Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/305 E. 2020/567 K. 11.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/305 Esas
KARAR NO : 2020/567
DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/09/2019
KARAR TARİHİ : 11/11/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile: “Davacı Bankanın … Şubesince, kredi borçlusu … SAN. TİC. LTD.ŞTİ. ile imzaladıkları 24.10.2014 tarihli 1.000.000,00-TL. Bedelli ve 15.11.2016 tarihli 1.000.000,00-TL. bedelli kredi sözleşmelerine istinaden kredi kullandırılmış olduğunu, davalı/borçlu …’nun, işbu kredi sözleşmelerini müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzalamış olduğunu, borçtan müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla sorumlu olduğunu, borçluların kredi koşullarına uymaması, borcun zamanında ödenmemesi nedeni ile …. Noterliğinin 13.12.2018 tarih, … yev. Nolu ihtarnamesi keşide edilerek, kredi hesabı 12.12.2018 tarihi itibariyle 1.020.099,54-TL NAKİT, 105.600,00-TL GAYRİNAKİT olmak üzere toplam 1.125.699,54 TL üzerinden kat edildiğini ve borcun muaccele kılındığını, ancak, söz konusu ihtarlara rağmen borç ödenmediğinden tüm borçluların temerrüde düştüğünü, taraflar arasında akdedilen 24.10.2014 tarihli 1.000.000,00-TL. bedelli ve 15.11.2016 tarihli 1.000.000,00-TL. bedelli kredi sözleşmelerinin 5.1.maddesi ile delil anlaşması yapılmış olduğunu, borçluların Banka kayıtlarının esas alınacağını kabul ettiğini, Davacı Banka’nın defter ve kayıtları üzerinde yaptırılacak bilirkişi incelemesi sonucu alacaklarının varlığı, miktarı ve itiraz eden borçluların itirazlarındaki haksızlığının sabit olacağını, davalı borçlular tarafından ihtara rağmen borcun ödenmemesi sebebiyle davacı tarafından … Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/… D. İş sayılı dosyası ile ihtiyati haciz talebinde bulunulduğunu, … Asliye Ticaret Mahkemesinin kabul kararının icraya koyulduğunu, daha sonra …. İcra Müdürlüğünün 2019/… E. Sayılı dosyası ile esas takibe geçildiğini, iş bu takibe karşı borçlular tarafından yapılan itirazın hiçbir hukuki dayanağı bulunmadığını, tamamen icra takibi sürecini uzatmak amaçlandığını, davalılar tarafından … İcra Müdürlüğü’nün 2019/… E. Sayılı dosyasına yapılan itirazın haksız ve kötü niyetli olduğunu, davacı bankanın alacağını tahsil etmesinin sürüncemede bırakılmak istendiğini” belirterek itirazın iptaline ve davalılar aleyhinde alacağın %20 sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili Cevap Dilekçesinde; “Davacı bankanın akdettiği sözleşmelerin genel işlem koşulu niteliğinde haksız hükümler içerdiğini, ayrıca kefalet sözleşmesinin geçerlilik şartlarına haiz olmadığını, bu hükümlerin kefil sıfatını haiz davalı bakımından hüküm doğurmayacağından işbu davanın reddinin gerektiğini, usule ilişkin olarak; davacı yanın takip talebine konu ettiği alacakların, maddi gerçekle örtüşmediğini ve zamanaşımına da uğradığını, kefalet sözleşmelerinin şekil şartlarını düzenleyen TBK m.583 hükmüne göre kanun koyucu kefalet yükümlülüğü altına giren kişilerin müteselsil kefil olması halinde bu sıfatla yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla ve açıkça belirtmesinin şart koşulduğunu, davacı yanın sunmuş olduğu ve müvekkil … tarafından imzalanan Kredi sözleşmesinde ise bu hususun yalnızca banka tarafından düzenlenen metnin yanına “müteselsil” yazılmak suretiyle ihlal edilmiş olduğunu, davalının kefil olduğunu belirtir örtülü veya açık herhangi bir ifade kullanmaksızın davacı bankanın önceden hazırlayıp kullandığı matbu ve bilgisayar çıktısı sözleşmeyi imza etmiş olduğunu, sözleşmenin hiçbir sayfasında “Müteselsil Kefilim” ifadesi yer almadığını, bu sebeple ilgili kefalet sözleşmesinin Kanun Koyucunun öngördüğü şekil şartını sağlamadığından davanın reddi gerektiğini, dava dilekçesinde delil olarak gösterilen evrakın, icra takibi dosyasında da yer almadığını, davacı yanca talep edilen faiz oranı ve miktarının açıkça usul ve yasaya aykırı olduğunu, hem takip, hem dava sırasında hiçbir evrak sunmamış olan davacı yanın, açıkça iddia ve savunma haklarını kısıtladığını, davacı yanın, icra takibi ve itirazlarının iptaline ilişkin taleplerinde kötü niyetli olduğunu, haksız davanın reddinin, usul ve yasa gereği olduğunu, davacı yan ile davalılar arasında geçerli bir Genel Kredi Sözleşmesi imza edildiğine ilişkin bir belge bulunmadığını, davacı yanın sözde alacaklarına mesnet olduğu iddiası ile dilekçesinde yer vermiş olduğu GKS lere, sair sözleşmelere ve içeriklerine itiraz ettiklerini, davalıların davacı yana herhangi bir borcu olduğunun, dosya münderecatı kapsamında ispat edilememiş olduğunu, bu haliyle iddia edilen alacak kalemlerine açıkça itiraz ettiklerini, davacı bankanın asıl borçluyla akdettiği sözleşmelerin genel işlem koşulu niteliğinde haksız hükümler içerdiğini, bu hükümlerin davalı bakımından hüküm doğurmayacağından işbu davanın reddi gerektiğini, genel kredi sözleşmelerinin bankaların farklı taraflarla imzalamak üzere önceden hazırlamış oldukları ve çoğunlukla yalnızca güçlü taraf olan bankaların lehine hükümler içeren sözleşmeler olduğunu, sözleşme bütün olarak değerlendirildiğinde işbu sözleşmenin genel işlem şartlarıyla dolu sözleşmelerden olduğunu, sözleşmenin genel işlem koşulu niteliğindeki haksız hükümlerinin iptaliyle davanın reddi gerektiğini” beyanla davanın reddi ile akip talebindeki alacağın %20’sinden az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İcra dosya aslı, kredi sözleşmesi ve hesap özetleri, hesap kat ihtarı ve tebliğ belgeleri, kefalet senetleri dosyamız arasında alınmış ve incelenmiştir.
Tarafların sunduğu delillerle birlikte dosyamız bilirkişiye verilmiş, alınan kök rapora itiraz üzerine ek rapor alınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklı nakdi ve gayri nakdi kredilerin tahsili istemli icra takibine yapılan itirazın iptaline ilişkindir.
Dava …, diğer davalı asıl borçlunun yetkilisidir.
Savunmalar, zaman aşımı, genel işlem koşulu itirazı, kefaletin geçersizliği ve faizin fahiş olması noktalarında yoğunlaşmaktadır.
Kredi sözleşmesinden kaynaklanan dava, sözleşmeye ilişkin 10 yıllık zaman aşımına tabi olup, bu süre dolmadığından bu itiraz mahkememizce red edilmiştir.
Kefalet sözleşmesinin geçersizliğine ilişkin iddianın yersiz olduğu, TBK’nda belirtilen tüm zorunlu unsurları içerdiği görülmüş ve bu itiraza itibar edilmemiştir.
Taraflar tacir olup, kullanılan genel kredi sözleşmesinin önceden hazırlanmış olması tek başına genel işlem koşulu niteliğini vermeyecektir. Kredi veren bankaların üstlendiği risk itibarıyla alacağını güvenceye almak için lehine olan hükümleri sözleşmeye koyması kaçınılmazdır. Davalı, dilerse başka bir finans kurumundan kredi alabilecekken davacı banka ile sözleşme imzalaması, davacının sağmadığı avantajdan kaynaklandığı kabul edilir. Bu nedenle, davalıların bu savunmasına itibar edilmemiştir.
Usule ilişkin itirazlar yersiz görüldüğünden, işin esasına girilmiştir. Yapılan incelemede, davacının 612.279,79TL asıl alacak, 44.201,41TL işlemiş faiz ve 2.210,07TL BSMV üzerinden asıl alacak ve 81.150,00TL gayrinakdi kredi riski için takip yaptığı, süresinde itiraz üzerine takibin durduğu ve işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır.
İcra takibinde borçlu olan dava dışı … yönünden itiraz süresinde olmadığı gerekçesiyle takibin devam ettiği ve dava konusu edilmediği anlaşılmıştır.
Takip talebinde, asıl alacak ve nakde dönüşmesi halinde gayri nakdi alacak için talep edilen temerrüt faiz oranının %57 olarak talep edildiği görülmüştür.
Bilirkişi tarafından sunulan ek rapora göre, davacının talebinin yerinde olduğu, temerrüdün 19/12/2018 tarihinde oluştuğu bildirilmiş ancak sözleşmenin 4.2. Maddesinde belirtilen faiz oranına ilişkin hükme rağmen akdi faiz oranı olan %16,08, temerrüt faiz oranı olarak kabul edilmiş, gayri nakdi kredi yönünden açık hüküm bulunmadığı gerekçesiyle %9, yani yasal faiz oranı olması gerektiği bildirilmiştir.
Her ne kadar bilirkişi, açık sözleşme hükmüne rağmen cari faiz oranını temmerrüde de baz almış ise de bilirkişinin bu değerlendirmesi hatalı görülmüş ve mahkememizce resen düzeltilebilir olması nedeniyle oranlama ile hesap yapılmıştır. Çünkü, sözleşmenin 4.2. Maddesinde açıkça, temerrüt fazinin akdi faiz oranının %100 fazlası olacağı belirtilmiştir. Bilirkişi tarafından akdi faiz doğru bir şekilde %16,08 olarak belirlendiğine göre, temmürt faizinin %32,16 olması gerekmektedir. Bu faiz oranı, hem mevcut nakdi kredi alacağı için, hem de nakde dönüşmesi halinde gayri nakdi kredi için uygulanması gerekir. Sözleşmede, her türlü alacak için ön görülmüş temerrüt faizi, cari akdi faiz oranının %100 fazlası olacağına ilişkin hüküm, aksine düzenleme olmadığı için, nakde dönüşecek gayri nakdi alacaklar için de uygulanmalıdır.
Mahkememizce yapılan bu hesaplamaya göre, asıl alacak 612.279,79TL, hesap kat ihtarından temerrüde kadar işlemiş akdi faiz 269,71TL, BSMV 13,49TL, işlemiş temerrüt faizi 77.137,68 TL, BSMV 3.856,88TL olmak üzere toplam 693.496,45TL nakdi ve 81.150,00TL teminat bedeli olan gayri nakdi risk alacağı olduğu ve bu miktarların davacının talep ettiği miktarın altında kaldığı, bu durumda talebin haklı olduğu ve davanın kabulü gerektiği anlaşılmıştır. Ancak, talep edilen temmerrüt faizi sözleşmedekinden yüksek olduğundan, sözleşme ile belirlenen yıllık %32,16 oranında temerrüt faizi uygulanması gerekmiştir.
Açıklanan nedenlerle, alacak kalemleri yönünden dava haklı ve itiraz haksız olup, alacak da likit olduğundan, davanın temerrüt faiz oranı yönünden kısmen reddi ile, diğer alacaklar yönünden kabulüne, davalının takdiren %20 oranında icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar vermek gerektiği vicdani kanaat hasıl olmuş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davacının davasının KISMEN KABULÜ ile, davalıların … İcra Müdürlüğünün 2019/… Esas sayılı takip dosyasına yönelik itirazının asıl alacak ve işlemiş faizler yönünden İPTALİNE, takibin devamına,
Asıl alacak olan 612.219,79TL’ye ve gayrinakdi kredilerin ise nakde dönüşmesi halinde nakde dönüştüğü tarihten itibaren yıllık %32,16 oranında faiz uygulanmasına, davacının geri kalan faiz oranına ilişkin talebinin reddine,
2-Davalı itirazında haksız ve alacak likit olduğundan takdiren %20 üzerinden hesaplanan 131.726,25TL icra inkar tazminatının davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gerekli 44.991,12TL harçtan, peşin alınan 11.247,78 TL harcın mahsubu ile bakiye kalan 33.743,34 TL’nin davalılardan müteselsilen alınarak hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafın yatırmış olduğu 11.247,78 TL peşin harcın davalılardan müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine,
5-Davacının yapmış olduğu harç posta müzekkere masrafı toplam 1.115,90 TL’nin davalılardan müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine,
6-Dosyada artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
7-)Davacı yargılamada kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden 2020 yılı AAÜT’ne göre tespit olunan 54.039,06 TL vekalet ücretinin davalılardan müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine,
8-)Davalılar yargılamada kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden 2020 yılı AAÜT’ne göre red edilen faiz oranı baz alınarak tespit olunan 3.400,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara eşit oranda ödenmesine,
İlişkin, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 11/11/2020

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır