Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/261 E. 2020/14 K. 13.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/261 Esas
KARAR NO : 2020/14 Karar

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 13/09/2019
KARAR TARİHİ : 13/01/2020
Mahkememizde görülmekte olan tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkillerinin murisi …bakasından iki ayrı tüketici kredisi kullandığını, bu krediler nedeniyle de 2 adet hayat sigortası poliçesi davalı tarafından düzenlendiğini, müvekkillerinin murisi …’nun 12/03/2019 tarihinde koah hastalığına bağlı solunum yetmezliğinden dolayı vefat ettiğini, vefat nedeniyle poliçelerdeki riziko gerçekleştiğini ve müteveffanın murisleri davalı sigorta firmasından gerçekleşen rizikoya bağlı olarak poliçe teminatının yerine getirilmesini talep ettiklerini, davalı sigorta firması müteveffanın kanser hastalığı nedeniyle ölmüş olması nedeniyle teminat kapsamına alınmadığını belirterek ödeme yapmayı reddettiklerini, doktor raporlarında da görüleceği üzere …’nun kanser nedeniyle vefat etmediğini, solunum yetersizliği nedeniyle vefat ettiğini, davalı sigorta firmasının ödeme yapmamak adına solunum yetmezliği olan ölüm nedeninin kansere bağlamasının kabul edilebilir olmadığını, …nun 2009 yılında bağırsak kanseri geçirmiş ve tamamen iyileştiğini, hasta için düzenlenmiş 05/02/2019 tarihli raporda 2009 yılında geçirdiği kanserle ilgili hiçbir bulguya rastlanmadığını, müteveffanın geçirmiş olduğu ve iyileştiği kanser hastalığının ölüme sebebiyet veren solunum yetmezliği ile hiçbir illiyet bağının olmadığını, bunun doktor raporlarıyla da sabit olduğunu, …’nun kanser olması ve tedavi edilmesinin üzerinden 10 yıla yakın bir sürenin geçtiğini ve ölüm nedeninin kanser olmadığını, 2009 yılında geçirdiği kansere bağlı olarak oluşmuş bir hastalık olmadığını, belirtilen nedenle fazlaya ilişkin talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydıyla 27.000,00 TL nin davalıdan tahsiline, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Uyuşmazlık konusu alacak ile ilgili T.C. … A.Ş ile müvekkili şirket arasında imzalanan …Sigorta Sözleşmesi kapsamında sigorta ettiren ilgili bankanın olduğunu, sigorta sözleşmesinden doğan hak ve alacakları talep etme hakkı da sigorta sözleşmesi uyarınca T.C …A.Ş’de olduğunu, Grup Kredi Hayat Sözleşmesi uyarınca, rizikonun gerçekleşmesi halinde de birinci derecede hak sahibi ve lehdar da ilgili banka olduğunu, sigortalı varislerinin anılan sözleşme kapsamında doğrudan sigorta tazminatına hak kazanmalarının mümkün olmadığını, sigorta tazminatı talep hakları da bulunmadığını, grup kredi hayat sigorta sözleşmesinin hak sahipliğine ilişkin maddesi uyarınca, hak sahibi sigortalının vefatı anındaki kredi borcu, faiz ve masraflarını geçmemek kaydı ile banka olduğunu, kredi ve krediye ait tüm borçlar düşüldükten sonra bakiye bir tutar kalması halinde bu tutarın kanuni varislere ödeneceğini, sigortalı tarafından imzalanmış bulunan … Sigorta Sertifikasında da birinci derece hak sahibinin sigortalının vefat anındaki kredi borcu, bu borca ait faiz ve yasal masrafları geçmemek kaydı ile T.C …A.Ş olduğu kabul edildiğini, davacılar murisi, kullanmış olduğu 2 adet Tüketici Kredisi sonrasında, şirket ile diğer davalı banka arasında imzalanan …Hayat Sözleşmesi kapsamında sigorta kapsamına dahil edildiğini, sigortalı muristen sigorta kapsamına alınmasından önce her iki kredi sözleşmesinin imzalanmasını takiben sigorta işlemlerinin başlatıldığını ve kendisine ‘… Sigorta Bilgilendirme Formu’ verildiğini, bu bilgilendirme formu ile sigortalıya, sigortanın konusu, kapsamı, dikkat edilmesi gereken hususlar, yanlış sigorta uygulamaları, beyan yükümlülüğü vb. konularda bilgi verildiğini, Bilgilendirme Formu Sonrası sigortalıdan sağlık durumuna ilişkin beyanlarını da içeren ‘Sigorta Talep ve Sağlık Beyan Formu’ alındığını, iş bu sigorta talep ve sağlık beyan formunda davacılar murisi tarafından kanser hastalığına ilişkin sorulan;”Halen devam eden veya sona eren kanser hastalığınız ya da kanser hastalığına ilişkin tespit edilen bir bulgunuz var mı?”, şeklindeki soruya ”Hayır” cevabı verildiğini ve imzalandığını, bir sözleşme şartı olarak beyan yükümlülüğüne aykırı davranılmış olması nedeni ile de sigorta bedellerinin ödenmemesi gerektiğini, cevap dilekçeleri ekinde sunulacak olan, murise ait …Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin 13.01.2009 tarihli Patoloji Raporu incelendiğinde, sigortalı için Kolon bölgesine yönelik yapılan inceleme sonucund ”Tanı” olarak ”Adenokarsinom” ifadesine yer verilmekte olduğunu, sigortalının bu tıbbi belge ile sigorta dönemi öncesinde kanser tanısı aldığı tıbben de ortaya konulduğunu, yine sigortalı murise ait ölüm belgesinin celbi talep edilmesi ile birlikte, sigortalının vefatına yakın tarihte düzenlenmiş olan İstanbul …Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin 05.03.2019 tarihli Epikriz Belgesi incelendiğinde Kolon kanserinin geçmişte sigortalıda mevcut olduğu ve sigortalının bu kanserden dolayı opere olduğununda kayıtlandırıldığını, davacı vekili tarafından da dava dilekçesinde sigortalının sigorta dönemi öncesinde kanser tanısı aldığı ikrar edildiğini, bu konuda taraflar arasında bir ihtilaf bulunmadığını, davacı iddialarının yasal ve sözleşmesel olarak kabulü mümkün bulunmadığını, sigortalı muris, T.C. … şubesinden 2 adet Tüketici Kredisi kullandığını, sigortalının kullanmış olduğu 8.500,00- TL’lik Tüketici Kredisi Yönünden yıllık olarak 10.08.2018-18.07.2019 dönemine ilişkin 8.500,00-TL bedelle, sigortalının kullanmış olduğu 30.950,00-TL’lik Tüketici Kredisi Yönünden ise 11.01.2017-19.01.2021 dönemine ilişkin yıllık azalan bakiye ile;1. Yıl için 30.950,00-TL bedelle, 2. Yıl için 25.484,8-TL bedelle, 3. Yıl için 18.541,66-TL bedelle, 4. Yıl için 10.403,71-TL bedelle, 5. Yıl için 865,32-TL bedelle sigorta kapsamına alınmış ve kendisine … Sigorta sertifikası düzenlendiğini, sigortalı murisinde bu sertifikayı kabul ederek imzaladığını, davacı vekili tarafından öncelikli olarak, sigortalının hayat sigortası kapsamına alındığını, sigorta bedelinin ödenmesi talebinde bulunulduğu ancak ödemenin haksız olarak reddedildiği iddiaları yönünden ise, sigortalının kapsama alınmadan evvel kendisine verilen Bilgilendirme Formu ve alınan Sağlık Beyan Formu ile sigorta dönemi öncesinden gelen kanser hastalığının teminat kapsamı dışında bırakıldığı aşikar olduğunu, müvekkili şirket, basiretli bir tacir gibi davranmak sureti ile üzerine düşen bütün sorumlulukları yerine getirdiğini, teminat kapsamı dışında bıraktığı hastalığa dair sigortalı adayına bu hastalıkla ilgili soruları yöneltmiş ve sigortalının beyanlarını esas almak sureti ile sigortalıyı kapsama aldığını, davacılar murisinin kanser hastalığına ilişkin vefat tarihine kadar geçen süre içerisinde de bu hususta sigorta sertifikasında kapsam dışı olduğu belirtilmesine karşın bildirimde bulunulmadığını, davacılar vekili, dilekçesinde tanık deliline dayanmakta olduğunu, somut olayda tanıkla ispat edilmesi gereken bir husus bulunmadığını, sigortalının kredi sözleşmesi imzalanmadan evvel kansere dair yapılan tetkik sonucu kanser tanısı aldığını, dinlenecek olan tanık beyanlarının resmi ve tıbbi belgelerin geçerliliğini ve niteliğini ortadan kaldırmayacağı gözetilerek, tanık dinletilmesine muvafakatlerinin olmadığını, davanın öncelikle görev ve husumetten reddine, alacak isteminin esastan reddine, tahkikat aşamasına geçilmesine karar verilmesi halinde delillerin toplanmasına ve bilirkişi incelemesine karar verilerek, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davacı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; Dava; davacıların murisi …’nun, Türkiye… Bankası A.Ş. den tüketici kredisi kullanmış, bu krediye istinaden davalı tarafından Hayat Sigortası Poliçesi düzenlenmiştir. … 12.03.2019 tarihide vefat etmiş, davacılar tarafından davalı sigorta şirketine müracaat edilmiş, taleplerinin reddedilmesi üzerine iş bu dava açılmışır.
Taraflar arasındaki ihtilaf, davalı şirket ile …arasında düzenlenen …Poliçesinden kaynaklanmaktadır.
HMK.nun 1. Maddesine göre, göreve ilişkin kurallar kamu düzeninde olup, aynı yasanın 114/1-c bendi uyarınca dava şartı olan bu husus, HMK.nun 115/1 maddesi gereğince mahkemece davanın her aşamasında kendiliğinden araştırılır.
HMK’ nın 138. Maddesine göre mahkeme, öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar hakkında dosya üzerinden karar verir; gerektiği takdirde kararını vermeden önce, bu konuda tarafları ön inceleme duruşmasında dinleyebilir. Mahkememizce taraflar 13/01/2020 tarihli duruşmaya davet edilmiş, davacı ve davalı vekilinin katılımı ile icra edilen duruşmada bu husustaki beyanları alınmıştır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde mutlak ticari davalar belirtildikten sonra her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları nispi ticari davalar olarak sayılmış ve 5. maddesinde de “Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir” hükmü getirilerek görev hususunun kapsamı düzenlenmiştir. Buna göre bir davada Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olabilmesi için mezkur kanunun 4. maddesinde sayılan mutlak bir ticari dava olması veya her iki taraf tacir olup uyuşmazlığın da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bir husustan doğması gerekmektedir.
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’un amaç başlıklı 1. maddesinde, “Bu Kanun’un amacı; kamu yararına uygun olarak tüketicinin sağlık ve güvenliği ile ekonomik çıkarlarının koruyucu, zararlarını tazmin edici, çevresel tehlikelerden korunmasını sağlayıcı, tüketiciyi aydınlatıcı ve bilinçlendirici önlemleri almak, tüketicilerin kendilerinin korucuyu girişimlerini özendirmek ve bu konulardaki politikaların oluşturulmasında gönüllü örgütlenmelerini teşvik etmeye ilişkin hususları düzenlemektir. Tanım başlıklı 3. maddesinin (1) sağlayıcı; Kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye hizmet sunan ya da hizmet sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, (k) Tüketici; Ticari-veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, (1) Tüketici işlemi; Mal veya hizmet piyasalarında Kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzer sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi.” düzenlemeleri bulunmaktadır.
Dava konusu alacak sigorta sözleşmesinden kaynaklandığı gibi davacıların tacir sıfatı bulunmamaktadır. Yine dava TTK.nun 4/1-a-f bentlerinde sayılan mutlak ticari davalardan (tarafların tacir olup olmadığına bakılmaksızın) da değildir. Davanın ticari bir yönü yoktur. 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’unun 3/k-l, 73ce 83/2.maddeleri dikkate alındığında mahkememiz bu davaya bakmakta görevli değildir. Dosya kapsamında murisin veya davacıların tacir olduğu ya da ticari bir iş veya işlem yaptıklarına dair delil veya emare bulunmamaktadır. Uyuşmazlık taraflarından birinin tacir olmadığı sigortacılık işleminden kaynaklanmaktadır. Davının açıldığı tarihte 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması hakkındaki kanun yürürlüktedir. Bu durumda, mahkememiz dava konusunda uyuşmazlığa bakma konusunda görevli olmayıp, uyuşmazlığa bakma görevi Tüketici Mahkemesine aittir. Görev hususu kamu düzenine ilişkin olup, taraflarca ileri sürülmesi dahi yargılamanın her aşamasında kendiliğinden dikkate alınması gerektiğinden mahkememizce göreve ilişkin dava şartı yokluğundan davanın usul yönünden reddine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Mahkemenin görevine ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, davanın HMK 114/1-c ve 115/2.maddeleri uyarınca görev yönünden USULDEN REDDİNE,
2-Kararın kesinleşmesine müteakip talep halinde dosyanın görevli olan İSTANBUL TÜKETİCİ MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK’nun 331 mad. uyarınca Harç, yargılama gideri ve gider avansının görevli mahkemece değerlendirilmesine, davaya başka bir mahkemede devam edilmediği takdirde talep üzerine harç yargılama gideri ve gider avansı konusunda mahkememizce karar oluşturulmasına,
4-HMK 20.maddesi gereğince; karar tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde görevli mahkemeye gönderilmesi talebinde bulunulmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtaratına,

Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.13/01/2020

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır