Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/321 E. 2020/641 K. 09.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/352
KARAR NO : 2020/628

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/09/2019
KARAR TARİHİ : 08/12/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
A. Tarafların Talepleri
Davacı vekili 16/09/2019 tarihli dava dilekçesinde özetle, müvekkili şirket 25/09/2019 tarihli sözleşme ile davalı borçlu ile taşıma sözleşmesi imzaladığını, bu sözleşmeye göre taşıyan müvekkili şirketin sözleşmeye konu muhtelif malzemeyi Azerbaycan/Bakü den İstanbul Erenköy Gümrüğüne taşıma işini üstlendiğini ve üstlendiği bu işi sözleşmeye uygun şekilde yerine getirdiğini ve müvekkili tarafça malın teslim edildiğini, işin gereği olarak müvekkil şirket davalı şirkete navlun bedeli konulu fatura düzenleyerek usulüne uygun tebliğ edildiğini ve kesinlemiş olduğunu, müvekkili şirketin davalı ile arasındaki ticari ilişki gererği davalıdan takipte gösterilen asıl alacak ve işlemiş faiz kadar alacağının kaldığını, davalının bu meblağı bildiğini ve kabul ettiğini, alacağın muaccel olduğunu,müvekkili şirketin davalıdan olan alacağı nedeniyle davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını, borçlunun süresi içerisinde itiraz dilekçesi vermek suretiyle icra takibini durdurduğunu belirterek davalı tarafından yapılan haksız itirazın iptali ile takibin devamını, alacağın %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsilini, yargılama giderleri ile ücret-i vekaletin davalı üzerinden bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili 23/10/2019 tarihli cevap dilekçesinde, yapmış oldukları itirazın haklı ve yerinde olduğunu, davacı tarafın dava dilekçesinde iddia ettiği gibi bir taşıma sözleşmesi bulunmadığını, davalıya ait Azerbaycan-Bakü’deki fuarda bulunan, fuarda sağlam olarak sergilenen mallarını, iş adresine taşınması ve teslimi için sözlü olarak anlaşma yapılmış olduğunu, davaya konu olayda davacı taşıma şirketinin malları sağlam olarak teslim aldığını, fakat gerek yanlış yükleme gerek yapılan istif şeklinin eşyanın doğasına uygun olmaması gerekse yolda gerekli özenin gösterilmemesi nedeniyle taşınan malların tamamının hurda haline gelmiş olduğunu, verilen bu zararın aynı gün watsapp mesajı ile daha mallar indirilmeden tırın içindeyken çekilen fotoğraflarla birlikte davacıya ayıp ihbarında bulunulmuş olduğunu, davacı tarafın ayıp ihtarından sonra sigorta şirketinin verilen zararı tespit ve tazmin edeceğini beyan etmiş olduğunu, davacı tarafın bu yükümlülüklerini yerine getirmediğnii, davalının uğramış olduğu zararı tazmin etmeden navlun bedelini talep edemeyeceğini belirterek davaya konu icra ve talep edilen navlun bedelinin davacı tarafından davalıya verilen zarar ve ziyandan az olduğunu belirterek davacının kötü niyetli olarak icra takibi açtığından %40 tan az olmamak üzere kötü niyet tazminatının davacıdan alınarak davalıya ödenmesini, haksız ve mesnetsiz davanın reddini, yargılama giderleri, harç masrafları ve avukatlık ücretlerinni davacı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
B.Uyuşmazlık ve Deliller
Davanın itirazın iptali davası olması sebebi ile öncelikle itirazın yapıldığı icra dosyası mahkememiz dosyası arasına alınmış, yapılan incelemede İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün… Esas sayılı dosyası ile mahkememiz dosyasının taraflarının aynı olduğu, dosyamız davacısının alacaklı, dosyamız davalılarının borçlu olduğu, dava değerlerinin asıl alacak yönünden aynı olduğu, davalı tarafından süresinde ve geçerli bir şekilde itiraz dilekçesi sunulduğu görülmüştür.
Mali müşavir bilirkişi…marifetiyle hazırlanan 12/03/2020 tarihli raporda özetle, davacı yan vekili tarafından incelmeye sunulan 2018 ve 2019 yıllarına ait ticari defterlerinin TTK ilgili hükümleri yönünden usulüne uygun tutulmuş olduğunu, davalı yan vekili tarafından incelemeye sunulan 2019 yıllarına ait ticari defterlerinin usulüne uygun olarak tutulmuş olduğunu, 2018 yılı kapanış tasdikinin yaptırılmaması sebebiyle 2018 yılı ticari defterlerin usulüne uygun tutulmadığı, davacı ticari defterlerinde 22/08/2018 tarihli … numaralı faturanın kısmi tahsilatından sonra oluşan alacağının 1.000-USD(5.736,30-TL) kalmış olduğu, davalı ticari defterlerinde sadece 22/09/2018 tarihli …numaralı 2.920,-USD karşılığı TL’nin yıl sonunda kapatılmış olduğu,davalının ticari defterlerinde kayıt etmiş olduğu 22/09/2018 tarihli 2.920-USD’lik faturanın ödenmemiş bakiyesi olan 1.000,-USD kadar davacı yana borçlu olduğu, davacı tarafından düzenlenmiş bir taşıma sözleşmenin mevcut olduğu ancak davalı yanın imzasının veya teyidinin olduğu bir belgenin dosya içeriğinde olmadığı, davalı tarafndan 11/10/2018 tarihli … numaralı 1.600-USD lik faturanın dayanağı olan taşımaya ilişkin taşınan ürürlerin hasarlı olduğunun tespit edilip davacıya bildirilmiş olduğu, davacı tarafından oluşan zararı tanzim için ergo sigortaya başvurulmuş olduğu, …Sigorta dan gelen cevap yasısında taşınan emtiaların bir kısmının ambalajsız olarak bir kısmının ise karton koli içinde bir kısmının yırtılmış hasarlanmış olduğunun belirlenmiş olduğunu, hasarların ambalaj yetersizliği römork içerisine istiflenmesinin hatalı ve sabitlemesinin yetersizliğinden nakliye esnasında römorkta bulunna diğer parsiyel emtiaların üzerine düşmesi sonucu meydana gelmiş olduğnuu, buna istinaden dosyanın hasarsız olarak kapatılmış olduğunnu belirtilmiş olduğu,davalı yanın haklı görülmesi halinde … numaralı 2.920-USD lik faturayı kısmi ödemesinden kaynaklı borcu olan 1.000-USD düşüm yapıldıktan sonra kalan 600 USD kadar davacı yanın davalı yana borçlu olması gerektiği ve faiz tutarının 11,20 USD hesaplanmış olduğu, davacı yanın haklı görülmesi halindedavalı tarafndan ödenmiş olduğu için bir fatura alacağının kalmamış olduğu ancak cari hesap olarak 1.000-USD alacağının kalmış olduğu, işlemiş faiz hesapı yapıldığından 29,04 USD işlemiş faiz hesaplanmış olduğu mütalaa edilmiştir.
Anılan bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş davacı taraf sunduğu 21/03/2020 tarihli beyan dilekçesinde davacı tarafça yapılan ödemenin cari hesaptan mahsup edildiğini, dava konusu faturaya istinaden yapılmış bir ödeme bulunmadığını, BK 101 gereği davalı tarafça yapılan ödemeyi daha önce muaccel olan alacağa mahsup haklarını kullandıklarını, rapora bu yönüyle itiraz ettiklerini ifade etmiştir. Davalı taraf sunduğu 13/03/2020 tarihli beyan dilekçesinde davacı yanın taşıma fiilini gereği gibi yerine getirmediğini, davalının davacıya borçlu değil davacıdan alacaklı olduğunu ifade etmiştir.
Ayıp ihbarı, taşıma işinin gereği gibi yerine getirilmediği iddiası teknik incelemeyi gerektirdiğinden tarafların iddia ve savunmaları, sundukları deliller ve dosyadaki diğer bilgi ve belgeler, ilk bilirkişi raporuna itirazlar, incelenerek tarafların üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirip getirmedikleri, taşıma işinin gereği gibi yerine getirilip getirilmediği, hasarın kimden kaynaklandığı, hasardan kimin sorumlu olduğu, ayıp ihbarının süresi içinde yapılıp yapılmadığı, sigorta yapılıp yapılmadığı, davacının davacıdan alacağı olup olmadığı ve diğer talepleri ayrıca tarafların cevaplandırılmasını istedikleri diğer hususlar konusunda kara taşımacılığı (CMR) konusunda uzman bilirkişi ile önceki bilirkişiden rapor alınmış, hazırlanan 08/09/2020 tarihli bilirkişi raporunda bilirkişiler özetle davalı tarafça CMR 30 hükümlerine uygun bir ayıp ihbarının yapıldığından söz edilemeyeceği, taşıma sürecinin sonunda tespit edilen hasar ve sair zararlardan taşıma sürecinin gereği gibi yerine getirilmediğinin söylenemeyeceği, davacının taşıma bedeline hak kazandığı, meydana gelen hasarın gönderen sorumluluk alanında meydana geldiği, malın sigortalı taşınmadığı, davacının 1000,00 USD alacaklı olduğubelirtilmiştir.
Bilirkişi ek raporu taraflara tebliğ edilmiş davacı taraf sunduğu 22/09/2020 tarihli beyan dilekçesinde davacı tarafça yapılan ödemenin cari hesaptan mahsup edildiğini, dava konusu faturaya istinaden yapılmış bir ödeme bulunmadığını, BK 101 gereği davalı tarafça yapılan ödemeyi daha önce muaccel olan alacağa mahsup haklarını kullandıklarını, ek rapora bu yönüyle itiraz ettiklerini, ek raporun kalan kısımlarının ise iddialarını testeklediğini ifade etmiştir. Davalı taraf sunduğu 24/09/2020 tarihli beyan dilekçesinde davacı yanın taşıma fiilini gereği gibi yerine getirmediğini, bilirkişilerin tarafsız olmadığını, malların hurda haline geldiğini, bilirkişinin yorumlarını davacı lehine yaptığını, ayıp ihbarının süresinde ve gereği gibi yapıldığını ifade etmiştir.
Tarafların uyuşmazlık konusu dönemi kapsar BA/BS kayıtlarının celbi için …Vergi Dairesi Müdürlüğü ile … Vergi Dairesi Müdürlüğü’ne müzekkere yazılmış ve anılan kayıtları dosyamız arasına alınmıştır.
C. Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe
Huzurdaki dava itirazın iptali davasıdır. Dava dilekçesi ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde uyuşmazlığın davacı şirket ile davalı arasında taşıma sözleşmesi kapsamında tarafların edimlerini sözleşmeye uygun olarak ifa edip etmediği, bu nedenle davacının alacağının bulunup bulunmadığı, icra takibine yapılan itirazın haklı olup olmadığı, kötüniyet ve icra inkar tazminatlarının şartlarının oluşup oluşmadığı hususlarına ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.
Dilekçeler aşaması tamamlanmakla mahkememizin ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiştir. Dava şartlarına ilişkin eksik ve incelenmesi gereken ilk itiraz bulunmadığı anlaşıldıktan sonra tarafların sulh olma imkanı bulunmadığından uyuşmazlık noktaları belirlenip tahkikat aşamasına geçilmiş, deliller toplanıp bilirkişi raporu alınmak suretiyle sonuca gidilmiştir.
Yapılan yargılama, toplanan deliller, tarafların dilekçe ve beyanları ile duruşma esnasındaki sözlü açıklamaları, davalının icra dairesine sunduğu itiraz dilekçesi hep birlikte değerlendirildiğinde, taraflar arasındaki ticari ilişkinin varlığına dair bir ihtilaf bulunmadığı anlaşılmaktadır. Davalı itiraz dilekçesinde ilişkinin bulunmadığına dair bir savunma ileri sürmemekte, davacı alacaklıya borçlarının bulunmadığı ifade etmektedir.
TTK’nın 18. maddesinde tacir olmanın hükümleri arasında sayılan yükümlülüklerin biri de kanun hükümleri uyarınca gerekli ticari defterleri tutmaktır. Defter tutma yükümlülüğü Kanunun 64. maddesinde ayrıca düzenlenerek her tacirin, ticari defterleri tutmak ve defterlerinde ticari işlemleriyle ticari işletmesinin iktisadi ve mali durumunu, borç ve alacak ilişkilerini ve her hesap dönemi içinde elde edilen neticeleri, bu kanuna göre açıkça görülebilir bir şekilde ortaya koymak zorunda olduğu belirtilmiştir.
Her iki tarafın da tacir olması nedeni ile 06/12/2019 tarihli celsede tarafların ticari defterleri üzerinde inceleme yapılmasına, tarafların inceleme gün ve saatinde ticari defterlerini incelemeye esas olmak üzere HMK 222 gereği sunmasına, bu süre içerisinde gereği yerine getirilmediği takdirde bu delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağının taraflara ihtarına karar verilmiştir.
Bilirkişi tarafından hazırlanan raporda davacı ile davalı arasında dava konusu fatura dışında cari hesaptan kaynaklanan başka bir ilişki olduğu ve bu ilişkinin de devam ettiği ifade edilmiştir. Gerçekten de davacı ile davalıya ait 2018 ve 2019 yılına ait defterleri incelendiğinde taraflar arasında dava konusu taşıma işi dışında cari hesap ilişkisi bulunduğu, davacı defterlerine göre davacı yanın davalı yandan 11/03/2019 (takip itibariyle ) 2.600,00 USD alacaklı olduğu, huzurdaki davanın 1.600,00 USD değerindeki 11/10/2018 tarihli faturaya istinaden ikame edildiği, davalı tarafça davacı yana 14/05/2019 tarihinde 1.600,00 USD’lik bir ödeme yapıldığı anlaşılmaktadır. Özetle, davacının davalıdan dava konusu faturadan evvel cari hesaba istinaden de alacaklı olduğu anlaşılmaktadır. Yargılamada itirazlar iki başlık altında toplanmaktadır. İlki yapılan ödemenin hangi borca istinaden yapıldığına ilişkin ihtilaf diğeri ise ayıplı ifaya dair usulüne uygun yapılmış bir ihbar bulunup bulunmadığıdır.
Türk Borçlar Kanunu’nun 101. Maddesine göre “Birden çok borcu bulunan borçlu, ödeme gününde bu borçlardan hangisini ödemek istediğini alacaklıya bildirebilir.” Aynı kanunun devam eden maddesine göre “Kanunen geçerli bir açıklama yapılmadığı veya makbuzda bir açıklık bulunmadığı durumda ödeme, muaccel borç için yapılmış sayılır.” Davalı tarafça yapılan ödemenin hangi borca istinaden yapıldığı ifade edilmediği gibi yargılama sırasında da davalı tarafça bu ödemeye ilişkin cevap dilekçelerinde herhangi bir beyanda bulunulmamıştır. İlk defa bilirkişi raporu ile ortaya çıkan bu ödemeye dair davalı tarafça ilk defa aldırılan son bilirkişi raporuna istinaden sunulan itiraz dilekçesinde cari hesaptan kaynaklanan alacak hakkı olarak bahsedilmekle bu ödemenin cari hesaba istinaden ödendiği anlaşılmaktadır.
Tartışılması gereken bir diğer husus da davacının ayıplı ifada bulunup bulunmadığı, davalının ayıp ihbarında bulunup bulunmadığıdır. Lojistik, taşıma ve sigorta uzmanı bilirkişi tarafından hazırlanan raporda sunulan fotoğraflar ve e-posta yazışmalarının hasarı teyit etmekle birlikte hasarın taşıma sırasında meydana geldiğini ispat etmediğini, davacının taşıma işini gereği gibi yerine getirdiğini, meydana gelen hasarın taşıma sırasında meydana geldiğinini ispata muhtaç olduğunu, dosyadaki mevcut delillerin bu hasarın ambalaj, yükleme boşaltma kaynaklı olduğunun gözlendiğini ifade etmiştir. Beylece davacının edimini ayıplı ifa ettiğine dair davalı taraf itirazının dosyaya uymadığı kanaati oluşmuştur.
Son tahlilde davacı tarafın taşıma işini ayıplı olarak gerçekleştirdiğine ilişkin delil bulunmaması, davalının takipten sonra 1.600,00 USD ödeme yapması, davalı tarafça bu ödemenin hangi borç için yapıldığına dair kayıt olamaması ve son sunulan itiraz dilekçesinde cari hesaba istinaden alacak hakkı doğduğu ifade edildiğinden ödemenin cari hesaba istinaden yapıldığına dair kanaat oluşması nedeniyle davalı tarafça yapılan ödemenin 1.000.00 USD tutarının eski borca mahsup edildiği kabul edilerek bu miktar düşüldükten sonra kalan 600,00 USD’lik kısmının dava konusu borçtan düşülmesi ile kalan 1.000.00 USD yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir. 600,00 USD’lik kısmın yapılan havale ile ödenmiş olması karşısında davacının bu miktar üzerinden dava açmasında hukuki yararı bulunmadığından bu miktar yönünden davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmiştir.
Bu noktada icra takibine konu edilen faize değinmek gerekir. Türk ticaret Kanunu’nun 10. Maddesine göre “Aksine sözleşme yoksa, ticari bir borcun faizi, vadenin bitiminden ve belli bir vade yoksa ihtar gününden itibaren işlemeye başlar.” Davacı tarafça davalıya takip öncesi herhangi bir ihtarname çekilmediği anlaşılmaktadır. Bu durumda takip öncesi faiz istenemeyeceğinin kabulü gerekir. (Kesin vade olmadığı gibi temerrüde düşüren ihtarname de çekilmeden icra takibi yapılmış ise takip tarihinde temerrüt gerçekleşir. (11.12.1957 tarih 17/29 sayılı İçihadı Birleştirme Kararı) Temerrüde esas icra takibi de bulunmuyorsa dava tarihinde temerrüt gerçekleşir.) Bu nedenle davacının takip öncesi faize ilişkin talebinin de reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davacının davasının KISMEN KABUL KISMEN REDDİ İLE;
A-Davalının İstanbul … İcra Müd. … Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın 1.000,00 USD asıl alacak yönünden iptaline, bu alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine,
B- 29,04 USD takip öncesi faiz yönünden takip öncesi temerrüt oluştuğuna dair dosyamıza yansıyan herhangi bir belge bulunmadığından talebin REDDİNE,
C- Takip sonrası dava öncesi ödendiği anlaşılan 600,00 USD ve bu alacağa yürütülen 20,27 USD faiz yönünden davanın hukuki yarar yokluğu nedeni ile reddine, ancak bu miktar üzerinden hesaplanan icra vekalet ücreti yönünden itirazın iptaline,
2-Hükmolunan alacağın dava tarihindeki güncel kur üzerinden TL karşılığı üzerinden hesaplanan %20 icra inkar tazminatı olarak 1.148,32 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gereken 391,41-TL harçtan peşin alınan 115,07-TL harcın mahsubu ile bakiye 276,34-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından dava açılırken yatırıldığı anlaşılan 159,47 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 1.500 TL bilirkişi ücreti, 87,40 TL tebligat ve posta masrafı olmak üzere toplam 1.587,40 TL yargılama giderinden kabul-red oranına göre hesaplanan 962,46 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6100 sayılı HMK.nun 326/2 maddesi gereğince bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı lehine hüküm tarihindeki A.A.Ü.T. Uyarınca hesaplanan 4.080,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı lehine hüküm tarihindeki A.A.Ü.T. Uyarınca hesaplanan 3.720,54 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Dava açılmadan evvel sonradan haksız çıkan taraftan alınmak üzere suç üstü ödeneğinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin kabul red oranına göre 519,67-TL davacıdan 800,33-TL nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
9-Kullanılmayan gider avansının hükmün kesinleşmesi halinde ödeyen tarafa iadesine,
İlişkin, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi, verilen karar usulen okundu anlatıldı. 08/12/2020
Katip …
E-imzalıdır

Hakim …
E-imzalıdır

TASHİH ŞERHİ
Mahkememizce 08/12/2020 tarihli celsede verilen kararda dava değeri USD yerine EURO olarak belirtilmiş, bu husus karar tefhim edildikten sonra fark edilmiştir. 6100 sayılı HMK’ya göre “Hükümdeki yazı ve hesap hataları ile diğer benzeri açık hatalar, mahkemece resen veya taraflardan birinin talebi üzerine düzeltilebilir. Hüküm tebliğ edilmişse hâkim, tarafları dinlemeden hatayı düzeltemez.” İcra takibi, taraf dilekçeleri ve ticari defterlerde taraflar arasındaki ilişkinin USD para birimi olmasına rağmen kararımızda para birimi olarak sehven EURO yazılmasının açık hata olduğu açıktır. Henüz karar tebliğ edilmeden farkına varılan bu hatanın gerekçe yazım aşamasında resen giderilmesi mümkün olduğundan kararda belirtilen EURO ibareleri USD birimi olarak değiştirilmiş, ve bu değişiklikten kaynaklanan açık hesap hatası olan icra inkar tazminatının da hükmolunan para biriminin dava tarihindeki güncel kur üzerinden TL karşılığı üzerinden hesaplanan %20 icra inkar tazminatı olarak 1.148,32 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine dair karar verilmiş hüküm bu haliyle tahsis edilmiştir.