte, itiraz dilekçesinin sunulduğu gün itibariyle bir faiz borcunun bulunmadığına dair itirazda bulunmaktadır.
TTK’nın 18. maddesinde tacir olmanın hükümleri arasında sayılan yükümlülüklerin biri de bu Kanun hükümleri uyarınca gerekli ticari defterleri tutmaktır. Defter tutma yükümlülüğü Kanunun 64. maddesinde ayrıca düzenlenerek her tacirin, ticari defterleri tutmak ve defterlerinde ticari işlemleriyle ticari işletmesinin iktisadi ve mali durumunu, borç ve alacak ilişkilerini ve her hesap dönemi içinde elde edilen neticeleri, bu kanuna göre açıkça görülebilir bir şekilde ortaya koymak zorunda olduğu belirtilmiştir.
Her iki tarafın da tacir olması nedeni ile 22/12/2020 tarihli celsede tarafların ticari defterleri üzerinde inceleme yapılmasına,tarafların ticari defter inceleme gün ve saatinde ticari defterlerini incelemeye esas olmak üzere HMK 222 gereği sunmasına karar verilmiştir.
Hazırlanan 13/03/2020 ve 15/09/2020 tarihli bilirkişi raporlarından ve dosya kapsamından taraflar arasındaki ticari ilişkinin varlığı konusunda herhangi bir ihtilaf bulunmadığı, taraflar arasındaki sözleşmenin davalı tarafça feshedildiği, fesih nedeni ile sözleşmenin tasfiye edildiği, davacının davalıya takip başlattığı, davalının asıl alacak, vekalet ücreti ve masraflar yönünden borcu ödediği ancak takip öncesi faize yönelik itirazda bulunduğu anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlığın toplandığı esas nokta taraflar arasındaki sözleşmenin feshedilmiş olmasının davalı yönünden faize esas temerrüt oluşturup oluşturmadığı, davacının sözleşmenin feshine rağmen faiz isteyebilmek için ihtarname göndermek zorunda olup olmadığıdır. Bu noktada icra takibine konu edilen faize değinmek gerekir. Türk ticaret Kanunu’nun 10. Maddesine göre “Aksine sözleşme yoksa, ticari bir borcun faizi, vadenin bitiminden ve belli bir vade yoksa ihtar gününden itibaren işlemeye başlar.” Davacı tarafça davalıya takip öncesi herhangi bir ihtarname çekilmediği anlaşılmaktadır.
Öncelikle davacının dayandığı hukuki sebeplere bakmak gerekecektir. Davacı dava dilekçesinde ve beyanlarında BK124 ve 125 kapsamında davacıya süre verilmeksizin faiz istenebileceğini ileri sürmektedir. Ancak ilgili maddelerin cari olup olmadığının evleviyetle incelenmesi gerekir. Nitekim dosya kapsamında taraflar arasında bir sözleşme bulunduğu, bu sözleşmenin 7.1. Maddesine göre taraflar arasında cari hesap anlaşması bulunduğu görülmektedir. Nitekim bilirkişi raporundan da taraflar arasında bir cari hesap ilişkisi bulunduğu konusunda şüphe bulunmamaktadır.
Öte yandan taraflar arasındaki sözleşmenin 8. Maddesinde fesih hali düzenlenmiş, fesih halinde mütabakatın 30 gün içerisinde yapılması, taraflar arasındaki alacak ve borçların tasfiye edilmesi kararlaştırılmıştır. Böylece taraflar arasındaki sözleşme ile ödeme için bir vade belirlenmediği anlaşılmaktadır.
Temerrüt, en kısa tanımıyla, alacaklı tarafından talep edilebilir (muaccel) hale gelmiş bir borcun ifasındaki gecikmedir. Kural olarak, bu tür (muaccel) bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarı ile temerrüde düşer. Başka bir ifadeyle, temerrütten söz edilebilmesi için, öncelikle muaccel bir borcun ve alacaklının o borca yönelik ihtarının bulunması gerekir. Kural böyle olmakla birlikte, borçlunun temerrüde düşmesi için alacaklının ihtarının gerekmediği bazı durumlar da vardır: Örneğin, ifa gününün taraflarca birlikte kararlaştırıldığı, borçlunun borcu ifa etmeyeceğini bildirmiş olduğu veya hal ya da durumundan bu sonuca varılabildiği durumlarda, temerrüdün gerçekleşmesi için alacaklının ihtarına gerek yoktur.
Taraflar arasındaki sözleşmenin feshedildiği açıktır. Ancak gerek sözleşmede gerekse davalı tarafça gönderilen fesih ihbarnamesinde temerrüde esas teşkil edecek bir vade belirlenmediği anlaşılmaktadır. Bu durumda davalının fesih tarihinde temerrüde düştüğünün kabulü mümkün değildir. Sözleşmenin feshi ile karşılıklı borçlar muaccel hale gelmiş ise de temerrüt oluştuğunun kabulüne imkan yoktur. (…Taraflar arasındaki ticari ilişkinin sona ermesi temerrüt oluşturmaz. Temerrüt, alacağın muaccel olmasından sonra alacaklı tarafından borçluya alacak miktarını ve ödeme talebini içerir ihtarname keşidesiyle oluşur. Yöntemine uygun temerrüt ihtarnamesi keşide edilmemişse dava açılması ihtar yerine geçeceğinden temerrüt dava tarihinde oluşur. Somut olayda; davacı tarafından davalıya dava tarihinden önce gönderilmiş bir temerrüt ihtarı bulunmamaktadır. O halde temerrüdün dava açmakla 14.11.20013 tarihinde oluştuğunun kabulüyle faizin bu tarihten başlatılması gerekirken temerrüt oluşturmayan ticari ilişkinin sona erme tarihinin faize başlangıç alınması doğru olmamıştır…. Yargıtay 15. Hukuk Dairesi Esas No:2015/5099 Karar No:2016/1300 K. Tarihi: 01.03.2016)
11.12.1957 tarih 17/29 sayılı İçihadı Birleştirme Kararında detayları ile ortaya konulduğu üzere Kesin vade olmadığı gibi temerrüde düşüren ihtarname de çekilmeden icra takibi yapılmış ise takip tarihinde temerrüt gerçekleşir. Temerrüde esas icra takibi de bulunmuyorsa dava tarihinde temerrüt gerçekleşir. Bu durumda davacı tarafça takip öncesi faiz istenemeyeceğinin kabulü gerekmiş; son tahlilde davacının, takip öncesi işlemiş faize yönelik talebinin haksız olduğu anlaşıldığından davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gerekli 54,40-TL karar harcının davacının peşin yatırdığı 44,40-TL harçtan mahsubu ile alınması gereken 10-TL’nin Muhasebat Genel Müdürlüğü Genel Tebliğinin 11/2. Maddesinde belirtilen 16,02-TL’den az olması nedeni ile harç alınmasına yer olmadığına,
3-Yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ne göre 3.400,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından sarfedilen yargılama giderinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
5-Kullanılmayan gider avansının hükmün kesinleşmesi halinde ödeyen tarafa iadesine,
Dair, tarafların yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 09/11/2020

Katip …
e-imzalıdır.

Hakim …
e-imzalıdır.