Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/253 E. 2019/38 K. 03.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/253
KARAR NO : 2019/38
DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/07/2019
KARAR TARİHİ : 03/10/2019

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı dava dilekçesinde özetle; İstanbul … İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı dosyası ile aleyhine yapılan icra takibine dayanarak ödeme emri 30/04/2018 tarihinde tebellüğ edildiğini, süresi içinde gerekli itirazı yapmış olduğunu, İstanbul … İcra Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı doyası ile icra takibinin durdurulduğunu, takibe konu senedin sahte olup olmadığı hususunda dosya bilirkişiye tevdii edildiğini, senedin sahte olduğu bilirkişi raporu ile de tespit edildiğini, şahsının alacaklıya herhangi bir borcu bulunmadığını, davalı tarafın bu şekilde sadece şahsına değil kendi gibi 40 kişiye de aynı şekilde icra takibi başlattığını, alacaklının ibraz ettiği sahte evrakın orijinali …Yapı Kooperatifinin genel kurul toplantılarında kullanılmak üzere verilen imza sirküsü formu olduğunu, dilekçe ekinde diğer kooperatif üyelerine ait imza sirküsü formlarının orijinal hallerine bakıldığında aradaki boşluklar doldurularak sahtelikle bono oluşturulduğunu, şahsına ait imza sirküsü belgesinin kooperatif yönetimi tarafından kendine teslim edilmediğini, kooperatif yönetimi ile görüştüğünde kooperatife ait tüm evrakların davalı eski başkanı … tarafından alıkonulduğunu ve kooperatife teslim edilmediğinin bildirildiğini, diğer üyelere sahtelikle yapılan bonolarla takip başlatıldığı gibi şahsınında … Yapı Kooperatifinin genel kurul toplantılarında kullanılmak üzere imzalamış olduğu imza sirküsü formu içeriği sahte şekilde doldurularak İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyası ile aleyhine takip başlatıldığını, alacaklı …Yapı Kooperatifinin eski başkanı olduğunu, 21/05/2017 tarihinde yapılan genel kurulda azil edilerek hakkında görevi kötüye kullanmak, kooperatife ait 101 daireyi zimmetine geçirmek, nitelikli dolandırıcılık ve kooperatif yasasına göre suç olmasına rağmen bir inşaat şirketine ortak olmak ve kooperatifin inşaat işlerini bu firmaya vermek işlemlerinden dolay… sayılı dosya ile İstanbul CBS’ye suç duyurusunda bulunulduğunu, alacaklı aynı sahte evraklar ile diğer kooperatif üyelerine de icra takibi başlattığını, kooperatife alacaklının vasıtası ile 16/07/2012’de üye olduğunu, haksız olarak başlatılan takip iptal edilmiş olup aynı mağduriyetin şahsına gelmesi sebebiyle ve bu aşamada haciz tehdidi altında kalacak olması sebebiyle bu aşamada takibin durdurulmasını talep ettiğini, takibe dayanak olan bononun sahte olduğunun İstanbul … Hukuk Mahkemesinin… Esas sayılı dosyasından alınan bilirkişi raporu ile sahit olması ve şahsının davalı tarafa herhangi bir borcunun da bulunmaması nedeniyle davanın kabulü ile takibin tarafı yönünden durdurulmasına ve takibin iptaline karar verilerek, dava sonuçlanıncaya kadar tedbiren İstanbul… İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takibinin teminatsız, talebinin kabul edilmemesi halinde ise İstanbul … İcra Müdürlüğüne yatırmış olduğu 8.000,00-TL tutarındaki teminatın dikkate alınarak uygun bulunacak teminat mukabilinde İhtiyati Tedbir kararı ile durdurulmasına ve yargılama giderinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Dava; davacının, sahte olduğu iddia edilen senetler nedeni ile başlatılan icra takibinde davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi istemine ilişkindir.
Davacı tarafından 22/07/2019 tarihinde açılan dosya İstanbul … Asliye Hukuk Mahkemesi’ nin …Esasına kayıtlanmış, anılan mahkemenin görevsizlik kararı vermesi üzerine mahkememize tevzi edilerek … Esas numarasını almıştır.
Tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde;
01/01/2019 tarihinde yürürlüğe giren ve 03/01/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5 inci maddesinden sonra gelmek üzere eklenen maddeye göre; ” MADDE 5/A- (1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 3. maddesinin birinci fıkrasına eklenen cümle ile “Dava şartı olarak arabuluculuk”
MADDE 18/A- (1) İlgili Kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır.
(2) Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” hükümlerinin cari olduğu tespit edilmiştir.
TTK nun 3.kitabında düzenlenen kıymetli evrakla (TTK madde 645-849) ilgili ticari davalar mutlak ticari dava niteliğindedir. Bu davalar tacir olup olmadıklarına ve uyuşmazlığın ticari işletme ile ilgili olup olmadığına bakılmaksızın ticari dava olarak kabul edilir. Kıymetli evrakla ilgili ticari davaların niteliği gereği, taraflar dava konusu hak üzerinde çoğunlukla serbestçe tasarruf edebilmektedirler. Dava arabuluculuğa elverişli olmakla beraber dava şartı arabuluculuk kapsamında kalabilmesi için uyuşmazlık konusunun para alacağının ödenmesine ilişkin olması ve talep sonucunun tazminat veya alacağa ilişkin olması ya da her ikisini birlikte içermesi gerekir. Çek ve bono ile ilgili ticari davalar ise çoğunlukla menfi tespit talepli olarak ortaya çıkmaktadır. Her ne kadar davacı eldeki menfi tespit davasında zorunlu dava şartı arabuluculuk kapsamında kalmadığını ileri sürmüş ise de, TTK nun 5/A maddesindeki düzenleme ile talep sonucuna değil dava konusuna açıkça vurgu yapılarak dava konusunun bir miktar paranın ödenmesi olması şartı aranmış olduğu, menfi tespit davalarının esas itibariyle bir miktar paranın ödemesine ilişkin olmaları da dikkate alındığında dava şartı arabuluculuk kapsamında kaldığının kabulü gerekir. Aksinin kabulü halinde hem kanun koyucunun amacına aykırı yorum yapılmış olacak hem de uygulamada büyük bir kargaşa yaşanacağından mahkemece taraflar arasındaki davanın zorunlu dava şartı arabuluculuk kapsamında kabul edilerek dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygun bulunmuştur.”. (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. H.D.nin 28/06/2019 tarih 2019/1734 E. Ve 2019/1521 K.) Aynı doğrultuda Samsun Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi’nin …Esas sayılı kararında da “… ticari davalarda menfi tespit davalarının da zorunlu arabuluculuk kapsamında olduğunun kabulü sonuç ve kanısına varılmıştır.” denilmekle aynı husus vurgulanmıştır.
Somut olayda davacı tarafından dava konusu kambiyo senedi nedeni ile borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ettiği ve dava açmadan önce arabulucuya başvurmadığı anlaşılmaktadır. Mahkememizce davacı yana arabuluculuk başvurusuna ilişkin son tutanağın aslını bir haftalık kesin süre içerisinde içerisinde mahkememize sunması aksi halde davanın usulden reddedileceği 19/09/2019 tarihli muhtıra içeriği ile ihtar edilmiştir. Buna karşın davacı, öncelikle 20/09/2019 tarihli dilekçesi ile özetle menfi tespit davalarında arabuluculuk başvurusunda bulunmanın dava şartı olmadığı, belirtilen nedenle ara karardan rücu edilerek dilekçeler teatisi aşamasının tamamlanmasını ve ön inceleme aşamasına geçilmesini talep etmiştir. 01/10/2019 tarihli dilekçesi ile ise bu defa Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Son Tutanağını dosyamıza ibraz etmiştir. Arabuluculuk son tutanağının incelenmesinden de görüleceği üzere arabuluculuk başvurusu, dava açılmadan önce değil mahkememizin 19/09/2019 tarihli tensip zaptı ile alınan ara kararından sonra 120/09/2019 tarihinde gerçekleştirilmiştir.
Davacı tarafından dava açıldıktan sonra arabuluculuk başvurusunda bulunulduğu anlaşılmış ise de burada dava şartı arabuluculuk sürecinin, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 115. Maddesinin 2. Fıkrası çerçevesinde, gider avansı yatırılmasında veya gerekli hallerde teminat gösterilmesinde olduğu gibi tamamlanabilen bir dava şartı eksikliği olarak düzenlenmediği görülmektedir. Bir başka ifade ile, dava şartı noksanlığının giderilmesi ve arabulucuya başvurması için mahkemece davacıya süre verilemeyecektir.
Görevli veya yetkili mahkemede devam eden davanın konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talebini içeren ticari davaysa; bir başka ifade ile, dava şartı arabuluculuk hükümleri uygulanacaksa, dava şartı arabuluculuk uygulaması görev ilişkisinden bağımsız değerlendirilmesi gereken bir konu olduğu için, daha önce dava şartı arabuluculuk süreci sonunda anlaşamama son tutanağı düzenlenmiş ve aslı veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneği görevsiz veya yetkisiz mahkemede dava dilekçesine eklenmişse, artık görevsiz ve veya yetkisiz mahkemede açılmış olan dava itibariyle tamamlanmış bir usul işleminden söz edileceğinden, görevli veya yetkili mahkemede tekrar dava şartı arauluculuk sürecine başvurulmuş olması aranmaz. Bu zorunluluğa uyulmaması halinde görevli veya yetkili mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi halde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması halinde görevli ve yetkili mahkeme tarafından herhangi bir işlem yapılmaksızındavanın, dava şartı yokluğu sebebi ile usulden reddine karar verilir.( Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü Arabuluculuk Daire Başkanlığı- Ticari Uyuşmazlıklarda Arabuluculuk syf.71)
Yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda; davanın 7155 sayılı Kanunun 26. Maddesinde belirtilen yürürlük tarihi olan 01.01.2019 tarihinden sonra açıldığı, zorunlu arabuluculuk durumunun söz konusu olduğu ve davacının arabuluculuğa başvurmadan doğrudan dava açtığı anlaşılmakla 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun m.18/A-f.2 hükmü gereğince davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-7155 Sayılı Kanunun 20’nci maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na eklenen 5/A maddesi ve 7155 Sayılı Kanunun 23’üncü maddesi ile 6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’na eklenen 18/A-2 maddesi uyarınca arabulucuya başvurulmadan dava açılmış olması karşısında, davanın Türk Ticaret Kanunu’nun 5/A, 6325 sayılı Kanunun 18/A-2, Hukuk Mahkemeleri Kanunu’nun 114/2 ve 115/2 maddeleri uyarınca DAVA ŞARTI YOKLUĞU NEDENİ İLE USULDEN REDDİNE,
2-Alınması gereken 44,40-TL ret harcından peşin alınan 1.830,07-TL harcın mahsubu ile artan 1.785,67-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayarak artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair; tarafların yokluğunda HMK’nın 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda karar verildi. 03/10/2019

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır