Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/207 E. 2020/169 K. 09.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/207 Esas
KARAR NO : 2020/169 Karar

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 19/01/2018
KARAR TARİHİ : 09/03/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı borçlu tarafın, davacı müvekkili ile yapmış olduğu alışveriş neticesinde 18/05/2017 tarihli ve 23/06/2017 tarihli 2 adet fatura karşılığında toplam 11.689,66 TL borçlandığını, borcun ödenmemesi sebebiyle tahsili için İstanbul …İcra Müdürlüğü’ne… esas sayılı dosyasıyla ilamsız icra takibi düzenlenerek Örnek No:7 Ödeme emrinin gönderildiğini, söz konusu ödeme emrini 15/12/2017 tarihinde tebellüğ eden davalı borçlunun 21/12/2017 tarihinde hakkında başlatılan icra takibine haksız yere itiraz ederek durmasına sebebiyet verdiğini, davalı borçlu tarafın her ne kadar hakkında başlatılan iş bu takibe karşı; “Alacaklı gözüken …’a herhangi bir borcum bulunmamaktadır. Borcun tamamına faize ve talep edilen faiz oranına itiraz ediyorum.” şeklinde itiraz etmiş ise de bu itirazının gerçeği yansıtmadığını, çünkü takip konusu alacağın kaynağını teşkil eden malların, faturalandırılmak suretiyle kendisine teslim edilmiş olup, bu hususun gerek ilgili kargo şirketinin teslim belgeleri ve gerekse kesilen faturaları tarafların ticari defterlerine işlenmiş olması sebebiyle açıkça sabit olduğunu, bu nedenlerle davalı borçlunun itirazlarının haksız ve kötü niyetli olduğundan gelinen aşamada iş bu kötü niyet itirazı sebebiyle alacağın %40’ından aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep ettiklerini, sonuç olarak ayrıntılı olarak açıklanan sebeplerle; davanın kabulü ile borçlu davalının haksız tüm itirazlarının reddini, takibin devamını ve kasten ve kötü niyetle takibe itiraz eden davalının takip konusu alacağın %40’ından aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, muhakeme masrafları ile ücret-i vekaletin de üzerine tahmiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı, davaya cevap vermemiştir.
Davacı davasını ilk olarak asliye hukuk mahkemesi nezdinde ikame etmiş, İstanbul… Asliye Hukuk Mahkemesi’ nce 23/05/2019 tarih … E., … K. Sayılı kararı ile görevli olmadığından bahisle verilen usulden red kararının taraflarca istinaf edilmeyerek kesinleşmesi üzerine dosya yeniden tevzi işlemine tabi tutulmuş ve mahkememizin yukarıda belirtilen esasına kayıtlanmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava; davacı tarafından davalı hakkında başlatılan icra takibine yapılan itirazın İİK.m67 ve devamı maddeleri uyarınca iptaline karar verilmesi istemine ilişkindir.
İstanbul … İcra Müdürlüğü’ nün … E. Sayılı dosyası celp edilmiş ve incelenmesinde; alacaklısı …-… tarafından, borçlu …(…Ticaret) aleyhine 11.689,66 TL asıl alacak, 589,83 TL işlemiş faiz olmak üzere yekün 12.279,49 TL üzerinden asıl alacağa takip tarihi olan 12.12.2017 tarihinden itibaren %9 oranında yasal faiz işletilmek kaydıyla tahsili talebi ile icra takibi başlatıldığı, yasal süresinde borçlu vekilinin borca ve ferilerine itiraz ettiği, itiraz sonucu icra takibinin durduğu, davanın İİK.m67 uyarınca 1 yıllık hak düşürücü süre içinde açıldığı anlışılmıştır.
Tarafların uyuşmazlık konusu dönemi kapsar BA/BS kayıtlarının celbi için … Vergi Dairesi ve…Vergi Dairesi’ne müzekkere yazılmış ve anılan kayıtları dosyamız arasına alınmıştır.
Taraf delilleri toplanmış ve davacı, fatura, kargo teslimat fişleri, ticari defter deliline dayanmış olmakla, taraflar arasında ticari ilişkinin mevcudiyeti, alacak olup olmadığının tespiti açısından taraf defterlerinin incelenmesine karar verilmiş olup, davalı taraf 19/12/2019 tarihli duruşmada bizzat hazır olduğu halde belirlenen inceleme gününde defter ibrazında bulunmamış, defterlerini ibraz etmemesine ilişkin haklı veya geçerli bir mazeret de ileri sürmemiştir.
Mahkememizce görevlendirilen mali müşavir bilirkişi…marifetiyle hazırlanan 09/01/2020 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “davacının 2017-2018-2019 yıllarına ait yasal defterlerini usulüne uygun tuttuğunu ve sahibi lehine delil niteliği taşıdığını, davalı tarafın defter inceleme günü defterlerini ibraz etmediği, yerinde inceleme talebinde de bulunmadığı, bu hususun mahkemenin takdirinde olduğu, davacının sunduğu cari hesap ekstresine göre 2019 yılı itibariyle davalıdan 10.588,81 TL alacaklı olduğu, davacı ve davalının BA/BS formlarının incelenmesinde her iki tarafça davaya konu 10.921,48 TL lik takip konusu faturanını vergi dairesine beyan edildiği, 768,18 TL tutarlı faturanın yasal beyan sınırının altında kaldığından beyan edilmediği, yine davalı tarafın düzenlediğini 3.451,50 TL tutarındaki iade faturasının da aynı gerekçe ile vergi dairesine beyan edilmediği, davalının ileri sürdüğü ayıp iddiasının uzmanlık alanında olmadığından herhangi bir tespitte bulunulmadığı, davalının düzenlediği 3.451,50 TL lik iade faturasının davacı defterlerinde kayıtlı olmadığı, sonuç olarak takdiri mahkemeye ait olmak üzere ticari defter ve kayıtlara göre davacının takip tarihi itibariyle davalıdan 10.588,81 TL alacaklı olduğu…” mütalaa etmiştir.
6100 Sayılı HMK’ nın 222. Maddesinin 3. Fıkrası” İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” düzenlemesine havidir.
Davacı taraf bilirkişi raporuna karşı yazılı olarak sunduğu beyanlarında; raporun iddialarının haklılığını destekler mahiyette olduğunu, sadece tespit edilen rakama katılmadıklarını ve icra takibinde belirtilen tutar üzerinden davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı taraf rapora karşı beyan dilekçesi sunmamıştır.
Tüm dosya kapsamına göre, davacı tarafından dava konusu fatura alacağı usulüne uygun tutulan ticari defterler ile ortaya konulmuştur. Her ne kadar davacı defterleri bu anlamda tek başına davanın kabulü için yeterli değil ise de bilirkişi raporu ile de sabit olduğu üzere davalı da davacı tarafından tanzim edilen faturayı kayıtlarına işlemiş ve BA/BS formu düzenleyerek bağlı bulunduğu vergi dairesine bildirmiştir. Bu durum fatura konusu ürünlerin davalıya teslim edildiğine karine teşkil eder. Davalı artık fatura içeriğinde yer alan ürünleri teslim almadığını veya fatura bedelini ödediğini yazılı belge ile ispat etmek zorundadır. Davalı, ön inceleme duruşmasından itibaren kendisine teslim edilen ürünlerin ayıplı olduğu iddiasında bulunmuştur. Ne var ki dava dosyasının incelenmesinden anlaşılacağı üzere davalı davaya cevap vermemiş ve dilekçeler teatisi ile ön inceleme aşaması belirtilen şekilde tamamlanmıştır.
6100 Sayılı HMK uyarınca davacı cevaba cevap, davalı ise 2. Cevap dilekçelerinde serbestçe(basit yargılamaya tabi davalarda dava ve cevap delikçeleri ile) iddia ve savunmalarını değiştirip, genişletebilirler. Ön inceleme aşamasında ancak karşı tarafın açık muvafakati halinde iddia veya savunma değiştirilip genişletilebilir. Ön inceleme duruşmasında ise mazeretsiz olarak duruşmaya katılmayan tarafın yokluğunda gelen taraf serbestçe iddia ve savunmasını değiştirip genişletebilir.
Bu açıklamalar çerçevesinde davaya cevap vermeyen davalının ön inceleme duruşmasında davacı vekili hazır halde iken ileri sürdüğü aldığı ürünlerin bozuk çıktığı iddiası savunmanın genişletilmesi mahiyetindedir. Davalının davaya cevap vermemesi davayı inkar mahiyetinde olup bu aşamada ancak inkara yönelik delil bildirebilir. Davalının yeni vakıa mahiyetinde ayıp iddiasında bulunması ön inceleme duruşmasında ancak davacının mazeretsiz olarak duruşmaya katılmaması veya katılmış ise davacının açık muvafakatine bağlıdır ki davacının da ön inceleme duruşmasında açık muvafakati bulunmamaktadır. Belirtilen nedenlerle davalının ayıp iddiası ve buna ilişkin tanık dinletme talebi mahkememizce dinlenebilir bulunmamıştır. Kaldı ki davalı tarafından daha önce davacıya usulüne uygun şekilde ayıp ihbarında bulunulduğuna ilişkin bir bilgi, belge de dava dosyasına sunulmamıştır.
Davalı tarafından dava ve takip konusu fatura bedellerinin ödendiğine ilişkin yazılı belge dosyamıza ibraz edilmemiştir. Davacı ticari defterlerini incelemeye sunmuş, davalı ise defterlerini incelemeye sunmaktan kaçınmış, herhangi bir mazeret de bildirmemiştir. Gerekli yasal ihtarat da davalıya 19/12/2019 tarihinde icra edilen duruşmada yapılmıştır. Her ne kadar tek taraflı ticari defterler tek başına davanın kabulü için yeterli değil ise de davalının her hangi bir mazeret ileri sürmeksizin ticari defter incelemesinden kaçınması, davacının kendi defterleri ile birlikte davalı defterlerine de dayanması aynı zamanda davacı defter içeriğinin davalı BA/BS formları ile doğrulanması karşısında davacının davasını kesin delil mahiyetindeki ticari defterler ile ispat ettiğinin kabulü gerekmiştir. Bunu karşın davacı yan da bilirkişi raporunda belirtilen tutarın üzerinde alacaklı olduğunu ispat edememiştir.
Davalı her ne kadar dava konusu fatura içeriğinde yer alan ürünleri iade ettiği iddiasında bulunmuş ise de dava dosyasına sunulan iade fatura örneği üzerinde yer alan bedel ile dava konusu fatura bedelinin uyuşmadığı, davalının bu ürünleri davacıya iade ettiğine ilişkin bir delil sunamaması, iade faturasının davacı defterlerinde kayıtlı olmaması ve davalının da defterlerini incelemeye sunmaması hususları birlikte değerlendirildiğinde davalının bu savunmasına da itibar edilmemiştir.
Davacının, takipten önce davalıyı temerrüde düşürdüğüne ilişkin dosyamıza herhangi bir belge sunulmadığından davacının takip öncesi işlemiş faiz talebi kabul edilmemiştir. Ayrıca İİK 67 maddesi uyarınca itirazın iptali davasında alacaklı-davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun itirazında haksız ve alacağın da likit olması gereklidir. Taraflar arasındaki asıl alacağın dahi miktarı yapılan yargılama ve alınan bilirkişi raporu ile belirlenmiş, alacak davacı tarafından da doğru olarak talep edilememiştir. Açıklanan nedenle alacak likit olmadığından icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiş aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
G.D.(Ayrıntısı yukarıda açıklandığı üzere);
1-Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile
A-Davalının İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptaline, takibin 10.588,81 TL asıl alacak üzerinden takip tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile devamına fazlaya ilişkin istemin ve faiz talebinin reddine,
B-İcra inkar tazminatı talebinin reddine,
2-Alınması gereken 723,32 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 245,61 TL nin mahsubu bakiye kalan 477,71 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından dava açılırken yatırıldığı anlaşılan 245,61 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 800 TL bilirkişi ücreti, 259,20 TL tebligat ve posta masrafı olmak üzere toplam 1.059,20 TL yargılama giderinden kabul-red oranına göre hesaplanan 910,91 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6100 sayılı HMK.nun 326/2 maddesi gereğince bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı lehine hüküm tarihindeki AAÜT uyarınca hesaplanan 3.400,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-6100 sayılı HMK.nun 333. maddesi gereğince peşin alınan ve harcanmayan gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalının yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar usulen okudu, anlatıldı. 09/03/2020

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır