Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/297 E. 2019/191 K. 16.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/297
KARAR NO : 2019/191

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/09/2019
KARAR TARİHİ : 16/12/2019

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin dünya enerji ve petrol piyasasının en önemli oyuncuları arasında yer alan … Grubu’nun iştiraki şirketler olan, ülkemiz akaryakıt ve otogaz dağıtım pazarında önemli yeri olan şirketlerden olduğunu, müvekkili ile davalı şirket arasında Ordu ili, Merkez ilçesi, …Mah., … pafta no,…Ada no,… parselde kayıtlı taşınmaz üzerindeki akaryakıt ve otogaz istasyonunun…markası altında işletilmesi ile ilgili olarak karşılıklı taahhüt belgeleri imzalandığını, davalının taahhüt ettiği halde müvekkilinden satın almadığı ürün miktarını, sözleşme yıllarına ve ton başına gösterir şekilde tablo şeklinde sunulduğunu, davalının taahhütname ile eksik satın aldığı her bir ton başına 100 USD kar mahrumiyeti ödemeyi üstlendiğini, davalının müvekkilinden ödünç (ariyet) olarak verdiği ekipmanların bir kısmını iade etmediğini, sonuç olarak ayrıntılı olarak açıklanan nedenlerle; eksik akaryakıt ürün alımından kaynaklanan, 421.711 USD’nin şimdilik 1.000 USD’lik kısmı ve eksik otogaz ürün alımından kaynaklanan 117.140 USD’nin şimdilik 1.000 USD’lik kısmı ile ariyetlerin iade alınması esnasında yapılan masraflara karşılık olarak oluşan cari hesap alacağı olan 24.894,17 TL’nin davalıdan alınarak müvekkiline verilmesini, müvekkiline yapılacak döviz cinsinden olan ödemelerin, ödeme tarihindeki TCMB döviz satış kuru dikkate alınarak ve 13.04.2016 tarihinden itibaren işleyecek bir yıllık krediler için geçerli libor faizi ile birlikte ödenmesine, müvekkiline yapılacak TL cinsinden ödemenin arabuluculuk tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalı yana yükletilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı yandan tahsil edilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı yanın hem belli miktarda ürün satın alma taahhüdü doğrultusunda istemde bulunduğu kar kaybı alacağı hem de cari hesap alacağı iddiaları zamanaşımına uğramış olup alacak istemlerine yönelik zamanaşımı definde bulunduklarını, davanın zamanaşımı defileri doğrultusunda esastan reddini talep ettiklerini, davalı “…Koll. Şti (Bayii)”, ile davacı “… A.Ş.” arasında 25.01.2012 tarihinde bir nüsha olarak imzalanan “…” ile taraflar arasında istasyon işletilmesi şartlarını içeren 22.12.2006 tarihli eski …Bayilik Sözleşmesi’nin sona erdiğini (protokol m.2.1) ve bu protokol doğrultusunda taraflar arasında 5 yıllık yeni bayilik sözleşmesinin yürürlüğe girdiğini, Protokolün 3.a maddesi gereği bayilik süresi 5 yıl ile sınırlandırılmış olup sözleşmenin 25.01.2017 tarihinde sona ereceğinin belirtildiğini, bu madde hükmü gereği davacı… A.Ş.’nin taşınmazlar üzerindeki intifa hakkı süresi de 25.01.2017 tarihinde sona erecek şekilde tapuda kısaltılarak gerekli düzeltme yapıldığını, Protokolün 2.2. maddesinde geçen eski bayilik sözleşmesinin … A.Ş. (Akpet) isimli dağıtım şirketi ile yapıldığını, bu şirket … A.Ş. tarafından tüm varlıkları ile satın alındığı için EPDK mevzuatı gereği bayiliklerinin tüm hak ve vecibeleri ile sözleşme süresince bu şirket ile devam ettiğini, davacı… ile bir nüsha olarak ve aslı davacı şirkette olan 25.01.2012 tarihinde imzalanan bu protokol gereği taraflar arasındaki akaryakıt bayilik sözleşmesi bu protokolün 2.4 maddesi gereği “sözleşme, intifa, ipotek ve protokoller”, tüm sonuçlarıyla 25.01.2017 tarihinde sona erdiğini, bu sözleşmeye bağlı olan ve davacı …AŞ. Grubuna bağlı …AŞ. İle imzalanmış olan Standart … bayilik sözleşmesi de 15.01.2017 tarihinde sona erdiğini, sözleşme sona erdikten sonra müvekkili şirket taşınmazlarında davacı şirket lehine öngörülmüş ipoteğin kaldırılması isteminde bulunulduğunu, davacı şirket tarafından talep karşılanmadığından Ordu … Asliye Hukuk Mahkemesinin… E. sayılı davası açılmış olup ilgili davanın konusu “taraflar arasındaki sözleşmeden kaynaklı davalı şirketin davacı şirkete herhangi bir borcunun bulunmadığının tespiti ile ipoteğin kaldırılması istemi olduğunu, HMK m. 114/1-ı bendinde “Aynı davanın, daha önceden açılmış ve halen görülmekte olmaması,” olumsuz dava şartı olarak düzenlendiğini, nitekim Ordu … Asliye Hukuk Mahkemesinin… E. sayılı davanın tarafları ile mahkememiz dosyasının taraflarının aynı olduğunu, aynı şekilde her iki davanın da konusu; taraflar arasında mevcut sözleşmeden kaynaklı alacak- borç iddiası olduğunu, yani borçsuzluğun tespiti ve ipoteğin fekki talepli davası olduğunu, çelişkili davranış yasağına aykırılık söz konusu olduğunu, yetki itirazlarının bulunduğunu, mahkememizce yetkisizlik kararı verilerek dosyanın yetkili Ordu Mahkemelerine gönderilmesine karar verilmesi gerektiğini, bekletici mesele yapılması gerektiğini, davacı şirkete müvekkili şirketin ne kar mahrumiyeti ne de cari hesap alacağı olmak üzere herhangi bir borcunun bulunmadığını, davacı tarafa dava konusu sözleşmelerle kurulmuş “…bayiliği” ile ilgili olarak müvekkillerinin borcunun olmadığı hususunun davacı yanın ikrarı ile de sabit olduğunu, sonuç olarak açıklanan nedenlerle; öncelikli olarak iş bu davada HMK m. 12 gereği yetkili mahkeme sözleşmeye konu taşınmazların bulunduğu mahal mahkemesi olan Ordu Mahkemeleri olup dosyanız hakkında yetkisizlik kararı verilmesi ile dosyanın yetkili Ordu Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesini, davanın olumsuz dava şartlarından olan derdestlik dava şartı gereği usulden reddini, mahkememiz aksi kanaatte ise mahkememiz dosyası yönünden şu an taraflar arasında derdest Ordu … Asliye Hukuk Mahkemesinin (Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla )…E. sayılı dosyasının bekletici mesele yapılmasını, davanın zaman aşımı defileri doğrultusundan reddini, davacı yanın TTK m. 94/2 ve 98/2 hükmü ile yasal olarak sabit olduğu üzere herhangi bir hak ve alacağı bulunmadığından davanın esastan reddi ile yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava; taraflar arasında bağıtlanan akaryakıt istasyonu bayilik sözleşmesi uyarınca mahrum kalındığı belirtilen kar kaybı ve cari hesap alacağının tahsiline karar verilmesi istemine ilişkindir.
Mahkememizce davanın basit yargılama usulüne göre yürütüleceği tensip zaptı ile belirlendikten sonra 21/11/2019 tarihinde ön inceleme duruşmasının yapılmasına karar verilmiştir.
Belirtilen tarihte yapılan duruşmada: Davacı vekili davalının itirazlarının reddine karar verilmesini, bilirkişi incelemesi yapılmasını; davalı vekili ise taraflar arasında Ordu … Asliye Hukuk Mahkemesi’ nin … Esas numarası ile aynı bayilik sözleşmesine dayalı olarak dava açıldığını, bu davada kendilerinin davacı sıfatında yer aldığını, aynı sözleşme ilişkisinden kaynaklanan dava bulunduğundan davanın öncelikle usulden reddine, mahkeme aksi kanaatte ise iş bu dosyanın bekletici mesele yapılmasını, davada ipotek altına alınan bir taşınmaz söz konusu olduğundan kesin yetki hali söz konusu olduğunu ve yetkisizlik kararı verilmesini ayrıca davanın zaman aşımından reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce Ordu … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası UYAP üzerinden celp edilmiş, incelenmesinde; davanın eldeki davaya konu aynı sözleşme olduğu konusunda ihtilaf bulunmayan akaryakıt istasyonu bayilik sözleşmesine dayanan borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi istemli menfi tespit ile ipoteğin kaldırılmasına ilişkin dava olduğu, davanın derdest olduğu, davacılarının…, …, … ile dosyamız davalısı … Kollektif Şirketi; davalının … A.Ş. olduğu görülmüştür.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 166. maddesinde;
“(1)Aynı yargı çevresinde yer alan, aynı düzey ve sıfattaki Hukuk Mahkemelerinde açılmış davalar aralarında bağlantı bulunması durumunda davanın her aşamasında talep üzerine veya kendiliğinden ilk davanın açıldığı mahkemede birleştirilebilir. Birleştirme kararı 2. davanın açıldığı mahkemede verilir ve bu karar diğer mahkemeyi bağlar.”
(2)Davalar, ayrı yargı çevrelerinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış ise bağlantı sebebiyle birleştirme ikinci mahkemenin açıldığı mahkemeden talep edilebilir. Birinci davanın açıldığı mahkeme, talebin kabulü ile davaların birleştirilmesine ilişkin kararın kesinleşmesinden itibaren, bununla bağlıdır.”
düzenlemesi yer almaktadır.
Somut olayda yukarıda incelenen Ordu … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin…Esas sırasında kayıtlı davada; dosyamız davalısının anılan bayilik sözleşmesi uyarınca dosyamız davacısına borçlu olmadığının tespitine ve taşınmaz üzerine konulan ipoteğin fekkine karar verilmesini istediği, eldeki davada ise davacının aynı sözleşmeye dayanarak alacaklı olduğu iddiası ile kar kaybı ve cari hesap alacağınını davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
Davalının, Ordu Asliye Hukuk Mahkemesi nezdinde açılan davadan sonra mahkememizde açılan davanın derdestlik teşkil ettiği ve usulden red kararı verilmesi yönündeki talebi; Ordu … Asliye Hukuk Mahkemesi’nde ikame edilen davada mahkememiz dosyasından farklı olarak gerçek kişilerin de davacı olarak yer alması ile birlikte Yargıtayın menfi tespit davası ile alacak davasının birlikte derdestlik teşkil etmeyeceği yönündeki yerleşik içtihatları uyarınca( Yargıtay 13.Hukuk Dairesi’ nin 21/03/2019 tarih 2016/11378 E., 2019/3744 K. Sayılı kararı) kabul edilmemiş ve 21/11/2019 tarihli duruşmada dava şartlarının tam olduğu yönündeki mahkememiz tespit ve kararında değişikliğe gidilmemiştir.
Davalının, 16/12/2019 tarihli karar celsesinde mahkememizde açılan davanın bekletici mesele yapılması ya da davaların birleştirilmesi yönündeki talebinin incelenmesinde ise; taraflar arasındaki uyuşmazlığın aynı akaryakıt bayilik sözleşmesinden doğması nedeni ile biri hakkında verilecek olan hükmün diğerini de etkileyecek olması, aynı sözleşmeden kaynaklanan hukuki ihtilaf nedeni ile birden fazla mahkemede dava görülmekte ise bunların birleştirilmesi gerektiği yönündeki Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’ nin 18/11/2019 tarih 2019/2717 E., 2019/4659 Karar sayılı ile diğer yüksek mahkeme kararları ayrıca davanın bekletici mesele yapılması yargılamanın gereksiz yere sürüncemede kalması sonucunu doğuracağı gibi devam edilmesi halinde ise birbirine aykırı hükümler verilmesi ve ayrı ayrı bilirkişi raporları alınması ile fazladan yargılama gideri yapılmasına yol açacağı, hakimin bir görevinin de gereksiz yargılama giderine yol açmadan yargılamanın en kısa sürede sonuçlandırılması olduğu hususları birlikte değerlendirildiğinde aralarında hukukî ve fiilî bağlantı bulunan her iki davanın birlikte görülmesinin usul ekonomisine uygun olduğu anlaşılmakla HMK’nın 166. maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerektiği kanaatine varılmıştır.
K A R A R : Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Mahkememiz dosyası ile Ordu … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası arasında şahsi, fiili ve hukuki irtibat bulunması nedeniyle her iki dava dosyasının HMK 166. Maddesi uyarınca BİRLEŞTİRİLMESİNE,
2-Mahkememiz dosya esasının birleştirme nedeni ile kapatılmasına, kararın kesinleşmesi halinde yargılamanın Ordu… Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası üzerinden yürütülmesine,
3-Harç ve diğer yargılama giderlerinin, kararın kesinleşmesi halinde ilgili mahkemesince değerlendirilmesine,
Dair; tarafların yüzlerine karşı HMK’nın 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu karar verildi.16/12/2019

Katip
¸

Hakim
¸