Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/25 E. 2019/211 K. 23.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/25
KARAR NO : 2019/211

DAVA : Menfi Tespit (Kredi Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 03/09/2019
KARAR TARİHİ : 23/12/2019

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kredi Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili aleyhine davalı banka tarafından İstanbul .. İcra Müdürlüğü’nün …esas sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, icra dosyasından gönderilen ödeme emrinin davacı müvekkiline işte çalıştığı için kendisine değil muhtara yapıldığını, icra dosyasından haberi olmadığı için davacı müvekkilinin icra takibine itiraz edemediğini ve bu nedenle icra takibinin kesinleştiğini, bu nedenle iş bu davayı açma zaruriyetinin hasıl olduğunu, icra takibi yapılmadan önce davalı banka çalışanlarının davacı müvekkilini telefonla arayarak davacının kullandığı ihtiyaç kredisinin taksitlerinin ödenmediğini bildirdiklerinde davacı müvekkilinin böyle bir kredi kullanmadığını beyan ettiğini, davacı müvekkilinin ayrıca davalı bankaya giderek ihtiyaç kredisi kullanmadığına ilişkin yazılı dilekçe vermiş olmasına rağmen davalı bankanın bu dilekçenin cevabını halen davacı müvekkiline göndermediğini, davacı müvekkilinin kullanmadığı krediyle ilgili olarak icra takibi yapılmış olması nedeniyle…Cumhuriyet Başsavcılığı’na şikayette bulunduğunu, sonuç olarak açıklanan nedenlerle; davacı müvekkilinin davalı bankaya İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün …esas sayılı dosyasına konu borcunun olmadığını, icra takibi yapan banka kötü niyetli olduğundan davalı bankanın davacı müvekkiline %20 icra inkar tazminatı ödemesini, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle mahkememizin görevsizliği söz konusu olup, menfi tespit davasının Tüketici Mahkemesi’nde görülmesi gerektiğini, ayrıca huzurdaki davanın İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası ile başlatılan icra takibini sürüncemede bırakmak için açıldığının düşünüldüğünü, sonuç olarak açıklanan nedenlerle; davanın reddi ile davacının %20’den aşağı olmamak kaydıyla icra inkar tazminatı ödemesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; davacının, banka kredi sözleşmesi nedeni ile İİK.m72 uyarınca davalı bankaya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi istemine ilişkindir.
HMK.nun 1. Maddesine göre, göreve ilişkin kurallar kamu düzeninde olup, aynı yasanın 114/1-c bendi uyarınca dava şartı olan bu husus, HMK.nun 115/1 maddesi gereğince mahkemece davanın her aşamasında kendiliğinden araştırılır.
HMK’ nın 138. Maddesine göre mahkeme, öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar hakkında dosya üzerinden karar verir; gerektiği takdirde kararını vermeden önce, bu konuda tarafları ön inceleme duruşmasında dinleyebilir. Mahkememizce taraflar 23/12/2019 tarihli duruşmaya davet edilmiş, davacı ve davalı vekilinin bu husustaki beyanları alınmıştır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde mutlak ticari davalar belirtildikten sonra her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları nispi ticari davalar olarak sayılmış ve 5. maddesinde de “Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir” hükmü getirilerek görev hususunun kapsamı düzenlenmiştir. Buna göre bir davada Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olabilmesi için mezkur kanunun 4. maddesinde sayılan mutlak bir ticari dava olması veya her iki taraf tacir olup uyuşmazlığın da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bir husustan doğması gerekmektedir.
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’un amaç başlıklı 1. maddesinde, “Bu Kanun’un amacı; kamu yararına uygun olarak tüketicinin sağlık ve güvenliği ile ekonomik çıkarlarının koruyucu, zararlarını tazmin edici, çevresel tehlikelerden korunmasını sağlayıcı, tüketiciyi aydınlatıcı ve bilinçlendirici önlemleri almak, tüketicilerin kendilerinin korucuyu girişimlerini özendirmek ve bu konulardaki politikaların oluşturulmasında gönüllü örgütlenmelerini teşvik etmeye ilişkin hususları düzenlemektir. Tanım başlıklı 3. maddesinin (1) sağlayıcı; Kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye hizmet sunan ya da hizmet sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, (k) Tüketici; Ticari-veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, (1) Tüketici işlemi; Mal veya hizmet piyasalarında Kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzer sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi.” düzenlemeleri bulunmaktadır.
Somut olayda davacı ile davalı arasında banka kredi sözleşmesi akdedilip akdedilmediği ve davacının bundan dolayı davalıya borçlu olup olmadığı hususlarında ihtilaf bulunduğu anlaşılmaktadır.
Mahkememizce bir örneği dosyamıza sunulan kredi sözleşmesinin incelenmesinde; kredi sözleşmesinin İhtiyaç Kredisi (Belirli Süreli Tüketici Kredisi) olduğu tespit edilmiştir. Tüketici kredilerinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda görevli mahkeme 6502 Sayılı Yasa kapsamında Tüketici Mahkemeleridir. (Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’ nin 04/02/2019 tarih 2016/23794 E. 2019/1089 K. Sayılı kararı) Bir davanın ticari dava olarak nitelendirilebilmesi ve ticaret mahkemesinde görülebilmesi için ya mutlak ticari dava olması ya da her iki tarafın tacir olması ve işin her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olması gerekmektedir. Bu durumda, mahkememiz dava konusunda uyuşmazlığa bakma konusunda görevli olmayıp, uyuşmazlığa bakma görevi Tüketici Mahkemesine aittir. Görev hususu kamu düzenine ilişkin olup, taraflarca ileri sürülmesi dahi yargılamanın her aşamasında kendiliğinden dikkate alınması gerektiğinden mahkememizce göreve ilişkin dava şartı yokluğundan davanın usul yönünden reddine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkemenin görevine ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, davanın HMK 114/1-c ve 115/2.maddeleri uyarınca görev yönünden USULDEN REDDİNE,
2-Kararın kesinleşmesine müteakip talep halinde dosyanın görevli olan İSTANBUL TÜKETİCİ MAHKEMESİ’NE GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK’nun 331 mad. uyarınca Harç, yargılama gideri ve gider avansının görevli mahkemece değerlendirilmesine, davaya başka bir mahkemede devam edilmediği takdirde talep üzerine harç yargılama gideri ve gider avansı konusunda mahkememizce karar oluşturulmasına,
4-HMK 20.maddesi gereğince; karar tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde görevli mahkemeye gönderilmesi talebinde bulunulmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtaratına,

Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı miktar itibari ile kesin olmak üzere karar verildi, verilen karar usulen anlatıldı.23/12/2019

Katip …
¸

Hakim …
¸